Spor yazarları Trabzonspor-Galatasaray maçı için ne yazdı? Serdar Ali Çelikler - Habertürk | Türk futbolunun iki büyüğü oynuyor. Hocaları da maçı yöneten hakem de "Aman ağzımızın tadı bozulmasın" derdinde.• 32 Faul çalınmış 32. En az 10 tanesi faul falan değil.• G.Saray Sergio Oliviera'yı almış. Her yerde kalışında 10 takla atıyor. Mertens de tıpkı Neymar gibi, faul yapılıp yere düştüğünde ekstradan bir tur daha dönüyor.• Hesapta 4 Temmuz olan sezon başı kamp tarihini 1 hafta öne çeken Okan Hoca'nın takımının fizik gücü en yüksek oyuncusu o kampa alınmayan Boey oluyor.• Arsenal idmanı yemiş Torreira ve hiç idman yememiş Mertens hala elde avuçta ne varsa vermeye çalışırken, sezon başı bir hafta erkene çekilen kampa katılanlar yerden kalkamıyor.• Seferovic ki kötü oynadı, çıkarken trip yapıyor.• Pas yapalım derken mevsimler değişiyor. • Diğeri geçen senenin şampiyon takımının hocası. Hesapta pas tutkunu. Bu kadar hatalı pası son sıradaki takım dahi yapmıyor.• Kendi aldırdığı Kouassi'yi ümit diye oyuna sokuyor. Oysa bu oyuncu futbolu bilmiyor.• Set oyunu, pas futbolu, yerleşim diye diye kendi evinde 2. yarıyı Anadolu takımı gibi kapan-çık'la bitiriyor.• Bir tane net pozisyon bulamadan maçı bitiriyor.• Hakem desen atağa, mücadeleye izin vermiyor. Hala su molası gibi; 21.45 maçları gibi iklimle de çok alakası olmayan işlemlerle uğraşılıyor.Ondan sonra da "Neden Şampiyonlar Ligi'nde yokuz" diye soruluyor.Nem çok nem. Ondan.. Levent Tüzemen - SABAH | G.Saraylı oyuncular istekliydi, iyi çalıştılar, kazanma hislerini ön plana çıkardılar. Özellikle 2. yarı rakibi ısıran, temaslı oyunda yıkılmayan ve yılmayan G.Saraylılar beraber oynama alışkanlığının oturmaması yüzünden buldukları pozisyonlarda final yapamadı.  Sarı-kırmızılıların, 'Şablon oyun' anlayışına kavuşamamış olması düzen içinde beraber hareket etmelerini engelliyor. Yunus, Oliveira, Torreira bireysel hamlelerle ön plana çıkmak istiyor. Özellikle Oliveira top ayağındayken ağır hareket edip geç pas kullanıyor. G.Saray'ın fizik gücü yerinde bir Mertens'e ihtiyacı var. Henüz tam hazır olmayan Mertens hücumda ve orta alanda "Pas istasyonu"nda dağılımları akıllı yaptı. G.Saray, takım olma ritmini yakaladığında Mertens tekniği, aklı ve yaratıcılığıyla çok faydalı olacak. Erman Toroğlu - SABAH | İki takım da transferde uçakları indirdi. Ancak o inenlerden hiçbirini dün akşam uçarken görmedik. Sezonun ilk derbi maçı dediler. Maç derbilikten çıktı, tıraş oldu. Dün akşam iki takım da sahada bol bol tıraş yaptılar. Galatasaray transfer döneminde uçakları indirdi, Trabzonspor da rakibinden geri kalmadı. Ama o uçaktan inenlerin hiçbirini dün akşam sahada uçarken görmedik! Yine taraftarlar eskilerden bir şeyler beklediler. Öyle bir maç oldu ki, iki takımı da ekranda 20 kişi olarak göremedik. Biri topu aldı, öbür tarafa gitti salla parti, öteki topu aldı, diğer tarafa gitti salla parti!  Bu yazıyı yazdırırken dakika 85… Hani deseniz ki, "Biri mağlup olsa yazık olurdu, ayıp olur." Ama Galatasaray iki-üç tane gol olabilecek pozisyonu kaçırdı. Sarı-kırmızılılarda teknik adam yeni. Yeni de henüz takıma dokunamamış Okan. Avrupa'da da oynamıyor, bir yerde o da şansı. Trabzonspor'da teknik direktör Abdullah Avcı'nın üçüncü sezonu. O da saha içindeki görüntüye göre yeterli değil. Ama bakıyorum, teknik adamlar sahanın kenarında hakem bir karar verdiği zaman saçlarını başlarını yoluyorlar, tribüne oynuyorlar! Kardeşim, siz oynattığınız futbolla taraftarlarınıza saç baş yolduruyorsunuz! İnsan iyi şeyler yazmak istiyor ama maalesef... İyi şeyler söylediğimiz, yazdığımız zaman hoşlarına gidiyor. Ama biraz tenkit edelim, hiç işlerine gelmiyor. Bu yazıyı bitirene kadar hakem için "Şunu yaptı, bunu yaptı" diyemeyiz. Çünkü bu satırları noktalayana kadar hakem sahadaki duruşuyla, verdiği kararlarla iki takım futbolcularından ve iki takım teknik direktöründen daha iyiydi ki bu maça çıkmadan önce de çok büyük baskı yedi. Geçen seneki Çaykur Rizespor- Galatasaray maçından dolayı… Ömer Üründül - SABAH | Futbol kalitesi düşük, iki takımın da birbirine üstünlük kuramadığı, tempolu, temaslı bir ilk yarı izledik. 45 dakika boyunca çok fazla git-gelli bir maç oldu. Karşılıklı atak girişimlerinde plan program yoktu. Tek net pozisyon vardı; onu da Mertens kaçırdı. İkinci yarıya Galatasaray biraz atak başladı ama sonra hızı kesildi. Maçın temposu da düştü. Ama ikinci yarının kontrolü Galatasaray'ın elindeydi. Bunun iki nedeni vardı: Bir tanesi Kopenhag maçının fiziksel tahribatından Trabzonsporlu futbolcuların etkilenmesi.  İkincisi de Abdullah Avcı'nın devre arası iki yanlış hamlesiydi. Bu Kouassi ne yapar ben çözemedim! Ayrıca daha yeni gelmiş, arkadaşlarını tanımayan Gbamin'in Siopis'in yerine girmesi de bana göre ciddi hataydı. Ama sonuçta iyi oynamasa da en azından Şampiyonlar Ligi maçının moral bozukluğuna ve yorgunluğuna rağmen 1 puanı aldı. Hele zorlu bir rakipse puan puandır... Cem Dizdar - FANATİK | Kalecisi dahil kritik önemdeki oyuncularının yokluğunda savunma önünüDorukhan ve Siopis ile kapatan Trabzonspor kadro handikabını savunmayı sertleştirerek gidermeye çalıştı. Doğrusu ya ilk devre boyunca Yunus’un pasında Mertens’in girdiği pozisyon dışında büyük kaygı yaşamadılar. Galatasaray ise Kerem’in ortalıkta görünmediği devre boyunca Boey/Yunus koridorundan zorladılar rakibi. Topu daha çok kullandılarsa da Seferoviç’e ulaşamadılar. Hal böyle olunca sadece maçın adının büyüklüğünün getirdiği heyecanla yetindik hepimiz! Devre boyunca 15 şut atıp, 16 orta yapmış iki takım! Oysa izlenir tek pozisyon pasla geldi… İkinci yarı başlar başlamaz Galatasaray ilkinde olduğu gibi arayışlarını sürdürdü ancak açıkça görülüyordu ki, pas organizasyonları henüz yeterli değildi. Bu nedenle de oyuncu becerisi temel çözücü gibi duruyordu. Tempoyu düşük tutmaya çalışan Trabzon ise sadece fırsat kolladı. Bir kez Larsen’le arkaya sarktılar bir kez de Trezequet’yi kaçırdılar. O da çoğu kez yaptığı gibi pas yerine şut denedi. ‘’Harcanan onca paraya rağmen onların da belki sahanın da göze en batan performansı kalecileri Muhammet Taha’dan geldi’’ desem yeridir! Kulüplerin yayıncıdan olmayacak paralar talep ettiği ligin vasat hatta vasat altı maçlarından birini daha tamamladık. Onca top kaybı onca pas hatası… İşe yaramayan 20’den fazla şut, onlardan daha fazla orta… Ama 30’dan fazla da faul. Dilim varmıyor ama haydi diyelim Trabzon eksik kadroyla sahada bu onlar için bir gerekçe. Ya Galatasaray?.. Biliniyor ya, son bir not düşelim. Türkiye’deki herhangi bir futbol maçında iki takım birbirine karşı oynuyor gibi görünüyorsa da durum öyle değil!... Tam tersine iki takım iş birliği halinde hakeme karşı oynuyorlar! Hakem bir karar versin de o karar doğru olsun! Mümkün mü? Her karara kayıtsız şartsız itiraz… Neden peki? Sık sık duyduğumuz gibi, ‘’Burası Türkiye ve bu lig çok zorlu bir lig!" Erman Özgür - FANATİK | Galatasaray, deplasmanda Trabzonspor'u bundan daha yorgun, moralsiz ve kalitesi eksik yakalayamazdı. İşin mücadele tarafında iyi gözükse de kalite eksikliği ve Galatasaray'ın iyi savunması Trabzonspor için kısır bir ilk yarı demekti.Cornelius'un etrafındaki tüm ışıklar sönmüş, Trabzonspor santrforu adeta karanlıkta kalmış gibiydi. Galatasaray savunma başarısını işin hücum kısmına taşıyamadı. Mertens'in hala maç eksikliğinin en iyi gözlemlendiği an Yunus'un servisinde Süper Lig kariyerinde ilk maçını oynayan Muhammet Taha'yı geçemeyişiydi. Yine de maçın istediğini yapan tarafı ilk yarıdan gol çıkmamasına rağmen Galatasaray oldu. Bu etki Abdullah Avcı'yı 2. yarıya Kouassi ve Gbamin hamlesi ile getirdi. Ancak oyunun dengesi ya da skor tabelasının değişebilmesi için gereken beceri, yetenek ya da kalite maçın neredeyse tamamında arandı. Cemal Ersen - MİLLİYET | Ligin henüz başı, ama sezonun ilk büyük maçıydı. Dolayısıyla hem Trabzonspor hem Galatasaray açısından bir prestij mücadelesiydi.Bordo-mavili ekibin geçen haftaki Antalyaspor yenilgisi ve Şampiyonlar Ligi travmasından sonra nasıl bir performans göstereceği merak edilirken, Galatasaray’ın yeni yapılanması ve yıldız transferleriyle hangi noktaya geldiğini test etmek adına ciddi bir sınavdı.Trabzonspor adına sonuç sevindirici değil elbette. Daha kötüsü olabilirdi ev sahibi adına. Galatasaray kazanmaya yakın, pozisyon bulan taraf idi. Özellikle ikinci yarıdaki mahkum oyunu ile Trabzonspor puanı kurtardı diyebiliriz. Şansal Büyüka - MİLLİYET | İtalya Ligi’nde attığı gollerle Napoli kulübünün tarihine geçen Mertens, Yunus Akgün’ün konfor dolu pasını, kalitesini ve kariyerini inkar eder gibi kaleci Taha‘ya teslim ederse...Avrupa’nın golcülüğüne saygı duyduğu Seferovic, Galatasaray forması ile “veteran“ futbolcu görüntüsünün dışına çıkamaz ve bu kadar ağır kalırsa...Torreira, büyük mücadele gücüne, oyunun yönünü, dengesini değiştirecek teknik zenginlikler katamaz ve “oyun bozan“ özelliğine “oyun kuran“ özelliğini katamazsa...Galatasaray’da top ayağına en fazla yakışan oyuncu olan Oliveira, bu kadar etkisiz ve ağır kalır, takım arkadaşlarına pozisyon hazırlayamaz, savunma arkasına top atamazsa...Büyük umutlarla aldığın bütün oyuncular özellikle ilk yarıda kalitelerinin, kariyerlerinin, özelliklerinin çok gerisinde kalırlarsa, elbette gol çıkmaz... Galatasaray’ın ilk yarı görüntüsü buydu... Trabzonspor’da genç kaleci Taha’nın yolu açık olsun... Uğurcan kadar iyi kaleci olabilir... Ancak yıllardır “Uğurcan konforuna“ alışan Trabzonspor takımı, kaptanın yokluğunda huzursuz olur sandım...Ama Galatasaray’ın yenileri, eskileri kim varsa; normal özelliklerinin çok gerisinde kalınca, Trabzonspor savunması ve kaleci Taha bir sıkıntı çekmedi, bunalmadılar, yorulmadılar, sıkıntı yaşamadılar...Trabzonspor kalesinin yaşadığı tek tehlikede, Mertens mi çok kötü vurdu, kaleci Taha mı çok iyi çıkarttı derseniz, adı ne olursa olsun, iyi bir Mertens vuruşunda her kaleci çaresiz kalırdı... Uğur Meleke - HÜRRİYET | ‘Düdük arası futbol’ izlemeye çalışıyoruz. Trabzon’da özellikle ilk 80 dakikası kör dövüşü şeklinde geçen bir maç izledik dün. Geçtiğimiz hafta Antalya’da saygı isteyen ve bir süredir tek planı Cornelius’a uzun vurmak olan Abdullah Avcı cephesinde yeni bir şey yok. Elbette Hamsik, Abdülkadir, Bakasetas ve Visca’nın hepsinin eksik olması önemli bir mazeret. Ama bu futbolcuların hiçbirine hiçbir zaman sahip olmayan Adana Demir gibi, Kayseri gibi takımlar daha farklı oynuyorlar bu sezon. Galatasaray’da da sezonun ilk 360 dakikası Gomis’in şapkadan çıkardığı iki tavşan dışında golsüz ve son derece az sayıda pozisyonla tamamlanmış oldu. Zaten dünkü ön grup çok kısaydı, Torreira (166), Mertens (169), Yunus ve Kerem (173) ile topu havaya kaldırmanız anlamsız. Normal şartlarda böyle bir grubun üçüncü bölgede pas yapmasını ve örerek pozisyonlar üretmesini beklersiniz. Ancak Kerem ve Yunus topla neredeyse reklam panolarının önünde buluşuyorlar, merkeze hiç girmiyorlar ve Galatasaray hücumda hep kopuk bir fotoğraf veriyor. TÜRKiYE’DE FUTBOL OYNANAMIYOR Dün iki şampiyonluk adayını karşı karşıya getiren ve 34 faule sahne olan maç, ülke futbolunun en büyük problemini bir kez daha hatırlattı: Türkiye’de futbol oynanmıyor. Oynanamıyor. Çünkü çok fazla faul yapılıyor, bu faullerin birçoğunda yere oturan zaman kazanıyor. Bazılarında itiraz seremonisi de ekleniyor beklemeye. Ve bu ülkede maalesef akışkan bir oyun izleyemiyoruz, “düdük arası futbol” izlemeye çalışıyoruz. Madem teknik adamlar bu durumdan şikayetçi değiller, TFF’nin radikal önlemler alması gerekiyor artık. Yoksa futbol elden gidiyor. FUTBOL ELDEN GiDiYOR, BiTiYORTFF’nin kısa vadede alabileceği ilk önlem bence şu: Yerde kalıp kalkmayan, oyunun yeniden başlamasını geciktiren sporcu kenara gitmeye mecbur olacak. Kenara giden futbolcu da oyuna ancak bir sonraki düdükle girebilecek. Eğer bu “Spor Toto Faul Ligi”nin bu haliyle devam etmesine göz yumarsak, milli takımımızın C Ligi’nde, kulüplerimizin de Avrupa’da 21’inci basamakta olmasını düzeltemeyiz. Gençleri bu ligi izlemeye yönlendiremeyiz. Futbol göz göre göre elden gidiyor. Bitiyor futbol.