SPOR SERVİSİ: BASINDA BUGÜN

Günün gazetelerinde öne çıkan haber ve yorumlardan bölümler...

NTV Spor 21 Eylül 2011 - 13:54

ZAMAN: TARİHİ KADINLAR YAZDI CEZAYI MANİSA KESTİ
(ERHAN GÜVEN)
Fenerbahçe'nin cezası sebebiyle sadece kadın ve çocukların stada alındığı maçta, Sarı-Lacivertliler Manisaspor'a puan kaptırdı. Tarihi gecede Şükrü Saracoğlu Stadı'nın tribünleri dolarken Kanarya, 48. dakikadan itibaren 10 kişi mücadele eden rakibi ile 1-1 berabere kaldı. Ligdeki ilk puan kaybını yaşadı.

BAĞIŞ ERTEN / RADİKAL
Anlaması, anlamlandırması zor bir memlekette yaşıyoruz; bu kesin. Son dakikada bir kararla, tıpkı savaş/kriz dönemlerinde stepne güç olarak cepheye/piyasa sürülmesi gibi, kadınlar zor dönemlerin pansumanı olarak kullanıyor. Ama ne oluyor; olay kendiliğinden değişiyor, dönüşüyor ve belki de dünya tarihinde ilk defa onbinlerce kadın, futbol aşkıyla mest olup yeri göğü inletiyor. “Önce kadınlar ve çocuklar”a inat; gemiyi kurtarmak için kadınlar ve çocuklar devreye giriyor, onları görünmez kılan futbol düzenine isyan ediyor. Bir yanda kadınları araçsallaştıran o kadim erkek zihniyeti, diğer yanda kadınların kabına sığmayan dinamizmi... Dün hakikaten inanılmaz bir şey yaşandı.

TURGAY DEMİR / FOTOMAÇ
Tek tek gazeteleri dolaşıp "falanca yazmasın, filanca bize yüklenmesin" deme şansları yok!.. "Şike konuşulmasın, bu konuda üzerimize gelinmesin!" deseler de olmaz… "Bizim aldığımız kararları tartışmayın, şu anda biz de ne yaptığımızı bilmiyoruz!" deme şansları da yok… O nedenle her güne maç koyuyorlar! Dikkat!... Her gün maç olacak ki, spor medyası şikeyi ya da TFF'nin aldığı yeni bir garip kararı tartış(a)masın. Kurnazlıkla uyguladıkları örtülü bir sansür bu. Futboldaki şaibeleri halının altına süpürmek ve tartışılmasını önlemek için buldukları çözüm: 7/24 futbol!.. Aksırıncaya, tıksırıncaya, bıktırıncaya kadar… Farkında bile değiller, ya da belki de farkındalar… Bir yandan futbola olan ilgiyi azaltıyorlar, diğer yandan başka bir sporun medyada hak ettiği yeri almasını önlüyorlar. Gazeteciler Cemiyeti, TSYD bu konuda bir şey diyebilir mi ya da der mi bilmiyorum ama spor basını olarak örtülü bir sansürle karşı karşıya olduğumuz kesin

BANU YELKOVAN / RADİKAL
Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda Kadınlar Günü'yle 23 Nisan karışımı bir hava hakim. Ama ne Kadınlar Günü, ne 23 Nisan tarihin hiçbir anında bu kadar kalabalık ve coşkulu bir kutlama görmemiştir o ayrı. Kadınların geneli formalı, şık ve makyajlı. Maça gelirken özenmişler, belli. Arada, “Ben burada ne yapıyorum?” tadında teyzeler de var ama azınlıktalar. Kaldırımda melül mahzun erkek taraftarlar. İçeri giren kadınların arkasından el sallıyorlar. Fırsat bu fırsat kocaya çocuğu kakalayan birkaç kadın da görüyorum kalabalıkta. Herkes misyonunun farkında: Bugün burada futbol tarihine geçilecek, takıma görülmemiş bir destek verilecek. Hedef buysa, işlem tamam! Her tribün ağzına kadar dolu. Sürreel bir film setinde gibi hissediyoruz. Kadınlar pek tezahürat bilmiyorlar ama gönülleri zengin. Selçuk Şahin belki de kariyerinde almadığı alkışı alıyor kadın taraftarlardan. Federasyon futbolu kadınlara ve çocuklara sevdirmek için başka yöntemler arasın, burada futbolu sevmeyene rastlayamadık.

FERYAL PERE / RADİKAL
Hayalci çobanın hikayesi vardır ya... Her akşam köye döndüğünde, kahvede miskin miskin oturan ahalinin “Bugün ne gördün çoban” sorusuna “Deniz kızları gördüm, zümrüt sular, dallarda meyvalar, kuşlar böcekler, çiçekler, binbir güzellikler...” benzeri tatlı yalanlarla cevap verir, oyalarmış. Bir gün gene koyunları herzamanki tepeye götürdüğünde, bir bakmış deniz kızları, zümrüt sular, meyvalar, kuşlar çiçekler, binbir güzellikler etrafonında. Akşam köye döndüğünde gene sormuşlar elbet, ‘Bugün ne gördün çoban'. Durmuş, dalmış biran, gözleri melul melul cevaplamış: “Ben bugün hiçbir şey görmedim”. Ben de dün akşam Saracoğlu'nda hiçbir şey görmedim. Onbinlerce kadın, çocuk içeride, eh bir yarısı kadar da dışarıda. 50 bin cıvıltı. 50 bin hikâye. Çok güzeldi. Ya orada olmasaydım. Yazık olurdu. Hikâyem eksik kalırdı. Oyuncuların ısınırken cıvıltılı tezahürata uyan gülücükleri gecenin unutulmaz özeti.

MELİS ALPHAN / HÜRRİYET
Etrafta 7'den 70'e bir dolu kadın formalar içinde, mavi peruklusu, soytarı şapkalısı, çarşaflısı, türbanlısı, minilisi, zengini, fakiri gruplar halinde.  Yüzlerinde bir sevinç, bir zafer ifadesi. İlk kez statların hakimi olmanın verdiği tatmin. Kapıya varıyoruz. Kadın carlaması diye bir şey varsa, onu alın, binle çarpın, bir de 10'a katlayın. Bir erkeği bu güruhun ortasına atsanız çiğ çiğ yerler. Polis memurları o anda doğduklarına pişman. Stat full. 100'üncü yıl marşıyla çığlıklar bir başlıyor ki... Gözünü sevdiğimin erkeklerinin bas perdedeki tezahüratları. Çığlıklar öyle tiz ki sanki bir milyon kişi aynı anda tırnaklarını kara tahtaya sürtüyor. Kadınların coşkusundan çocuklar tırsmış vaziyette. Türk kadını Kurtuluş Savaşı'nda mermileri kağnılarla cepheye taşıdı derlerdi ya. Neymiş anladım. Bu kadınları sürün cepheye, karşıda sağ adam kalırsa namerdim. Bu tecrübeden sonra kulak zarlarım epey hasar aldığı için daha da kadın kadına maç izlemeye gelmem. İyi yanı: Hiç küfür duymadım, kadın dayanışması neymiş anladım, kombineydi falan demeden her sınıftan kadını bir arada gördüm. Lakin ben okulların da, statların da karma olması taraftarıyım. Her şeyi bir kez denemeli ama işte dünya da erkeklerle güzel.

AYŞE ARMAN / HÜRRİYET
Dünkü maç kadınların zaferidir. Futbola dair en renkli karelerdir. Seyircisiz maçın, tarihe gömülmesidir. Fener zaten büyüktü. Ey siz Fener'in kadınları. Siz de büyüksünüz! Hem de çooook. Bekliyordum ama bu kadarını değil. 41 bin kadın. Çoluk çocuk. Hepsi Fener için orada. Sarışın kadınlar, esmer kadınlar, açık saçlılar, at kuyruklular, kırmızı ojeliler, sarı lacivert ojeliler, kukuletalılar, şapkalılar, renkli peruklular... Türbanlılar... Tutkulu, coşkulu Fenerli kadınlar... Destek olmaya gelmişler... Sadece Fenerbahçe'ye değil... Fenerli sevgililerine, kocalarına, oğullarına, kardeşlerine, babalarına... Bundan daha şahane bir şey yok. Ölürüm bu ülkenin kadınlarına. Dün bir kere daha, “Bu ülkede tatsız bir şey olmasına kadınlar izin vermez!” hissine kapıldım. Bir kere daha kadınların gücüne inandım.

ŞERMİN TERZİ / HÜRRİYET
Fenerbahçeli kadınların en sevdiği sloganın, “Sarı, lacivert şampiyon Fener”, “İşte şampiyon, işte taraftar” ve “Burası Kadıköy, buradan çıkış yok” olduğunu ve taparcasına sevdikleri Alex'e faul yapılınca, kulakları sağır eden bir “yuhhhhh!” çektiklerini gördük. Fenerbahçeli futbolcuların ayağına her top gelişinde ayağa kalkıp alkışladıkları, atkı sallamaktan bitap düştüklerini de. Gün, bir taraftan da tribünlerde güzel kadın çekeceğiz diye göbeği çatlayan kameramanların günüydü. Türk futbol arşivine ömür billah yetecek kadar kadın taraftar görüntüleri artık ellerinde. Ve gelelim zurnanın zırt dediği yere. Ben dahil, dün statta konuştuğum bazı kadınlar, TFF'nin kararını seksist bulduklarını söylüyordu. TFF'ye sorulacak ve cevapları merakla beklenen  sorular vardı. Bir futbol takımına verilecek en büyük ceza, maçlarını sadece kadınların ve çocukların izlemesi midir? Kadın, taraftar değil midir? Federasyonun kafasında yarattığı kadın taraftar imajı dolma, kısır, dizi, vur kafasına al ekmeği imgelerinden mi ibarettir? Eğer öyle değilse, seyircisiz maç oynama cezasındaki caydırıcılık bunun neresindedir?

İPEK DURKAL / HÜRRİYET
Şu statta onlarca kez maç izlemiş (kupa maçı dahil) ve bugün içeri girmeyi bırak kapısına bile yaklaşamamış biri olarak söylüyorum: Stat stat olalı böyle bir izdiham böyle bir kalabalık ve böyle bir dağınıklık görmedi. Bu satırları stadın karşısındaki kaldırıma oturmuş  yazıyor olmam durumu açıklıyordur herhalde. Benim gibi dışarıda kalan kadınların tamamı öfkeli, erkeklere taş çıkartacak bir itiş kakış var. En sık duyulan cümle “Çocuk var çocuk, çocuk eziliyor!” Çevik kuvvet, kadınlara laf yetiştiremiyor, kapının önü bir TV stüdyosunda çekilen kadın programından farksız! “Baksana sen bana” diye başlayan ve çaresiz polis memurlarının “Abla n'olur bi git ya” yalvarış cümlesiyle son bulan diyaloglara şahit oluyorum. İçeri girebilen şanslı kadınların bir kısmı da, “Ay içerisi çok kalabalık, çok gürültülü, panik atağım var benim” diye dışarı çıkmaya çalışınca kapıdaki kargaşa içinden çıkılmaz boyuta varıyor. Maç başladıktan yarım saat sonra dışarıda kalanlar teslim bayrağını açıyor ve yavaş yavaş dağılmaya başlıyor. İçeriden erkeklere taş çıkartacak tezahürat sesleri geliyor.

AKŞAM: BU ANI SONSUZA DEK SAKLANIR ARKADAŞ
*Böyle içten destek az bulunur. Sevindirmeyi ve sevinmeyi isterdik. Ceza almayalım ama bir ceza ancak bu kadar güzel olabilirdi. Meslek hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Tüm seyircimize sonsuz teşekkürler. (Aykut Kocaman)
*Tribüne gelen tüm kadınlara teşekkür etmemiz lazım. Bugün yaşadığım anıyı sonsuza kadar saklayacağım. (Alex)
*Buraya kadar gelip stadı dolduran herkese teşekkürler. Bu şampiyonlukla ölçülemez başka birşeydir. (Volkan Demirel)
*Değişik bir atmosfer vardı. Onlara hediye veremediğimiz için üzgünüz. Onların desteğini hissettik, erkekler kadar arkamızda olduklarını gösterdiler. (Yobo)
*Zevkli, eğlenceli bir geceydi. Sahanın içinde biz de oynarken eğlendik. (Ömer Aysan)
*Bugün (dün) tribünler çok güzeldi. Çok değişik sesler ve atmosfer vardı. Çocuklarımız F.Bahçe kazanamadığı için mutsuz oldular belki... Ama bizi de alkışladılar. Bu görüntüler çok güzeldi.    (Kemal Özdeş)
*Bizim istediğimiz bu görüntüler. Bayanların, çocukların gelmesi bizi çok sevindirdi. İnşallah sadece cezalı maçlarda değil, diğer maçlarda da bu görüntüler olur. Muhteşem (Murat Erdoğan)

GÜRCAN BİLGİÇ / SABAH
Fenerbahçe geçen seneki kimliğini kaybettiği, eski tarzını seçtiği ve dirençli olmayı bilen bir rakibe karşı oynadığını unuttuğu için hak ettiği krizi yaşıyordu.

RIDVAN DİLMEN / SABAH
Oynanan futbol, rakip, o andaki skor antrenörü oyuncu ve taktik değişikliğine sevk eder. Ama Aykut Hoca'nın sağ kanada Semih'i, santrfora Alex'i alması, 1-0 öndeyken ve rakip 10 kişiyken hataydı.

FANATİK: İKİ MUCİZE YAŞADIK
Sarı-Lacivertli ekibin başarılı hocası Aykut Kocaman, bu sezonki ilk puan kaybının umutlarını kırmayacağını söyledi. Tecrübeli teknik adam, ilginç bir gün yaşadıklarını belirtip, “İlk yarıda gol atmamız, ikinci yarıda ise yememiz mucizeydi. Sonucu son anda lehimize çevirdik ama ofsayt kararına takıldık. Maçta adaletli çalışan bir hakem vardı, davranışları hakkaniyetliydi ancak son hatası canımızı yaktı. Uzun bir süre sonra içeride gol yiyip, puan yitirdik. Bu derece dağınık ve dengesiz oynamamıştık. Bu kayıp, şampiyonluk yarışında istenen bir durum değil ancak umutlarımızı kırmaz. İki gün sonra Kayseri ile oynayacağız. Oraya diri bir şekilde gitmeye çalışacağız” dedi.

AKŞAM: ANAMIZ AĞLIYOR!
Volkan Demirel, Semih'in attığı nizami golü vermeyen hakeme isyan etti: 'Bizim hergün bazı söylenenlere cevap verdiğimiz yetmiyor gibi bir de verilmeyen golle uğraşıyoruz. Hakemler o dakikaya kadar mükemmel maç yönettiler ama golümüz verilmedi. Bizim her gün anamız ağlıyor, haksızlıklara cevap vermekten. Bari hakkımızı yemeyin. Aslında çok şey söylemek istiyorum. Haykırışlarım tamamen buna karşılıktır' 'Bu tarz şeylere maruz kalsak da dimdik ayaktayız. Emin adımlarla ilerleyeceğiz. Serimiz vardı sona erdi. Bir gün olacaktı bugüne kısmetmiş ama verilmeyen golün cevabını alamıyorum. Artık birileri hakkımızı versin, yeterince haksızlığa uğradık yeter artık.' Son saniyelerdeki nizami golü verilmeyen Semih de hakeme twitter'dan isyan etti. Tecrübeli golcü, 'Ben böyle bir yan hakem görmedim. Bir de bana '1 metre öndesin' diyor. Yazık emeğimize yazık. Desteklemeye gelen taraftarlarımıza teşekkürler. Kendi performansımı ben de beğenmiyorum' diye yazdı.

FOTOMAÇ: BÖYLE İYİ DEĞİL Mİ?
Fenerbahçe kaptanı Alex de Souza, maçtan sonra yaptığı açıklamada Futbol Federasyonunu alaylı şekilde eleştirdi. Alex, "Semih'in son saniyelerde attığı gol sayılmadı. Puan kaybettik, üzüntülüyüz. Ancak TFF'nin bize yaptığı bir iyilik var; 2 gün sonra yine maç oynama iyiliği. Üzerimizde yorgunluk var" dedi. Kaptan, kadın ve çocuklarının desteği için, "Dünyada rastlanmayacak bir durum" tanımlaması yaparken, "Tüm Fenerbahçelilere teşekkür ediyoruz" şeklinde konuştu. Maçı da değerlendiren Alex, "İyi oynadığımız söylenemez. Manisa iyi savunma yaptı. Biz de istediklerimizi ortaya koyamadık" ifadesini kullandı.

FANATİK: BATUHAN'IN AÇTIĞI DAVA BAŞLADI
Geçtiğimiz sezon, 6 Şubat 2011 tarihinde Galatasaray ile Eskişehirspor arasında Türk Telekom Arena'da oynanan lig maçında üzücü bir olay yaşanmıştı. Tribünden atılan cam şişe, 10 yaşındaki Batuhan Sağır'ın başına isabet etmiş ve ağır yaralanmasına neden olmuştu. Olay sonrasında Sağır Ailesi, Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş.'ye 249 Bİn TL'lik maddi ve manevi tazminat davası açmıştı. Dava dün görülmeye başlandı. İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, müşteki Batuhan Sağır'ın avukatı Ezgi Türk ile diğer taraf avukatları katıldı. Olayla ilgili delillerin toplanması için mahkemeden süre talep eden taraf avukatlarının talebini yerinde görülerek duruşma ertelendi.

SABAH: 5 DAKİKADA BAŞKAN
(ALİ ERDOĞAN)
Kulüpler Birliği Vakfı'nın olağanüstü toplantısı başladığında aday sayısı 4'tü. İlk geri adım atan "Ben çekiliyorum" diyen Orduspor Başkanı Nedim Türkmen'di. Türkmen'i Kayserispor Başkanı Recep Mamur "Böyle bir ortamda aday değilim" ifadesiyle takip etti. İbrahim Yazıcı "Çekilmiyorum" diye diretti. Seçime girildi. Eskişehirspor Başkanı Halil Ünal, "Tek adayda ısrarlıyım.Oylama durdurulsun" dedi. 5 dakika arada Yazıcı ikna edildi ve tek aday kalan Demirören Kulüpler Birliği'nin Aziz Yıldırım'dan sonraki başkanı oldu.

ZAMAN: BİRLİK BAŞKANI DEMİRÖREN'İN İLK TEKLİFİ: ŞİKEDEN DÜŞME OLMASIN
(BÜLENT KARADAŞ)
Şike soruşturması sebebiyle cezaevinde bulunan F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın istifasıyla boşalan Kulüpler Birliği Vakfı başkanlığına oybirliğiyle Yıldırım Demirören seçildi. Çiçeği burnunda başkan, ilk icraatlarının şike sebebiyle küme düşürülmenin kaldırılmasını sağlamak olacağını söyledi. Bu konuda Futbol Federasyonu'na başvuruyu yaptıklarını kaydetti.

AKŞAM: UEFA İZİN VERİRSE DÜŞME YOK
Kulüpler Birliği'nin yeni başkanı Yıldırım Demirören ilk kez açıkladı: "Yönetmeliğin değişmesi için 14-15 kulüp imza attı. Diğerleri de imzalayacak. Küme düşmenin kaldırılması için federasyona başvurduk. onlar da uefa ile konuyu görüşüyor. Hukukçularımız da inceliyor. UEFA'yla ters düşmemek gerekiyor. Çünkü yeniden ceza verebilir." İşte birliğin diğer kritik talepleri:

1- Sporda Şiddet Yasası değiştirilsin. Taraftarların işlediği suçlardan kulüp sorumlu tutulmasın.
2- Yasadaki şike ve teşvike verilen 5-12 yıl hapis cezası yerine sportif cezalar verilsin.
3- Yabancı oyuncuların transferinde TFF'ye ödenen harç kaldırılsın.
4- Spor Toto'nun maddi desteği daha güçlü devam etsin.
5- Önümüzdeki sezon uygulamaya başlanması yasal olarak öngörülen elektronik bilete geçiş ertelensin.
6- Statların yapımı ve yenilenmesi konusuna ağırlık verilsin.

HÜRRİYET: GS, TRABZON, ANKGÜCÜ KARŞI ÇIKTI
Yıldırım Demirören, 15 kulübün küme düşürülmesinin kaldırılması konusunda ortak düşüncede olduğunu, 3 kulübün buna karşı çıktığını belirtirken, “Bu kulüpler kim?” sorusuna, “Bunun cevabı bizde kalsın” demekle yetindi. Küme düşmenin kaldırılmasına karşı olan kulüplerin, Galatasaray, Trabzonspor ve Ankaragücü olduğu öğrenildi.

FANATİK: İSTİFA ETTİ AMA...
Lige çok kötü bir başlangıç yapan Gaziantepspor'da Teknik Direktör Tolunay Kafkas görevinden istifa etti. Ancak Başkan İbrahim Kızıl bu istifanın geçerli olmayacağını belirterek, "Tolunay duygusal bir arkadaşımız. Zor bir süreçten geçiyoruz. Ama Tolunay Kafkas'ın bizden ayrılması söz konusu olamaz. İstifasını kabul etmiyoruz" dedi.

HABERTÜRK: SİSTEM DİYE BİR ŞEY YOK
G.saraylı Selçuk İnan, taktik konusundaki sorulara açık yüreklilikle yanıt verdi... “Aslıdna sistem diye bir şey yok. Çıkıp oynuyoruz.”

FANATİK: KESİK!
Şenol Güneş, önce Manisa maçında, “Oyuna sonradan girenler yarar değil, zarar getirdi” dedi... Belediye sınavı sonrası ise, “Forvetimiz taç atıyor, sağ bek gol arıyor” diyerek mesajı verdi. Tırpanı ise dün vurdu, hedefindeki Henrique'yi 20 kişilik Samsun kadrosundan çıkardı.

MİLLİYET: SEMİH, KARTAL OLDU
Basketbolda çok ses getirecek kadro oluşturan Beşiktaş, bir NBA yıldızını daha renklerine kattı. Siyah-beyazlı ekip Cleveland Cavaliers'ta forma giyen 25 yaşındaki milli basketbolcu Semih Erden'le ‘lokavt' bitimine kadar anlaştı.