"Gazetecileri uçağa ben aldım"

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Kosova karşılaşması sonrası açıklamalarda bulundu.

NTV Spor 12 Haziran 2017 - 02:26

Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, 4-1'lik Kosova galibiyetinin ardından gündeme dair çarpıcı açıklamlarda bulundu.

İşte Terim'in sözlerinden öne çıkanlar;

"BÖYLE ŞIMARIKLIKLARLA GÜNDEME GELMEKTEN..."
Son günlerde ülkede Mehmetçikler toprağa düşerken, gençleri eğitmek için var gücüyle savaşan genç öğretmenlerimiz hain saldırılarda can verirken, dışarıdaki düşmanların hepsi ülkemizin karşısında dururken, içeriden ve dışarıdan bir çok düşmanla mücadele ederken, böyle bir şımarıklılıkla gündeme gelmekten büyük bir hicap duyuyorum. Ama, dünyanın kendi etrafında dönmediğini kendi derdimin en büyük dert olmadığını, şayananlardan kısa bir süre sonra kimsenin bu konuyu umursamayacağını bildiğim için açıkçası çok da üzülüyorum. Yine de bir söz verdim. Olayları elimden geldiğince açıklamaya çalışacağım.

"DIŞARIDAN İDARE EDİLİYORSA YAPACAK BİR ŞEY YOK"
2016'da biliyorsunuz, bir takım şeyler yaşandı. Bu sadece prim değil. Biz toplandık da Yıldırım Bey yönetim ve arkadaşlarımız Burak'a prim vermeyelim mi dedik. Bir çok şey yaşandı. Enterasan olan orada yaşananların bizim için somut, sizin için soyut olması. Oradakiler sadece primle ilgili konu değildi. Orada, antrenmanlara geç çıkıldı, fotoğraflara girilmedi. Bir sürü şey var. Onları anlatmanın manası yok. Döndükten sonra da hiçkimsenin bilmediği, hiçkimsenin duymadığı şekilde bir kadro açıkladım ve bazı arkadaşlarımız yoktu. Çünkü, muhakkak oyuncular çok önemlidir, muhakkak oyuncular büyük oynucuflardır ama bir yerde de ilkeler disiplin veya herkesin kendini bilmesi çok önemlidir. Buradaki en büyük sıkıntı şudur; Bir başarı elde etmek istiyorsanız milli takımı kulüp takımı haline getirmek zorundasınızdır. Ben de arkadaşlarımla beraber o takımı sizin de o günkü ifadelerimizle birlikte kulüp takımı haline getirdim. Ancak Fransa'da öncesi ve sonrasında her kulüp takımının başına gelecekler milli takımla bizim başınıza da geldi. Kulüplerde bunu çabuk halledersiniz. Çünkü oyuncu sizindir. Beğenmezseniz yollarsınız, cezasını verirsiniz. Ama milli takımlarda öyle değildir, oyuncular sizin değildir, kulüplerindir. Ankaragücü'nde göreve başladığım yıldan itibaren 30. yılım. Benim yönettiğim takımlarda bugüne kadar hiç sorun olmamış, ama dışarıdan idare ediliyorsa yapacak bir şey yok.

Ben kadroyu açıkladıktan sonra kıyamet koptu. Hemen şunu söyleyeyim. Herkesin alınmayış nedeni ayrı demiştim. Kimi neden o işlere müdahele etmedi, diye kimi formsuzdu. Ondan sonra da bütün ülke herkes bir hata yapar dedi. Bu çocuklarda bir şans almalıdır dendi. Ben de tekrar kadro açıkladım ve bu arkadaşlarımın hepsi burada oldu. O tarihten bu tarafa her hangi bir şey var mı?

"BİRİ ÇIKIP BUNU SÖYLESİN"
Bu zaman zarfında oyuncularımız tarafından Fransa'da tüm televizyon ve basın mensuplarına malum arkadaşlarına bilgi sızlıdırıldığı Hande Sümertaş'ı yalnız mı sandınız. Lütfen içinizden biri çıkıp desin ki Hande bize bilgi verdi desin. Ekibimizde bilim adamı olmasını istiyorsunuz. Profesör Bülent Bayraktar var. Çok ayıp. Onları size vereceğimizi mi zannettiniz. Onlar, senelerdir oyuncularımızın bir çok işlerini hallediyorlar.

"HEPİMİZİ TUZAĞA DÜŞÜRDÜLER"
Diğer arkadaşlarımızın düşüncesi var. Benim yanımdaki insanların ne olursa olsun bildiklerini aktarmayacaklarından eminler. Onlar da biliyor ki; bildiklerinin en ufak kırıntısını açıklarlarsa çok iyi olmaz. Bundan şikayet ettiklerini de bana söylediler. Ben de kendilerine dedim ki, "Bizim hepimizi tuzağa düşürdüler." Biz de hata yapıyoruz. Eğer böyle bir şey varsa özür dileriz. Muhakkak benim de uygulamalarımda insanlara yanlış gelecek davranışlarım olmuş olabilir. Ne oldu da bu kadar karşılaştığımız insanlarla hiçbir şey olmazken, burada oldu. Yoksa evladımız yerine koyduğumuz bu sporcuların hayatı boyunca onların iyi olmasından başka ne düşündük ki.

"GAZETECİLERİ UÇAĞA BEN ALDIM"
Olay Bilal Meşe olayı değildir.
Olay gazetecilerin uçağa alınması meselesi de değildir. Gazetecileri uçağa ben aldım. 3 ay önce programları yaparken, ramazana denk gelirken, Hocam 1070 km Üsküp veya Trieste... Eğer bizim uçağımızla gelmezlerse, zaten Makedonya maçı gece 12'de bitiyor. O durumda sahura kadar yolculuk yapacaklar. Bu ilk uygulamamız değildir. Sizin müdürleriniz de geldi. Bütün genel yayın yönetmenleriyle de beraber gittik. Çok da hoş oldu. Bizim her tarafımızı öğrenmiş olurlar. Ben oyuncuya da söyledim. Uygulamaya oyunculara söylemek zorunda değil. Ayrıca gazeteler parasını TFF'ye veriyor. Biz ilk sıralardan itibaren sizi alıyoruz. Bir baraj kuruyoruz, arkasına da oyuncularımızın rahat edeceği bir uygulamaya gidiyoruz.

KİM PRİM İSTEDİ? KİM İSTEMEDİ?
Prim olayını anlattım, primle ilgili belki bir sebepmiş gibi bahsedildi ama esası prim değildi. Çeşitli sıkıntılar oldu. Prim bir araç. Orada bir çok sebep oldu. Ben de anlattım. Kimi formsuzluğundan kimi neden olaylara müdahele etmediler. Ben ogün böyle karar aldım. Dünya kimsenin etrafında dönmüyor. Burada herkes ciddiyetle, ilkelere, prensiplere uymak zorundadır. Herkese eşit davranmaya çalışıyoruz. Bakılması gereken en önemli yer, ilk maç Kosova mı? O günden bu tarafa her şey mutlu mesut değil miydi?

"Milli Takıma aldım, gönlüme almadım" demiştim. Bazen içime sinmesem de kendi çocuklarıma da bir hak veriyorum. Sizin içinize sinmezse sinmesin. milli Takım herkesin milli takımı. Affedilmesi gereken herkes affedilsin dediniz. Ben de böyle yaptım. Ama ben bu notu da düşmek istedim. Ben de geç anlaşılacağım galiba.

Konya'da 150 bin Euro olan primlerin İzlanda maçı sonrası Demirören'in isteği ve oyuncuların da ısrarıyla 600 bin Euro'ya çıktı. Doğru mu? Terim: "Evet. Aynen öyle. Doğru.