MİLLİYET: POLAT NOKTALADI
(NEVZAT DİNDAR)
Galatasaray Başkanı Adnan Polat, görevden ayrılması için yapılan çağrıları kesin bir dille geri çevirdi, “İstifa etmek, seçime gitmek gibi bir şeyi asla düşünmüyorum. Hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yok” diye konuştu
MİLLİYET: ‘AYSAL İSTİFAYI BEKLİYOR'
Sarı-kırmızılı camianın duayenleri arasında yer alan Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı İnan Kıraç, Başkan Adnan Polat'ı bir kez daha istifaya çağırdı ve başkan adayı olarak Ünal Aysal'ı gösterdi. Divan Kurulu toplantısına çok uzun bir aradan sonra katılan Kıraç, Polat'ın önemli işler yaptığını, ancak daha fazla yıpranmamak için görevinden ayrılması gerektiğini savundu.Ünal Aysal'ın adaylığı için eski başkanlardan Faruk Süren ile görüştüğünü kaydeden Kıraç, “Polat, 27 Mart'taki mali genel kuruldan önce istifa etmelidir. Kongrede ibra edilmelidir, ancak başkanlığı bırakmalıdır. Aysal, Polat istifa etmeden harekete geçmeyeceğini söyledi” dedi.
HÜRRİYET: GÖBEK BAĞI TARTIŞMASI
G.saray'ın divan kurulu toplantısının son bölümünde bir kongre üyesinin, konuşması sırasında ikinci başkan Işın Çelebi'ye laf atması salonun karışmasına yol açtı. Çelebi'nin, “Hayrettin Kozak'ın, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena'nın açılışının ardından, bizim söylemekte zorlandığımız sözleri kamuoyuna sarf etmesi nedeniyle kendisine teşekkür ederim” dediği sırada toplantıya misafir olarak katılan kongre üyesi Sait Bingöl, “Neden söyleyemediniz, göbek bağınız mı var?” diye bağırdı. Bunun üzerine bazı üyeler ayağa kalkarak Bingöl'ün üzerine yürümeye kalktı. Gerginlik artınca Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar, toplantının düzenini bozduğu gerekçesi ile Bingöl'ü dışarı çıkarttı. Çelebi ise “Evet benim göbek bağım var. Sayın Başbakan'a, Sayın TOKİ Başkanı'na büyük sevgim, saygım var. Bunu söylemekten de gocunmam. Çünkü statta büyük emekleri, destekleri var” dedi.FOTOMAÇ: 100 MİLYON TL KAVGASI
(YILMAZ ŞENOL)
Kavganın asıl sebebi ne hakem hataları ne de Futbol Federasyonu. Asıl neden para. Kıyamet ondan kopuyor. Çünkü ortada inanılmaz bir rakam var. Örneğin Fenerbahçe şampiyon olduğu taktirde, maç geliri, yayın geliri, sponsorluklar, kombine satışları, Şampiyonlar Ligi gelirleri, puan gelirleri, ürün satışları vs. olmak üzere yaklaşık 100 milyon TL'yi kasasına koyacak. Yani şampiyon olan takım Türkiye ve Avrupa'da neredeyse attığı her adımda para kazanacak. Bu durumda rakipleriyle arasındaki farkı açacak; daha büyük yıldızlar transfer edecek, böylece daha çok kombine ve ürün satacak, daha fazla tesis yapacak. İşte büyükler arasındaki asıl mesele bu. Amaç rakibin şampiyon olmasını engellemek ve böylece bu müthiş paraya kavuşmasını önlemek.
MİLLİYET: AZİZ YILDIRIM BIRAKMIYOR!
(CEMAL ERSEN)
Trabzon ve Beşiktaş'ın istifaya davet ettiği Fenerbahçe Başkanı'nın, Kulüpler Birliği başkanlığına devam edeceği öğrenildi. Yıldırım'ın, “Hakemler bizi kayırsaydı, iki yılda hem şampiyon olur, hem de kupaları alırdık” dediği bildirildi. ...Yıldırım'ın yakın çevresine “Birileri istedi diye bu görevi bırakacak değilim. Birkaç ay önce kalmam için ricada bulunan ve baskı yapanların bugün farklı konuşmaları da çok ilginç” değerlendirmesini yaptığı kaydedildi. Dün yapılması gereken, ancak kış şartları nedeniyle 15 Mart Salı gününe ertelenen Kulüpler Birliği Vakfı toplantısında söz konusu görüşlerini dile getireceği bildirilen Aziz Yıldırım'ın kendisine ve Fenerbahçe'ye yöneltilen suçlamalarla ilgili olarak da cuma günü bir basın toplantısı düzenlemeyi planladığı ifade edildi. ...Yıldırım'ın şöyle konuştuğu öğrenildi: “O zaman gelsinler iki ay süreyle hem Vakıf başkanlığını yapsınlar, hem de hakemleri diledikleri gibi atasınlar. Bu koltuğun meraklısı değilim. Kaldı ki Vakıf Başkanlığı'nın Fenerbahçe lehine kararlar için kullanıldığını bir Allah'ın kulu kanıtlayamaz. Öyle olsaydı iki yıllık başkanlığım döneminde bu takım hem şampiyon olur, hem de kupa alırdı. İlk yarı sonunda söyledim, şimdi de aynı şeyi savunuyorum. Bizim isteğimiz hakemlerin her takım için adil bir yönetim göstermesidir”.
OKAY KARACAN / ZAMAN
Aziz Yıldırım Ocak 2010'da Kulüpler Birliği tarafından alkışlar ve oybirliğiyle başkanlık koltuğuna oturtuldu. Hatırlayın tüm kulüplerin neredeyse iflas noktasına geldiği bir dönemdi. (Hâlâ öyle) Toplantıları boykot eden Beşiktaş'ın bile desteği vardı. Sebep neydi? Yapılacak yayın ihalesinde güçlü durabilmek ve mümkün olan en yüksek rakamı toplayabilmek. Bunun için en doğru aday oybirliğiyle seçildi. Aziz Bey'in ihale haftalarındaki siyasetini biliyoruz. Türk spor tarihinin en büyük parasını aldı televizyondan Türk futbolu.. Türk futbol takımları tarihî bir eşiğe geldiler, borçların kapatılabilme şansı doğmuştu. Peki bu yıl kasalarına giren ekstralarla ne yaptılar? Bir kısım borçlar kapandı mı? Hayır.. Takımlar daha güçlü oldular mı? Mesela iyi mi harcandı kaynaklar?.. Ne yazık ki olumsuz!.. Peki şimdi? Aziz Bey istifa etmeli..! Ya sonra? Kulüpler Birliği'ni yeri geldiğinde iktisadi bütünlük, yeri geldiğinde siyasi hizipleşme müessesesi haline getirmiyor mu yaşananlar? Açıkçası bugün yıldız transferi, tesisleşme, ürün satışına yönelik pazarlama gibi hayati konularda hatalar yaparak doğruyu bulan, müthiş bir kulüp yönetme verisine sahip, futbolcu, teknik adam, menacer, seyirci psikolojisini ezberine almış bir Aziz Yıldırım'a 'git' değil, 'kal' demek akıllıca olur.
MİLLİYET: ‘BAYRAK NAMUSUMDUR'
(METİN TOKAT)
F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın hemşehrisi olduğu için G.Birliği maçında Yobo'nun ofsayt pozisyonunda taraflı davranmakla suçlanan yardımcı hakemin yakın çevresine, “Görev yaparken, adalet duygusundan hiç uzaklaşmadım” dediği öğrenildi. “O pozisyonun dışında Niang ile Serdar arasındaki mücadelede penaltı kararına hiç müdahil olmadım. 11 yıldır Süper Lig'de görev yapıyorum ve maçtan sonraki suçlamalara çok üzüldüm. Ne Aziz Yıldırım ne de Nihat Özdemir'le hakemlik dönemimde hiçbir ortamda bulunmadım. Hiçbir kulüp başkanı ile ne havaalanında ne de herhangi bir ortamda sohbet ettim. Görev yaparken, adalet duygusundan hiç uzaklaşmadım. Çünkü elimdeki bayrak benim namusum ve şerefimdir.” “Gerekirse cep telefonu kayıtlarım incelensin. Bu konuda bir kişi herhangi bir şeyi kanıtlarsa hemen gereğini yaparım. Dicle Üniversitesi'nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapıyorum. Beni en çok üzen konu, emniyetle ortak olarak düzenlediğimiz Fair-Play ve Şiddeti Önleme Projesi kapsamında Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 1600 öğrenciye ders anlatan biri olarak karşılaştığım durum. Şimdi öğrencimin karşısında bu dersi verirken ne diyeceğim. Onları nasıl ikna edeceğim?
MİLLİYET: TAHKİM'E, ANAYASA GARANTİSİ
(CEMAL ERSEN)
Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu kararlarının kesin olduğu ve hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı hükmü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile garanti altına alındı.
Anayasa Mahkemesi'nin, Ankaraspor davasıyla bağlantılı olarak Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu kararları hakkındaki iptal kararından sonra Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı ve Futbol Federasyonu tarafından gündeme getirilen Anayasa değişikliği dün TBMM Anayasa komisyonunda kabul edildi. Ak Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Haraket Partisi ile Barış ve Demokrasi Partisi milletvekillerinin ortak girişimiyle kabul edilen yeni düzenlemeye göre “Tahkim kurulu kararlarına karşı yargı yolu” kapatılmış oldu. Futbol faaliyetlerinin yönetilmesine ve disipline ilişkin uyuşmazlıkların yargı denetimine tabii olmaksızın Tahkim Kurulu'nca çözümünü öngören Anayasa Değişikliği 59. madde kapsamında değerlendirildi.
“Sporun Geliştirilmesi” şeklindeki 59. maddenin başlığı “Sporun geliştirilmesi ve Tahkim Kurulu” olarak değiştirilirken komiyonda kabul edilen ve TBMM genel kuruluna gönderilen yeni düzenleme şu ifadeleri içerdi: “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disipline ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu Tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim Kurulu kararları kesin olup, bu kararlara karşın hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”
FOTOMAÇ: SEÇİM MALZEMESİ OLMAM
(SELÇUK MANAV)
Galatasaray Başkanı Adnan Polat, bir süredir menajerleri aracılığıyla görüştüğü dünyaca ünlü teknik direktör Marcelo Lippi'yi kızdırdı. İtalyan hocanın Polat'tan tek isteği vardı: Görüşmelerin gizli kalması... Ancak bu temaslar ve İstanbul'a geleceği haberinin sızdırılmasına Lippi'nin tepkisi büyük oldu. Fotomaç'a çarpıcı açıklamalar yapan Lippi, Galatasaray ile görüştüğünü ve prensipte "Evet" dediğini kabul etti. Ancak özellikle duyulmamasını istediği bu görüşmenin yayılmasına çok kızdığını da ifade etti. Polat'ın kendisini yaklaşan mali genel kurul öncesi koz olarak kullandığından şüphelenen Lippi, "Beni seçim malzemesi olarak kullanmasına izin vermem" dedi. Sadece 3 kişinin bildiği özel görüşmelerin duyulmasından ötürü çok rahatsız olduğu ortaya çıkan Lippi'nin yakın çevresine, "Muhtemelen bunlar Türkiye'de gündemi değiştirme çabaları olabilir. Yoksa sadece 3 kişinin bildiği ve gizli kalması sıkı sıkıya tembihlenen görüşmeler nasıl duyulur" diye dert yandığı öğrenildi.
AKŞAM: YA O GÜN KAPI KİLİTLENMESEYDİ
F.Bahçe kupada elenmiş. Soyunma odasında Aykut Kocaman futbolculara 'İyi çalışıyorsunuz ama sahada bunu gösteremiyorsunuz' demiş, 'O zaman sorun bende' sözünden sonra istifa edeceğini açıklamış... Ve içerde buz gibi bir havanın estiği o an... Kapı çalınıyor, yayıncı kuruluş F.Bahçe'nin hocasını canlı yayınına çağırıyor. Dışarı çıksa, 'İstifa ettiğini', herkesten özür dileyerek, 'Olmadı, istediklerimizi yapamadım' diyerek görevi bıraktığını açıklayacak. İkinci yarısının başlamasına 9 gün kala camia karışacak. Belki Antalya kampı olmayacak... Hoca arayışları başlayacak... İşte o kapının dışardan vurulduğu an çıkan üç tok ses kader anı oluyor. Futbolcular, teknik kadro istifa etmekte kararlı olan Aykut Kocaman'ı basın toplantısına göndermemek için koşup kapıyı kilitliyorlar. Ve şöyle diyorlar: 'Bırakıp gitmek yok.' Futbolcular hatalarını görüyor. 'Biz düzelteceğiz' deyip kendilerine inanmalarını istiyorlar. O gün Malatya havaalanında Kocaman'a 'İstifasını' sormuştum. Kafası karmakarışıktı. Ne yalanladı, ne de doğruladı. Sadece 'Sabah konuşalım' demişti. Bunun da nedeni, futbolcular ve teknik kadro gibi yönetimin de hocaya güven mesajı vermesi. Ve bir günde istifa, Santos ve Alex krizinin çözümlenmesi.
FOTOMAÇ: ÇARŞAMBA ORADAYIM
İbrahim Üzülmez'in, kulübün sözleşme feshini federasyona bildirmediği için zorda kaldığı öğrenildi. Resmi olarak sözleşmesi feshedilemeyen ve 1 milyon TLüzerinde birikmiş alacaklarını tahsil edemeyen futbolcunun, Beşiktaş menajeri Tuncay Yanık'la ve bazı yetkililerle yaptığı görüşmede, "Resmen ortada kaldım. Hiçbir konu netlik kazanmıyor. Sözleşmemi siz feshettiniz. Bu iş neden bu kadar uzadı" dediği ifade edildi. Tecrübeli oyuncu, gönderildiği günden bu yana hiç kimseye bu konuda yorumda bile bulunmadığının altını çizerek şöyle devam etti: "Bana 'sözleşmeni feshettik' dediler, 'tamam' dedim. Federasyona gidiyorum, bana Sen hâlâ Beşiktaş'ın sözleşmesi futbolcususun' diyorlar. Bu nasıl bir iş? Kimseden ekstra bir istekte bulunmadım. 25 gündür kimse sorularıma net cevaplar veremiyor. En fazla bir hafta daha bekleyeceğim. Olmadı, çarşamba sabahı Nevzat Demir Tesisleri'nde idmana çıkarım."STAR: İBO'DAN AFFEDİN ÇAĞRISI
Beşiktaş'ta kavga olayı sonrası gönderilen Üzülmez geri dönmek istiyor. İdari Menajer Tuncay Yanık'la görüşen eski kaptan “Takımın bana ihtiyacı var. İzin versinler döneyim” dedi. Yanık ise “Bunu yönetime ileteceğim” cevabı verdi
MİLLİYET: SCHUSTER GİDİYOR MU?
(MEHMET ÇİFTÇİ)
Beşiktaş'ta dün ilginç bir gelişme yaşandı. Teknik Direktör Bernd Schuster, avukatı Vicente Montes'i acil olarak İstanbul'a çağırdı. Alman hocanın İspanya'daki dostlarına da, “Dönebilirim” diye bir açıklama yaptığı öğrenildi.
AKŞAM: Q7 GİDİYOR, REYES GELİYOR
Sporting Lizbon'da yapılacak başkanlık seçimi, sadece Portekiz kulübünü değil, Beşiktaş ve Atletico Madrid'i de yakından ilgilendiriyor. Çünkü başkanlık seçiminin en büyük kampanya kozlarından bir tanesi Beşiktaş'ta olduğu gibi Portekiz'de de taraftarın sevgilisi olan Ricardo Quaresma.. Portekiz basını, Braz veya Perreira'dan birinin başkanlık koltuğuna oturması durumunda Q7'nin tekrar ülkesine döneceğini iddia ediyor. İspanya basını ise, Atletico Madrid'de forma giyen yıldız oyuncu Jose Antonio Reyes'in sezon sonunda Beşiktaş'a geleceğini iddia ediyor veReyes'in eski takım kaptanı Simao ile telefonda sık sık görüşüp Beşiktaş hakkında bilgi aldığı söyleniyor.
FANATİK: GENÇLERİ OYNATALIM
Alman hoca, takımlarını gördükleri kırmızı kartla yalnız bırakan Quaresma, Ferrari ve Sivok'a olan tepkisini dile getirdi. Bunun üzerine Adalı, “O zaman ligin geri kalan bölümünde gençlere yatırım yapalım. Altyapıdan gelen pırlanta gibi gençlerimiz var” dedi. Bu konuşma üzerine Schuster'in ligde kalan maçlarda özellikle Atınç ile Furkan'a daha fazla şans vereceği öğrenildi.
SABAH: DERBİ AŞKINA 4.5 SAAT!
Tüm hedefi Fenerbahçe derbisinde forma giymek olan Galatasaray'ın kaptanı Arda Turan dün Florya'da 4.5 saat süren iki idmanla hazırlıklarını sürdürdü. Sabah takım arkadaşlarıyla birlikte salonda çalışan ve 4 takım halinde oynanan basketbol maçında yer alan genç yıldız, öğleden sonra özel bir program dahilinde fitness salonunda çalıştı. Arda'nın operasyon geçirdiği kasığından bir şikayetinin bulunmadığı, tek eksiğinin uzun zamandır 90 dakika maç oynamaması olduğu ifade edildi.
AKŞAM: 5 MİLYON EURO'LUK VURGUN
Televİzyon yayını yok, tribünlerde seyirci az ve hakemlerin de resmi olarak milli maç yönetme lisansları bulunmuyor. İşte o maçlar Antalya'da Letonya'nın Bolivya'yı 2-1 yendiği, Bulgaristan'ın da Estonya ile 2-2 berabere kaldığı karşılaşmalardı ve 2.5 gol üstü biten mücadelelerde 7 gol de penaltılardan gelmişti. UEFA'nın da soruşturma açtığı bu maçlarla ilgili Almanya'nın Stern dergisi Singapur bahis mafyasını deşifre etti. Maçları organize eden şirketin sahibi Anthony Santia Raj ve Wilson Raj Peru ilgili federasyonlara organizasyon paralarını yatırdı. Bu isimler, her iki maçı da yöneten Macar hakem Krisztian Selmeczy'yi ayarladı. Daha sonra Singapur merkezli çok yüklü bir bahis oynandığı ortaya çıkarken, Santia Raj ve Raj Peru'nun 5 milyon euroluk bir kazanç elde ettikleri belirtildi. Stern dergisi, bu ikilinin aralarında 5 milyon euroyu bölüştüklerini iddia etti.
SABAH: LUCESCU DEVRİMİ
(GALİP ERCAN ÖZTÜRK)
Galatasaray ve Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Lucescu, 2004 yılında başına geçtiği Shakhtar Donetsk ile adeta üç büyüklere ders verdi. Şu anda Beşiktaş'ın başında yer alan Bernd Schuster'den koltuğu devralan Rumen teknik adam, 2004'e kadar sadece bir lig şampiyonluğu bulunan Shakhtar'ı altı yılda dört kez şampiyonluğa ulaştırdı. 2009 yılında İstanbul'da oynanan UEFA Avrupa Ligi finalinde Werder Bremen'i uzatmada deviren Shakhtar Donetsk'e tarihindeki ilk Avrupa Kupası'nı getiren 66 yaşındaki teknik adam, bu ekipte inanılmaz bir galibiyet yüzdesi de yakaladı. Şu ana kadar onun yönetiminde Shakhtar 290 maçta, 198 galibiyet, 46 beraberlik, 46 mağlubiyet aldı. Lucescu döneminde Shakhtar'ın galibiyet yüzdesi yüzde 68.28 oldu. Yedi sezonda transferde de dengeli bir politika izleyen Lucescu, oyuncu satışından 125 milyon Euro gelir elde ederken, transfere 161 milyon Euro harcadı. Bu dönemde Shakhtar sadece 36 milyon Euro transfer zararı ederken, eski takımlarından Beşiktaş'ın zararı 82.5 milyon Euro, Galatasaray'ınki ise 47 milyon Euro oldu. Lucescu, Şampiyonlar Ligi'nde bu sezon sekiz maçta yedi galibiyetle Shakhtar Donetsk'i tarihinde ilk kez çeyrek finale çıkardı.