Spor yazarları, Trendyol Süper Lig'in 15. haftasında Beşiktaş'ın Fenerbahçe'yi ile 1-0 yendiği karşılaşmayı değerlendirdi. Beşiktaş daha çok istedi - Güntekin Onay | Beşiktaş’ın galibiyetindeki en önemli faktör Serdar Topraktepe’nin kurguladığı oyun planı idi. Fenerbahçe’nin oyunu kontrol etmesine izin vermeyen Beşiktaş, haklı bir galibiyet elde etti. Fenerbahçe’de ise dün bir coşku problemi vardı. Bu anlamsız durgunluk, iştahlı Beşiktaş’ı deplasmanda yenmek için yeterli olmadı. Ayrıca Jose Mourinho, neden Edin Dzeko’yu oyundan çıkardı, anlayamadık. Edin Dzeko çıktıktan sonra Beşiktaş savunması çok rahatladı. Fenerbahçe son bölümdeki karambol pozisyonları hariç Edin Dzeko çıktıktan sonra ne top tutabildi ne de etkili hücum yaptı. Hakem sahada Alexander Djiku olmasaydı gerçekten de iyi bir yönetim gösterecekti. Her şeyi gördü Djiku’nun kartlık pozisyonlarını görmedi. (HÜRRİYET) Salıncak çöktü - Halil Özer | Fenerbahçe kaybetti, salıncak çöktü. Maçın mutlak favorisi Fenerbahçe hiç kimsenin beklemediği bir şekilde kötü oynayınca maçı kaybetti. Beşiktaş haklı bir şekilde kazandı. En çok mücadele eden, savaşan taraftı. Mourinho’nun yanlış kadro seçimi, zaman ayarı bozuk oyuncu değiştirmesi, takımını hazırlayamaması onun eksi hanesine yazan faktörlerdi. Üç tane net pozisyonu kaçırdıktan sonra öyle bir gol yediler ki tam Fenerbahçe’nin makus talihine yakışır bir goldü. Yani orta gol oldu. Ama Beşiktaş’ın hakkını vermek lazım. 90 dakika büyük mücadele ettiler. Rakiplerine nefes aldırmadılar. Rakibin etkili oyuncularını sindirdiler. Orta alanda Gedson müthiş oynadı. Savunma neredeyse kusursuzdu. Fenerbahçe’de ise sadece Samet, Djiku ve Livakoviç. Hepsi o. Tadiç, Dzeko, Fred, Amrabat, Dzeko ve tabii ki Mourinho maçın en kötüleriydi.Kısacası hakkı olan kazandı, oynamayan kaybetti. (MİLLİYET) Bu kadar kaçırırsan... - Gürcan Bilgiç | 'Fenerbahçe neden kaybetti' sorusunun karşılığı, ikinci yarıdaki etkisiz oyunda. Oyunu ve tempoyu kontrol ettikleri ilk 45'te biri direkten dönen, biri gol çizgisinden çevrilen, yine Dzeko'nun auta attığı net pozisyonlar vardı ellerinde. Beşiktaş, Rafa Silva'nın Livakovic'e nişanladığı bir "karşı karşıya" ile cevap verebildi. Hamleler ve stratejide ikinci yarıdaki hamleler önemliydi. Çünkü Serdar Topraktepe, Fenerbahçe'nin sağ kanadına baskı yaparak, hücum aksiyonlarını sola yönlendirdi. Maximin'i ikili kademe ile önlemek ve oyuncunun defansif zaaflarından da faydalanmak istedi. Bu kaçan gollerin mesajları da açıktır. Bazen "Olmayınca, olmuyor"… Yediği golden sonra baskıyı, rakip stoperlerin "kalite problemini" test etmeye çalışmak da maçın taktik anlamında sorgulanır elbette. (SABAH) Mourinho kendini hâlâ Roma’da sanıyor - Uğur Meleke | Mourinho ilk bir saatte sahada kadro kalitesinin karşılığını veren bir oyun olmamasına, zirve yarışında kalmak için kazanması gerekmesine rağmen sanki lig dördüncülüğünü hedefleyen Tottenham’daymış ya da Roma’daymışçısına sıradan değişiklikler yaptı. Tempoyu yükseltemedi. Golü yiyene kadar da vitesi artıracak ofansif hamle yapmadı. İlk dördü hedefleyen Roma’da, Tottenham’da ya da Manchester United’da derbi beraberliği işinize yarayabilir, ancak Süper Lig’in dinamikleri farklı. Ve Mourinho hâlâ bence Roma’yı yönetiyor gibi davranıyor. Serdar Topraktepe ise kulübesi Mourinho kadar zengin olmamasına rağmen doğru değişikliklerle dokunmayı başardı maça. 70’le 80 arası Oxlade’i sol açığa, Rafa’yı merkeze aldı, bir miktar önde baskı yaptı ve golü de o bölümde buldular zaten. Kadro kalitesi nispetinde Serdar Topraktepe’nin bu derbide doğru hamleler yaptığını söyleyebiliriz rahatlıkla. (HÜRRİYET) Ölüsü de Kartal - Turgay Demir | Giovanni'nin kimyasını bozduğu Beşiktaş'ın toparlanması için bu maçı kazanması gerekiyordu. Serdar Topraktepe forvet arkasında baklava dilimi yaptı!. Salih, Al Musrati, Rafa ve Gedson baklavanın uzak ve yakın köşeleriydiler. Bu dizilişe alışık olmadıkları için Gedson ve Rafa önde kaldıklarında Fenerbahçe iyi ataklar geliştirdi, net pozisyonlar buldu. Kah Dzeko atamadı, kah Mert kurtardı, kah top direkten döndü. Maçın geneli denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçti. Önce duran topta Rafa'nın, sonra kenar ortada Masuaku'nun denediği, altı pas üzerine yerden gönderme işini bu kez soldaki Chemberlain üstlendi ve ip gibi giden top İmmobile'nin dokunuşuyla ağlarla kucaklaştı. Çalışılmış gibiydi sanki!.. Sonuç olarak Kartal'ın dirisi de, ölüsü de Kartal'dır vesselam... (FOTOMAÇ) Topraktepe ders verdi - Bilal Meşe | Valla, Kartal’ı beklediğimden iyi buldum. Orta sahayı iyi kontrol ettiler, rakibin geçişlerine fazla vize vermediler, son bölümler dışında! Pozisyon üretiminde Fenerbahçe bir tık öndeydi ilk yarıda. Kuşkusuz Tayyip’in 70’de sakatlanması, Serdar Topraktepe’yi oyuncu hamlelerine itti... Nitekim Tayyip’in yerine Zaynutdinov’u sahaya sürerken, Salih Uçan’ın yerine Chamberlain’i, İmmobile’nin yerine Semih Kılıçsoy’u Rashica’nın yerine ise Ndour’a şans verdi. Chamberlain, 73’de soldan altıpasa topu kesti, İmmobile dokundu, Kartal’ı 1-0 öne geçirdi. Immobile dokundu mu dokunmadı, net değil. Bence gol Chamberlain’e yazılmalı, doğrusu da budur. Son sözümüz Serdar Topraktepe’ye olacak... Kartal, ne zaman zora düşse ona sarılıyor, adı ‘nöbetçi’ teknik adama çıktı. Eyyy yöneticiler, gördünüz mü nöbetçiyi? Siz hala yabancı peşinde koşmaya devam edin emi? Topraktepe bu anlamda herkese ‘ders’ verdi, ‘ders’! NOKTA... (MİLLİYET)