Abdullah Avcı, karşılaşma sonrasında düzenlenen basın toplantısına elindeki kağıttan 5 madde okuyarak başladı.
İlk madde olarak Anneler Günü'nü kutlayan ve Galatasaraylı Emre Akbaba'ya geçmiş olsun dileklerini ileten Avcı, şu ifadeleri kullandı:
"Madde iki, ülkedeki kısır döngü. Biz bu ülkede futbol konuştuğumuzu zannediyoruz ama futbolun evrensel boyutta ifade ettiği hiçbir şeyi özümsemiyoruz. Müthiş bir genç nüfusumuz, geniş bir yetenek havuzu olan ülkemizde futbol adına konuşulan şeyleri, hakem hataları, bazı takımlar kollanıyor gibi konularla sınırlı kalması bizi maalesef bir adım öteye götürmüyor. Madde üç adaletsizlik inancına tutsak oluş. Sorun hayatın adil olmayışı değil, adaletsizliğe dair inancımızın bizi tutsak etmesi. Yıllardır aynı kısır döngüde dönüyoruz, kim kollandı, kim kayırıldı, kimin hakkı yendi... Biz futbolu bu şekilde okumaya devam ettiğimiz sürece Ajax'ın başarılarını, Tottenham'ı, Liverpool-Barcelona ve City-Tottenham maçı gibi şeylere uzaktan bakmaya devam edeceğiz. Artık gerçekten yeter. Bir laf var, haksızlık yapanın sefaleti, haksızlığa uğrayanın sefaletinden daha büyüktür. Varsa ortada bir haksızlık bırakın onu sonucunu yapan düşünsün."
Avcı, son iki konu başlığıyla ilgili olarak ise "Madde dört. Benim için bu zamana kadar olduğu gibi sahanın içi. Antrenörlük hayatımın her saniyesinde futbolda nasıl daha iyi oluruz, kalıcı sistemleri nasıl kurarız bunun mücadelesini verdim. İyi bir yetiştirici olmaya gayret gösterdim. Hayatım boyunca sahanın içiyle uğraştım. Neyi başaracaksak sahanın içinde başaracağımızı, neyi kaybedeceksek sahanın içinde kaybedeceğimizi bilirim ve ona göre davranırım. Son madde, ben inadına futbol konuşmaya devam edeceğim. Bu ülkede kimse eleştiriden muaf değildir. Biz işaret parmağımızla başkasını gösterirken aslında diğer üç parmak kendinizi gösterir. Artık bu ülkede herkes sebebi başkalarında aramayı bırakıp kendisine bakmayı öğrenmeli. O nedenle ben enerjimi bu ülkede daha iyi futbol nasıl oynanır ona harcamaya devam edeceğim. Çünkü biz bu ülkede futbolu dünyada rekabet edebilir seviyeye getireceksek bunu çalışarak, sistem kurarak, bilimden faydalanarak yapabiliriz, başka bir şeyle değil." görüşlerini paylaştı.
Elindeki notları okuduktan sonra, MKE Ankaragücü maçına da değinen Avcı, "Son zamanlarda dalgalı bir süreç yaşadık, inişler-çıkışlar futbolun içinde olan şeyler ama Başakşehir, bu sezon 32 haftadır harika giden başarılı olan bir takımdır. Bugün yaşadığımız süreçten topa sahip olacağımızı biliyorduk ama ilk gelen top gol oldu. Bazen günü, bazen haftayı planlarsın. Bugün böyle bir strateji vardı 5 oyuncunun değiştiği, oyuncular sonucunda geri dönüş yaptılar. 33. hafta aynı puanla ülkenin de çok merak ettiği bir final müsabakasına bugünden itibaren yüksek moralle hazırlanmaya başlayacağız." şeklinde konuştu.
Avcı, gelecek hafta Galatasaray ile deplasmanda oynayacakları karşılaşmayla ilgili olarak ise şu değerlendirmede bulundu:
"En iyi şekilde zihinsel, fiziksel ve taktiksel şekilde hazırlanacağız. Biraz önce konuştuklarımdan da Allah bu ülkede onların da yardımcısı olsun. Biz oyun olarak hiçbir zaman kaybetmedik. 5 senedir gelişen bir takımız. Bazen çok iyi oynarsın ama rakip gol atar. Bizim oyunumuz her zaman herkesin saygısını kazanan ve gelişen bir oyun. Bugün ligin tüm istatistiğini çıkarırsan her alanda biz oyunda kaybetmedik, kazanmaya devam edeceğiz. Kazanmak için bunu geçen sene 33. haftada Galatasaray ile oynadığımız maçtan sonra da söylemiştim, kazanmak için her yol mübah değildir. Bugün herkes şampiyonluk için uğraşabilir. Kazanırsın kaybedersin iki gün konuşulur. Benim için önce sahanın içi. Buna en iyi şekilde hazırlanacağız ama bu durumlarda özellikle sahanın dışı da vardır. Bugün itibarıyla çok net söylüyorum, gelen hakemler veya kurullar koridorlara da kulübelere de umarım hakim olurlar. Bunu başkaları söyleyemiyor, net şekilde bilmelerine rağmen ama ben söylüyorum. Umarım topun oyunda kaldığı, iyi oyunlar olduğu, fair play ruhunda bir maç olur. Kazanmak için gideceğiz, kazanmak için sahanın içindeki her türlü oyunu deneyeceğiz."
Son haftalarda yaşanan olayların kendisine bu konuşmayı yaptırdığının altını çizen deneyimli teknik adam, "Son iki senedir şampiyonluğa oynuyoruz. Geçen sene 34 hafta yarışın içindeydik. Bu sene başlarken de açıkladık, 33. hafta bir final maçı oynayacağız ve bunun neticesini umarım alacağız. 1979'dan itibaren futbolun içindeyim, Türk futbolu adına gördüğüm, duygularımı ifade ettiğim bir durumdur. Belki benden başka bir şey bekliyorsunuz, ben de çatışayım. Çatışma ile kimse bir yere gelemez, herkes de çatışıyor. Kazansak da kaybetsek de iki gün konuşulacak. İnsanlara doğru mesajlar vermemiz gerekiyor. Bu bir oyun, kazanmak istiyoruz ama sahada kazananı tebrik ederiz. Kaybettiğimiz zaman da saygı gösteririz." sözlerine yer verdi.
Karşılaşmanın 83. dakikasında sakatlanarak oyundan çıkan Emre Belözoğlu'nun durumunun sorulması üzerine ise Abdullah Avcı, "Emre'nin durumunu yarın sabah öğreneceğiz, arka adalesini tutarak çıktı. MR'ı çekilecek umarım bizimle haftaya beraber olabilir. Türk futbolunun en büyük oyuncusu, hayatı tamamen futbola odaklı. Benim için de öyle bir oyuncu ile çalışmak çok büyük bir şans." açıklamasını yaptı.