Kadıköy'de Galatasaray derbide Fenerbahçe'yi 1-0 mağlup etti. Spor yazarları bu maç hakkında ne dedi? BÜLENT TİMURLENK (SABAH) - Erol Bulut'un Gustavo, İrfan Can ve Pelkas'ın sakat, Mesut'un da hazır olmadığı orta sahasıyla oyunu kendi sahasında kabul etmesi bir tercih değil, mecburiyetti. Bu sayede Onyekuru'ya boş alan bırakmayacak, kendi hızlı adamı Samuel ile kontratağı arayacaktı. Galatasaray topa %60 sahip olduğu birçok maçta olduğu gibi şutu az düşünen ve final paslarını vermekte zorlanan oyunuyla Fenerbahçe'yi umutlandırdı. Çok eksik ezeli rakibine G.Saray puan kaptırsaydı, bu oyuncu performanslarının yetersizliğiyle anlatılırdı. Taktikle değil! Yeni golcüleriyle kazandılar, yeni adamlarıyla maçın sonunu getirdiler. Erol Bulut sezon içinde birçok maçta eleştiriyi hak etmiştir ama dün derbideki şanssızlığı sezonu sırtlayan Gustavo ve Pelkas'ın yokluğuydu… Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olmak istemedi maç başlarken. Bittiğinde bulguru da kaybetti. DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Derbinin 20. dakikasında Serdar Aziz’in dirseği, topsuz alanda Donk’un yüzüne geldi. Top, her ne kadar Altay’ın elinde kalsa da ve o bölgeye gelmemiş olsa da bu darbe, çok netti ve kontrolsüzdü. Galatasaray lehine penaltı kararı verilerek sarı kart gösterilmesi gerekirdi. 26. dakikada kafa topu mücadelesinde Donk’un Altay’a faulü gerektirecek bir müdahalesi yoktu. Faul hatalıydı. 45+1’de Linnes-Valencia mücadelesinde Galatasaraylılar penaltı beklediler. Valencia’nın Linnes’in baldırına diziyle bir teması var ama bu temasın Linnes’i düşürecek bir temas olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla hakemin devam kararını doğru buluyorum. Oyunun 75. dakikasında Fenerbahçe’nin Ozan’la kazandığı gol, VAR müdahalesi ile ofsayt gerekçesiyle iptal edildi. Bu çizgiler hakemler tarafından VAR odasında çiziliyor ve doğruluğuna inanmak zorundayız. Şunu belirtmeliyiz ki gözle tespit edilebilecek bir ofsayt değil. ALİ ECE (FANATİK) - 11. dakikada Galatasaray %72’lik oranda topa sahip olmuştu ama o ana kadar gole en fazla yaklaşan Samatta ile Fenerbahçe’ydi. 3. dakikada Samatta biri Muslera’ya olmak üzere üst üste iki tane çok klas çalım attı ama sonrasında belki de kariyerindeki en kötü vuruşu yaptı. Derbide hakem Cüneyt Çakır olunca tabii oyun ekstra duruyor. İlk 30’da tam 14 kez faul düdüğü ile durdu mesela. Bunların yarısına 5 büyük ligde pek de faul çalınmıyor. Serdar Aziz-Donk pozisyonu ise dünyanın her liginde en azından VAR’dan inceleniyor. İncelersin sonra, “Serdar, Donk’u görmüyor tamamen kaza” diye yorumlayıp penaltı vermezsin ona saygı duyar itiraz etmem ama Cüneyt Çakır’ın Süper Lig’de yönettiği derbilerin ilk yarılarında yaptığı Stevie Wonder taklitleri artık kabak tadı verdi! Galatasaray’ın sezonun 2. yarısında attığı 6 golün 5’inin yeni transferlerden gelmesi tesadüf değil hepsi nokta transferler. Fenerbahçe’nin ise Mesut ve Sosa aynı anda sahadayken +9’luk dilimde bile uzun top oynaması Erol Bulut’un hanesine büyük bir eksi yazar. Thiam gibi son oynadığı 8 maçta 4 gol 2 asistlik katkı yapan formda bir forvet yerine Cisse’yi sahaya sürmesi zaten bambaşka bir tartışma konusu! ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) -  Yine Taylan her yere yardım götürdü. Donk ve Marcao da son maçlardaki gibi beklenen performanslarını gösterdiler. Muslera zaten başlı başına bir kazanç. F.Bahçe'de sezon başından beri vurguladığım bir konu var. Samatta, Valencia ve Thiam fizik açıdan çok yetersizler. Ligde bütün takımlarda santrfor var ama F.Bahçe'de yok. Mostafa transferi, G.Saray'da tam isabet. Alıştıkça katkıları daha da artacak. Bu transfer G.Saray'ın santrfor sorununu çözmüştür. F.Bahçe ise Osayi'den ilerleyen maçlarda olumlu verimler alacaktır. SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Fenerbahçe kendi evinde Beşiktaş'a yenildi, Galatasaray'a da yenildi. Şimdi ya Fenerbahçe'nin kadrosu bu iki rakibinin kadrolarından zayıf, ya paraları ödemeyen bir yönetim var, ya da bu iki rakibinin de hocaları Fenerbahçe'nin hocasından iyi yönetiyor takımlarını. "Erol Bulut, elindeki imkanlarla başlangıç 11'ini seçti" denilebilir. "Adam ne yapsın, takım kendi kendine gol yedi" denilebilir. Ama işte fark burada zaten. Erol Bulut çok iyi bir Anadolu takımı hocası. Hala Alanya'da, Malatya'da kalmış. İstanbul'a hala gelemedi. Geleceği de yok. Ama 3 büyükler İstanbullu ve hocası da İstanbullu olan kazanır. Sergen Yalçın da Fatih Terim de İstanbullu. Bulut hala gelemedi. "Muslera ve 1 forvet almaları halinde şampiyonluğun en büyük favorisi G.Saray'dır" demiştim. Aynen öyle oldu. G.Saray şampiyonluk yolunda daha rahat yürüyecektir. Daha çok maç var. F.Bahçe açısından kaybedilmiş bir şey yok elbette. Ama benim anlattığım şey bir zihniyet farkı. Ve F.Bahçe'nin mevcut zihniyeti yarışta olamaz. ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Galatasaray geçen sezon kazanarak yirmi yıllık esaretin zincirlerini kırmıştı. Bu sezon bir daha kazanarak, “O günler, o sezonlar geçti” diye bağırıp Kadıköy’de krallığını ilan etti. Galatasaray, orta alanda savunmaya dönük sigortası Gustavo’dan, hücuma dönük sigortası Pelkas’tan yoksun kadrolu Fenerbahçe önünde zaten daha şanslıydı. Galatasaray, öne geçtikten sonraki dakikaların dışında zaten topa ve oyuna egemen olan taraftı. İlginçtir, buna rağmen Fenerbahçe’nin çok önemli dört pozisyonu “ahtapotun kolları”na takıldı. Mesut’u alıyorsun; Avrupa’yı, İrfan’ı alıyorsun; Türkiye’yi sallıyorsun... Ama Fenerbahçe‘ye yakışır kalitede bir santrfor almıyorsun. Mesut’u aldın, büyük iş, kabul... Peki sorarım; Mesut o altın ayaklarını hangi golcü için kullanacak? Bu konuda Fenerbahçe’nin futbol aklı sınıfta kalmıştır. MEHMET DEMİRKOL (FANATİK) - İlk yarıda ‘Bu adam nerede?’ dediğimiz Mostafa Mohamed’in becerisini gördük. Goldeki vuruşu birinci sınıftı. Bunun yanında kafa toplarına hem çıkışı hem de darbeli vuruşları da etkileyiciydi. Erol Bulut Alanya maçına benzer bir planla maça çıktı. Gerçi 25 faul olan ilk yarıda oyun hakkında çok fazla bir analiz yapmak mümkün değil. Planı, soldan erken ortalarla Galatasaray stoperleriyle Muslera arasına Samuel’in atacağı koşular üzerineydi. Aslına bakarsanız şanslar da buldular. Biri Samatta’nın kornerden gelen topa vurduğu kafayla... İkinci yarıda Galatasaray oyun merkezini biraz daha ileri itip, merkezden iyi zorlamaya başladı. Orada yarattıkları kalabalık aslında riskliydi çünkü Fenerbahçe ’nin hızlı adamlarını 1’e 1’de bıraktılar. Ancak bu işledi çünkü Fenerbahçe savunma ve orta sahası o baskıdan çıkacak organizasyonu kuramadı. Böylece biz izleyenler de ilk yarıda ‘bu adam nerede?’ dediğimiz Mostafa Mohamed’in becerisini gördük. Goldeki vuruşu birinci sınıftı. Bunun yanında kafa toplarına hem çıkışı hem de darbeli vuruşları da etkiliciydi. ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET) - Erol Bulut, 54’te yedikleri golden, ancak 9 dakika sonra hamle yaptı. Herkesin beklediği Mesut Özil, Mert Hakan’la değişip oyuna dahil oldu. Cisse de Valencia’nın yerine oyundaydı. Mesut Özil dün duran topları kullanırken, klasından bir seçki sundu. O topların çoğunu Muslera kaptı. Maçın son yarım saati Fenerbahçe’nin bunaltıcı baskısıyla oynandı. Ama o baskıya rağmen gol vuruşu geldi mi, hayır! Peki niye böyle oldu? Açıkça söyleyelim: Hoca farkı! Fatih Terim, yeni oyuncularını rahatça- baştan- sahaya sürdü. Takım halinde iyi oynadı Galatasaray. Erol Hoca, Mesut’u baştan oyuna sokabilirdi, geç kaldı. Kenardan oyunu ele alıp tutacak bir hamle yapamadı. Golsüz oyuna razı bir hali vardı. Dahası, Fenerbahçe sık sık parlayıp sönerken, Galatasaray daha dengeli ve bütüncül bir oyun sergiledi. Fatih Hoca, bu yıl uzaktan izlediği liderliği nihayet yakaladı. Vazgeçer mi? Sanmıyorum. İLKER YAĞCIOĞLU (TAKVİM) - İlk 45 dakikada Galatasaray'ın sürekli topa sahip olduğunu gördük. Buna karşın neredeyse hiç gol pozisyonu üretemediler. Fenerbahçe ise iki kere Samatta, bir kere de Osayi ile Galatasaray kalesinde tehlike yarattı. 1-0 geriye düştükten sonra Fenerbahçe şoku üzerinden atamadı. Mohamed'in golü sonrası Fenerbahçe uzun süre oyunu 0-0'mış gibi oynadı. Ne baskı yaptılar... Son 15 dakikada ise işin farkına vardılar ve yapmaları gereken baskıyı ancak oyunun son bölümünde yapabildiler. Fenerbahçe'nin Gustavo ve Pelkas'ı çok aradığı maçta Nazım, Ozan ve Osayi, çabalayan oyunculardandı. Mesut Özil dün akşam daha uzun süre aldı ama oyun onun istediği tarzda oynanmıyordu. Doğal olarak çok etkili olamadı. Geçen haftanın ardından "Bu oyunla nereye kadar" yazmıştım. Buraya kadarmış. İki yıl üst üste kendi sahasında G.Saray'a kaybetmek, kazandığı maçlarda dahi taraftarı mutlu etmeyen oyun Erol hocanın başını ağrıtacak gibi... GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH) - Erol Bulut, rakibe göre planladığı maçta en önemli ayrıntıyı unutmuştu; duygular... Galatasaray maçları taktik planlar, görevlendirmeler kadar rekabetin yarattığı hislerle de ilgilidir. İlk yarı her şey yolundaydı aslında. Bu bakış açısında pozisyon vermedikleri gibi, üç net fırsat da yakaladılar. Ama maçın hikâyesinde Fenerbahçe'nin maçı nasıl kazanacağına dair cümle yoktu. Bu maçı eksikler değil, fazlalar üstünden okumak gerekirdi. Yine kaybedebilirdin ancak "korkutan" olurdun sahada. Kendine inanan, bunun için düşünen oyuncuların koşardı sahada. Mesut Özil transferi "gücüne güç katacak" formatında okunurdu. Öbür tarafta "Ya Muslera olmasıydı" denmelidir de. Uruguaylı ilk yarıda iki mucize yaptı. Sosa'nın şutu, Samatta'nın kafa vuruşunda büyüdü kalesinde. Bu maçtan çok farklı bir sonuç da çıkabilirdi, Muslera, "Benden dinleyin" dedi. ERMAN ÖZGÜR (FANATİK) - Fenerbahçe için çabuk forvet hattına uygun oyun topu Galatasaray'a bırakıp Sosa, Caner ve Ozan Tufan'ın pasları ile savunma arkası ya da arasına sarkabilmekti. İç saha takımı için keyifli olmasa da pozisyon bulma konusunda bu plan tuttu. Samatta ve Sosa ile fırsatlar kaçtı. Galatasaray ise Marcao ve Donk'un top kullanma becerilerine rağmen biraz Fenerbahçe'nin agresif savunması biraz da oyuna Caner Erkin'in bıraktığı boşlukları kullanabilmek adına sağda başlayan Onyekuru'nun etkisizliği yüzünden pozisyon bulmakta zorlandı. Ancak ikinci yarıya bu olumsuzlukları silerek golle başlayan da Galatasaray oldu. Emre Kılınç'ın harika pasında Mohamed, Serdar'dan sıyrılıp düzgün vuruşla skoru yaptı. Bu gol Fenerbahçe'yi Mesut ve Cisse hamleleri ile harekete geçirdi. Oyun Galatasaray sahasında oynandı. Ozan Tufan'ın denemeleri önce Muslera sonra VAR'a takılınca derbinin galibi yaptığı nokta transferin karşılığını alan Fatih Terim ve Galatasaray oldu. Transferde yapılan Mostafa Mohamed hamlesi gelir gelmez karşılığını derbi galibiyeti ile verdi. Galatasaray için tüm transferler nokta ama santrfor konusunda hedefi tutturması işin geneline bakınca da şampiyonluk ihtimalini de arttıran bir detay.