TFF Genel Kurulu'nda konuşan Başkan Yıldırım Demirören, "Türk futbolunun birlikteliğe en fazla ihtiyacı olduğu bu günlerde, bizlere düşen görev, taraftarıyla, futbolcusuyla, kulüp başkanlarıyla ve basınıyla tek bir vücut olmak. Ülkemizin tüm insanlarını kucaklayacak olan 2012-2013 sezonumuz hepimize hayırlı ve uğurlu olsun" dedi.
Göreve gelirken, "Hak eden her takımın Avrupa Kupaları'na katılacağının sözünü" verdiğini hatırlatan Demirören sonrasında şunları söyledi: "Ve bugün, hak eden her takımımız ülkemizi temsil etmek üzere kabul edilmiştir. Umudum ve beklentim Beşiktaşımızın da CAS' tan gelecek olumlu bir kararla, bu sezon UEFA Avrupa Ligi'nde yarışmasıdır."
Yıldırım Demirören'in tam metni şöyle:
"Dört aylık bir aradan sonra sizlerle buluşmanın, Türk futbolunun saygın, seçkin, değerli yönetici ve yönlendiricileriyle birlikte olmanın heyecanı ve mutluluğu ile hepinizi selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.
Uzun yıllar kulüp yöneticiliği yaptım. Futbolun, kendine özgü koşulları çerçevesinde, yöneticilik yapmanın ne denli zor, özveri isteyen ve meşakkatli bir görev olduğunu iyi bilenlerdenim. En kutsal değeriniz olan, ailenizi ihmal ediyorsunuz bu görevi yaparken. İşinizi, sağlığınızı, yakın çevrenizi ihmal ediyorsunuz. Futbolla yatıp, futbolla kalktığınız, gerçekten büyük fedakârlıkları gerektiren bir süreci yaşıyorsunuz.
BAŞKANLARA TEŞEKKÜR
Ama yine de, eleştiri oklarının hedefinde durmaktan kaçamıyorsunuz. Çünkü futbol, bizdeki algı düzeyi dikkate alındığında, maalesef yalnızca skora endeksli bir oyun. Sonuç iyiyse başarılısınız bu oyunda, kötüyse başarısız. Kimse sizin yaptıklarınıza, yaşadıklarınıza, çabalarınıza, fedakârlıklarınıza bakmıyor. Attığınız doğru adımları, kattığınız artı değerleri anmıyor. Bazen insaf sınırlarını zorlayan, ağır olmaktan da öte kaba suçlamalarla yargılanıyorsunuz.
Böylesine koşulların yaşandığı futbolumuzda; çoğu kere olumsuzluklarla boğuşarak verdiğiniz hizmet nedeniyle, Türkiye Futbol Federasyonu başkanı olarak, hak ettiğiniz teşekkürü ben etmek isterim.
Değerli Genel Kurul üyeleri;
Açık ve net söyleyeyim; görevde olduğumuz süre içerisinde, futbolun rutin akışı dışında ağırlıklı olarak tek bir konuya; hepimizi rahatsız eden, bir daha yaşamayı asla istemediğimiz bu sürece odaklandık. Zor bir dönemde görev aldık demeyeceğim. Zira hepiniz çok iyi biliyorsunuz.
4 ay önce bu kürsüden yaptığım konuşmada, 'Türk futbolunu kaostan kurtaracağız' sözünü vermiştim. Ben ve yönetici arkadaşlarım, sizlerden aldığımız destek ve güvenle olabilecek en iyi çözümü gerçekleştirdik. 58. maddenin yeniden ele alınmasının gerektiğine inandık. Emsali olmayan ağırlıktaki maddeyi, dünyadaki emsallerine yaklaştırdık.
UEFA ve FIFA'nın yanı sıra, birçok üye ülkenin talimatlarında da yer alan 105. maddeyi yürürlüğe soktuk ve bu düzenlemelerin ardından, Etik Kurulu raporu sonrasında özerk kurullarımız nihai kararlarını aldı.
"HAK EDEN HER TAKIMIMIZ AVRUPA KUPALARINA KATILIYOR"
Bugün gelinen noktada başta bizlerden manevi desteğini esirgemeyen, Sayın Başbakanımız' a, Sayın Spor Bakanımız' a ve Türk takımlarının hakkını korumak için çaba sarf eden, Onursal Başkanımız Sayın Şenes Erzik olmak üzere, futbolun hak ettiği hassasiyeti göz ardı etmeden bu kararın oluşmasında katkısı bulunan tüm UEFA mensuplarına gönülden teşekkür ediyorum.
Yine 4 ay önce bu kürsüden yaptığım konuşmada, bu sürece bağlı olarak, " Hak eden takımlarımız Avrupa Kupalarına katılacaklardır " demiştim. Ve bugün, hak eden her takımımız ülkemizi temsil etmek üzere kabul edilmiştir.
Umudum ve beklentim Beşiktaşımızın da CAS' tan gelecek olumlu bir kararla, bu sezon UEFA Avrupa Ligi'nde yarışmasıdır.
Saygıdeğer Üyeler,
Meclisimizin hassas çalışmaları neticesi yürürlüğe giren, 6222 sayılı "Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Hakkındaki Yasa", doğal olarak sadece varlığı ile bu sorunları önleyemez. Asıl olan tüm paydaşların iyi niyetli çabaları ve 6222 Sayılı Şiddet ve Düzensizlik ile Mücadele Yasasının, uygulanmasının garanti edilmesidir.
"SPORDA ŞİDDET YASASI TAVİZSİZ UYGULANACAK"
Türkiye Futbol Federasyonu'nun önümüzdeki dönemde Yasa'nın uygulanması hususunda, olağanüstü gayret göstereceğinden ve kendisine düşen görevleri eksiksiz yerine getireceğinden kimse şüphe duymasın.
Ortak değerimiz olan futbolun korunması ve ileri taşınmasında kulüplerimizin, yöneticilerimizin, sporcularımızın, medyamızın aynı tutumu sergilemesi başarı için şarttır. Seyirci eylemlerinden dolayı, sorumlu tutulmaktan yakınan kulüplerimiz, ihlalde bulunan kişilerin tespiti ve cezalandırılmasına katkıda bulunarak, bu sorumluluktan kurtulabileceklerini göz ardı etmemelidir.
Disiplin cezalarının tecilini mümkün kılan talimat değişikliğinin, doğru kullanılarak caydırıcılık yönünden çok etkili olacağına inanıyoruz.
Ancak unutulmamalıdır ki, kötü niyetli kişilerin Türk Futbolundan uzak tutulması konusunda fikir ve iş birliği yapmadıkça başarı şansımız yoktur.
Sevgili Dostlar;
Futbol, 1990 yılından itibaren farklı bir mecraya doğru yol alıyor. Geçmişte, yalnızca bir oyun olarak algılanan futbol, bugün giderek endüstiriyel bir ürün haline dönüşüyor.
Futbol ekonomisinin geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde büyüdüğü ve ekonominin ön plana geçmeye yüz tuttuğu bu süreçte, bizler, tabii ki gelişmelere ayak uydurmak, dahası yapabiliyorsak önüne geçmekle yükümlüyüz.
Ama bunu yaparken, oyunun ruhuna ve değerine saygı duymak, sahip çıkmak, oyunu korumakla da yükümlüyüz. Bu anlamda hepimize düşen sorumluluklar var. Yaşadığımız sezondan alacağımız derslerle önümüzdeki günlerde futbolun, hem kendi değerlerini hem de marka değerini hak ettiği noktaya taşımak zorundayız. Çalışma arkadaşlarımla birlikte, sizlerin de katkı ve destekleriyle yeni dönemde en öncelikli hedefimiz bu olacak.
"YAPAMAYACAĞIMIZ İŞİN SÖZÜNÜ VERMEYİZ"
Yapamayacağımız işlerin sözünü vermeyi, abartılı vaatlerde bulunmayı hiç düşünmüyorum. Biliyorsunuz eğitim konusunda önemli eksikliklerimiz var. Teknik adam eğitiminde belli bir düzeye geldik. Ama yeterli değil. Daha ileriye gideceğiz. Hakem eğitiminde geldiğimiz yer, aslında öğünmemiz gereken bir nokta.
Bugün Avrupa Şampiyonası finallerinde, göğsümüzü kabartan maçlar yöneten Cüneyt Çakır ile arkadaşları, bu sürecin yansımaları. Yeni dönemde daha iyi noktalarda, daha çok sayıda hakemimizin Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi, Dünya Kupası elemelerinde görev yapacaklarına inancım tam. Bu akşamki maçta sayın Cüneyt Çakır ve arkadaşlarına başarılar diliyorum. Türkiye sizlerle.
"GİDİLMEDİK KULÜP, GEZİLMEDİK TESİS KALMAYACAK"
Gidilmedik kulüp, gezilmedik tesis bırakmamak için, bir süre önce Yönetim Kurulu üyemiz Sayın Arif Koşar önderliğinde bir çalışma başlattık. Sorunları yerinde görmek, ilk ağızdan dinlemek ve gerekli çözümü üretmek için yoğun bir çaba gösteriyoruz. Bu çerçevede, 2.ve 3. Lig'den sonra Bank Asya Birinci Lig kulüplerimizin de önümüzdeki sezondan itibaren deplasman, ulaşım ve konaklamaları Federasyonumuz tarafından karşılanacak.
BANK ASYA KULÜPLERİNE 4.5 MİLYON TL DESTEK
Böylece, Banka Asya Birinci Lig'deki kulüplerimize yılda 4.5 milyon liraya ulaşan bir katkıda bulunulacak. İkinci ve Üçüncü Lig kulüplerimize sponsorluk katkısı ile toplamda 5'er milyon lira maddi destek verilecek. Üç sezon boyunca devam edecek ve 2 ile 3. Ligdeki kulüplerimize toplam 30 milyon liralık bir kaynak yaratacak bu sponsorluk sözleşmesi hali hazırda imzalanmış durumda.
Kaynak yaratma çabalarımızın yanında; Kulüplerimizin Federasyon nezdinde doğan alacaklarına haciz konmasının, en azından kısmen de olsa önlenmesini hedefliyoruz. Spor-Toto Teşkilat Başkanlığı nezdinde doğan alacaklarının haczedilmesini engelleyen Yasa hükmünün bir benzerinin Türkiye Futbol Federasyonu için de Yasamıza eklenmesine çalışacağız. Sizlerin de bu konuda desteğinizi bekliyoruz.
"YABANCI OYUNCUDA KAYNAK SARFİYATI KALKACAK"
Talimatlarla ilgili değişikliklerimiz süratle devam ediyor. Hatırlarsanız, geçtiğimiz günlerde Süper Ligdeki yabancı oyuncu sayıları ile ilgili bir düzenleme yaptık. Bu sezon uygulamada bir değişiklik olmayacak. Önümüzdeki sezon sözleşmeli yabancı sayısı 10, ilk 18'deki yabancı sayısı 6 ile sınırlanacak. Bir sonraki sezon ise, sözleşmeli yabancı sayısı 8'e, ilk 18'deki yabancı oyuncu sayısı 5'e inecek. Böylece, bir yandan kaynak sarfiyatının önüne geçilerek, diğer yandan kaliteli yabancı oyuncuya yönelim sağlanacak.
Değeri Dostlar ;
Türkiye Kupası, üzülerek söylüyorum, amacından sapmış ve değer kaybetmeye yüz tutmuş bir organizasyon halini almış durumda. Ülkenin tüm şehirlerinin temsili ile adıyla örtüşen, daha fazla sayıda maçın oynandığı, heyecanı, kalitesi, ekonomik değeri ve futbola katkısı ile, ilgiyle izlenen bir Türkiye Kupası organizasyonunu gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki ayın ilk günlerinde, UEFA 19 Yaş Altı Kadınlar Şampiyonası, Antalya'da başlayacak. 2013'de U20 FIFA Dünya Şampiyonası Türkiye'de yapılacak.
"HEDEF 2020"
Nihai hedefimiz 2020 Avrupa Şampiyonası. Bunun için devam eden çalışmalarımız özellikle de yeni sezonda büyük bir hız kazanacak. Sizlere verilen faaliyet raporlarında, federasyonumuzun icraatları detaylı şekilde anlatılıyor. Bütçe ile ilgili mali tablolar da o kitapta yer alıyor.
Tabii ki çok önemsediğimiz icraatlardan biri de Milli Takımımızın, Dünya Kupası hedefine hazırlık maçları ile birlikte başladığı yürüyüş. Abdullah Avcı yönetimindeki Milli Takımımız, yakın geçmişte yaptığı karşılaşmalarda, hepimizin umudunu yoğunlaştıran bir performansı sundu. Alınan sonuçlar bir yana, ortaya konulan oyun, kadrodaki futbolcularımızın isteği ve iştahı açıkçası beni çok heyecanlandırdı. Hedefimiz belli, Dünya Şampiyonası'na grup birincisi olarak gitmek. Bu hedefe ulaşacağımıza yürekten inanıyorum.
Tıpkı, Türk futbolunun sorunlarını sizlerle el ele vererek çözeceğimize inandığım gibi.
Yaşadığımız can sıkıcı süreçten sonra, futbolumuzun huzur ve barışa ihtiyaç duyduğuna inanıyorum. Birbirimize inanırsak, güvenirsek, sevgiyi, saygıyı, futbolumuzun ana unsurlarından biri haline getirirsek, kısa sürede bunu sağlayacağımızı da biliyorum.
Futbol Federasyonu olarak, 2012-2013 sezonu öncesi, bugün bulunduğumuz noktanın kıymetini biliyoruz. Futbolumuzun, bir daha benzer süreçlerle yara almaması için tavizsiz davranacağız. Bu konuda kararlıyız.
"EL ELE VERECEĞİZ"
Umudumuz o ki, bizim gibi tüm paydaşlar da, bugünün değerinin farkındadır ve geçmişi alınan dersler dışında bir kenara bırakıp, geleceğe odaklanmaya herkes hazırdır. Bu sayede futbolu korumak değil, geliştirmek için sizlerle güç birliği yapmanın hazzıyla görev yapma imkanı bulacağız.
Ortak aklı üretmek, futbolun yararları, çıkarları adına hareket etmek, hepimizin vazgeçilmez sorumluluğudur. Birlikte düşündüğümüzde, birlikte istediğimizde, birlikte hareket ettiğimizde, çözemeyeceğimiz bir sorun olacağını zaten düşünmüyorum.
Türk futbolunun birlikteliğe en fazla ihtiyacı olduğu bu günlerde, bizlere düşen görev, taraftarıyla, futbolcusuyla, kulüp başkanlarıyla ve basınıyla tek bir vücut olmak.
Ülkemizin tüm insanlarını kucaklayacak olan 2012-2013 sezonumuz hepimize hayırlı ve uğurlu olsun. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum."