Spor yazarları, Avrupa Ligi'nde dördüncü maçların ardından Fenerbahçe ve Galatasaray hakkında ne dedi? GÜNTEKİN ONAY (HÜRRİYET) - Vitor Pereira haftalardır merkezi 2 kişiye emanet etmekte ve orta alanı kontrol etmekte zorlanıyordu. Ayrıca bu 3’lünün ve İrfan Can’ın pas kaliteleri çok daha yüksek olunca Fenerbahçe oyunun kontrolünü ele geçirdi ve Mert Hakan, Meyer ve Berisha’nın golleriyle Antwerp’in gardını tamamen düşürdü. Özellikle Mert Hakan ve Berisha’nın şık golleri doyumsuzdu. Dün ilk yarıda Fenerbahçe’yi büyük keyifle izledik. Deyim yerindeyse Antwerp’i ezdiler. Özellikle İrfan Can ve Mert Hakan çok kaliteli işlere imza attı. Sosa gibi bir ustanın da oyun aklı eklenince Fenerbahçe, Antwerp karşısında kalite olarak zirve yaptı ve sezonun en iyi 45 dakikasını oynadı. GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH) - Sosa'nın yönettiği takımdı dün Fenerbahçe. Gustavo sonrasında daha çok ve daha etkili öne doğru oynadılar. İlginç bir seçim var ortada. Brezilyalı'nın güven veren defansif duruşu karşısında, Sosa'nın topu bir an önce hücuma döndürmek isteyen hamleleri. Sosa, "riskli" sınıfına giriyor ama yanına İrfan'ı aldığında pas trafiği etkili işliyor. Sosa, İrfan ve Mert Hakan... Aslında Emre Belözoğlu'nun üç silahşörü... Yanlarına Mesut'u da koymuşlardı. Ustalık ile mücadele yan yana geldiğinde, herkese gol attırabilirler. Berisha'nın estetik golü de bu ustalığın ördüğü tuğlalar ile geldi. Ligdeki sıkıntılı maçlar sonrasında çok önemli bir galibiyet aldı Fenerbahçe. Pazar günü, Kadıköy'de taraftarıyla gülerek selamlaşma fırsatı yarattılar. Kriz zamanında, en doğru anda, en güzel skoru aldılar. Belki de sezonun düğmesine bastılar. ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Fenerbahçe deplasmanda kazanarak gruptaki şansını devam ettirdi ama bu maç ölçü alınıp her şey tozpembe oldu demek en büyük yanılgı olur. Günümüz futbolunun istediği önemli ilkeleri yok sayarsanız o zaman istikrarlı sonuçlar alamazsınız. Pereira, yapıya uymayan 3'lü defansta ısrar ediyor. Bunun yanında bugüne kadar hiçbir takımda, görmediğim bir tablo var. İleri uçta 3 oyuncu sürekli değişiyor, üstelikte çoğu zaman üçü birden. O zaman nasıl uyumlu bir düzen oturur? Berisha güzel bir gol attı, ilk defa hareketli ve faydalıydı. İyi bir kumaş olan ve dün de beğendiğim Meyer bugüne kadar niye ortada yoktu… SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Vitor Pereira belli bir bilgisi olan teknik adam. Asa aptal biri değil. Ama ya tazminat peşinde koşuyor ya da kibirden burnunun ucunu dahi görmediğinden 'dediğim dedik' davranıyor. Trabzon'da 10 kişi kalınan 23. dakika ile 93. dakikalar arası bir kez bile hücum edememek, dönüşte öne geçtiğin maçta Antwerp'e yenilmek, ardından hayati müsabakada Alanya'ya mağlup olmak ve yine 6 gün sonra Konya'dan yenilgiyle dönmek başka türlü açıklanamazdı. Bu dönemde toptan bir yönetim krizi yaşandı. Dış etkenlere o kadar odaklanıldı ki saha içi kusurlar görülemedi. Vitor'a "Hoop bir dakika" denilemedi. Bu toptan yönetim krizi takımı derin bir umutsuzluğa ittiği gibi futbolcularla teknik adam arasındaki bağı da iyice zayıflattı. Konya maçı sonrası yönetimin 2 alternatifi vardı, Vitor'u hemen yollamak ya da havalimanındaki taraftar buluşmasının hemen akabinde yapılması gereken ama yapılmayan "Beyler, biz buradayız" mesajını vermek. Konya sonra belli bir takım konuşmalar yapılmış belli ki Vitor Hoca, 3-4-3'ün Matta İncili'nden kesin bir emir olmadığına kanaat getirmiş! SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Bu galibiyet Avrupa'da devam açısından çok 2 unsur bakımından önemlidir. 1- Hayata dönüş. 2- Vitor Hoca'ya uyarı yapılmışsa bunun faydasının ortaya çıkması. Bu maç kapanan ve çok daha sert oynayan Türkiye Ligi takımlarına karşı ölçü olmaz. Ama Vitor Hoca'ya "Esneklik de fena değilmiş" ve "Evet yetenekli oyuncu da bir başkaymış" derslerini vermiş olabilir. Bundan sonra en büyük risk, Portekizlinin bir iki galibiyet sonrası yeniden kibir batağına saplanması olacaktır. Onu engellemek de yönetimin işidir. LEVENT TÜZEMEN (SABAH) - Lokomotiv, İstanbul'a kaybetmemek için gelmişti. Rus takımının futbolcuları yerden kalkmadılar. Vakit geçirmek için her türlü hileye başvurdular. Maçın İsviçreli hakemi Sandro Scharer göz göre göre Lokomotivli oyuncuların vakit çalmalarına izin verdi. Halil ile Kerem final vuruşlarında isabeti yakalayamadı. Fatih Terim ikinci 45 dakikada oyuna geç müdahale etti. Morutan, Halil yorulmuşlardı. Aanholt da sürekli arkasına adam kaçırıyordu. Özellikle Terim'in sakatlanan Feghouli'nin yerine Barış Alper'i almasının ne amacı vardı? Muslera'nın Galatasaray için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Galatasaraylı oyuncular farklı kazanmaları gereken bir maçı Muslera olmasaydı kaybedebilirdi. Bu kadar çok zaman kaybının olduğu bir maçta İsviçreli hakem uzatma dakikalarını adeta 'maç bitsin de gidelim' diye verdi. Galatasaray büyük avantajını kullanamadı. Tek ön libero ile Avrupa maçlarını oynamak doğru değil. Çünkü Berkan'a Lokomotiv takımı orta alanda baskı yapınca Galatasaray da baskı yedi. BÜLENT TİMURLENK (SABAH) - Galatasaray maça coşkulu ve önde basarak başladı ama kaptıkları topları o coşkunun telaşında yitirdiklerinden ilk yarıda 1-2 dişe dokunur pozisyon dışında sadece Feghouli'nin golü geldi. İkinci yarıda Ruslar orta sahada dişlerini gösterdiler. 1 saat geride kaldığında Galatasaray santrfor değişikliğine gitmeliydi. Bu seviyede bir takımın santrforu kaleyi gördü mü vurur. Eveleyip gevelediğinizde iki puanı çöpe atarsınız. Kerem ve Berkan başta olmak üzere çok iyi mücadele eden, Marcao ve Nelsson ile yine sağlam duran ama Beşiktaş derbisinde olduğu gibi yine arka direkte gol yiyip, tabelayı 1'den öteye götüremeyen bir Galatasaray izledik. Bu takımın geleceği var. Bir Terim takımı olmaları için de zamana ihtiyacı var. Şimdilik bazı nüanslarda kayboluyorlar ama taraftarların sempatisini kazanmayı başardılar. Dün gece üç puan alsalar arkalarına bile bakmayacaklardı. REHA KAPSAL (FOTOMAÇ) - Hücumdaki çeşitliliğin 3'lü orta sahanın iki 8 numarası Cicaldau ve Morutan'ın Halil'i topla ya da topsuz daha fazla bağlantı oyuncusu olarak daha fazla kullanması gerekir. Çok orta saha bölgesinde kalarak oradan servis yapıp oynamaları, dikine toplu ya da topsuz alanı az kat etmeleri sarı-kırmızılıların hücumda sayısal eksikliği gibi hücum repertuarının da etkilenmesindeki en büyük nedenlerinden biridir. Lokomotif golü attıktan sonra orta sahaların çok çabuk geçildiği, özellikle de bu hızlı kalelere gidilen oyunda Galatasaray, final pasları ve son vuruşlarındaki o beceriyi gösteremedi. Baştan sona iyi oynadığı, belki bölüm bölüm o frekansları rakibine verdiği anlar haricinde galip gelmeyi fazlasıyla hak etmişti. Bu oyunu her gün gelişen sarıkırmızılıların Avrupa Ligi'nde son iki maçında gerekli puanları alıp, bir üst tura çıkacağının ışığını; mücadele, coşkulu oyun, istek ve arzusuyla veriyor. ENGİN VEREL (AKŞAM) - Fatih Terim maçtan önce, "İlk defa bir maça favori çıkıyoruz" dedi. Evet, grup kuraları çekildiğinde Galatasaray'ın rakiplerine karşı böyle bir görüntüsü yoktu ama ilk 3 maçta gösterdiği performansla rakiplerine bu psikolojik üstünlüğü kabul ettirdi. Dün maç başladığında bunun sadece sözde kalmadığını, sahada da gerçekleştiğini gördük. Lokomotiv Moskova, NEF Stadı'na gelmiş zayıf bir deplasman takımı görüntüsündeydi. Sadece savunma futbolunu ön plana çıkarttıkları için bunu söylemiyorum. Her fırsatta kendini yere atan ve vakit kazanmaya çalışan bir takım vardı. Zira grupta 3 maçta sadece 1 puanı olan Rus ekibinin, kazanmaya Galatasaray'dan daha fazla ihtiyacı olduğu gerçeği ortadaydı. Trabzon'da da 2-0 öne geçtikten sonra savunma düşüncesi maçın 2-2'ye gelmesine neden olmuştu. Dün de Galatasaray çok kötü bir savunma örneği verdi ve rakip halı sahada bile atamayacağı kolay bir golle beraberliği sağladı. Sonrası Rus Ruleti'ni döndü. Galatasaray'ın daha şanslı göründüğü bu düelloda kaçan net fırsatlara yanmamak elde değil.