Spor Toto Süper Lig'de sezonun son derbisinde Beşiktaş ile Fenerbahçe 1-1 berabere kaldı. Spor yazarları dev mücadeleyi yorumladı. Gerilim ve tansiyon | Maçın hakemi Arda Kardeşler, özellikle maçın ilk yarısında gerilimli ve tansiyonu yüksek bir maç yönetti. Her kritik kararda elini kulaklığına götürerek, otoritesini zayıf gösterecek bir beden diline sahipti. Doğruları çok fazlaydı. Zor anında VAR’ın yardıma koştuğu pozisyon da oldu. Sonucu belirleyecek önemli bir hata yapmadı. Başarılı olduğunu söyleyebilirim. Fakat bu maçın başında yaptığı bir hareketi eleştirmek zorundayım. Maçın başlangıcında kale seçimi için yaptığı para atışında, sembolik de olsa bir kripto para kullanması önemli bir disiplin dışı davranıştı. UEFA’da herhangi bir maçta bunu yapsa, yaptırımları çok ağır olurdu. 1. dakikada İrfan Can’ın kafasına isabet eden tribünden atılan cisimle ilgili yapmış olduğu uygulamada eleştirilecek bir husus yoktu. 6. dakikada Fenerbahçe’nin golü öncesi ofsayt yoktu. 7. dakikada Novak’ın eline temas eden topta verdiği penaltı kararı doğruydu. Top kısa mesafeden gelse de Novak’ın elinin topa doğru hamlesi var. 13. dakikada Larin’in yerde kaldığı pozisyonda Ferdi çok net bir şekilde topla oynuyor. Penaltı beklentileri gereksizdi. (Deniz Çoban-Fanatik) Kavga dövüş 1 puana eyvallah | Maç başladı, daha doğrusu başlayamadı. Sanki iki kulüp arasında bir kan davası varmışcasına Beşiktaş tribünleri sahaya sürekli yabancı madde attılar. Ortada hiçbir şey yokken oldu hem de. Yıllardır "gerilimi demeçleri ile yöneticiler yaratıyor" cümlesinin de tam bir safsata olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu maçı yabancı bir hakem yönetse muhtemelen 5. dakikada tatil etmiş; en az birer futbolcu atılmıştı.. Pardon aslen tam tersi bunların hiçbiri olmamıştı. Çünkü Avrupalı hakem yönetse ne tribünden bu kadar madde atılırdı ne de oyuncular kavgaya teşne olurdu. Türk futbolunun tek kurtuluşu yabancı hakemdir. Yabancı, senden üst mesela UEFA otoritesini temsil eden birilerine maç yönettirmektir. Kavga - dövüş - yabancı madde arasında oynandığı iddia edilen 'tepük'e Novak damga vurdu. Önce golü attı 30 saniye sonra penaltı yaptırdı. Sonra bir daha penaltı yaptırdı ki bence değildi. Ghezzal - Emirhan ve Kenan Karaman iyi oynadı. Gustavo - Mert ve Ferdi de Fener'in öne çıkanları idi. (Serdar Ali Çelikler-HaberTürk) Emirhan resitali! | İki takımın da şampiyonluk iddiası yok, onun dışındaki iddialar da bu devleri motive etmeye yetmez. Bu şartlarda iyi bir derbi izledik; sağlam bir mücadele, zaman zaman gerilim filmini andıran sahneler, yeteri kadar pozisyon, daha ne olsun! Her iki takımın da savunmalarındaki eksikler nedeniyle maçın bol pozisyonlu geçmesi muhtemeldi. Öyle de oldu. Maç öncesi yorumumda, "Bol pozisyon olur ama o kadar beceriksiz forvetler var ki, maç golsüz bitse şaşırmam" demiştim. Şaşırdım mı, hayır! Beşiktaş'ın şu maçtaki en önemli kazanımı Emirhan'dır. Çok net oynadı, cesurdu, topla dripling yaptı, harika paslar attı. Batshuayi'ye gönderdiği bir top var ki şapka çıkarılacak cinstendi. Emirhan'ı keyifle izledik, keşke Arda Güler'i de izleme şansımız olsaydı. O da ayrı bir renk katardı derbiye. Neyse! Batshuayi demişken dün yaptığı en iyi şey oyundan çıktığı andan direkt soyunma odasına gitmesiydi. Hiç hız kesmeden Belçika'ya uçması gerekir. (Turgay Demir-Fotomaç) Fenerbahçe için kazanç | Belki de sezonun en güzel derbisiydi. Ne isterseniz hepsi vardı. İki takımda da eksiklerin dışında, sakatlar, kadro dışları, formaya yakışan, yakışmayan futbolcular, golü atan sonrasında iki penaltı yaptıran, bir tarafta sakin bir teknik adam, diğerinde gol sevincinde yanındakini döver gibi sevinen, bunların hepsini bir arada görmek sezon başından pek rastlanan bir tablo değildi. Ancak bu çerçeve içerisinde ligi analiz ettiğimizde, ligin şampiyonu hatta ikincisi ve küme düşenleri belli olan bir haftada 22 futbolcunun bu kadar hırslı, istekli, arzulu ve tempolu bir futbol oynayacağını herhalde sizler de benim gibi beklemiyordunuz. (Engin Verel-Akşam) Futbolu düşük maç | lk devrenin ağırlıklı aksiyonu ilk 10 dakikada gerçekleşti. 'Başrol'ün Larin’de olduğu üç pozisyon... Çizgiden top çıkarma, ofsayttan kaçamayıp gole neden olma ve Batshuayi’nin kaçırdığı penaltıyı yaratan pozisyonda olma. Ancak daha önemlisi tribün davranışındaydı. İnsan izlemek istemediği bir maça neden gider ki? Sahaya atılan onca maddeden biri Mert Hakan ya da İrfan Can’a zarar verse maç iptal! Eee neden gittiniz o zaman maça? (Cem Dizdar-Fanatik) İçgüdüsel oyun | Sezonun son derbisi beklendiği gibi taraftarın yarattığı yüksek atmosferle oynandı. Bu önemli itici güçte enerjisi yüksek Beşiktaş'in oyun başlangıcının iyi olması muhtemeldi. Fenerbahçe'nin yüksek eforlu ve tempolu oyuna karşı topa sahip olarak baskıyı kırıp son haftalardaki gibi oyunu kontrol eden başarılı bir oyun anlayışı vardı. Yürekli oyun sindirdi | İlk yarıda tam tabiriyle kıran kıran bir derbi izledik. Telaşlı başlayan Beşiktaş savunması karşısında Fenerbahçe , ilk 6 dakikada 1 pozisyon 1 de gol buldu. Beşiktaş yenik duruma düştükten 2 dakika sonra beraberlik şansını Batshuayi’nin kaçırdığı penaltıyla değerlendiremedi. Belçikalı santrfor aynı Trabzonspor maçında olduğu gibi penaltıyı direğe nişanladı. Çok da derli toplu görünmeyen Beşiktaş, yürekli ve agresif bir oyunla Fenerbahçe’yi sindirdi. Sahanın her bölgesinde yoğun bir baskı uygulayan siyah beyazlılar, Fenerbahçe’nin pas yapmasına ve çıkmasına izin vermedi. Basit top kayıpları, sert oyun kaliteyi düşürürken yüksek mücadele gücü izleyenleri heyecanlandırdı. Orta alanın merkezinde Josef ile birlikte forma giyen genç Emirhan, top ayağında iken başarılıydı, sert orta saha mücadelesinde de kesinlikle sinmedi. (Güntekin Onay-Hürriyet) Daha iyi forvetler gerek | Maç gerçek anlamda bir türlü tam başlayamadı. Başlar gibi oldu, Larin çizgiden çıkardı, sonra duran topta ofsayta çıkamadı, Novak Fenerbahçe’yi golle başlattı. Derken, Novak geriye döner dönmez penaltıya sebep oldu. Yakın zamanda Trabzonspor deplasmanında kaçıran Batshuayi hangi akla hizmetse penaltıda topun başına geçip direği dövdü! Lakin ilk yarıda Novak, bu kez derbide sağ kanat bekine geçen Kenan Karaman karşısında ikinci bir penaltıya sebep oldu. Bu kez Ghezzal aklıyla beraber penaltıyı da kullandı. İlk yarı boyunca Beşiktaş sağ stoperi Serdar’ın sürekli dörtlü savunma beki gibi bindirdiği, Beşiktaş’ın topu alır almaz maksimum 3 pas sonrası direkt rakip kaleye gitmeye çalıştığı yüksek bir tempo izledik. Fenerbahçe eksiklerinin de etkisiyle ilk 45’te bu oyuna tam karşılık veremedi, topu yere indirip sabırla paslaşma reaksiyonunu gösteremedi. Beşiktaş ise yine Larin ve Batshuayi engellerine takıldı. İkinci yarıya Beşiktaş yine stoper Serdar’ın önde bastığı bir direkt hücumla başladı, Larin bitiremedi çünkü kaleciye geriye pas düşük şiddetinde vurdu. (Ali Ece-Fanatik) Bir İskoçya 4. küme maçı kaosu | Dün dakika 33’tü, ekrana pas istatistiği yansıdı: Beşiktaş 48, Fenerbahçe 68 pas yapmıştı ilk 33 dakikada. Yani ligin iki devi, dakikada toplam 3 buçuk pas ortalamasıyla oynamışlar ilk yarım saati! Stada giden seyirci bilete para veriyor, evinde izleyen Digiturk’e para ödüyor. Bu paranın karşılığı dakikada 3 pas olmamalı. Dakikalar ilerledikçe belki pas istatistiği değişti, ama kaos anlayışı değişmedi. Dün iki takımın da maçın herhangi bir anında 5 pas üst üste yaptığını zorlukla hatırlıyorum. Sürekli uzun toplar. Sürekli havada ikili mücadeleler. (Uğur Meleke-Hürriyet)