Metin Kurt ve Burak Yılmaz

Onurlu bir duruş uğruna, Galatasaray’ın yıldızlarından biriyken, yani onun için her şey tıkırındayken açmış ağzını.

NTV Spor 31 Ağu 2012
Metin Kurt ve Burak Yılmaz

Metin Kurt...

Galatasaray efsanelerinden biri… 70'lerde 3 sezon üst üste şampiyon olan Galatasaray'ın önemli ismi… Metin Oktay'la birlikte birçok erkeğin isim babası...

Hem sağ açık, hem sol açık Metin Kurt...

"Halka en yakın yer neresi? Çizgi. Ben de çizgide beklerdim. Antrenör ve idarecilerin olduğu tarafta oynamayı sevmiyorum. Kapalının önünde oynamamak için bir devre sağ açık, bir devre de sol açık oynardım" diyen güzel adam...

Ama hep daha fazlası...

Yaşar Kemal "Dünyanın bütün kötülüklerine başkaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır" diyor ya İnce Memed 3'te, Metin Kurt da sanki bunu hayat felsefesi yapmış kendine... Onurlu bir duruş uğruna, Galatasaray'ın yıldızlarından biriyken, yani onun için her şey tıkırındayken açmış ağzını... Futbolcuların haklarını korumak için sendikalaşmak gibi ‘tehlikeli' kelimeler söyleyince de adeta futboldan aforoz edilmiş... Yani kendine Müslüman olmamış ve insan olmanın derdini taşımış hep...

Yok artık aramızda...

Ve biz görünen o ki; "Metin Kurt gibi yalnızız, ceza sahasında..."

***
Galatasaray-Beşiktaş maçındaki Burak'ın pozisyonuna, içerde mi, dışarıda mı tartışmalarına, onun bunu alışkanlık haline getirdiğine, Trabzon'dayken böyle bir pozisyon nedeniyle İbrahim Toraman'la tartıştıklarına hiç girmeyeceğim...

Tam 6 yıl önceye döneceğim...

25 Ağustos 2006. Beşiktaş-Konyaspor maçı. Maçın 2. dakikası... Burak önüne gelen topu indirip kaleye göndermiş, ardından da golün sevinciyle koşup, formasını öpmüştü... Biz tribünde "el var mı, ne" derken haber tez gelmişti: Elle düzeltti.

Ne olursa olsun sonuca gitmeyi kabul etmeyen kaç Beşiktaşlı içinden, "maç bu skorla bitmesin" diye geçirmemişti ki?

Maçtan sonra "Top elime çarptı. Elimle almadım. Hakem de gol verdi. Sonuçta goldür yani..." diyen Burak'ın alaycı gülümsemesi aklımda uzun süre yer etti...

Burak Yılmaz'la ilgili aklımdan çıkmayan bir anı daha var. Onu her gördüğümde aklıma gelen…
2007 Ocak'ında Beşiktaş dergisi için röportaj yapmıştık onunla. O golü de sormuştum... Çok eleştirildiğini ve üzerine çok gelindiğini, hiçbir futbolcunun o an gidip hakeme gerçeği söyleyemeyeceğini dile getirmişti. "Bir daha böyle durumda kalırsam hakeme söylerim, ama ben takımımın kazanması için her şeyi yaparım" demişti...

Verilen molada ona Şükrü Gülesin'in hikayesini anlatmıştım: 1930 Mart'ı, Karagümrük sahası. Beşiktaş-Vefa, İstanbul Şildi'nin yarı final maçını oynuyor. Maç 1-1 sürerken, Şükrü Gülesin bir gol atıyor ve karışıyor ortalık. Hakemler aralarında istişare edip golü veriyorlar. Beşiktaşlılar sevinirken, Şükrü Gülesin hakeme gidiyor ve golü eliyle attığını söyleyip iptal ettiriyor. Ve Beşiktaş, Fenerbahçe'yle oynayacağı final hakkını, Şükrü'nün golünün iptal edilmesiyle kaçırıyor. (Hakan Dilek - O gol kaçmazdı)

Gülmüş ve "Şükrü Bey de çok safmış canım" demişti...

Ben bu yanıt karşısında şok geçirip, bakakalmıştım. Herhalde 10 saniye falan kaldım öyle... Sonra kendimi toparlayıp, "Beşiktaş tarihinde onların adı yazıyor ama senin adın yazmayacak" demiştim.

Öyle de oldu...

---------------

Keser döner sap döner...

Burak'ın Konyaspor'a attığı o golden sonra Sinan Vardar, "Geçen sene Anelka'nın elle attığı golü tüm dünya gördü. Burak'ın pozisyonunu ise ne hakem, ne sahadakiler, ne de tribündekiler gördü. Ancak ağır çekimde belli olan bir pozisyondu" demişti. Beşiktaş tribünlerinin lideri Alen Markaryan ise "3-1 kazanmış bir takımın ardından yazılanlar komik ve düşündürücüydü. Burak'ın elle düzeltip attığını yalnızca üç Konyalı'nın gördüğü golü, geçen sene Anelka'nın elle attığı ama bütün dünyanın gözü önünde işlenen cinayetle denk tutan, üstüne de özür bekleyen bir zihniyetle karşılaştım" diye yazmıştı...
 
O zaman Burak Beşiktaş'taydı, mağdur takım Konyaspor... Şimdi Burak Galatasaray'da ve mağdur olan Beşiktaş...

Zamanında Burak'ın davranışını eleştirmek yerine arkasında duranlar, sırtını sıvazlayanlar şimdi ne düşünüyor acaba?