Cahit Yavuz - Eski bir voleybolcu olarak damarıma bastı bu Yeşilyurtlu genç kızlar. Hatta onların genç hocası Kamil... Neymiş efendim 17/24 yaş aralığındaki çocuklarla ülkeye bir CEV Kupası getirmişler. Olacak iş değil. Bu işleri şu aralar Vakıfbank yapıyordu.
Eczacıbaşı mı?.. O şu aralar eski oyun sistemi maduru. Yeşilyurt da nereden çıktı?!! Oysa ki roller belliydi Türk voleybolunda. Türkiye'de hangi takım şampiyon olacak, Avrupa'dan kupaları hangi takımlar getirecek... Bunlar belliydi. Bu tam da tekere çomak sokmaktır. Başka bir şey değil...
İşte benim takıldığım kafa da bu.
Bir voleybolsever olarak duygumu çok net olarak ifade edeyim de kafalar karışmasın. Abicim; bunca zamandır Vakıfbank'ın, Eczacıbaşı'nın şampiyonluklarını duyaaa duya alıştım bir şeye. Neye mi? Türk voleybolunun şirketlere teslim edilmiş haline. Zehra'nın, Edanın, Ebrar'ın, Hande'nin ve o canlarını dişine takarak mücadele eden tüm takımların kişisel fanları ve voleybola, çocuk gelişimi adına kıymet veren ebeveynler olmasa, bu ülkede Voleybol konuşulacak halde değil. Bunca başarıya ve uluslararası şampiyonluklara rağmen bu garip bir durum değil mi?
Sporun en önemli özelliğidir değer yaratmak. Yani tüm sporcular ve takımlar sahaya değer yaratmak için çıkarlar. Eğer siz, sahaya çıkıp mağlup olanların değersiz olduklarını zannediyorsanız bu mecrada işiniz olmaz. Sürekli kazanıyorsunuz da çok değerli olamazsınız. (Vakif/Eczacı) İşte damara basılan yer de burası. Spor sadece kazanmak, sadece şampiyon olmak için yapılmaz. Değer yaratmak için çıkılır sahaya. Maç rakiple oynanır. Yenilse de rakibin sahadaki varlığı bile değerlidir. O olmaz ise sporun anlamı kalmaz.
Kamil Söz yönetimindeki Yeşilyurt tam da bunu yapmıştır. Türk vokeyboluna değer katmıştır. Üstelik ağırlığı Vakıfbank ve bir de Eczacıbaşından genç sporcu alarak. Bu yazıyı yazmak için özellikle bekledim. Federasyon nasıl bir kutlama yapacak. Takımların diğer voleybolcuları nasıl mesajlar verecek. Çünkü, çoğu, başka takımın alt yapısından geldi. Oradaki arkadaşları ve ablaları neler düşündü? Neden böyle bir beklentim oldu onu da belirteyim. Bu çocukları Kamil hoca, Guidetti ile yaptığı iş birliği ile toparladı. Ve Yeşilyurt takımı böyle oluşturuldu. Hocanın, bu organizasyon ile genç voleybolculara kattığı değer ayrı, voleybolumuza kattığı değer ayrı. Bir de hocanın ağzından dinleyin derim bu şampiyonluk hikayesini. Çünkü, çocuk denecek yaştaki gençlerle onların kaldıramayacağı ağırlıktaki maçlarla bir şampiyonluk yaşandı.
Bu kadar genç bir takıma, nasıl bir çalışma, nasıl bir mentörlük yaptı? Bunun iyi incelenmesi ve diğer takımlara ilham kaynağı olarak sunulması gerekir. Çünkü şampiyonluk yaşayan bu gençlerin neredeyse tamamı geleceğin A Milli voleybolcuları olacak.
O halde lafı fazla uzatmadan şunu belirtebilirim. Dünya başkenti İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Yeşilyurt'un uluslararası arenadaki bu şampiyonluğu Vakıfbank'ın tüm şampiyonlukları kadar değerli ve kıymetlidir. (Genç sporcuları veren Vakıfbank'ı da tebrik ediyoruz. Anlatmak istediğim şey başka) Ve bu kıymet sadece voleybolu yönetenlerce değil Yeşilyurt'un bağlı olduğu Bakirköy Belediyesi ve kamu yöneticileri tarafından da spor kamuoyunun gözü önünde takdir, tebrik edilmelidir. Ki, mücadelesine aşkla, heyecanla devam etsin.
Onların şampiyonluk ilanları verecek parası yoksa, buna da çare bulunmalı ey spor medyası...