58. madde “bombası” kucaktan kucağa atılıyor. “Şike yapan takımın küme düşmemesi” için yürütülmekte olan faaliyetler dizisinde son durum: Kulüpier Birliği “bombayı” yeniden Federasyon'un kucağına bıraktı. Akıbet 26 Ocak'ta yapılacak genel kurulda belli olacak.
Meselenin esasını herkes biliyor aslında... Geçen sezon şike yaptığına dair -henüz bir yargı kararı olmamakla birlikte- kuvvetli kanaat oluşmuş Fenerbahçe'yi bir alt lige düşmekten nasıl kurtarırız? Kurtarma gerekçesi, adına janjanlı bir ifadeyle “ligin marka değeri” denilen kulüp gelirlerinin düşme ihtimali... Eh, ihtimalden öte bir durum. En başta yayın gelirleri... Yayıncı kuruluş, Fenerbahçe'nin olmadığı bir lige aynı parayı ödemeyeceğini zaten açıkladı...
Hal böyle olunca, Süperlig'deki kulüplerin önemli bir bölümü bir defaya mahsus olmak üzere şike yapan takımın düşürülmemesi formulüne sıcak bakmak durumunda kaldı.
Dolayısıyla etik ve para arasında kaldılar ve tercihlerini paradan yana yaptılar.
Karşı çıkanlar da var. Başta Galatasaray ve Trabzonspor. Onlar, -yaptıkları açıklamalara bakılırsa- işin etik yanını sahipleniyorlar.
Gerçekten öyle mi?
Şahsen emin değilim. Sözgelimi Trabzonspor'un anlaşılır bir gerekçesi var. Camia olarak şampiyonluğun geçen yıl ellerinden “çalındığını” düşünüyor, “gerçekte kendi hakları olan” kupayı istiyorlar. Fenerbahçe'nin şike yapmış olduğunun tescil edilmesi (bu anlamda küme düşürülmesi) maruz kaldıklarını düşündükleri haksızlık karşısında, bir ölçüde telafi sağlayacak.
Galatasaray'ın ise “ezeli rekabet” duygusuyla davrandığını sanıyorum. Hatta buna “duygu” değil de “hesapçılık” demek daha doğru. Hazır ellerine fırsat geçmişken, ilişkileri artık sportif bir rekabetin çok ötesinde, adeta kan davasına dönmüş “hasımlarının” uzun yıllar boyunca belini doğrultamayacağı bir kaosa sürüklenmesini arzu ettikleri kanaatindeyim.
Oysa Fenerbahçe'nin olmadığı bir ligde kendi varlıklarının da kıymetten düştüğünü görecekler. Tabii “hasımları” alt kümeye düşürülürse...
Peki düşürülür mü? Çok zor. UEFA'nın kararlı bir müdahalesi olmadığı sürece –buna dair ciddi bir işaret şimdilik yok- Federasyon genel kurulunun “bir kereye mahsus” formulünü işleteceği anlaşılıyor. Sebebi belli. Yukarda da dedik ya, paranın yanında etiğin lafı mı olur şimdiki zamanlarda?