Güney Amerikalılar futbolu bir yaşam biçimi olarak görüp, Tanrı'dan sonra futbolu yazıp öyle oynarlarken, Avrupalılar düzenin, sistemin, projenin ve bilimselliğin ışığında farklı bir futbol ekolüne sahip oldular. Milyon euroluk araçlara sahip olup hız sınırına sirayet etmelerinin futboldaki karşılığını, Xavi'ler, Gerrard'lar, Pirlo'lar, Davids'lerle ve makina gibi oynayan oyuncularıyla aldılar.
Dünya futbolu zamanla teknikten fiziğe, oradan da akla doğru kayıyordu. Antrenman metodları gelişiyor, taktik yaklaşımlar değişiyor ve bir oyuncunun belli bir seviyede mücadele etmesi için gereken “fizik” değerleri, tarihte hiç olmadığı kadar önem kazanıyordu. İşte bu yüzden günümüzde dünya futbolu, Avrupa'nın futbol yaklaşımlarıyla şekilleniyor. Afrika'nın, Güney Amerika'nın yetenekli gençleri, genç yaşta Avrupa futbol müfredatına tabi olduklarında dünya çapında aranan adam oluyorlar. Yaya Toure gibi, Didier Drogba gibi, Kolo Toure gibi. Futbolda fizik, hız, dayanıklılık dendiğinde de akla Fildişi Sahili'nin kakao renkli, sempatik insanları geliyor. (Dünya kakao üretiminin büyük bölümü Fildişi Sahili'nde üretiliyor)
Peki Fildişi Sahili'ni futbol anlamında diğer Afrika ülkelerinden ayıran özellik ne?
Sene:1993
Fransızların ünlü oyuncusu Jean Marc Guillou Fildişi Sahili'ne gidiyor, Asec Mimosas kulübünün alt yapısı olarak faaliyet gösterecek bir futbol akademisi kuruyor ve -Drogba kızmasın ama- bir ülkenin futbol tarihini yeni baştan yazıyor...
Hikaye klasik ama yazalım; Ülkenin dört bir yanından yetenekli gençler toplanmaya başlanıyor. Ortalama yaşam ömrünün 49 yıl olduğu, iç savaşlarla yaşayan bu ülkede futbol, gençlerin hayatlarını kurtarabileceği nadir fırsatlardan biri. 1999 yılında Asec Mimosas takımının tüm oyuncuları 17-18 yaşlarındaki bu çocuklardan oluşuyor.
O gün kadroda kimler mi var? Copa, Kolo Toure, Didier Zokora, Gilles Yapi Yapo, Siaka Tiene, Aruna Dindane.
2001 yılında Belçika'nın Karşıyakası; “KSK” Beveren takımının teknik direktörlüğüne getirilen ismi sorsam ne cevap verirdiniz?
Cevap: Jean Marc Guillou.
Fildişi Sahili'ndeki misyonunu tamamlayıp Belçika'ya geçen Guillou yetenekli gençleri de yanında götürüyor. Beveren'in kadrosuna bakın, Türkiye'de olsalar yüz yılın kadrosu diye nitelendirilirlerdi; Yaya Toure, Arthur Boka, Emmanuel Eboue, Gervinho, Romaric. Bu oyuncuların isimlerinin yanında bugün Arsenal, Barcelona, Stuttgart, Lille, Sevilla, Manchester City gibi takımlar yazıyor... Beveren taraftarı olmak nasıl bir duygu acaba?
Şimdi bu güzel takımı tutmayacaksınız da Quaresma'sız Portekiz'i, Ronaldinho'suz Brezilya'yı mı tutacaksınız?
30 Mart 2009 tarihinde grup eleme maçında stad kapasitesi aşılınca 22 kişinin ölümüyle sonuçlanan trajik olay Fildişi Sahili için belki de bir dönüm noktasıydı. Hikayenin sonunu turnuva sonunda görebileceğiz. Bu kötü hadisenin futbolcuları tekrar birbirine kenetlediğini Solomon Kalou'nun şu sözlerinden anlıyoruz; “O insanlar bizi görmek için o stada akın etmişlerdi. O günden sonra Dünya Kupası'na katılmak bizim için bir onur meselesi oldu, artık onları gururlandırmalıyız”.
Fildişi Sahili'nin Dünya Kupası öncesi sorunları bununla da bitmedi. Dünya Kupası öncesindeki son hazırlık maçında kolu kırılan Didier Drogba'nın Dünya Kupası'nda görev yapıp yapamayacağı halen belirsizliğini koruyor. Drogba, takımının en kariyerli, en şöhretli, en yetenekli oyuncusu olmasının yanı sıra, takımına liderlik eden bir oyuncu profili üstlenmişti. Bu nedenle Drogba'nın eksikliği, onun futbolculuk meziyetleriyle sınırlı kalmayacaktır. Drogba da bunun bilincinde ki, oynayamayacak bile olsa takım arkadaşlarını yalnız bırakmamak için kampa tekrar katıldı.
Müthiş bir fizik güce ve hıza sahipseniz, temel futbol eğitiminiz Avrupai metodlarla verilmişse, Arsenal, Chelsea, Manchester City, Barcelona gibi dünyanın en iyi takımlarında çok iyi birer görev adamı olmuşsanız, dünya futbolunun 20 sene önünde giden yeni futbol düşünceleri, yaklaşımları ve uygulamaları içerisinde yer alıyorsanız, sizden en büyük hayallerin öznesi olmanız beklenir.
Burada sorulacak temel soru şudur;
Acaba Emmanuel Eboue, Arsenal'in düzeninde tıkır tıkır işlerken Dünya kupasında da işleyebilecek mi?
Soru işareti!
Örneğin 2006 Dünya Kupası Eboue ve Kolo Toure için hayal kırıklığıydı. Arjantin ve Hollanda gibi topa sahip olmak, ona hükmetmek isteyen iki takımı da orta sahada sürklase etmek her baba yiğidin harcı değil. Oysa Fildişi Sahili bunu başarıp iki takıma da yenildi. Çünkü kadrodaki bazı oyuncular fizik kalitelerinin yanına mental değerler ekleyemediler. Avrupa'nın dev kulüplerinde “düzen içinde” değerliyken, Milli takımlarına gelip 11 adet 1 oyuncu olmayı tercih ettiler. Sevilla'nın orta saha dinamosu Didier Zokora kendisine yaptığım bu eleştiriyi duymuş olacak ki, şöyle bir açıklama yaptı; “ Almanya'daki Dünya Kupası'nda yeterince olgun ve bilinçli bir futbol sergileyemedik. Bu sefer daha farklı olacak!”
Evet!
Eboue, Keita, Gervinho yıllarca Avrupa'da edinmiş oldukları oyun aklını sahaya yansıtabilecekler mi, yoksa eğitim öncesi , Abidjan sokaklarında top koşturdukları saf yetenekleriyle mi oynamaya çalışacaklar? Fildişi Sahili'nin atacağı kurşun sayısı, bu sorunun cevabıyla doğru orantılı.
İkinci Adam Portresi
Fildişi Sahili denince akla gelen ilk isim şüphesiz Didier Drogba. Bu noktada en ufak bir soru işareti yok. Soru işareti, Drogba'nın Dünya Kupasında oynayamama ihtimaliyle doğuyor. Drogba yok ise Fildişi'nin yeni kralı kim olacak? “King” Kolo Toure mi, kardeşi Yaya Toure mi, yoksa Didier Zokora mı? Son dünya kupasında oyunun merkezi Yaya Toure'ydi. Tüm hücum organizasyonları Yaya Toure'nin ayağından çıkacak paslarla ve onun driplingleriyle şekilleniyordu. Yaya Toure o günden bu güne çok sayıda uluslararası maç yaptı, sayısız kupa kazandı ve takımın en kariyerli oyuncularından biri haline geldi. Barcelona gibi “temiz” futbol oynayan takımın kirli işlerini yapabildiğini ispatlasa da, onu özel kılan şey tüm savunma vaadlerine karşın, esasında hücuma kattığı derinlik. Bu bağlamda, Drogba'nın gölgesindeki adam olsa bile, Fildişi Sahili'nin koşu mesafesini belirleyecek en temel oyuncu konumunda.
Bunları Biliyor musunuz?
- Fildişi Sahili Milli takımı 1992 yılından beri bir yerli hoca tarafından çalıştırılmıyor.
- Tarihlerinde katıldıkları 2. Dünya kupası.
- Oyuncu grubunun en genci 22 yaşındaki Gervinho, en yaşlısı 32 yaşındaki Didier Drogba
- Didier Drogba, Didier Zokora ve Kolo Toure'nin muhtemelen son Dünya kupaları.
- Kadroda Fildişi Sahili liginde forma giyen tek oyuncu, üçüncü kaleci Daniel Yeboah.
Teknik Direktöre Mesaj
Takım hazırlık maçlarında genellikle 4-3-3 düzeniyle sahaya yayıldı. Düne kadar saha içi düzenlerini buna göre planladılar. Lakin o takımda Drogba vardı. Şimdi var mı yok mu belli değil. Senin için de üzgünüm Ericsson hocam. Yeni bir düzen inşa edebilecek vaktin kalmış mıydı? Göster hocalığını, Drogba'yla ben de başarılı olurdum! Bizim dinazorlar “bu sistemde Drogba oynamaz” derlerdi, neyse ki ondan kurtulduk! Toptan bir 4-6-0 denense, Drogba'nın yokluğu hissedilmeyebilir mi acaba? Mevcut düzen 4-5-0'a meylediyor sanki.
Ya da Drogba dönsün diye dua edeceksin!
Unutmadan!
Sol bekteki sıkıntıyı rakiplere çaktırmamak lazım. Cristiano Ronaldo ve Maicon'un olduğu kanat değil mi o? Aman Allahım. Sen oyna Ericsson sen oyna!
Takımın Abisi & Çaylağı: Didier Drogba - Gervinho
Takımın abisiyle çaylağının yan yana oynayacak olması şüphesiz ki büyük tesadüf. Bu yüzden Gervinho dünyanın en şanslı futbolcularından biri. Sizi hem oyuncu kalitesiyle hem de liderliğiyle rahatlatıyor. Biliyorsunuz ki, yaptığınız ortanın gol olma ihtimali Drogba'nın varlığıyla iki katına çıkıyor. Şimdiki gençler çok şanslı...
Rakiplere Mesaj
Orta sahada Yaya Toure'nin karşısında yaya kalmayacak orta saha elemanı ne Brezilya'da ne Portekiz'de mevcut. Hele Zokora ve Romaric'in varlığıyla, Portekiz'in ünlü orta saha virtiözü Deco Carlos Queroz'a kendisini sol bekte değerlendirmesi için ricada bulunabilir!
Drogba'nın muhtemel yokluğu rakipleri rahatlattıysa canlarının yanması muhtemeldir. Takımda kendinizi göstermek için önünüzde bir kale ve bir de Drogba varken, artık kaleyle baş başasınız. Kabiliyetiniz varsa, şansınız da yaver giderse topu kaleye yuvarlayıp takımdaki en büyük çıkışı yapabilirsiniz. Drogba'nın yokluğu, gölgedeki oyuncuları ateşlerse Drogba'nın varlığından çok daha ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyasınız demektir.
İyi Senaryo
Dünya Kupasında grup maçı oynamayacak tek takımın Fildişi Sahili olduğunu biliyor muydunuz?
Zira Fildişi Sahili, Portekiz ve Brezilya maçlarıyla direkt finalden başlıyor Dünya Kupasına. Buradan çıkarlarsa, hemen kupayı versinler, daha fazla uğraştırmasınlar. Zaten “Ölüm Grubu” kavramının içini dolduran takım da Fildişi Sahili. Her grupta bir Brezilya var zaten. O yoksa İspanya var. Onlardan kaçış yok. Her grupta birer de Portekiz var. Lakin her grupta Brezilya ve Portekiz'in üstüne bir de Fildişi Sahili yok. Bu biraz 5. torbadan Tottenham çekmek gibi bir şey. İşte o yüzden bu grup ölüm grubu. Oysa mesele hayatta kalabilmek.
Kötü Senaryo
Fildişi Sahili ikinci tura çıkmayı başarırsa büyük ihtimalle İspanya'yla eşleşeceğini biliyor muydunuz? Önce Portekiz, sonra Brezilya. Arada Güney Kore ve sonra İspanya. Esasında sırf şu fikstür bile yeterince kötü bir senaryo. Bilgisayar oyunu olsa kapatır tekrar açarsın, formata kadar yolu var. Futbolda en kötü şey tekrar etmektir. 2006 Dünya kupasında Sırbistan'ı yenip 3 puanla grup üçüncüsü olmuşlardı. Tekrarı çok sıkıcı olacaktır.
Kuvvetli Mevkii: Hücum Hattı
Fildişi Sahili hücum hattıyla göz korkutan bir takım. Örneğin Boubacar Sanogo ve Bakary Kone gibi iki oyuncu, bu forvet bolluğu nedeniyle Dünya Kupası kadrosuna bile giremediler. Fildişi Sahili'nin portföyünde -Drogba'yı kenara bile koysak- Gervinho, Salomon Kalou, Abdel Kader Keita gibi her an maçın skoruna etki edebilecek oyuncular mevcut. Şüphesiz, tek tek ele alındığında değerli bu hücum elemanlarının, birlikte ne yapabilecekleri asıl soru işareti. Zira Fildişi Sahili bazen en güçlü yerinden de vuruluyor...
Kişisel 11
- Boubacar Barry : Ben Fildişi Sahili takımı teknik direktörü olsam ilk uçakla Türkiye'ye gelir, Serkan Kırıntılı'ya vatandaşlık teklif ederim. Yok! Kaleci yetişmiyor. Her gelen şut, her yan top sıkıntı.
- Emmanuel Eboue: Dünyanın en iyi “yedek” sağ beki. Haliyle Fildişi Sahili'nde yeri garanti.
- Kolo Toure: Savunmanın patronundan daha patlayıcı kaç stoper sayabilirsiniz? Belki Erman Güraçar. Oyunun sıkıştığı anlarda Arsenal günlerini yad edip hücuma destek verirse farklılık yaratabilir.
- Sol Bamba: Takımın zayıf halkalarından biri. Dunfermline Athletic, Hibernian kariyeri Fildişi Sahili milli takımında oynamaya yetmez. Ericsson da benden farklı değil, kara kara bu mevkiiyi düşündüğüne eminim.
- Arthur Boka: Son dönemde formasını -esasında bir sol açık olan- Siaka Tiene'ye kaptırmış durumda. Lakin ben yine de kendi 11'ime yazmayı uygun görüyorum. Stuttgart tecrübesi ve hızıyla, Bamba kaynaklı hataları telafi edebilir. Portekiz ve Brezilya'daki sağ kanatları düşününce sol bek mevkiinde koca bir soru işareti beliriyor. İbrahim Üzülmez orta yapabilseydi Fildişi Sahili'nde oynar mıydı sizce? Bence orta yapamasa da oynardı. Gerçi Drogba Türkiye'de olsa, İbrahim asist kralı olurdu, o da ayrı konu.
- Didier Zokora: Takımın en çok milli olan oyuncusu. Toure kardeşler arasındaki oyun bağını kurması beklenen taktik elemanı. Bir önceki Dünya kupasında müthiş oynayıp Tottenham ve Sevilla'da arkasını getirememişti. Verimsiz geçen dört yılın ardından kendini yeniden ortaya koyma fırsatı buldu. Bu şansı ona çok görmemek gerek. Football Manager efsanesi olması bile yeter...
- Romaric: Zokora'nın Sevilla'daki partneri. Bir sezon boyunca beraber oynadılar. Taktik idman fırsatı az olan Milli takımlar için kulüplerinde birlikte oynayan oyuncuları kullanmak fark yaratabilir.
- Yaya Toure: Barcelona'nın eski hamalı, Premier League'in flaş transferi, Fildişi Sahili'nin on numarası olabilecek mi? Yaya Toure'nin, kendisini sadece Barcelona'dan tanıyanlar için bir kaç numarası olacağı kesin. Zira Toure onu doğru kullananlar için bir defansif ortasaha oyuncusundan çok daha fazlasıdır. Eğer geçirdiği kötü sezondan psikolojik olarak etkilenmemişse, Fildişi Sahili'ni bambaşka bir takım haline getirebilecek potansiyele sahiptir.
- Gervinho: Çıkışının arkasını getiremeyenlerden. Dünya kupası ona bir çıkış şansı daha veriyor. Unutmasın, arkasında Keita gibi oyuncu var. Yerini kaybetmeye en müsait oyuncu
- Didier Drogba: Dünyanın en iyi 11'i yapsanız girecek adam, benim 11'ime mi giremeyecek?
- Solomon Kalou: Bir önceki Dünya kupasında Hollanda Milli takımında yer alsaydı Fildişi Sahili Milli takımına karşı görev yapacaktı. O beklentiyle 2007 yılına kadar Fildişi Sahili için forma giymeyi reddetti. Hollanda vatandaşı olsaydı düzenli forma giyebilir miydi bilinmez ama Fildişi Milli takımında yeri garanti. Büyük patron Didier Drogba'nın da Chelsea'den takım arkadaşı olması bir diğer avantajı.
Dünya Kupası 2010 Takım Kadrosu
# | Oyuncu | Pozisyon | Doğum Tarihi | Kulüp | Maç | Gol |
---|---|---|---|---|---|---|
16 | Aristide Zogbo | Kaleci | 29 | Maccabi Netanya | 6 | 0 |
23 | Daneil Yeboah | Kaleci | 26 | ASEC Mimosas | 4 | 0 |
3 | Arthur Boka | Defans | 32 | Stuttgart | 54 | 1 |
4 | Kolo Touré | Defans | 29 | Manchester City | 76 | 2 |
12 | Steve Gohouri | Defans | 29 | Wigan Athletic | 3 | 0 |
17 | Siaka Tiéné | Defans | 28 | Valenciennes | 55 | 2 |
20 | Guy Demel | Defans | 29 | Hamburg | 26 | 0 |
21 | Emmanuel Eboué | Defans | 27 | Arsenal | 52 | 1 |
22 | Sol Bamba | Defans | 25 | Hibernian | 16 | 2 |
5 | Didier Zokora | Orta Saha | 30 | Sevilla | 80 | 1 |
6 | Yaya Touré | Orta Saha | 27 | Barcelona | 47 | 5 |
9 | Cheick Tioté | Orta Saha | 24 | Twente | 8 | 0 |
13 | Jean Jacques Gosso | Orta Saha | 27 | Monaco | 6 | 0 |
14 | Koffi Romaric | Orta Saha | 27 | Sevilla | 38 | 2 |
18 | Abdul Kader Keita | Orta Saha | 29 | Galatasaray | 55 | 11 |
19 | Emmanuel Koné | Orta Saha | 24 | İnternational | 22 | 0 |
7 | Seydou Doumbia | Forvet | 23 | CSKA Moskova | 5 | 2 |
8 | Salomon Kalou | Forvet | 25 | Chelsea | 28 | 11 |
10 | Gervinho | Forvet | 23 | Lille | 15 | 4 |
11 | Didier Drogba | Forvet | 32 | Chelsea | 63 | 44 |