Spor yazarları, Euro 2024 elemeleri grup maçında Türkiye'nin Hırvatistan'a 2-0 mağlup olduğu karşılaşmayı değerlendirdi. "Ölüm-kalım maçlarında hep ölüyoruz" - Uğur Meleke | İlk 11’ımızın 8’i büyük liglerde oynuyor. Kalecimizi çıkarırsak 25 yaş ortalamalı genç ama deneyimi de yüksek bir oyuncu grubumuz var. Türkiye Milli Takımı, en son bu denli kaliteli bir kadroya 2000’lerin başında sahipti. Onlar da zaten Euro 2000’de çeyrek final, Dünya Kupası 2002’de de yarı final yaptılar. Türkiye Milli Takımı'nın kadro değeri, Danimarka, Avusturya, İsveç, Polonya, Norveç gibi ülkelerin üzerinde. Peki oyun olarak onlardan daha iyi olduğumuzu hiç hissediyor musunuz? Ben hissetmiyorum doğrusu. KRiTiK HiÇBiR MAÇTA YOK Maçı bitirdiği tandemi 18 ve 20 yaşlarında olan, Süper Lig’de kümede kalma savaşı verebilecek kalitedeki Ermenistan karşısına üç stoperle çıktık. Ermeniler ceza alanında topla buluşmada 23-18 üstünlük kurdu bize. Dün Bursa’da maça iyi başladık ama golü yedikten sonra kenarda bir teknik direktöre ihtiyacımız vardı. Lâkin Avrupa’nın en değerli 10’uncu milli takımı Türkiye’nin başında hiçbir kritik maçta devreye giremeyen bir teknik adam var.TAKIM, BU EKiBi HAK ETMiYOR Bütün ölüm-kalım maçlarında ölüyoruz: Norveç’i yenemedik. Portekiz’i geçemedik. Faroe Lüksemburg’dan 1 puan alarak bitirdik Uluslar Ligi grubunu. Hırvatlar’a karşı da tablo aynıydı. Bu jenerasyonun hak ettiği teknik ekip bu değil. (Hürriyet) "Tecrübe farkı" - Gürcan Bilgiç | Çağlar Söyüncü vardı hep son vuruşlar öncesinde. Maç eksiği zirvede, Ermenistan maçı da dahil hatalı kararları çoğunlukta. "Niye oynattın" da diyemeyiz Kuntz'a... Ancak, Leicester'daki hocasına hak verebiliriz. Bu haliyle yedek kulübesine bile çıkması mucize...Hırvatlar iyi ve tecrübeli bir takım. Biz önde baskımızla yakaladık pozisyonları. Adamlar bize önde baskının nasıl yapıldığının dersini verdiler sonrasında. Aradaki fark yetenek değil, tecrübe. Bizim Çocuklar her ne kadar iyi takımlarda veya hedef liglerde olsa da, toplu veya topsuz oyunda neyi-nasıl yapacağını bilmek başka şey... Böylesine bir performansa rağmen, maçı kalecileri Livakovic'in parmak uçlarına borçlular. Bursa'da nefis bir seyirci de yakalamışken, müthiş bir akşam yaşayabilirdik. Uzun süre sonra ilk defa bir maçı takımla birlikte oynayan taraftar seyrettik. Islıklar, motive etmeler, gözlerimizin, kulaklarımızın pası gitti. Helal olsun Bursalılar'a...Katar'daki çıkışları, defansif özellikleri sayesindeydi. Öne geçmiş bir Hırvat takımını hataya zorlamak susturucu takılmış Cengiz veya Enes ile mümkün olamazdı. Beklerden bir şeyler bekliyoruz, Zeki rakibi seçiyor pas vermek için. Salih, Orkun, Hakan ve sonrasında İsmail Yüksek. Sahada ne yaptığını bilen veya bir şeyler yapmak isteyen dörtlülerdi.Ne yapalım? Futbolu bırakacak halimiz yok... Diğer maçları daha akıllı ve dikkatli oynamalıyız... (Sabah) "Avrupa neyimize, dönelim ligimize" - Şansal Büyüka | Önce Cengiz‘in, sonra Kerem‘in gole çok yakın vuruşları “ahtapot kollu“ kaleci Luvakoviç’le engellenmese, Kerem‘in golü kılpayı ofsayta kurban gitmese, belki de son yılların “rüya“ gibi bir başlangıcına imza atacaktık…Beceremedik desem, Cengiz‘in, Kerem‘in vuruşlarına haksızlık etmiş olurum… Ama ortada bir gerçek var… Uluslararası maçlarda asla değiştirmediğimiz bir alışkanlığımız oldu… Bastırıyoruz, yakalıyoruz, atamıyoruz… Rakip ilk defa geliyor, topu ağlarımızdan çıkartıyoruz… Böyle bir huy edindikten sonra nasıl maç kazanırız…İlk 20 dakikada Hırvatistan ceza alanımıza girmedi… Aynı sürede biz 3 fırsatı kullanamadık, bir golde ofsayta yakalandık… Hırvat takımı ilk atağında ilk golü attı… İşte aradaki fark bu…Hem de savunmada en kalabalık halimizle golü yedik… Ferdi rakibini kötü ve kolay kaçırdı… Merkezde Perisiç ile Pasaliç‘in kısa paslaşmalarına iki stoperimiz Melih ve Çağlar Söyüncü seyirci kaldı, Kovaçeviç golü attı…Hırvatlar ilk yarı boyunca sadece üç atak yaptı, iki gol attılar, mutlak bir fırsatı kaçırdılar… İkinci gol Hırvatların ustalığından değil, bizim yanlışlarımızdan geldi… Önce İsmail kötü bir kontrolle topu rakibine armağan etti, sonra kaleci Mert çeldiği topu ikinci bir hamleyle rakibinin önünden çalamayınca, ortada pek de görünmeyen Kovaçic, buna rağmen ilk yarıyı iki golle kapadı… (Milliyet) "Projeye 3 nokta" - Bülent Timurlenk | Avrupa Şampiyonası 24 takım olduğundan bu yana finallere gitmek başarı değil. Avrupa'da neredeyse her iki ülkeden bir gidecek Almanya'ya. Mühim olan o yolda grup aşamasında sağlam bir oyun ezberine sahip olmak. Bunun yolu da zayıf halka takımları yenmekten değil, Hırvatistan gibi paçalarından tecrübe akan bir takımı devirmekten geçiyor. Geçiyordu, geçti ve kaybettik.Hırvatistan'ın yakın geçmişte yaptıkları ortada, favorisi olmadıkları maçları nasıl kazandıkları da. Onlara karşı bu kadar hata yaparsanız cezayı keserler. Neydi hatalar?-Onur ve Abdülkadir neden maç kadrosunda yoktu?-Zeki, Roma'da dibe vurmuşken, sağ bekte ona forma vermek neyin ezberi?-Orkun ve Salih'li orta sahada Hakan Çalhanoğlu'nu derin orta sahada kullanmanın manası nedir?- Hakan sakatlandığında, hücumda yaratıcılık için kenarda Arda varken İsmail neden oyuna girer?- Yetenekleri ve tecrübesiyle milli forma için 40 fırın ekmek yemesi gereken Barış Alper Yılmaz üstelik de sol kanatta nasıl şans bulur?Maç günü bu sayfada altını çizdiğim Ferdi, Hakan ve Cengiz'in, isimlerinin hakkını vermesi gerektiğiydi.Ferdi ilk yarı kötüydü, Hakan sakatlandı, Cengiz de ayağına top geldiğinde bencil ve oyundan kopuktu. İlk 10 dakikada Kerem ve Cengiz'in pozisyonlarını getiren presi, golü yedikten sonra yapamadık.Hırvatlar güle oynaya kazandılar.EURO 2024'e gideriz, gitmeliyiz de... Stefan Kuntz çok istiyorsa memleketinde bizi karşılayabilir ama bizi götürecek ne tecrübesi ne de oyun aklı var. Hamit Altıntop'un projesi neyse sonuna 3 nokta konsun bir zahmet... (Sabah) "Tuzağa düştük" - Ali Gültiken | Hırvatistan, hücum çıkışlarında yaşadığı top kayıplarında kalesinde pozisyonlar veren bir takım. Kuntz, kadroyu ve oyunu bunun üzerine kurmuş. Maçın ilk bölümlerinde yaptığımız baskıyla düşündüğümüz ve planladığımız pozisyonları yakaladık. Özellikle Cengiz'in ve Kerem'in ayağından bulduğumuz pozisyonlar, Hırvatistan karşısında bu seviyelerde çok değerliydi ancak değerlendiremedik. Hırvatistan kalecisi Livakovic'in üstün performansına takıldık diye de değerlendirebiliriz. Kendi adımıza bunları düşünüp, planlarken rakibin de aynı şekilde bize karşılık verdiği noktada maalesef kalemizde golleri gördük. Çıkarken kaybedilen toplar, savunmada dengesiz yakalanma ve bireysel hatalar, kalemizde gördüğümüz goller oldu. Rakibi düşürmek istediğimiz tuzağa kendimiz düştük. (Sabah) "Hırvat kabusu" - Bilal Meşe | Hırvatistan bize hiç yabancı değil, yakamızı bir türlü bırakmıyorlar, sanırsınız ki alnımıza yazılmışlar! Onlardan çektiğimizi bir kamuoyu bilir, bir de ben! Demem o ki, hep tekerimize taş koydular! Yine aynı gruptayız, üstelik bir numaralı favoriler.Hırvatistan bize hiç yabancı değil, yakamızı bir türlü bırakmıyorlar, sanırsınız ki alnımıza yazılmışlar! Onlardan çektiğimizi bir kamuoyu bilir, bir de ben! Demem o ki, hep tekerimize taş koydular! Yine aynı gruptayız, üstelik bir numaralı favoriler.İstatistiklere şöyle bir göz attım, bugüne kadar Hırvatlarla 11 kez karşı karşıya geldik,  sadece bir maç kazanabildik, üçünde ise berabere kaldık. Hırvatların 2018 ve 2022’deki Dünya Kupası’ndaki başarıları hiç de yabana atılacak cinsten değil. Birinde final oynadılar, diğerinde yarı finali gördüler. Yani karneleri pekiyi ötesi... Bunun da temelinde gerek teknik adam, gerekse oyuncu açısından “istikrar” yatıyor, istikrar kardeşim. Bizdeki  gibi zırt - pırt teknik adam değiştirmiyorlar. Zlatko Dalic, 2017’den beri takımın başında düşünün. 37 yaşındaki Luka Modric, takım kaptanı ve lider konumunda... Varın gerisini siz düşünün, adamlar istikrar abidesi adeta! (Milliyet)