Her şey geçtiğimiz yıl sonunda Honda'nın küresel mali kriz nedeniyle Formula 1'den çekilme kararı almasıyla başladı. Yıllarca Benetton ve Ferrari'de teknik direktörlük yapan, şampiyonluklar yaşayan ve 2007'de verdiği aranın ardından Honda takımının başında pistlere geri dönen Ross Brawn, takımın dağılmasına izin vermedi.
Takımın CEO'su Nick Fry'ın da desteğiyle hiç pes etmedi. Honda F1 takımını satın aldı. Emekliliğin eşiğindeki Rubens Barrichello ve spora ara vermesi kuvvetle muhtemel olan Jenson Button'ın Avustralya GP'sinin startında olması büyük bir sürprizdi. Ama, daha büyük sürpriz Mercedes motoruyla ilk yarışına çıkan takımın Avustralya'da hem sıralama turlarında hem de yarışta ilk iki sırayı almasıydı.
Williams ve Toyota'larla birlikte Brawn GP'nin arka difüzörlerinin kurallara uygun olmadığı iddia edildi. Diğer takımlardan itirazlar geldi. Sonunda Uluslararası Otomobil Federasyonu FIA sözkonusu difüzörlerin kurallara uygun olduğunu açıkladı.
Brawn GP ilk 7 yarışın 6'sından zaferle ayrıldı. Sezonun ikinci bölümünde ilk bölümdeki kadar farklı üstün değillerdi. Ama, Red Bull'dan başka da ciddi rakipleri yoktu.
Formula 1'in büyük takımları Ferrari, McLaren ve Renault erken havlu attı. Sondan bir önceki yarış Brezilya GP'sine tek rakibi Red Bull'un 35,5 puan önünde başlayan İngiliz takımı, Interlagos'ta en yakın rakibi Red Bull'un 25,5 puan önünde bitime 1 yarış kala şampiyonluğunu ilan etti.