Spor yazarları, UEFA Avrupa Konferans Ligi Play-off turu rövanş maçında Fenerbahçe'nin Twente'yi 1-0 yendiği karşılaşmayı değerlendirdi. Twente'yi "çıldırtan" F.Bahçe - Ercan Güven | 5-1 kimyasını bozmuş olmalı Twente’nin… Çünkü ilk yarıdaki gibi futbol oynayan bir Avrupalı takım olamaz. Belli ki, Fenerbahçe’ye karşı ayıplı, günahlı bir “özel muamele” içindeydiler hezimetin rövanşında… Kendilerini aştılar!.. Kadıköy’de hırçındılar, evlerinde çirkin oldular. Temaslı, agresif futbola eyvallah ama resmen Fenerbahçe’yi kışkırtmaya çalıştılar. Büyük ihtimal, “komple rövanş olsun” diye ilk maçta kendilerinin kaldığı gibi on kişi bırakmayı hesaplamışlardı Fenerbahçe’yi. Neyse ki, sadece ilk devre süren esrarengiz motivasyonları, akıl almaz girişimlere sürükledi onları. Hakem göz yumduğu sürece her ikili mücadelede Fenerbahçeliyi yere indirmek tamam da… Topu yakalamış İrfan Can’ın kafasına dizle girmek sertlik değil gaddarlığın dik alasıydı. Beş dakika boyunca yattı kalktı, denge sorunu yaşadı Fenerbahçe kalecisi. Hadi sertlik futbolun bir gerçeği. Peki, kramponunu ayağından uçuracak faulle yere indirdikleri Osayi’nin sahadaki ayakkabısını oyun alanının dışına fırlatmak nasıl bir mantıktı? Bırakın futbolu, akıl-mantık dışıydı resmen. Osayi’nin tek ayağında çorapla oynayıp avantaj elde edeceklerini mi umuyorlardı yoksa? Maçın sonunda Fenerbahçe tarafından kendi pabuçlarının dama fırlatılacağını hissetmiş olmalılar! İlk yarıda yaptıkları için muhtemelen utanç duyacak Twente’yi arkasında bıraktı, yenilmezlik unvanı ve alnının akıyla çıktı bu deplasman maçından da Fenerbahçe. Buldozer gibi gidiyor yani. Konferans Ligi Grupları’nda şanslı kuralar. (MİLLİYET) Strateji kazandı - Gürcan Bilgiç | Twente beklediğimiz gibi çıktı ama Fenerbahçe'nin buna yanıtı öyle değildi. Evet; maçın kendine özgü felsefesi var, 3-0'lık yenilgi bile hedefe yetiyor. Bu arkasından seyirciliği, sonra da "Bitsin de gidelim" maçını getirdi. Kaleci İrfan Can'ın da içinde olduğu seri "sarsaklıklar" izledik. Fred ve İsmail maçı yaşadılar, Mert Hakan temposuyla onların peşindeydi. Sonrasında İsmail Kartal hamleleri yaptı. Joshua King'in 80 metre top sürüp, penaltıyı aldığı ana kadar, maçı kazanmakla ilgili hiç işaret yoktu Fenerbahçe'nin oyununda.  Bu sezonun sihri de burada aslında. Takım her maça ayrı bir "kahraman" çıkarabilecek kaliteye geldi. Aslında ilk yazmamız gereken detay var; Ferdi Kadıoğlu… Genç oyuncunun önemi, baskı altındayken takımı rakip sahaya taşıması, önündeki oyuncuyla oluşturduğu pozisyonları hatırlayınca bir kez daha çıktı ortaya. Ferdi, takımın yıldızlarına o ışığı veren dinamo. İsmail Hoca bunların analizini yapacaktır. Rakibin gerip, sahadan uzaklaştırmaya çalıştığı stratejiden de az hasarla çıktılar. Şimdi daha rahat düşünüp, daha çok risk alabilecekleri ortama giriyorlar. (SABAH) Ustalar topluluğu - Faik Çetiner | Fenerbahçe ilk maçtaki 5-1’lik avantajı ile sahaya çıkarken, karşında sert oynayan agresif ve kazanmaya şartlanmış bir Twente buldu. Ev sahibi turu geçmese bile Fenerbahçe’yi devirmek istiyordu. İlk 45 dakikada ev sahibi daha çok pozisyon bulan taraftı. Fenerbahçe, Tadic ile girdiği pozisyon dışında rakip kale önünde pek gözükmedi. Agresif ve sert oynayan Twente, ilk yarıda golü bulamadı ama, Sarı-Lacivertli oyuncuların sinir sistemini bozdu. 45 dakikada Fenerbahçe’nin gördüğü 5 sarı kart (Oosterwolde, Mert Hakan, Serdar Aziz, Becao, İsmail) kabul edilebilir değildi. İkinci yarıda İsmail Kartal’ın ilk hamlesi Cengiz Ünder ile King’in( maçın kader oyuncusu oldu) değişikliği oldu. Sahadaki görüntü ilk 45 dakika olduğu gibi geçti. Ev sahibi bastırdı, Fenerbahçe savunmada kaldı. Sahadaki görüntü, Kartal’ın ikinci hamlesi ile değişti. Mert Hakan ve Tadic’i dışarı alıp İrfan Can Kahveci ve Szymanski sahaya sürdü. Twente karşısıdaki futbola pek kafayı takmamak lazım, ne de olsa 5-1’in rehaveti vardı. Gruplara kalan Fenerbahçe’yi kutlayıp yeni yolculuğunda başarılar dileyelim. Ustalar topluluğu bu takım Avrupa’da da yüzümüzü güldürmeye devam edecektir. (FANATİK) Kara tren! - Emre Bol | Bu tip skor üstünlüğünün olduğu maçlarda yapılacak iki tür taktik vardır. Birincisi kendi oyununu oynayıp rakibi önde karşılayıp göz korkutmak. İkincisi ise skoru korumaya gidip oyunu kendi sahanda oynayacağını göstermek. Futbol öyle bir oyun ki inanın her şeye gebe. İlk maçı farklı skorla kazanmak asla turun geçileceği anlamına gelmiyor. Her daim dikkatli olmak gerek ki İsmail Kartal böyle, "ne olur ne olmaz" kadrosuyla sahaya çıktı. Rakip Twenteli oyuncuların hedefi, sinirimizi bozup bizi eksik bırakmaktı. Hakemin çok kolay kart çıkartması aslında az kalsın onları hedeflerine ulaştıracaktı. İsmail hocanın Mert Hakan sevdasını hala anlayabilmiş değilim. Lig maçı olsa 8+3'ten dolayı oynatıyor diyeceğim ama burası Avrupa! Hangi süper performansıyla formayı hak ediyor bilmiyorum. Sahada sürekli hem takım arkadaşlarıyla hem de rakiplerle uğraşıyor. Kardeşim sarı kart görmüşsün; hakem tehlikeli, hala çenen durmuyor. Senin yüzünden takım eksik kalsa kime neyi anlatacaksın? Artık şu tuhaf sinirine hakim ol! Twente Konferans Ligi'nin favorilerindendi. İkinci maçta çok iyi oynamadan da olsa önemli bir takımı kupa dışına ittik. Hala eksiklerin olduğu bir gerçek. Lakin yönetim canla başla eksikleri gidermeye çalışıyor. Eğer sıkıntılar çözülür, kura şansımız olursa yolun sonu final olur.