Süper Lig'in 3. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Çaykur Rize'yi 5-0 mağlup etti. Spor yazarları, Fenerbahçe'nin farklı galibiyetini değerlendirdi. Faik Çetiner: "Hoş geldin Fred" | Fred’in takımın kalbi olduğu kesin. Fenerbahçe onunla şov yapıyor, onsuz bunalıma giriyor. Fenerbahçeliler dua etsinler, Fred’siz kalmasınlar. Farklı Rizespor maçının en kısa özeti, ”Hoşgeldin Fred” olur. (FANATİK) Cem Dizdar: "Çaresiz bıraktılar" | Fenerbahçe ligin zor takımlarından birini çaresiz bırakıp, açık farkla yenerken önümüzdeki haftalarda karşılaşacağı takımlara da hem epey kopya hem de gözdağı vermiş oldu! (FANATİK) Serkan Akcan: "Fred'in dönüşü" | Fred geldiği günden bu yana Fenerbahçe’nin çehresini değiştiriyor doğrusu. Yokluğunda oyun seviyesi iki basamak aşağıya iniyor, varlığı tüm takımı değiştiriyor. Rize’de gerçek bir resital sundu, kariyerinin ilk üçlemesini yaptı, oynamakla kalmadı, tüm takımı coşturdu. (FANATİK) Gürcan Bilgiç: "Jose Mourinho feneri yaktı" | Bu sezon ilk kez taraftarın özlediği, Mourinho'dan beklenen oyunu da seyrettik. Önde cesurca bastılar. "Fizik olarak hazır değiliz" diyordu Portekizli. Bir hafta dinlenip geldikleri Rize'de "korakor" oynadıkları gibi, geçiş oyununa da izin vermediler. Fred'in klası, İsmail'in çalışkanlığı, Szymanski'nin temposu. Maçı ayakta tutan, skoru farka taşıyan orta saha gösterisi. Stoperleri beklerken değil, önde basarken de gördük. Örgüler tamamlanıyor. Bundan sonraki haftalarda oyunun hızını konuşacağız. (SABAH) Ömer Üründül: "İkinci yarı büyüklüğünü gösterdi" | Sıkıntılı ilk bölümde Fred'in değişik bir tarzla yolda dönerek devam eden şutuyla skor avantajı yakalandı. Bunun moraliyle Fenerbahçe yine çok rahat değildi ama oyunu kontrolü altında tutuyordu. Bu yarıda sadece ikinci gol için Dzeko bir fırsatı kullanamadı. İkinci devreye Fenerbahçe, daha öz güvenli ve büyük takım olduğunu hissettiren bir anlayışla başladı. Sonra Dzeko'nun sıfıra yakın klas golüyle farkı ikiye çıkardı. Ondan sonra Rizespor tamamen oyunu bıraktı ve arka arkaya Fenerbahçe'nin golleri geldi. Fred, hat-trick yaptı. Sonuçta farklı galibiyetle 3 puan kazanılırken Mourinho'ya da moral oldu. (SABAH) Uğur Meleke: "Mourinho, Süper Lig gerçeğiyle tanıştı" | Göztepe maçında Mourinho’nun eleştirilmesi gereken yer 2-0’ı koruyamaması değil bence. Esas eleştirilmesi gereken nokta, 2-0’ı canhıraş bir biçimde korumaya çalışması. 60’tan sonra takımının fişini tamamen çekmesi. 30 dakika boyunca geriye yaslanmaları. Türkiye’de bir büyük takım böyle oynamaz. İzmir’de 2-0’ı korumak için küçük takım davranışı göstermez. Gösteremez. Bence dün Mourinho’nun Süper Lig gerçeğiyle tanışma günüydü. Zira 2-0’dan, 3-0’dan sonra vites küçültmeyip aramaya devam etmek, Fenerbahçe’nin 65 yıllık Süper Lig karakteri. Dün de yaptıkları buydu. (HÜRRİYET) Uzay Gökerman: "Fenerbahçe'nin merkez orta sahası" | Fenerbahçe sezon başından itibaren Ferdi’nin yokluğunu kabul ederek yeni bir düzen kurmaya odaklanıyor. Bu ne demek? Kanatların etkinliğinin azaltılıp, merkez alanın kalabalıklaştırılarak oyunu kurması anlamına geliyor. Bu kurgunun içinde Szymasnski çok önemli ve kilit oyuncuya dönüşüyor. Geçen sene kaleye çok daha yakın ve gol pozisyonlarının tam içinde olan Polonyalı oyuncu artık üçüncü bölgede gezerek hem baskı yaparak hem de oyunu yönlendirerek aktif bir rol alıyor. 8 numaralı bölgede sahanın her iki yarı alanına basan Fred de Szymanski’nin etkinliğini logaritmik bir şekilde artırırken; İsmail de 6 numarada kazandığı toplarla 8 ve 10 numaranın güvenliğini sağlıyor. İsmail dün girdiği 10 ikili mücadelenin sekizini kazanırken maçı 65/70 gibi çok yüksek bir pas isabetiyle tamamladı. Merkezin bu kadar etkin ve üretken olduğu bir ortamda kuşkusuz kanatlara fazla iş düşmesi beklenmemelidir. Fred’in üzerine yüksek isabetli şut ortalamasıyla maçı 3 golle tamamlaması Fenerbahçe’ye farkı getiren etken oldu. (MİLLİYET) Ercan Güven: "'O' Fenerbahçe 'bu' Fenerbahçe işte" |Görünüşe göre rayına oturdu Fenerbahçe’nin şampiyonluk treni. Hızlı giden geçsin. Lakin ne Fenerbahçe’nin ne Mourinho’nun traversler üzerinde zıplayan tekerleklerle perişanları oynama hakkı yoktu.