Spor Toto Süper Lig'in 17. haftasında Galatasaray sahasında ağırladığı Medipol Başakşehir ile 1-1 berabere kaldı. Spor yazarları bu karşılaşmayı değerlendirdi. İşte o yazılar... Son haftaların en iyisiydi ama yine 3 puan yok | Galatasaray, Başakşehir karşısında ilk 25 dakikanın ardından bitiş düdüğüne kadar son haftaların en iyi futbolunu oynadı. Ancak yine de 3 puan hasretine son veremedi. Okaka’nın şık rövaşatasına kadar saha içinde istediği oyun planını sahaya yansıtan Başakşehir, öne geçtikten sonra Galatasaray’ın baskısını kıramadı. Oyunu rakip yarı alana yıkan sarı kırmızılılar bireysel hatalarla gelen 2 net fırsat yakalasa da Diagne bu pozisyonları gole çeviremedi. Senegalli futbolcu sürekli oynama devamlılığını kaybedince özgüvenini de tamamen yitirmiş bir görüntü ortaya koydu. İkinci yarıya da baskılı başlayan sarı kırmızılılar oyun üstünlüğünü elinde tutmaya devam etse de Başakşehir kalesi önündeki gollük aksiyonlar yeterli değildi. 65’inci dakikada radikal bir şekilde 4 değişiklik birden yapan Galatasaray teknik ekibi, oyunda beklediği verimliliği alamadı. Savunmada dirençli bir görüntü ortaya koyan Başakşehir, zaman zaman istediği geçişleri bulsa da final paslarında başarılı olamadı. Kötü günündeki Edin Visca ve dakikalar geçtikçe yorulan Okaka’nın yetersiz performansları konuk ekibi kendi yarı alanında boşluklar bırakan Galatasaray karşısında olası bir ikinci golden uzak tuttu. Buna karşın inatçı ve baskılı görünmeye devam eden ve sarfettiği efor ile beraberliği hak eden Galatasaray, 88’de bir köşe vuruşunda Mustafa Muhammed’in şık kafa vuruşuyla aradığı golü buldu. (Güntekin Onay - Hürriyet) Defans yerleşince sıkıntı | Galatasaray ilk 15 dakika önde çok etkili bir takım presi uyguladı. Buna çanak tutan da Başakşehir'in alışılmış, anlamsız harakiri niteliğindeki geriden ısrarla riskli paslarla oyunu başlatmasıydı. 15. dakikadan sonra Başakşehir biraz öne oynamaya başladı ve Okaka, Marcao'yu bir vücut kuvveti ile oyundan düşürüp güzel bir röveşata golüne imza attı. G.Saray bu yarıda iki kere gole yaklaştı, ikisini de Diagne çok kötü kullandı. İkinci devre G.Saray maçı çevirmek için çok uğraştı. Başakşehir de elindeki önemli avantajı kaybetmek için adeta uğraşıyordu. Çok basit top kayıpları yapıyorlar, geride dengesiz yakalanıyorlar ve risk alan rakibi karşısında ele geçirdikleri kontratak fırsatlarını harcıyorlardı. G.Saray en sonunda kornerden Mohamed ile skora denge getirdi. Az kalsın maçı da kazanacaktı 90+4'te...Yine Başakşehir'in hediye ettiği bir kontratakta Halil pas vermeyerek net pozisyonun takımı adına harcanmasına neden oldu. Galatasaray kazanmak için çıktığı, hırslı oynadığı maçta beraberliği son anda kurtarabildi. Takım koşuyor, pres yapıyor ama savunmalar yerleşti mi pozisyon sıkıntısı üst düzeye çıkıyor. Bir noktaya da değinmek istiyorum. Hakemi baskı altına alarak oynama ilkesinin bana göre takıma bir yararı olmaz. Dün en çok Başakşehirli Duarte'yi beğendim. Visca da bu sezonki en sönük maçını oynadı. Emre Belözoğlu da bu maçtan bir ders çıkarmalı. (Ömer Üründül - Sabah) Dış güçler (!) | Bu ülkede TFF’yi suçlayarak, hakemleri suçlayarak, hatta savaş açarak şampiyon olan takımı daha görmedim, duymadım, hatırlamıyorum. Hadi haklısınız diyelim. Rakip suçlu... Hakem hatalı... TFF maksatlı... Peki sizin hiç mi günahınız, hiç mi suçunuz yok? Her şey bir yana... En taze örnek: Sahada son dört maçtır hocanız yok. Fatih Terim’siz tabloya bakalım... 3 beraberlik, 1 mağlubiyet, kaybolan tam 9 puan...Hocanın yokluğu takıma bu kadar ağır hasar verirken, geçmiş yıllar bunun acı örnekleriyle doluyken, aynı tavırlarda ısrar etmek en azından, en hafif ifadesiyle “yanlış” değil mi? Kendi yanlışınız değil mi? Bu kadar puan farkının tek sorumlusu TFF, MHK, hakemler olamaz. Hep “Dış güçler” diye diye, futbolcularınızı da buna inandırdınız. Sahada rakibe, oyuna, sonuca isyan edeceklerine, hakeme isyan ediyorlar. İlk yarıyı böyle ziyan ettiler. Kaldı ki, Okaka golünde sanki temiz bir görüntü var. İkinci yarıda futbola döndüler, fark ortaya çıktı. Ama koca bir ilk yarı hakemle uğraşmaktan “güme” gitti. (Şansal Büyüka - Milliyet) Panik hali! | ir futbol takımının bütün hafta gündeminde başkan ve yöneticiler varsa, maç günü bile futbolculardan rol çalıyorlarsa işi zordur. Eğer bu takım 5 haftadır kazanamayan ve 8 maçta 22 puan toplayan Başakşehir karşısına çıkacak Galatasaray ise işi daha zordur. Biri "istifa etmedim" diyen iki yönetici, "hayır sen istifa ettin" diye yerine yönetici atayıp, adını resmi siteden sildiren ve takımının oynadığı futbolun sorgulanmadığı haftalarda olağanüstü toplantılar düzenleyen bir başkan. "Danışman değilim" diyen bir akademisyen, danışılmıyorsa yönetim katının koridorlarında onunla neden karşı karşıya geldiği anlaşılmayan bir yönetici… CEO olarak atandığı kulüpte hangi spor yönetimi tecrübesiyle bu göreve getirildiği belli olmayan ve Londra'da ikamet eden bir profesyonel… Bütün bunlar Visca, Okaka, Berkay'dan büyük tehditti Galatasaray için… Öyle de oldu. Ligin en fazla topa sahip olan takımını Lazio, Marsilya gibi oynatırsa sıkıntı yaşayacağını biliyordu. Topu Galatasaray'a bırakacak ve takımı derinde isabetli paslarla rakip kaleye gidecekti. Ev sahibinin 15 dakikayı geçmeyeceği belli olan presinin ardından da golü buldular. Marcao'ya pas atmak dışında bir meziyeti olmayan Berkan, ilk yarıda sorumluluk almayan Cicaldau, Hasan Ali'ye bile üstünlük sağlayamayan Morutan ve iki net pozisyonu harcayan Diagne… 4 değişiklik birden yapmak oyunu okumak değil, paniğin ta kendisidir. Başakşehir, ikinci yarıyı kötü oynadı, pozisyonları bitiremediler ve beraberlik golüyle cezalandırıldılar… Son 6 günde Rezan Epözdemir'in adının Kerem'den daha fazla medyada yer aldığı bir takım kazanmayı hak etmedi, beraberliği hak eden ise haftalardır bu futbol kaosuna rağmen takımlarını destekleyen G.Saray taraftarıdır… (Bülent Timurlenk - Sabah) Galatasaray'a yazık oluyor | Ne yalan söyleyeyim; Galatasaray, Başakşehir’i yener ve çıkışa geçer diye düşünüyordum. Birçok futbolcudan da bu maçta patlama bekliyordum. Maalesef değişen hiçbir şey yok.Ne yalan söyleyeyim; Galatasaray, Başakşehir’i yener ve çıkışa geçer diye düşünüyordum. Birçok futbolcudan da bu maçta patlama bekliyordum. Maalesef değişen hiçbir şey yok.Tamam kabul ediyorum, yönetici kısmında sorunlar yaşanıyor, ama bu futbolcuları ilgilendirmemeli. Onların görevi, sahada çıkıp topunu oynamak... 30 milyon taraftara ızdırap çektirmeye kimsenin hakkı yok. Rakip Başakşehir... Emre Belözoğlu sistemini kurmuş. Takım olarak herkes yere sağlam basıyor. Fakat Galatasaray bu görüntüyü veremiyor.Evet, Diagne’nin ilk yarıda % 100 diyebileceğimiz pozisyonlarda kaçırdığı goller var. Ama ne olursa olsun bu kadronun daha çok pozisyona girip gol bulması lazım. Sarı-kırmızılıların yediği gole bakıyorum. Okaka’nın Marcao’ya yaptığı bir faul var. Peki Okaka röveşata yaparken oraya Nelsson kafasını sokamaz mıydı? Her hafta olduğu gibi Galatasaray, saçma sapan bir gol daha yedi.Marcao itiliyor ama hakem vermedi. Sen neden tedbirini almıyorsun futbolcu olarak... Zaten Galatasaray hakemlerden iyi niyet beklemesin. Tolga, Kerem’in ayağını resmen tırpanlıyor. Bu pozisyona sarı kart az... Bence kırmızı olması lazımdı. Hakem ise ‘devam’ dedi. Hep aynı şeyi söylüyorum, Galatasaray her şeyini koyup hakem hatalarına rağmen galip gelecek. Bunu neden yapamıyor? (Osman Şenher - Milliyet) Doğru oyun yanlış santrfor | Fatih Terim, Başakşehir karşısında deneyip başarılı olduğu Avrupa Ligi taktiği yerine riskli olduğunu bile bile topa hakim olmayı seçti. Başakşehir topa endeksli bir oyun oynuyor ve gollerini sete yerleşerek atıyor. Galatasaray’a karşı topa sahip olamasalar da golü yine bildikleri şekilde akan oyunda daha uzun metrajlı pasla kurgulanan bir set hücumunda attılar. Bunu bu sezon tam 20 kez yaptılar ve akan oyunda en çok gol atan takım olmayı başardılar. Galatasaray’ın, Başakşehir karşısında seçtiği oyun modeli aslında doğru santrforu bulabildiklerinde yüksek skor üretebilmelerine olanak sağlayabilir. O yüzden Terim’in kafasında doğru santrforu netleştirmesi gerekiyor. (Serkan Akcan - Fanatik)