Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamada bulunan tecrübeli teknik adam, maçın ilk yarısında istedikleri pozisyonları bulamadıklarını belirterek, "İlk yarı kurak ve sıcak, ikinci yarı yağışlı ve gollü geçti. İlk yarı çok fazla pozisyon bulamadık. Devre arası içeride tahmin edebileceğiniz şekilde geçti. Ondan sonra takım kendine geldi." dedi.
Fatih Terim, ellerindeki tüm oyunculardan yararlanmak istediklerini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onyekuru dün sabaha karşı geldi, 24 saat yolculuk yaptı. Şimdi Linnes ayağına darbe aldı. Mariano da dizine bir darbe almış. Emre'nin de kasığı ağrıyor. Uzun bir yolculuğa çıkıyoruz, bu yolculuk sırasında sıkıntılar olacak. Bizim bu sıkıntılara ve kötü sonuçlara nasıl reaksiyon vereceğimiz önemli. Bugün doğru reaksiyon verdiler. Rodrigues sakatlıktan döndü, Eren bugün çok mücadele etti. Hepsine ihtiyacımız var. Lokomotiv Moskova maçında kadroda değişiklik yapabilirim ama genel manada sahada ikinci yarıdaki gibi bir takım olmalı. Birkaç eksiğimiz var, onların da bir an evvel gelmesini bekleyeceğiz. Maicon'un salı günü oynayıp oynamayacağını bilmiyoruz. Bugün kazancımız sadece 3 puan değil, 2000 doğumlu iki genç oynattık. Allah nasip ederse devre arasına kadar bu gençlerden bir iki sürprizimiz olabilir. Çok şükür Trabzonspor maçından sonra kendimize gelmiş olduk."
"Ozan neredeyse hatasız oynadı"
Galatasaray'da ilk kez 11'de maça çıkan Ozan Kabak'ın karşılaşmada başarılı bir performans sergilediğini aktaran Terim, şunları kaydetti:
"Ozan sanki uzun yıllardır bizde oynuyormuş gibiydi. Onun ve Galatasaray adına çok mutluyum. Bu bir genci oynatma fantezisi değil, bir mecburiyet ve güvendi. Çünkü liderlik maçı oynuyorsunuz, Şampiyonlar Ligi maçı öncesi moral söz konusu, Maicon sakat, Ahmet, Ozan ve Serdar var. Dolayısıyla bir seçim yapacaktım. Bu hem onun hem de bizim için ciddi bir risktir. Burada bizim bir şansımız var, özellikle Galatasaray taraftarı genç oyunculara çok tolerans gösteriyor ve onlara sahip çıkıyor. Oyunuyla, duruşuyla, kademesiyle, hava topuyla, önemli hamleleriyle neredeyse hatasız diyebileceğimiz bir maç oynadı. Ozan ve Galatasaray adına çok mutluyum. Ayrıca beyefendiliğiyle, öğrenme isteğiyle, ilişkileriyle çok iyi bir çocuk."
"VAR'ın olmasından yana oyumu kullanan biriyim"
Fatih Terim, karşılaşmada başvurulan Video Yardımcı Hakem (VAR) kararlarıyla ilgili bir soru üzerine, "Açıkçası bir penaltıya hükmetmişseniz 100 bin kişi karşı çıksa penaltı olabilecek bir küçük nokta bulursunuz. Süper Kupa maçını da unutmadık. Bazen VAR yok oluyor. Birçok şey olabiliyor ama ben VAR'ın olmasından yana oyumu kullanan biriyim. Uygulandığı yerlerde ilk zamanlar bayağı bir hata olmuş ama şimdi hata oranı aza doğru gidiyor. Bizde zaman geçtikçe daha doğru olacaktır." ifadelerini kullandı.
Fatih Terim, İngiltere'nin Manchester United takımını çalıştıran arkadaşı Jose Mourinho'ya yönelik eleştirilerle ilgili soruya, "Mourinho bana göre dünyanın en başarılı antrenörü. İstatistikler böyle söylüyor. Elbette dünyanın her yerinde kritik de var. O da demek ki çok dolmuş ki gerekli cevapları veriyor. Söylediği de doğru. Önemli ve başarılı bir antrenör." yanıtını verdi.
Kendisinin de zaman zaman bazı şeylere kırıldığını aktaran Terim, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ben de zaman zaman kırılıyorum ama sonuç itibarıyla çok orada kalamıyorsunuz. Bazen çileden çıktığınız da oluyor. Son zamanlarda daha çok sabrederek, irade göstererek, muhatap olmamaya, karşılık vermemeye çalışıyoruz. Son zamanlarda ülkemizdeki değerlerle ilgili asgari müştereklerde birleşemez olduk. Herkes hiddetli, şiddetli. Esasında huzurlu bir lige de ihtiyacımız var. Gazetecisi sinirli, televizyoncusu bağırarak konuşuyor, biz antrenörler, başkanlar, yöneticiler, taraftarlar öyle. Hepimizin huzurlu bir lige ihtiyacı var. Benim başarılarımı söylemem çok doğru değil. Zaten benim yerime kitaplar, tarih ve insanlar söylüyor. Ancak kırgın olduğum ve ömür boyu bu kırgınlığımı atmayacağım insanlar var. Bazı şeyler var ki bunun affı yok."
"Herkesin futboldan zevk almasından yanayım"
Fatih Terim, teknik direktörlük kariyerinin tamamında hücum futbolunu oynatmaya çalıştığını belirterek, "Ben herkesin futboldan zevk almasından yanayım. Genelde bunda başarılı olmuşuz. İnşallah bu devam eder, edecektir de. Çünkü bizde hücum antrenmanı defans antrenmanından daha çok yapılır. Atak ve gol provası bizde daha çok yapılır. Ben hayatım boyunca böyle davrandım. Büyük kulüp antrenörlüğünde 'pardon' yok. Size bu şansı vermiyorlar. İkincilik Avrupa'da çok önemli bir başarıdır ama burada değildir. Dolayısıyla birinciliğe oynamak zorundasınız. Ben 1996 yılında şampiyon olmasaydım ikinci sene devam etmeyebilirdim. Onun için buralarda gol atmak gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.