Spor yazarları Beşiktaş'ın 16. şampiyonluğunu yazdı... Çileli ama mutlu son | Beşiktaş, Karagümrük maçıyla kıyaslayınca daha çok kendini liderliğe taşıyan oyunu oynayarak başladı. 12. dakikada yüzde 77’lik topa sahip olma oranı yakaladı, akan oyunda Aboubakar’lı Beşiktaş kadar pozisyon üretemese de Ghezzal’ın kullandığı duran topta 1-0 öne geçti. Lakin öne geçer geçmez sakinliğini anında kaybederek kendi oyununu oynamayı bıraktı ya da eksiklerden dolayı daha önceki iki maçta olduğu gibi oynayamadı. 43’te Beşiktaş’ın topa sahip olma oranı yüzde 59’a kadar düşmüştü, Göztepe de Berkan’ın duran topunda beraberliği yakalamıştı. Hatta ilk yarıda Göztepe’nin bir topu direkten dönerken 36’da Alpaslan yine duran topta bomboş kalmıştı. (Ali Ece - FANATİK) Alkışlar 'şampiyon'a | Beşiktaş, hızlı ve kararlı başladı. Henüz 10’uncu dakika dolmadan Vida ile golü de buldu. Ancak sezon başından bu yana gömülü savunma yapmakta bocalayan siyah beyazlı ekip topu Göztepe’ye bırakıp savunmaya çekildikten kısa bir süre kalesinde bir tehlike yaşadı ve hemen akabinde golü yedi. 1-1’den sonra demoralize olan ve telaşlı bir görüntü ortaya koyan Beşiktaş, devrenin sonlarına doğru toparlandı ve tekrar oyun üstünlüğünü eline aldı. (Güntekin Onay - HÜRRİYET) Ligin aynası! | İlk yarılar bittiğinde herkes birbirine "bir mucize olur mu?" diye sordu. Zirvedekiler öne geçememiş, Fenerbahçe tek şutla bitirdiği 45'te mağlup olarak soyunma odasına gidiyordu. Topun sahibi olmasına rağmen skorun sahibi olamayan üç takımın da, kaderini değiştirmek için neler yapacağını bekliyorduk. Beşiktaş ve Galatasaray beklediğimiz gibi geldiler sahaya… Dakikaları kazanmak için didinerek geçiriyorlardı. Fenerbahçe ise… Yazılacak-konuşulacak çok şey var. Son maçta aslında geçen 39'unda neden istenilen olmadığını kopya kağıdı gibi koyuyorlardı önümüze. Yine bekler kademe hatası yapıyor, yine orta sahada Sosa topu kaptırıyor, yine penaltı kaçıyor vs… (Gürcan Bilgiç - SABAH) Sırada kupa var | ’Biz kaybettik ama gelecek maçlarda nasılsa onlar da kaybedecek’’! Kazanamayanların teselli ikramiyesinin diğerlerinin kaybetmesi olduğu ligimizde farklı ağızlardan sık sık duyduk buna benzer cümleleri. Son maçların en azından ilk devrelerinde de durum aynen böyle tecelli etti. Örneğin takımları tanımayan birisi, bir yabancı, İzmir’de şampiyonluk adayı takımın sarı kırmızı forma giyen oyunculardan kurulu olduğunu sanabilirdi. Beşiktaş tedirgin miydi yoksa elinden gelenin en iyisi bu muydu? Son maçların anlattığı sanki ikinci soruyu doğruluyordu. (Cem Dizdar - FANATİK) Son pişmanlık neye yarar? | Muhteşem bir ligi ve lig tarihinin en büyük heyecanını yaşadık. Maçın bitimine 50 saniye kalmasına rağmen, şampiyonun adını koyamayan bir yarışa ilk defa tanıklık ettik. Beşiktaş, sezonun büyük bölümünde ortaya koydugu “güçlü oyun”la zaten kamu vicdanında şampiyon ilan edilmişti. Ama son haftalarda sakatlıklara ve özellikle şampiyonluk yarışının gerilimine teslim olunca yalpaladı, kredisini kaybetti, Galatasaray’a ciddi bir şans verdi ama şampiyonluğu vermedi. Alın terine, emeğe, yarıştaki performansa hakça yaklaşalım ve zirve yarışındaki sıralamanın futbolun adaleti olduğunu kabul edelim. Şampiyonluk Beşiktaş‘ın hakkıydı, ikincilik Galatasaray’ın, üçüncülük Fenerbahçe‘nin... Futbolun adaleti “kuyumcu terazisi” gibi doğru tarttı. Gram şaşmadı... (Şansal Büyüka - MİLLİYET) Zafer ve başarı inananlarındır | Kanının son damlasına kadar hak etmek cümlesi bu şampiyonluktan sonra Beşiktaş'a gerçekten çok yakıştı. Muazzam bir sezon oldu. Mali zorluklar, kıt kanaat yapılan transferler, dar kadro, sakatlıklar ve birçok problem... Ama yılmayan, pes etmeyen ve her maçta yüksek iradesini ortaya koyan oyuncu grubu ve onları yöneten bir Sergen Yalçın gördük. Müthiş bir sezon yaşattılar. Çok ile şampiyon olunmayacağını, başarılı olmak için temel şartın iyi bir takım olması gerektiğini, doğru oyuncu seçiminin olmazsa olmaz olduğunu, bunun yanında tabii ki her maçın ayrı bir ustalıkla yönetilmesi gerektiğini başarılı örneklerle ortaya koydular. (Ali Gültiken - SABAH) En büyük tebrik Sergen Yalçın'a! | Galatasaray, maçın 2. yarısında 2-1 öne geçtiğinde şampiyondu. 13 dakika boyunca durum buydu. Sezonu taşıyan Larin-Abou-Ghezzal 3'lüsünden Larin penaltıyı aldı. Ghezzal skoru aldı. Galatasaray'a karşı 1 gol averajla da olsa finali yaptılar. Uzun uzadıya konuşmaya gerek yok; gerek Fenerbahçe gerekse Galatasaray'ın kadrosunun çok gerisinde ve onlardan daha dar bir rotasyonlu kadrosu ile 2 kupada finale gelmek büyük iştir. Ligin finalini aldılar. Kupada da finaldeler. Kadro ve harcama kabiliyeti bakımından 3. ya da 4. olurdu Beşiktaş normalde. Şampiyonsa en büyük pay Sergen Yalçın'a ait. Ahmet Nur Çebi başta olmak üzere tüm yönetimi; futbolcuları kutlarım. Ama aslan payı Sergen Hoca'nın. (Serdar Ali Çelikler - HABERTÜRK) Seri sonu sevinçler ve hüzünler | Pandemi gölgesinde eylül ayında futbol sezonu açıldığında futbolseverin önünde acı bir gerçek ve iki farklı görüş vardı. Tıp adamları sıkıştırılmış yoğun fikstürde futbolcuların yeteri kadar dinlemeyecekleri için çok sakatlık yaşayabileceklerini söylediler, haklı da çıktılar. Koronavirüse yakalandıkları takdirde kalıcı hasar alabileceklerini söyleyenler de çıktı. Karantinaya giren oyuncuların büyük bir bölümü idman yapamadığından güçsüz kaldı, bu da yeni sakatlıklar doğurdu. Teknik adamlar da ideal 11 yerine eldeki sağlam 11 ile yola devam ettiler. İki farklı görüşe gelince: Bir tarafta kadrosu geniş olan ve şampiyonluklara ambargo koymuş takımların zirveyi bırakmayacağını savunanlar, diğer tarafta boş tribünler önünde üç günde bir maça çıkacak takımların sürpriz yapabilecekleri ve arka arkaya şampiyon olanların bu sezon havlu atacağını iddia edenler... (Bülent Timurlenk - SABAH)