1. BÖLÜM: LUZ LONG
2. BÖLÜM: HOLLANDA
3. BÖLÜM: DORANDO PIETRI
4. BÖLÜM: ERIC MOUSSAMBANI
Spor tarihi büyük yıldızlar çıkardı. Ama her zaman kazananların ön plana çıktığını düşünmek yanlış. Bazı kaybedenler en az o çok kazananlar kadar ilgi çekti. Mert Aydın'ın kaleminden “Muhteşem Kaybedenler” kimi dramatik, kimi trajik, kimi eğlenceli hikayeleri ile devam ediyor.
Beşinci bölümün konuğu Mary Decker...
MARY DECKER
Küçük Mary Decker adıyla nam salmıştı 1.53 boyundaki atlet ilk ortaya çıktığında.
11 yaşında atletizme başladığında New Jersey'den Kaliforniya'ya taşınmış, annesi ve babası ayrılmış bir kızdı Mary. 12 yaşında bir hafta içinde biri maraton olmak üzere 5 uzun mesafe yarışına katılmış, sonuncusunun ardından apandist ameliyatı için acilen hastaneye kaldırılmıştı.
Dünya atletizminin onun adını duyması 1973 yılına dayanıyordu. Henüz 14 yaşındaki Mary, ABD ile Sovyetler Birliği arasında Minsk'te düzenlenen ikili yarışlara katılmıştı. 800 metrede Münih Olimpiyatları'nın gümüş madalyalı ismi Nijole Sabaite'yi geride bırakışı şaşkınlığa neden olmuştu. Bu küçük, çelimsiz kız bir anda atletizmin harika çocuğu haline gelmişti.
Bir yıl sonra aynı organizasyon Moskova'daydı. 4x800 metre bayrak yarışında Sarmite Shtula ile girdiği kavga dikkat çekliciydi. İki atletin itiş kakış sonrası başlayan kavgası Decker'in Shtula'ya elindeki sopayı atmasıyla sonuçlanmıştı. Bu kavga iki takımın da diskalifiye edilmesi anlamıma geliyordu.
Ancak bu hızlı çıkış sakatlıklar nedeniyle inişe dönüştü. 1976 Montreal Olimpiyatları'nı gözyaşları içerisinde evinde televizyondan izledi Mary. İki otomobil kazası geçiren ama yılmayan genç atlet 1980'de 1 mil dünya rekorunu kırınca yeniden manşetlerde buldu adını. Olimpiyat takımına da girmişti. Ne var ki Moskova'daki Olimpiyat Oyunları, ABD tarafından boykot edildi. Mary Decker yine televizyon başındaydı oyunlar sırasında.
1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları'na giden yolda peş peşe dünya rekorları geliyordu. Artık Mary Decker, dünyanın bir numarasıydı. Sovyet atletlere karşı aldığı başarılar, onu ülke genelinde en sevilen sporcu havasına sokmuştu. Ne var ki aynı 15 yaşında yaşadığı gibi olaylarda adı geçiyordu. Bu tartışmalar ve kavgalar, medyada pek yer kaplamıyordu doğrusu. Los Angeles'lı Decker için hem de Doğu Bloku atletlerinin boykot ettiği bir Olimpiyat'ta şampiyon olmak çocuk oyuncağı gibi görünüyordu. 1500 ve 3 bin metre yarışlarının programlarının birbiriyle çakışması nedeniyle 3 binde yarışma kararı aldı Amerikalı atlet.
Aslında Güney Afrikalı olan Zola Budd, ülkesine karşı uygulanan boykot nedeniyle Olimpiyat Oyunları'na arka kapıdan girmişti. Büyükbabası Britanyalı'ydı ve kamuoyunun tepkisine rağmen kadroya girdi. 3 binde Decker'ın en büyük rakibinin o olacağı söyleniyordu.
Budd, çıplak ayakla koşuyordu. Yarış herkesin tahmin ettiği gibi başladı. Decker öne fırlamış Budd, Rumen Puica ve İngiliz Sly arkasından takipteydiler. 1700 metre geçilirken Decker, önüne geçen Budd'ın bacaklarına takıldı. Budd biraz dengesini kaybeder gibi oldu. Birkaç adım sonra yine bacaklar birbirine takıldı. Dengesini kaybeden Zola Budd yere düştü. Decker, genç atletin sağ bacağına takılarak yere kapaklandı. Puica, Decker'ın bacağını üzerinde atlayarak yoluna devam etti.
Budd sakat sakat koşarken Decker yerde ağlıyordu.
85 bin Los Angeles'lı kendi sporcularının itildiğini düşünüyordu ve yarışın kalan bölümünü ıslıklarla geçirdiler. Rumen Maricica Puica altın madalyayı aldı. Sarsılan Budd ise 7. olabildi.
Yarış sonrasında Budd'ın özürüne kızan Decker sinirliydi. Hakemlerin Budd'ın diskalifiye etmesinin ardından itiraz geldi ve Güney Afrikalı'nın yedinciliği geri geldi.
Decker'ın ağlama fotoğrafları, Los Angeles Olimpiyatları'nın en akılda kalan görüntüleri arasındaydı.
Mary Decker, pistlere geri döndü ama 1988 Seul Olimpiyatları'nda 1500 metrede 8'inci, 3 bin metrede 10. olabildi. Küçük Mary'nin Olimpiyat altını hayali hiçbir zaman gerçeklik kazanmadı.
GELECEK HAFTA DEVAM EDECEK...
2. BÖLÜM: HOLLANDA
3. BÖLÜM: DORANDO PIETRI
4. BÖLÜM: ERIC MOUSSAMBANI
Spor tarihi büyük yıldızlar çıkardı. Ama her zaman kazananların ön plana çıktığını düşünmek yanlış. Bazı kaybedenler en az o çok kazananlar kadar ilgi çekti. Mert Aydın'ın kaleminden “Muhteşem Kaybedenler” kimi dramatik, kimi trajik, kimi eğlenceli hikayeleri ile devam ediyor.
Beşinci bölümün konuğu Mary Decker...
MARY DECKER
Küçük Mary Decker adıyla nam salmıştı 1.53 boyundaki atlet ilk ortaya çıktığında.
11 yaşında atletizme başladığında New Jersey'den Kaliforniya'ya taşınmış, annesi ve babası ayrılmış bir kızdı Mary. 12 yaşında bir hafta içinde biri maraton olmak üzere 5 uzun mesafe yarışına katılmış, sonuncusunun ardından apandist ameliyatı için acilen hastaneye kaldırılmıştı.
Dünya atletizminin onun adını duyması 1973 yılına dayanıyordu. Henüz 14 yaşındaki Mary, ABD ile Sovyetler Birliği arasında Minsk'te düzenlenen ikili yarışlara katılmıştı. 800 metrede Münih Olimpiyatları'nın gümüş madalyalı ismi Nijole Sabaite'yi geride bırakışı şaşkınlığa neden olmuştu. Bu küçük, çelimsiz kız bir anda atletizmin harika çocuğu haline gelmişti.
Bir yıl sonra aynı organizasyon Moskova'daydı. 4x800 metre bayrak yarışında Sarmite Shtula ile girdiği kavga dikkat çekliciydi. İki atletin itiş kakış sonrası başlayan kavgası Decker'in Shtula'ya elindeki sopayı atmasıyla sonuçlanmıştı. Bu kavga iki takımın da diskalifiye edilmesi anlamıma geliyordu.
Ancak bu hızlı çıkış sakatlıklar nedeniyle inişe dönüştü. 1976 Montreal Olimpiyatları'nı gözyaşları içerisinde evinde televizyondan izledi Mary. İki otomobil kazası geçiren ama yılmayan genç atlet 1980'de 1 mil dünya rekorunu kırınca yeniden manşetlerde buldu adını. Olimpiyat takımına da girmişti. Ne var ki Moskova'daki Olimpiyat Oyunları, ABD tarafından boykot edildi. Mary Decker yine televizyon başındaydı oyunlar sırasında.
1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunları'na giden yolda peş peşe dünya rekorları geliyordu. Artık Mary Decker, dünyanın bir numarasıydı. Sovyet atletlere karşı aldığı başarılar, onu ülke genelinde en sevilen sporcu havasına sokmuştu. Ne var ki aynı 15 yaşında yaşadığı gibi olaylarda adı geçiyordu. Bu tartışmalar ve kavgalar, medyada pek yer kaplamıyordu doğrusu. Los Angeles'lı Decker için hem de Doğu Bloku atletlerinin boykot ettiği bir Olimpiyat'ta şampiyon olmak çocuk oyuncağı gibi görünüyordu. 1500 ve 3 bin metre yarışlarının programlarının birbiriyle çakışması nedeniyle 3 binde yarışma kararı aldı Amerikalı atlet.
Aslında Güney Afrikalı olan Zola Budd, ülkesine karşı uygulanan boykot nedeniyle Olimpiyat Oyunları'na arka kapıdan girmişti. Büyükbabası Britanyalı'ydı ve kamuoyunun tepkisine rağmen kadroya girdi. 3 binde Decker'ın en büyük rakibinin o olacağı söyleniyordu.
Budd, çıplak ayakla koşuyordu. Yarış herkesin tahmin ettiği gibi başladı. Decker öne fırlamış Budd, Rumen Puica ve İngiliz Sly arkasından takipteydiler. 1700 metre geçilirken Decker, önüne geçen Budd'ın bacaklarına takıldı. Budd biraz dengesini kaybeder gibi oldu. Birkaç adım sonra yine bacaklar birbirine takıldı. Dengesini kaybeden Zola Budd yere düştü. Decker, genç atletin sağ bacağına takılarak yere kapaklandı. Puica, Decker'ın bacağını üzerinde atlayarak yoluna devam etti.
Budd sakat sakat koşarken Decker yerde ağlıyordu.
85 bin Los Angeles'lı kendi sporcularının itildiğini düşünüyordu ve yarışın kalan bölümünü ıslıklarla geçirdiler. Rumen Maricica Puica altın madalyayı aldı. Sarsılan Budd ise 7. olabildi.
Yarış sonrasında Budd'ın özürüne kızan Decker sinirliydi. Hakemlerin Budd'ın diskalifiye etmesinin ardından itiraz geldi ve Güney Afrikalı'nın yedinciliği geri geldi.
Decker'ın ağlama fotoğrafları, Los Angeles Olimpiyatları'nın en akılda kalan görüntüleri arasındaydı.
Mary Decker, pistlere geri döndü ama 1988 Seul Olimpiyatları'nda 1500 metrede 8'inci, 3 bin metrede 10. olabildi. Küçük Mary'nin Olimpiyat altını hayali hiçbir zaman gerçeklik kazanmadı.
GELECEK HAFTA DEVAM EDECEK...