İzmir futbolunun yetiştirdiği önde gelen isimler arasında yer alan teknik direktör Reha Kapsal, İzmir'de kulüplere ekonomik açıdan katkı sağlayacak bir potansiyel olmadığını iddia etti.
Türkiye'de 1959'da başlayan Profesyonel Birinci Lig'de Altay, Altınordu, Göztepe, İzmirspor, Karşıyaka ve Bucaspor ile temsil edilen ve zaman içinde ligdeki takım sayısı azalan İzmir'den, Altınordu, İzmirspor ve Göztepe amatör lige düşme acısı yaşadı. Bu ekiplerden Altınordu ve Göztepe tekrar profesyonel lige dönerken, İzmirspor mücadelesine Bölgesel Amatör Lig'de devam ediyor.
Son iki sezonda başarılı bir grafik çizdikten sonra Süper Lig'e yükselme başarısı gösteren Bucaspor, 7 sezon sonra İzmir'i tek başına temsil ettiği ligde ilk 12 haftayı 8 puanla düşme hattında tamamladı.
Bank Asya 1. Lig'de son 2 yılda üst üste play-off oynamalarına rağmen Süper Lig'e yükselemeyen Karşıyaka ve Altay, bu sezon 12. haftayı 8. ve 9. sırada geçti. İzmir takımları içinde bu sezon en istikrarlı ekip olan ve Altınbaş Holding tarafından yönetilen Göztepe ise Spor Toto 2. Lig Beyaz Grup'ta 12. haftayı liderin 3 puan gerisinde 2. sırada tamamladı.
İZMİR FUTBOLU
Futbolculuk döneminde Altay'da oynadıktan sonra teknik direktörlük kariyerinde Altay ve Karşıyaka'nın yanı sıra Marmarisspor, Vestel Manisaspor, Kayserispor, Ankaraspor ve Ankaragücü takımlarında ve Ümit Milli Takım'da görev yapan Reha Kapsal, bu ekiplerden Vestel Manisaspor'u 2. Lig'e, Altay ve Ankaraspor'u Süper Lig'e taşıdı.
Altay'ın en son Süper Lig'e yükseldiği 2001-2002 sezonunda ve Karşıyaka'nın play-off finalinde Süper Lig'e yükselme şansını kaybettiği 2008-2009 sezonunda takımın başında olan Kapsal, Türk futbolundaki istikrar sorununun İzmir'de de bulunduğunu kaydetti.
Kapsal, İzmir'deki kulüplerin teknik ve ekonomik anlamda ileriyi düşünmeden günü kurtarma düşüncesiyle hareket ettiklerini söyledi.
Kapsal, İzmir'deki kulüplerin kendilerine düzenli gelir getirecek faaliyetlerden uzak kaldığını belirterek, "Bölgesel Amatör Lig'de yer almasına rağmen İzmirspor'un her an gelire dönüşebilecek bir yeri var. İzmir'deki kulüplerin kendi tesisleşmesini, ileriye dönük yatırımları yapmış olması gerekiyordu. İlin bu kadar takımı kaldıramaması ortaya çıkıyor. İzmir'de kulüplere ekonomik açıdan katkı sağlayacak bir potansiyel yok. Göztepe hariç diğer takımlara baktığımızda kulüplerin İzmir kökenli işadamlarıyla senelerce hareket ettiğini görüyoruz. İzmirli kulüplerin bu istikrarsızlık içinde doğru adımları atamadığını, çağdaş kulüp ekonomisi, idari ve teknik yapıların oluşmadığını görüyoruz. Doğru idari yapılar, ekonomik yapıları, ekonomik yapılar da teknik yapıları etkiler. Daha düşük liglerde yer almak küçüklük göstergesi değildir. Kulüplerin doğru yapılanması çok önemlidir" diye konuştu.
"SEVGİSİZLİK VAR"
Süper Lig'de bir kemikleşme meydana geldiğini, 10-12 takımın dışında kalan ekiplerin düşmeme mücadelesi yaptığını söyleyen Kapsal, her sene yükselen 3 takımdan 2'sinin lige veda ettiğini ifade etti.
Kapsal, düşen bu takımların ekonomik açıdan doğru şekilde davranmaması halinde kulübün çok büyük sıkıntılar yaşayabileceğini belirterek, "Süper Lig'de 1 sene oynamakla, geleceğinize ipotek koyabilirsiniz. Daha istikrarlı, altyapıdan oyuncu yetiştirerek, nasıl bir yol çizdiğinizi camianıza, taraftarınıza açıklamanız gerekiyor. 'Süper Lig'e çıkalım da ne pahasına olursa olsun' düşüncesi kısa süreli mutluluk getirebilir. Bunu uzun vadeli planlama içinde yapmak gerekir" dedi.
İzmir futbolunun istediği yere gelememesinin en büyük nedeninin sevgisizlik olduğuna dikkati çeken Kapsal, "İzmir futbolunda en büyük eksiklik her iş kolunda olduğu gibi sevgisizliktir. Başka İzmir yok, o yüzden İzmirliler'in birbirlerine yardımcı olması gerekiyor. Bu sevgisizlik büyük sıkıntı olduğu gibi, başka illerde 'İzmirli, İzmirliler'e sahip çıkmıyor' diye konuşuluyor. Bireyselcilikten kurtulup, doğru destekleri verirsek, İzmir futbolunun ileriki yıllarda en iyi yerlerde olacağını düşünüyorum" diye konuştu.