Darko Milicic, ünlü 2003 NBA Draftının ikinci sırasında Detroit Pistons tarafından draft edildi. Zamanın kural esnekliğini fırsat bilen Sırp oyuncu, liseden direkt olarak NBA’e sıçrayan oyuncular kervanına katıldı (Kobe Bryant, LeBron James, Kevin Garnett, Tracy Mcgrady vb). Draft edildiği takımın şampiyonluk hedefliyor olması, 18 yaşını yeni doldurmuşluğun verdiği hamlıkla birleşince Milicic’in NBA kariyeri hayal ettiği gibi başlamadı. Bilhassa aynı draftın ilk 5 sırasından seçilen diğer isimlerin kariyer başlangıçları göz önüne alınınca, Milicic’in şampiyonlukla biten ilk sezonda 37 maçta ortalama 4 dakika sahada kalabilmesi fiyaskoydu (normal sezon istatistikleri).
Disiplinli ve şampiyonluk kovalama peşinde olan koç Larry Brown, Milicic’in ikinci sezonunda da takımını başarıya götürmeye odaklıydı. Hal böyle olunca lige uyum sorunları devam eden 19 yaşındaki oyuncu bu kez de yalnızca 37 kez parkeye çıkabiliyor ve ortalama 6.9 dakika sahada kalabiliyordu. 2006 yılında Orlando’ya takaslanan oyuncu, 2007’de NY Daily News’a verdiği röportajda, Larry Brown’dan daha fazla şans beklediğini ancak koçun kendisine hiçbir şekilde fırsat tanımadığını dile getirecekti.
TIKLA VE OKU
Darko’nun NBA kariyeri çoktan yokuş aşağı gitmeye başlamıştı. Milicic, 21. yüzyılın başıyla beraber NBA’de; Avrupa’da yetişen “yıldız adaylarına” biçilen fazla değerin kurbanlarından biri olma yoluna girmişti. Öyle ki dönemin Detroit Pistons Genel Menajeri Joe Dumars yıllar sonra yaptığı açıklamada, “Darko’yla alakalı yalnızca iki kaynaktan bilgi almıştık, bu kadardı.”, sözlerini dile getirecekti. Nikoloz Tskitishvili, Maciej Lampe ve Yaroslav Korolev gibi potansiyelli Avrupalı oyuncular, henüz 18-19 yaşlarında fazlasıyla ön sıralardan draft edilmiş ve kariyerleri yokuş aşağı giden isimler olmuşlardı. Darko Milicic de paralel tarihlerde draft edilip, aynı kaderi paylaşanlar kervanına katılacaktı. Sırp oyuncuyu kader ortaklarından ayıran yegane unsur ise NBA’de geçirdiği 10 sezon sayesinde kazandığı 50 milyon dolardan fazla maaştı.
Manu Ginobili, Andrei Kirilenko, Mehmet Okur gibi bazı yabancı oyuncular, benzer tarihlerde NBA’e adım atmış ve başarıya uzanmışlardı zira ya profesyonel seviyede vakit geçirmişlerdi ya da NBA seviyesi için hazırlanma aşamalarından itinayla geçmişlerdi. Belki de Dirk Nowitzki’nin başlatttığı lise çağından NBA’e okyanus ötesi atılan adımların, gelişmiş teknolojinin sunduğu imkanların olmadığı dönemde (sosyal medya, YouTube) ne kadar tehlikeli olabileceği; Lampe, Tskitishvili ve son olarak Milicic örnekleriyle kanıtlanacaktı.
2.13 boyundaki Sırp devin tek sıkıntısı kendisi hakkındaki fazla beklentileri karşılayacak yeteneklere ve çalışma disiplinine sahip olmaması değildi. Aynı zamanda Milicic son derece agresif tavırlarıyla da dikkat çeken bir oyuncuydu. Memphis’te oynadığı dönemde bir maçta kenara gelirken formasını yırtmasından tutun, milli takımla oynadığı bir Yunanistan maçının ardından verdiği röportajda ağza alınmayacak kelimeler kullanmasına kadar… Milicic, hislerini sakinliğin ve durağanlığın öbür ucunda yaşayan bir sporcuydu.
TIKLA VE OKU
Hayatını idame ettirecek kadar para ve birkaç lüks arabayla beraber 28 yaşında basketboldan emekli olan Milicic, çok sevdiği ülkesi Sırbistan’a dönecekti. Darko, yalnızca saha içinde değil, saha dışında da ‘aykırı’ olarak nitelendirilebilecek bir karakterdi. Zira birçok eski basketbolcu aksine emekliliğin ardından basketbolla ilgilenmemeyi seçti. Onun için hayatındaki bir sonraki adım kick-bokstu. 2.13 boyunda, 110 kilodan ağır bir kick-boksçu. Bu boy ve bu kilo kendisine fiziksel olarak dezavantaj yaratacak ve henüz çıktığı ilk maçın ilk roundunda rakibinin sol dizine çalışmasıyla beraber bacağı kanlar içinde kalacaktı. İkinci roundun başında durdurulamayan kan sonucu maçın hakemi çaresizce Milicic’i mağlup ilan edecekti.
Kick-boks kariyeri de hayal kırıklığıyla başlayıp o şekilde devam eden Milicic için ringde yaptığı spordan çok, vücudundaki dövmeler daha fazla dikkat çekecekti. Karnının sağında Nikola Kalabic, solunda Momcilo Dujic, sırtında ise Draza Mihailovic ve Brane Bogunovic dövmeleri… Eğer Balkan tarihine, Sırbistan’ın geçmişine, Çetnik ismine ve Ravna Gora Hareketi’ne aşina değilseniz bu isimleri bilmemeniz normal. Ancak bu isimler, İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan ve daha büyük bir Sırbistan hayaliyle hareket eden Çetnik hareketinin liderleri. Balkan coğrafyasının, bilhassa 90’larda kaynayan kazanın içinde bulunan halklara yaşattıkları hala tazeliğini koruyor. Saraybosna Havaalanı’ndan şehir merkezine doğru giderken Sovyet mimarisi barındıran binalarda hala kurşun delikleri görmeniz olağan. Restorasyon, yaşanılan acıyı unutturmayacak şekilde yapılmış. Hırvatistan’ın bağımsızlık uğruna çektiği acıları görmekse, Vlade Divac ve Drazen Petrovic’in bir gecede sona eren dostluğunu anlatan ‘Once Brothers’ belgeselini izleyerek mümkün.
Darko Milicic, normal şekilde kendisini milliyetçi olarak tanımlıyor. Ancak bu milliyetçiliğin, kafasında yarattığı soru işaretleriyle beraber karakterine yerleştiğini söylemek mümkün. Zira kendisi, “Kendi ülkemi seviyorum ancak diğer ülkelere saygı duyuyorum.”, diyor. Novi Sad’daki çiftliğinde yılda yaklaşık 4.5 ton elma yetiştirerek hayatını sürdüren Darko’nun bu söylemi, neden Amerika’da kalmayıp Sırbistan’a döndüğünü açıklar nitelikte. Zira kendisi 2017 senesinde bir kez daha basketbola dönme teşebbüsünde bulundu. Darko bu denemeyi, ülkesindeki amatör ligde yaptı ancak o basketbolu, basketbol da onu bırakalı çok olmuştu. Tarihler 17 Kasım 2012’yi gösterdiğinde Doc Rivers’la arasında geçen diyalog aynen şu şekildeydi:
D.M: Pivot pozisyonunda bir sıkıntı yaşarsan elinde Jason Collins ve Fab Melo var. O yüzden toplanıp eve dönüyorum.
D.R: Darko ne dediğini sanıyorsun? Nereye gidiyorsun, bu akşam oynayacaksın.
D.M: Doc, buraya kadar. Bu akşam oynamayacağım, bir daha hiç oynamayacağım. Denediğiniz için teşekkürler ancak işe yaramadı. Benden bu kadar.
“NBA sistemi çok zalim. Eğer genç bir basketbolcu başarılı olamıyorsa onun peşinden gitmiyorlar. Rezil bir durum."
TIKLA VE OKU
Darko’nun şans bulamadığı dönemin üstüne iki taraflı kontrat sisteminin ve G-League yapısının ne kadar geliştiğini düşünürsek, Sırp oyuncunun zamanının imkansızlıklarına yenik düştüğünü söylemek yanlış olmaz. Ancak aynı zamanın teknolojik yetersizlikleri de Darko’ya aslında hiç biçilmemesi gereken pahanın biçildiğine bir kanıt. Fakat Darko açısından olumlu bir tarafa dikkat çekecek olursak; kendisi, basketboldan emekli olduktan sonra ekonomik çöküntü yaşayan meslektaşlarının aksine dev çiftliğinde, yapay gölünde yüzlerce balığından dışkı elde ederek tonlarca elmasını yetiştirip, bu elmaları çeşitli ülkelere pazarlayarak geçimini sağlayabiliyor. Garajında Minnesota plakalı Porsche Panamera, New York plakalı Range Rover ve Tennessee plakalı Mercedes S600 bulunan Darko’nun yokuş aşağı inerken kafa üstü çakılmadığı kesin.
Elindeki imkanları gençlik ateşiyle yanıp kül eden; NBA’in acemi ve uluslararası oyuncular konusunda heyecanlı dönemine denk gelen; siyasi ve kültürel açıdan hayatı yine uçlarında yaşayan bir insan… Oğlu Lazar başta olmak üzere birçok gence örnek -belki de ibret- bir hikaye, Darko Milicic…