Hentbolun kız kardeşleri

Spor dünyasında aynı branşta yer alan bir çok kardeş var. Belki de en ünlüleri Serena ve Venus Williams kardeşlerdir. Türk hentbol dünyasında da buna benzer bir başarı öyküsü var, Sinem ve Diğdem Hoşgör kardeşler...

NTV Spor 12.07.2013 - 22:02
Hentbolun kız kardeşleri

GÖKHAN ÇETİNBAŞ - Spor dünyasında aynı branşta yer alan bir çok kardeş var. Belki de en ünlüleri Serena ve Venus Williams kardeşler. Babalarının desteği ve çabasıyla profesyonel tenise başlayan ve 2000'li yıllara damga vuran Williams kardeşler gibi Türk hentbol dünyasında abla-kardeş saşonşarda boy gösteren Sinem ve Diğdem Hoşgör kardeşler sorularımızı yanıtladı. Sporcu bir aileden gelen Hoşgör kardeşler babalarının etkisiyle başladıkları hentbol kariyerlerinde zaman zaman rakip de olsalar aile sevgisiyle hentbol sevgisini bir arada sürdürmeye devam ediyorlar.

Sinem önce seninle başlayalım, senin için hentbol nasıl başladı? Aslında sporculuk aileden geliyor değil mi?

Sinem Hoşgör Eyövge: Evet sporcu bir aileden geldiğim doğru, babam hentbol ile uğraştığı için hentbol branşının içinde buldum kendimi. Yani armut dibine düştü diyebiliriz.

O zaman Diğdem senin için hentbol bir çeşit zorunluluk olmuştur. Baksana Sinem için baban yeterli olmuş sen bir de profesyonel sporcu bir ablayla büyüdün değil mi?

Diğdem Hoşgör: Babam ne kadar etkili olduysa hentbola başlamamda ablam daha etkili oldu. Küçük yaştan beri ablamın antrenmanlarına giderdim. Takımın maskotuydum denilebilir ama beni hiç deplasmana götürmüyorlardı ve ben de deplasmana giden otobüsün ardından ağlardım. Sonunda çözümü hentbola başlamak da buldum. Şimdi de uzun süren kamp ve deplasmanlarda bir an önce evime dönmek istiyorum.


Sinem sen sadece baba evinde sporla iç içe değilsin, aynı zamanda bir başka profesyonel hentbolcu Cavit Eyövge ile evlisin. kamplar, deplasmanlar derken iki profesyonel sporcu aynı evde zor olmuyor mu?

Sinem Hoşgör Eyövge: Zor olduğu kadar kolay yönleri de var. Birbirimizi çok rahat anlayabiliyoruz, eksiklerimizi tamamlıyoruz fakat kamplar ve maçlar olunca görüşmek zor. Bu yüzden yaz döneminde bunu telafi ediyoruz mutlaka. Tabi kolay yönü de sporu hayatın her alanına birlikte dahil edebilmek. Herkesin evinde misafir odası olur bizim evde spor aletlerinin durduğu bir spor odamız var.

Peki sen Diğdem ileride sporcu biriyle hayatını birleştirmeyi düşünür müydün?

Diğdem Hoşgör: Sporcu bir eşim olmasını tabi ki isterim. Sonuçta sporcu, sporcunun halinden anlar tabi ki. Ama  bu işler kısmet.

Tabi sizi öne çıkaran sadece kardeş sporcular olmanız değil, aynı zaman da başarılı takımların parçaları olmanız. Diğdem sen Muratpaşa ile beraber 2 yıl üst üste Türkiye şampiyonu oldun, bir kez Türkiye Kupası'nı kazandık ve Avrupa'da üst üste 2 yıl final oynadın, bu başarılar nasıl geldi?

Diğdem Hoşgör: Güzel kuvvetli bir takımız. Kadın sporcularda şu vardır; "birseyi çok isterlerse yaparlar", Bizde çok istediğimiz ve çok çalıştığımız için bu başarıları elde ettik. Tabi sadece oyuncularla da sınırlı değil, başta Birol Ünsal olmak üzere değerli bir teknik kadromuz var. Bizimli sürekli ilgilenen bir kulübün içerisindeyiz. Ayrıca maçlarımızı tribünden her zaman takip eden Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen'i de unutmamak lazım. Her önemli maçımız öncesi yanımıza gelir ve bize çiçek armağan eder.


Sinem sen de son 3 yıldır Türkiye Kupası'nda final oynuyorsun. Kupanın hep bir kulbunu tuttun ama bir türlü diğer kulp gelmedi.

Sinem Hoşgör Eyövge: Evet son 3 yıldır üst üste Türkiye Kupası'nda finale kadar çıktım. Ama nedense hep finalde kaybettim. Bu çok üzücü, hem şanssızlık hem de beceriksizlik diyelim. Ama en azından gümüş madalya koleksiyonum oldu. Kazanamasam da her sene o heyecanın bir parçası olmak da güzel. Hiç final oynamamaktansa her sene final oynamayı tercih ederim.

Türkiye kupasını kazanamamak deyince 2012'de de kardeşin Diğdem bu sefer kupaya uzanmana engel olmuştu. Onunla aynı sahada rakip olmak nasıl bir duygu?

Sinem Hoşgör Eyövge: Kardeşimle oynamak süper bir duygu, anlatılmaz. Tabi sporun kuralı, bir kazanan ve bir kaybeden olucak bu da abla olarak bana düştü. Ama bu sene biz yarı finalde kazandık ve bir şekilde rövanşı aldım diyebilirim. Daha dün gibi; biz deplasmana giderken arkamızdan ben de geleceğim diye ağlardı. Şimdiki pozisyonunu görünce dünyalar benim oluyor daha iyi yerlere de gelecek. İnanıyorum ve gurur duyuyorum.

Peki senin için nasıl bir duygu Diğdem?

İş ayrı kardeşlik ayrı diye politik bir cevap vereyim o zaman. Tabi ki çok farklı, saha içerisinde kardeş olmaman gerekiyor, maçın içerisinde de abla kardeş olduğumuzu unutmadığımız anlar da yok değil, örneğin;sakatlık anlarında ilk önce biz birbirimize yardıma koşuyoruz. Ama maç bitiş düdüğü ne zaman çalıyor, biz birleşiyoruz. Abla Sinem ve hentbolcu sinem ayrı oluyor tabi ki.

Biraz da gelecekten bahsedelim, gelecek planlarınız neler?

Sinem Hoşgör Eyövge: Bu sezon en büyük sıkıntımız maddi sorunlardı. Kulüpte ödemelerde sorunlar yaşadık ama buna rağmen verdiğimiz sözleri tutarak ligi çok iyi bir yerde bitirdik, Türkiye Kupasında da final oynadık. Yeni sezon için hayırlı olmasını diliyorum.

Diğdem Hoşgör: Bu sezon da takımımda kaldım. Şu ana kadar beraber çok iyi işler yaptık ve Muratpaşa Belediyesi olarak buna devam etmek istiyoruz. Ama tabi uzun vadeli hedeflerim de var; hedefim yurt dışında iyi bir takımda oynayarak Türk hentbolunu temsil etmek. Önümde yeliz özel, Serpil İskenderoğlu gibi iyi örnekler var. Bundan sonraki çalışmalarım bu yönde olacak.

Son sorum milli takımla ilgili olacak, Diğdem sen 50 gün Milli Takım kampındaydın ve aslında Akdeniz oyunlarında istenen başarı elde edilemedi, sence sorun neydi?

Diğdem Hoşgör: Milli takımla uzun süreli bir kampta olmak bence çok güzel bir tecrübe oldu. Herkes birbirinden bir şeyler öğreniyor ve genel olarak seviyenin arttığını da düşünüyorum ben. Akdeniz oyunları için herkes çok çalıştı, çok emek verdi. Sadece oyuncular olarak biz değil teknik ekibimiz de bizleri hazırlamak için elinden geleni yaptı. Ama sonuçta ben bir şanssızlık yaşadığımızı düşünüyorum

Sinem benim gördüğüm kadarıyla Milli takımda pivot bölgesinde de bir sorun yaşandı. Senin pozisyonun olduğu için sana soruyorum, bunu nasıl değerlendiriyorsun?

Sinem Hoşgör Eyövge: Pivot pozisyonu çok zor bir pozisyon, diğer pozisyonların tersine hem savunmada hem de hücumda sürekli olarak fiziksel mücadelenin içinde olmak gerekiyor. Fiziksel olarak güç ve dayanıklılığa çok ihtiyaç var. Ülke olarak pivotla oynama alışkanlığımız da pek yok. Bu yüzden de bu bölgede sıkıntımız daha çok göze çarpıyor.

İkinize de, NTVSpor.net olarak bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.


 

Sayfa Yükleniyor...