MUHTEŞEM KAYBEDENLER: HOLLANDA

Cruyff’un efsane statüsüne ulaştığı Dünya Kupası'nda finaldeki rakip ev sahibiydi. İkinci Dünya Savaşı’nın Hollanda üzerinde bıraktığı acı izler, finalin 1. dakikasında gelen penaltı golüyle silinmiş gibiydi. Ama Hollanda skoru koruyamadı. 4 yıl sonra ise finaller Arjantin’deydi...

NTV Spor 06 Aralık 2013 - 12:32
1. BÖLÜM: LUZ LONG
 
 
Spor tarihi büyük yıldızlar çıkardı. Ama her zaman kazananların ön plana çıktığını düşünmek yanlış. Bazı kaybedenler en az o çok kazananlar kadar ilgi çekti. Mert Aydın'ın kaleminden “Muhteşem Kaybedenler” kimi dramatik, kimi trajik, kimi eğlenceli hikayeleri ile devam ediyor.
 
İkinci bölümün konuğu Hollanda Milli Futbol Takımı...


  
HOLLANDA MİLLİ FUTBOL TAKIMI
60'lı yılların ortalarına kadar Hollanda, iyi futbolcular çıkaran ama uluslararası düzeyde başarının uzağında bir ülkeydi.
 
Bu küçük ülkenin Avrupa'nın Brezilya'sı olarak adlandırılmasına neden olan gelişme Ajax'ın başına Rinus Michels'in gelmesiydi. Ajax Genç Takımı'nın ürünü olan Johan Cruyff'la birlikte ortaya "Total Futbol" ismi verilen bir sistem çıkardılar.
 
Michels'in felsefesi netti: Boşlukları kullanmak. Top sizdeyken ne kadar genişlik bulursanız o kadar iyiydi. Ama top rakipteyken alanın daralması gerekiyordu.
 
Ajax'ta maç içinde herkes birbirinin repliklerini bilen aktörler gibiydi. Bir bakıyordunuz sağ açık sol bek olmuş, sol bek santrfor. 1971 yılında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası geldi. Michels'in ayrılmasının ardından Stefan Kovacs yönetiminde de 2 kupa daha.
 


Cruyff ve arkadaşları, Hollanda Milli Takımı'nın da nüvesini oluşturuyordu. Van Hanegem gibi, Rensenbrink gibi, kaleci Jongbloed gibi parçalar onlara eklenince 1974 Dünya Kupası finallerine büyük bir heyecanla gittiler. Batı Almanya'da Teknik Direktör Michels yönetiminde dünyaya kendilerini hayran bıraktılar.
 
Cruyff'un efsane statüsüne ulaştığı turnuvada finaldeki rakip ev sahibiydi. İkinci Dünya Savaşı'nın Hollanda üzerinde bıraktığı acı izler, finalin 1. dakikasında gelen penaltı golüyle silinmiş gibiydi. Ama Hollanda skoru koruyamadı. Almanlar, Müller ve Breitner ile Neeskens'e yanıt verdi.
 


4 yıl sonra finaller Arjantin'deydi. Johan Cruyff, kimilerine göre Güney Amerika ülkesindeki cuntayı protesto için, kimilerine göre ailesine daha fazla zaman ayırabilmek için, kimilerine göre de tehditler nedeniyle takımda yoktu. Teknik Direktör ise Michels değil Avusturyalı Ernst Happel'di.
 
4 yıl öncenin kahramanları, futbol olarak aynı gösteriyi sunamadı ilk turda. Hatta gruptan çıkarken zorlandılar bile diyebiliriz. Ama sonrasında şahlandılar; Avusturya ve İtalya'yı yenip, Batı Almanya ile berabere kaldılar.
 
Yine finaldeydiler ve yine  ev sahibi vardı karşılarında. Arjantinliler'in daha maç başından itibaren gerginliği tırmandırdığı görülüyordu. Maçın bitimine 10 dakika kala Nanninga'nın kafa golüyle skor 1-1 oldu. Ve o 90. dakika! Rensenbrink'in vuruşu direkten dönüyor ve Hollanda maçın uzatmalara gitmesini engelleyemiyordu. Uzatmada gelen 2 Arjantin golü, bu harika jenerasyonu kupasız bırakıyordu.
 
Hollanda bir büyük kupa alabilmek için 10 yıl sonrasını, 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı bekleyecekti...
 

DEVAM EDECEK...