Amerika'nın da kralı Nadal

Sezonun son Grand Slam turnuvası Amerika Açık'ta, mutlu sona Rafael Nadal ulaştı.

NTV Spor 14 Eylül 2010 - 09:43

Amerika Açık erkekler finali,  3. yıl üst üste yağmur nedeniyle ertelenmişti. Final gününe de yağmur damgasını vurdu. Yağış nedeniyle yaklaşık 2 saat duraklayan karşılaşmada,  Rafael Nadal ile Novak Djokovic kozlarını paylaştı.  Final öncesi, Djokovic'in galip geleceğini düşünenlerin sayısı hiç de az değildi.  Zira Sırp raket,  yarı finalde Roger Federer'i elemişti ve bugüne dek İspanyol rakibi ile oynadığı 10 maçın 7'sini kazanmıştı.  Nadal ise Amerika Açık'ta ilk kez finale yükseliyordu.

Federer karşısında inanılmaz şekilde 20 kez servisinin kırılmasını önleyen Djokovıc, Nadal ile de büyük bir mücadeleye girdi.  Çok uzun oyunlara sahne olan ilk seti Nadal 6 - 4 kazandı.  Ancak Djokovic pes etmedi.  Federer ile çok yıpratıcı 5 setlik bir mücadele veren Sırp raket,  2. seti 7 - 5 aldı.  Ancak turnuvadaki ilk setini kaybeden Nadal, ardından oyunun tüm kontrolünü eline aldı. 3. seti 6 - 4, son seti  de 6 - 2 kazanan İspanyol raket,  3 saat 43 dakika süren final maçı sonrası, kariyerinin ilk Amerika Açık şampiyonluğuna ulaştı.

Kupa töreninde; "Bu tüm hayallerimin de ötesinde.  Kazandığıma gerçekten inanmak için, kupayı birkaç saniye daha elimde tutmak istiyorum" ifadelerini kullandı.  Djokovıc ise Nadal'ın şu anda dünyanın en iyi oyuncusu olduğunu vurguladı ve kazanmayı hakettiğini söyledi.  Henüz 24 yaşında 9. Grand Slam şampiyonluğunu yaşayan Nadal bu sonuçla,  4 Grand Slam turnuvasında da mutlu sona ulaşan 7. tenisçi olarak da tarihe geçti.

İŞTE NADAL'IN KARİYERİ
Belki servisleri çok etkili değil. En iyi forehandlere - backhandlere sahip olduğu da söylenemez.
Ancak iş savaşmaya, kazanma azmine, çevrilemez denilen topları çevirmeye, psikolojik olarak rakibi yıpratmaya gelince, bugünlerde dünyada ondan iyisi yok.

Rafael Nadal emin adımlarla, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi tenisçisi olma yolunda ilerliyor. 1986 yılında Mallorca'da doğan Nadal, sporcu bir aileden geliyor.

Amcası Miguel Angel Nadal, Barcelona'nın unutulmaz futbolcularından biriydi. 2001 yılında henüz  15 yaşında profesyonel olan İspanyol raket,  aslında kariyerine sağ elini kullanan bir tenisçi olarak başladı. Ancak koçu ve akıl hocası Toni Nadal'ın tavsiyesiyle her gün uzun saatler çalışarak sol elini geliştirdi.

Nadal'ın dünya tenis sahnesine çıkışı ise 2005 yılında oldu. Hemen hemen tüm İspanyol tenisçiler gibi o da toprak kortta çok iyiydi. Ancak kimse, Nadal'ın katıldığı ilk Roland Garros'u kazanmasını beklemiyordu. O yıl Fransa Açık'ı kazanarak herkesi hayretler içinde bırakan Nadal, 2006-2007 ve 2008'de de mutlu sona ulaştı.

2009'da Robin Soderling karşısında, Fransa Açık'taki ilk yenilgisin alsa da, bu yıl zafer yine Nadal'ın oldu.  O'nun için, "Roger Federer'in tenis dünyasındaki hegomonyasına son veren adam" diyorlar. Zira Nadal, Federer'in arka bahçesi olarak gördüğü Wimbledon'da da adından çok söz ettirdi.

Onun kadar iyi bir toprak kort oyuncusunun, çim kortta başarılı olamayacağını düşünenlere Nadal'ın yanıtı 2008'de geldi. Genç İspanyol o yıl, tenis tarihine geçen final maçında,  Roger Federer'i yenerek, kariyerinin ilk Wimbledon şampiyonluğuna ulaştı.
 
Bu yıl da Wimbledon'da zafer başarılı tenisçinin oldu.Nadal,  2009 yılında Avustralya Açık finalinde de, Roger Federer ile tenis klasikleri arasına giren bir maçta karşı karşıya geldi. 5 set süren maçta rakibini yenen Nadal,  sert kortta da başarılı olabileceğini herkese gösterdi.Nadal'ın Grand Slam koleksiyonunda tek eksik Amerika Açık'tı.

Daha önce finale bile yükselemeyen İspanyol raket, bu yıl Novak Djokovic karşısında büyük önem verdiği Amerika Açık'ı da kazanmayı başardı.

Nadal böylece, 4 Grand Slam turnuvasında da şampiyonluk sevinci yaşayan 7. tenisçi oldu.  Nadal, 1969 yılında Rod Laver'ın ardından, aynı sezon içinde Roland Garros, Wimbledon ve Amerika Açık'ta zafere ulaşan ilk tenisçi unvanını da eline geçirdi.

Görünen o ki  9. Grand Slam şampiyonluğunu kazanan Nadal,  geçen yılın büyük bölümünde kendisine sorun yaratan sakatlıklardan uzak durabilirse, kariyeri sona erdiğinde gelmiş geçmiş en büyük tenisçi olarak anılma şansına sahip.