Karabükspor'un başarısızlık nedenlerini açıklayarak sözlerine başlayan Tolunay Kafkas, "Takımlardan çok Anadolu kulüplerinin oyuncularının hedeflerinin çok yüksek olmaması, bir takım sıkıntıları beraberinde getiriyor. Karabükspor şanssız bir dönem geçirdi. Oyunu forse eden oyuncuların uzun süreli sakatlıkları kötü gidişte etkili oldu. Bunlar takım dengesini ve kimyasını bozdu. Klasik buna hakem hatalarını da bunlara ekleyebiliriz. Takım bu kadar olumsuzluğa karşın ilk devreyi nispeten iyi bir yerde kapattı. Üzücü olan şu; Karabükspor kurumsal bir kulüp, çok değerli bir başkanı var. Her şeylerini kulübe vermeye çalışan yönetimleri var. Maalesef istenmeyen bir poziszyondalar" dedi.
Karabükspor'dan ayrıldıktan sonra neden ikinci kez tekrar takıma döndüğüyle ilgili olarak Kafkas, "Özellikle Kayseri Erciyesspor maçında şansız bir yenilgi oldu. Bir değişikliğin kulübün önüne açacağına inandım. Böyle bir karar aldım. Başkanımız geri dön dedi. Doğru olmamasına rağmen geri döndük. İkinci dönem de istenilen gibi gitmedi ve ayrıldım" diye konuştu.
"KİMSE GEL UZUN SÜRE ÇALIŞALIM DEMEDİ"
Türkiye futbol gelişim direktörlüğünde bulunduğunu hatırlatan genç teknik adam, "Orada sürdürmememin iki ana nedeni vardı. Birincisi Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) misyonu ve vizyonu antrenör eğitimi ve genç futbolcu gelişimi olmalı. Bu konu üzerinde tavizsiz bir şekilde kulüplere dayatmalıydı. Ama maalesef Türkiye'de radikal kararlar alınması gereken konularda alınmıyor. İkincisi mukavelem bitiyordu kimse bana 'gel uzun süre çalışalım' diye teklifte de bulunmadı. O dönem benimle yapılan sözleşme iki yıllıktı. Bunun daha uzun olmasını dilerdim. Bu işe adanıp sonuna kadar giderdim. Antrenör eğitiminin önemli olduğunu düşünen ve bunun eğitimini Avusturya'da ve burada alan bir kişiyim. Talebin de karşıdan gelmesi lazım. Fakat o talep gelmedi ve ayrılmak durumunda kaldık, kulüplere döndük. Biz ayrılmışız gibi lanse ediliyor, hayır o dönemin yönetimi belli bir şey sunsa bir plan program yapsa kalırdık. Ben maddi talepte de bulunmadım. Sadece sizin istemeniz olmuyor. Başkanın yönetim kurulunun takdir etmesi lazım" ifadelerini kullandı.
"GÖNDERİLECEK ŞEKLİ KABUL EDİLECEK BİR ŞEY DEĞİL"
"Trabzonspor'a yanlış zamanda gittiğinizi düşünüyor musunuz?" sorusunu ise Kafkas sitemkâr ifadelerle yanıtladı ve şunları söyledi; "Bu derinlemesine konuşulacak bir konu. Gittiğimde bazı kelimeler kullandım. Şimdiki pozisyonu görebilmiş olsaydım gitmezdim; çünkü Trabzonspor işi bizi derinden yaralamıştır. Konular çok derin. Biz o kulüp için yöneticilerin yapmadığı fedekarlıklar yaptık. Sonuçta kulübün seçilmiş başkanı ve yönetimi var. Trabzonspor kulüp başkanlığı saygınlığı olan bir konum. Gönderiliş şekli kabul edilecek bir şey değil. Kimseye yapılmasını doğru bulmamn ama Tolunay'dı, Şota'ydı, Abdullah'tı, Ünal'dı... Bu isimlere yapılacak şey değil. Trabzonspor kulüp başkanı kiminle çalışıp çalışmayacağını kendi belirler, biz de saygı duyarız. Ama kulübün değerleri var ve oynadığımız dönemde o değerlerin içindeydik. Bir Ahmet Suat Özyazıcı ve Şenol Güneş değiliz ama bizim de bir değerimiz var. Karşılığını da aldık ama o kulübe de çok şey verdik. Her sene 30 maç oynadık. Topa kafa soktuk artı benim ailem Trabzon'lu.
"TRABZON'A DÖNMEM ZOR"
"Kulüplerin sembol futbolcularıyla yöneticiler arasında bir gerginlik yaşanıyor" yorumu üzerine Kafkas, "Hiçkimseyle teknik adamlığımda da futbolculuğumda da böyle bir sürtüşme yaşamadım. Trabzonspor veya fenerbahçe yönetim kurulunun yaptığı çalışmaları belirleyemeyiz. Her gittiğim kulüpte kulübün menfaatleri için çalıştım. Belki Trabzonspor kulübünde karşıma doğru zamanda doğru kişileri çıkmadı. İnsanların aidiyet duygusunu elinden alınmamalı. Fanatik değilim ama benim kimliğimi zedelemiştir. Doğru şeyler değil. Ayrılırken de Trabzonsporlu dediğiniz bir çok insan ağzını açmadı. Bundan sonra Trabzonspor'a dönmem zordur. İnsan büyük konuşmamalı ama hayatın bir gerçeği ölüm, onun dışındaki konular hakkında kesin ifadeler kullanmak doğru değil" ifadelerini kullandı.
"3 TEMMUZ SÜRECİNİN ETKİLERİ HALA DEVAM EDİYOR"
Futbolda kaotik ortamdam kimler sorumlu? sorusuna ise Kafkas futbolun içinde nihayi kutuplaşmalar olduğunu vurgulayarak, "Herkesin taşın altına elini sokup, sonuçta bunun bir oyun olduğuna göre hareket etmeli. Bir çok olay futbolun önüne geçti. Birbirimize saygı duymayı öğrenmeli, kazanıp kaybetmenin çok önemli olmadığını bilmemeliyiz. Eskiden bizim oynadığımız dönemde tribünler iki takım taraftarı arasında yarı yarıya bölünürdü. Kim suçlu ayırmak çok doğru değil. Teknik adamlar da oyuncular da basın da var. Ortada bir sorun var ve bu sorunun çözümü için çalışmak lazım. Çözüm için her şeyden itibaren rakibiniz kim olursa olsun saygı duyacaksınız. Yöneticiler, oyuncular birbirine saygılı olacak. Uzlaşmak çok önemli. Türkiye'de maalesef günümüzde bir öfke kültürü var, uzlaşma kültürü yok. Kaotik bir durum var. Son Galatasaray Başkanı Duygun Bey'in ve Fenerbahçe yöneticisi Mahmut Bey'in açıklamaları birer adımdır. Ama 3 Temmuz sürecinin etkileri hala devam ediyor. Gerçek ön kapıdan değil arka kapıdan girer, zaman bir çok gerçeği ortaya çıkarır. Konuştuğunda çok dikkatli olman lazım. Bu spor ahlakı ve kültürüyle olacak şeyler. Bizde spor kültürü olmuşmadığı için kavga ve kaos mevcut" diye konuştu.
"KÖY TAKIMI KÖY KASABI İBARELERİ OLACAK ŞEY DEĞİL"
A Milli Futbol Takımı'nın Hollanda maçını da değerlendiren Tolunay Kafkas, "Futbol bir strateji oyunu. Türkiye'De tahtaravellinin bir kolunda korkaklık diğer tarafta cesurluk var. Futbol böyle değil. Futbol strateji gerektiren bir oyun. Milli takımın stratejisini beğendim. Bu bir turnuva, biz nasıl gideriz diye düşünmek lazım. Herkese soruyorum, Çek Cumhuriyeti maçında bir berabere kalsaydık ne olurdu? Hollanda maçında aklımızı kullanıp akılla oynayıp, kazanabileceğimiz maçı son dakikada berabere bitirdik. Doğru strateji ufak tefek aksaklıklar var ama, oyuncuların alışmış olduğu bir format dışına çıkmak kolay değildir. Milli Takım'ı son derece doğru buldum, beğendim. Son beş maçı kazanmak çok önemli. Fransa'da olmak bizim için çok önemli, umarız orada oluruz" yorumunu yaptı.
Milli Takım'ın düşüşte oluşunu da değerlendiren Kafkas şöyle devam etti, "Dış sorunlar milli takıma yansıdı. Maalesef biz bir türlü grup maçlarını istediğimiz ölçek ve kriterlerde oynayamadık. Milli takımın belli bir kadrosu olur. o kadro üzerinde çok oynamamak lazım. Kulüp takımı havası getirmenin doğru olduğunu düşünürüm. Bazen çok formda olan isimleri kadroya alırsın ama milli takımda 2-3 turnuvayı oynayacak genç bir jenerasyon kurması taraftarıyım. grup eleme maçlarını küçümseyerek başladık. İzlanda'yı izlediğimizde sadece a takımında değil, genç takımlara çok büyük yatırımlar yapıldı. Çeklerin belli bir oyun anlayışları ve ekolleri var. Oyun disiplinine bağlı savunma yapıyorlar. Letonya beraberliği de bizi çok gerilere itti. Ne olursa olsun kendimizi büyütmememiz gerekir. Türkiye'de, 'Şu takım köy takımı' diye bir düşünce var. Bu tip söylemler sporun, özellikle futbolun içinde olacak şeyler değil. Köy takımı yeni köy kasabı olacak şey değil. Lüksemburg'u zor yendik. Karşıda emek var, rakibe saygı duymak lazım. Ondan sonra büyük hayal kırıklığı yaşıyoruz, ama ülke olarak bunlara alıştık"
Türk futboluyla ilgili sıkıntıları dile getirmeye devam eden Tolunay Kafkas, "Galatasaraylısı Fenerbahçeliye, Fenerbahçelisi Galatasaraylıya küfür ediyor. Gökhan Töre'nin münferit olayı var. Sıkıntılı işler. Bunların altından kalkmak da, ne kadar tecrübeliliyim deseniz de elinizde insan var ve zor. Volkan olayı. Burada bir duygusal tepkime oldu. Ama bunu abartıp, 'Milli takımı terketti' demek doğru değil. Basının da olayı abartmasıyla çok farklı yerlere gidecek şeyler. Her insan çok sağlıklı düşünemeyebiliyor. O psikolojiye dayalı olabiliyor. Ne kimseyi koruyorum ne de eleştiriyorum. Basit olarak olayları ele alırsak o zaman altından kalkması daha kolay olur. Basit olaylara çok farklı anlamlar yüklüyoruz. Bunun milli takıma yansıması zor bir olaydır" dedi.
"TÜRK FUTBOLUNDA OLMAYAN TEK ŞEY: SAMİMİYET"
Milli maçların İstanbul dışında oynanmasıyla ilgili olarak da Tolunay Kafkas, "Milli takım devamlı istanbul'da oynuyordu. Bu ülkede başka şehir yok mu? Trabzon'da da Konya'da da oynanabilir. Önce sorunları çözelim. Diyarbakırda da oynarız, bu ülke hepimizin değil mi? Kemikleşmiş sorunlar var bunları bir süreç içerisinde çözmek gerekir. Bu işlerin çözülmesi diyalogla ve niyetle olacak. Türk futbolunda olmayan tek şey, samimiyet. Oyuncular, yöneticiler, teknik heyette samimiyetsizlik var. Bu taraftara da yansıyor. Türk futbolunun doğruları olursa, kendi menfaatlerini düşünmezsen, benim dışında kimse olmazsa, kimseye güvenmemeyle bunlar olmaz. Maalesef bizim insanımızın yapısında bu tip şeyler var" diye konuştu.
"TÜRKİYE FUTBOL DİREKTÖRÜ İBARESİ DOĞRU DEĞİL "
Türkiye futbol direktörü ibaresinin doğru bir söylem olmayacağını kaydeden Kafkas, "England national team coach der, teams coach denmez. Milli takım teknik direktörü diye geçer. Milli takım teknik direktörünün görevi takımı yönetmektir. Türkiye Futbol Direktörü titri çok ağırdır, bunun altından kalkmak; performansı yüksek bir ekibin işidir. Hocanın (Fatih Terim) bunu götürebileceğini zannetmiyorum. Bu işe ilgisi bilgisi olan kişiler çok zaman ayırmalı. Ben futbol gelişim direktörü kavramının kalkmasına karşıyım. Ersun Hoca'yla başlamıştır, benimle devam etti. Futbolun içinden gelmiş bir kişinin orada olması çok önemlidir. Hem antrenör hem de genç futbolcunun gelişiminden anlaması lazım. Türkiye'nin en büyük hedefi, anternör ve futbolcu gelişimidir. Kulüpler federasyonu değil de federasyon kulüpleri yönetirse Türk futbolu ilerler. Antrenör gelişim semineri yapıldı. Bütün antrenörler bir araya geldi sorunlar konuşuldu ama teknik adamların bu işin içinde olmasıs lazım. Teknik adamların bu işi çözmeye gücü yetmez. Radikal kararlar almak lazım dedim. Afaki konuşmayı sevmiyorum. Federasyon, antrenör eğitimi verirken veya genç oyuncu yetiştirirken çok ağır yaptırımlar uygulamalı. Mutlaka antrenmanların denetlenmesi lazım. Eğer bunu kulüpler yapmıyorsa 2-3 veya 4 sene içerisinde küme düşürme cezası verilmeli. Federasyon böyle bir karar alırsa bu kararı delmeye çalışırsan ve yapmazsan sorunlar çözülmez. Altyapıdan yetişecek oyuncu senin maliyetini düşürecek. Karabük Batı Karadeniz'deki tek futbol kulübü. Çevre şehirlerle birlikte 5-6 milyon kişiye hitap edebilecek bir şey. Bunları yapan bir sürü Avrupa ülkesi var. Futbolun dili başka bir şey değil ki; eğitim şart. Oradaki çocukları eğitmek lazım. 2017'de naklen yayın gelir ihalesi var. Diyorlar ki, 'şu kadar para var, payımız şu olsun.' Ben federasyonun payının çok fazla olmasını düşünüyorum. Antrenör ile genç futbolcu gelişimi ve tesisleşmeyi yapsın. Almanya 10 yılda 800-900 milyon Euro harcadı. Fransa'da liseler ile işbirliği yapılmış. Zinade'nlar böyle çıkmış, bunlar 20 yıllık bir süreç. Biz istiyoruz ki hemen olsun. Bugün milli takım Avrupa ve Dünya şampiyonu olabilir diyemiyoruz. Samimiyet olmalı. Kendi çıkarı için değil Türk futbolunun gelişimi için çalışmak gerek. Bunlar için de çıkarsız çalışmak ve bilgili ve cesaretli olmak gerek. Bunları yapmadan naklen yayın ihalesinden 750 milyon dolar gelirse gelsin. Ondan sonra da dışarıdan bir 20-30 oyuncu daha alırsın. Kaybolup giden çok yetenekli genç futbolcu var." ifadelerini kullandı.
Yabancı oyuncu serbestisinin mevcut sistemde fayda getirmeyeceğini savunan Kafkas sözlerini şöyle sürdürdü, "Yabancı oyuncu serbestliğinin çok artısı ve eksisi olmaz. Benim elimde Emre ve Mehmet Topal varsa niye onların yerine yabancı alayım ki. Mesela iyi bir santraforum yoksa veririm parayı onu alırım. Barcelona altayapısından bir sürü oyuncu alıyor yetmediği yere mesela sağ beke Dani Alves'i veya başka bir yere başka bir ismi alıyor. Biz oyuncumuza hiçbir şekilde hiçbir değer vermiyoruz ki. Belki onlardan daha yetenekli oyuncularımız yok olup gidiyor. Çocuk, psikolojik ve fiziksel kırılmalar yaşıyor. Ben bunları çok uzun seneler önce kendimde bildiğim için söylüyorum. Belki yardıma ihtiyacı olan çocuklar var. Bizden çok iyi futbolcu olup da yokolan oyuncu biliyorum. Ben küçük resme değil büyük resme bakıyorum. Yabancı oyuncu sayısının çok katkısı olacağını zannetmiyorum. Milli takımda yabancı asıllı oyuncu alınmasına da karşıyım. Kendi oyuncumla mücadele etmeliyim. Almanya'da çok farklı kökenlerden gelen oyuncular var. Onları bir potada eritiyor alıp eğitiyorlar. Bizde zaten iki tane ırk var, o ırkın içinden de oyuncular çıkıyor."
"YILDA 3 MİLYON EURO ALIYOR, ÇAKIL TAŞI DEĞİL"
Emenike olayını da değerlendiren Tolunay Kafkas, "Emenike'yi kazanalım diyorlar. Büyük kulüpler ilke ve prensiplerle yönetilir ve bu kulüplerin sahibi taraftarlardır. Sahada koşmazsanız, taraftarda sizi yuhalayabilir. Neden Mehmet Topal'a tepki göstermiyorlar da Emenike'ye gösteriyorlar. 2. liğin bile başarısızlık olarak isimlendirildiği bir ortamda misketlerimi alıp çıkıyorum diyemezsin. Böyle yaparsan, taraftarla başkanı, yönetimle taraftarı karşı karşıya getirirsin. Bu oyuncu çakıltaşı almıyor ki; yılda 3 milyon Euro civarı bir para alıyor. Her seçim bir kaybediştir. Emenike'yi seçerseniz içeride başka kişileri kaybedebilirsiniz. Fenerbahçe'yi eleştirmek için söylemiyorum. Onu seçerseniz Webo'yu veya başka bir oyuncuyu kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. O maçı Fenerbahçe kaybetseydi, o hareketlerin sonuçları çok farklı şeyler doğurabilirdi. Bu yarışın içinde olamamak, Şampiyonlar Ligi'ne katılamama ve önemli bir parayı alamama riskiyle karşı karşıya kalabilirdin. Para alıyorsan profesyonel olacaksın. Hele hele teknik direktörü, başkanı zor durumda bırakmayacaksın. Yaparsan bedelini ödersin" diye konuştu.
Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic'in çok sıcak ve cana yakın bir resim çizdiğini vurgulayan Kafkas, Fenerbahçe derbisinde Emre ile arasındaki geçen gerginliği ise "Maçlar çok gergin geçiyor. Sadece bir maç oynanmıyor, futbolun ötesinde bir oyun oynanıyor. Oyuncular teknik adamlar stresli olabiliyor. Benim de hatalarım oldu, gergin olduğumuz zamanlar oluyor. Bu olayları büyütmek her iki taraf için de doğru değil. Benim de 'ah keşke böyle davranmasaydım' dediğim zamanlar oluyor. Bu da dış etkenlere bağlı olan bir olay" diye değerlendirdi.
"HAMZA HOCA'NIN ÖZÜR DİLEMESİ DOĞRU DEĞİL"
Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu'nun bazı maçlar sonrası özür dilemesiyle ilgili ise Kafkas, "Bir insanlık halidir. Özür dilemek bir insanda olması gereken iyi özelliklerden bir tanesidir. Ben taraftarla ve basın mensubuyla tartıştığımda özür diledim. Ama Hamza Hoca'nın özür dilemesini doğru bulmuyorum. Sen o an gördüğün doğru bir şeyi yapmaya çalıştın. Bunda yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ben taraftarla diyaloğa girdim bu doğru bir şey değil. Bazen çok oluyor. Abartılı olunca sıkıntılı oabilir" ifadelerini kullandı.
Şampiyonluk yarışını doa değerlendiren Tolunay Kafkas, "9 maçta az hata yapan takım şampiyon olacak. Ama takım kadrosu olarak Fenerbahçe'yi bir tık daha önde görüyorum. Ama bu şampiyon olacağı anlamına gelmez. Oyuncu kalitesi ve tecrübesi ile bir tık önde. Beşiktaş'ın da Galatasaray'ın de artıları var. Fikstür avantajı olarak da Galatasaray'ın avantajı var" dedi.
Karabükspor'un yeni teknik direktörü Yılmaz Vural'la göreve geldikten sonra konuştuğunu vurgulayan Tolunay Kafkas, "Yılmaz Hoca göreve geldiğinde konuştuk, eksileri artıları söyledim. Başarılar diledim. Karabük iyi bir takım, iyi organize olurlarsa Galatasaray için çok zor bir takım olur" diye sözlerini bitirdi.