Per Aspera Ad Astra: Gary Payton II

Takımın en büyük yıldızları onu seçmemişti. Ancak önce yönetim ona güvendi, daha sonra özgüveni hayallerini gerçek kıldı.

NTV Spor 25 Haziran 2022 - 23:25
Haber Oluşturma: 25.06.2022 - 23:25 1.Güncelleme: 25.06.2022 - 23:26

YAZAN: KUTLUHAN KOCADAĞ

Haggard, senfonik metal denince akla gelen ilk gruplardan biri. Öyle ki bu müzik türüne ilgi duymamı sağlayan ilk gruptur desem yanlış olmaz. Kimi zaman hayatı kimi zaman evreni ve kimi zaman da epik öyküleri anımsatan tınıların arasında en sevdiklerimden biri, Gary Payton II’ın yolculuğuna ışık olabilecek nitelikte: Per Aspera Ad Astra…

Golden State Warriors’ın şampiyonluğunda önemli pay sahibi olan Gary Payton II’ın hikayesi 2016 yazında yaşadığı hayal kırıklığıyla başlıyor. Efsane gard Gary Payton’ın oğlu, Oregon State Üniversitesi’nde geçirdiği iki sezonun ardından ’e adım atmaya karar veriyor. Ancak draftta işler istediği gibi gitmiyor ve undrafted yani seçilemeyen oyuncu oluyor. Dolayısıyla kariyerine NBA’de değil, NBA Gelişim Ligi’nde başlamak zorunda kalan Payton, burada gösterdikleriyle NBA takımlarının dikkatini çekiyor.

İlk önce Milwaukee Bucks tarafından fırsat tanınan Payton, 2016-17 sezonunu 6 maçta süre bularak kapattıktan sonra ertesi sezona aynı forma altında başlıyor. Ancak NBA seviyesinde görülmeyen oyuncu, takım tarafından Wisconsin Herd’e (Milwaukee Bucks’ın Gelişim Ligi takımı) gönderiliyor. Golden State Warriors’ın; Stephen Curry, Kevin Durant, Klay Thompson ve Draymond Green’le beraber NBA’i domine ettiği süreçte Payton’ın yaşadıkları, belki de kaderin cilvesi. Özellikle Milwaukee döneminde kendini kanıtladığını düşünen Payton için düştüğü yerden kalkmak farklı bir sınav niteliği taşıyor:

“Bu durum beni biraz kör etti. Geliştiğimi düşündüğüm için darbe daha acı vericiydi. Takımla beraber uzun bir süre geçirmiştim ve onlara neler yapabileceğimi göstermiştim.” 

Garanti kontrat alamadığı bir sezonu daha geride bırakan ve artık genç oyuncu tanımının iyice dışında kalan Payton’ın kariyeri için farklı senaryolar yazılmaya başlanıyor. Zira 24-25 yaşına dek kendini kanıtlayamamış bazı Amerikalı oyuncuların yaptığı gibi Avrupa basketbolunda kendini gösterip NBA’e geri adım atma denemesi de bir yol. Fakat bu yol, hiçbir zaman Payton özelinde bir seçeneğe dönüşmüyor.

Rio Grande Valley Vipers, iki farklı dönemde Capital City Go-Go, bir kez daha South Bay Lakers ve 2020-21 sezonunda Raptors 905*… Kısacası Gelişim Ligi’nde harcanan sezonlar ve NBA’e kendini kabul ettirme çabasıyla geçen onca yıl. 2021-22 sezonu başlarken ise açılan yepyeni bir sayfa: Golden State Warriors…

Sezon başında Klay Thompson’ın yokluğunda süre fırsatı bularak kendini gösteren Payton NBA’in gündemine oturmuştu. Kendisi hakkında bir arkadaşımla sohbet ederken Payton’ın yaşını tahmin etmesini istemiştim. Aldığım cevap “21, 22’dir herhalde.”, olmuştu.

Gary Payton II, NBA’e kendini kabul ettirmek için 28 yaşına kadar çalışmak ve mücadele vermek zorunda kaldı. Şutunun olmayışı, dolayısıyla savunmalar tarafından riske edilebilen bir oyuncu oluşu onu her zaman geriye atan unsurlardan biri oldu. Ancak saha içindeki mücadeleci yapısının saha dışına yansıması ve 6 sene boyunca ideali uğruna diretmesi onu şampiyon bir takımın vazgeçilmezi haline getirdi. Öyle ki dirseğinde oluşan kırıktan ötürü Play-offların bir kısmını kaçırması, Golden State’in savunması ve geçiş oyunundaki akışkanlığını etkileyebilecek faktör olarak görüldü. Lise zamanlarında skor üretmekte zorlandığı dönemlerde aldığı nasihat, onun skor üretme ve Golden State’in de hızlı hücumdan sayı bulma yöntemine dönüştü:

“Skor üretmekte zorlanan bir oyuncuydum. İnsanlar da bana ‘Eğer basket atmak istiyorsan topu çal ve smaç yap’ dediler.”

Bu konuda son derece ustalaşan Payton için tek mesele artık top çalmak değil. Topu çalarken nereye çeleceğine ve çeldiği yere nasıl koşacağına kadar hareketinin her ince ayrıntısını düşünen ve bunu imza oyunu haline getiren bir rol oyuncusu kendisi.

Payton için, 30’undan sonra kendini mücadeleci yapısıyla NBA’e kabul ettiren P.J Tucker benzetmesi yapmak mümkün. Ancak o, en başından beri beraber şampiyonluğa ulaştığı oyuncuyu örnek alıyor, “Bir arkadaşım bana hep Andre Iguodala gibi oynadığımı söylerdi. Iggy’nin daha kısa versiyonu gibiydim, şut atamıyordum. Ancak şut atmak haricinde her şeyi iyi yapıyordum.”

Kariyerinin başından beri üç sayı yüzdesi en zayıf yönü oldu. Ancak gelinen noktada Payton, tarihin en iyi iki şutörünün olduğu takımda onlardan kalan boşluğu doldurma konusunda bir dehaya dönüştü. Oyun zekasını ve savunma yeteneğini babasından aldığı söylenebilir ancak 6 sezon boyunca sabredip NBA şansı kovalama sabrını eşsiz karakterinden aldığı kesin. Hoş, takımın yıldızları fikirlerinde direten karakterler olsaydı Gary Payton II hala NBA’de kontrat kovalamaya devam edecek; hedefi yüksek, kadrosu yıldızlarla dolu bir takımda hatrı sayılır süreleri bulamayacaktı. Stephen Curry ve Draymond Green gibi yıldızlar kadrodaki 15. oyuncu için Avery Bradley ismini önermişlerdi. Fakat Warriors yönetiminin tercihi gittiği takımlarda daha çok ilk beşte görev almaya alışmış Avery Bradley’dense, havlu sallamakla** derdi olmayan Gary Payton II oldu.

Ancak bu kez Payton’ın niyeti havlu sallamak değil, yüzük kazanmaktı…

“En karanlık zamanımda

Parlayacaklar

Bitmeyecekmişçesine Parlayacaklar

Zaferi görene dek mücadele edecekler (Per Aspera Ad Astra)”

Zaferi görene dek mücadele eden bir profesyonelin hikayesi… Gary Payton II!

*Rio Grande Valley Vipers, Houston Rockets’ın; Capital City Go-Go, Washington Wizards’ın; South Bay Lakers, Los Angeles Lakers’ın; Raptors 905, Toronto Raptors’ın Geliişim Ligi takımı.

**NBA’de az süre bulan oyuncular için kullanılan bir tabir.