Alper Öcal · lambuja.blogspot.com
Nick Hornby'nin yazdığı gibi; futbol genellikle aniden, nedensiz ve açıklamasız sevilir. Sevdiğin futbolun, tuttuğun takımın şifrelerini izledikçe çözersin.
Brezilya futbolunun şifreleri;
- Arthur Friedenreich'in futbolu beyazların kafesinden alıp siyahların ayağına getirirken gösterdiği mücadelede,
- Maracana'nın taş tribünleriyle birlikte gömülen hayalkırıklığında,
- Garrincha'nın çarpık ve biri diğerinden kısa bacaklarının ürettiği sihrinde, alkolik yalnızlığında
- Pele'nin 17 yaşındaki mucizesinde,
- Zico'nun hiçbir Dünya Kupası'nı tavlayamayan şiirsel zarafetinde,
- Mario Zagallo'nun yorulmak bilmeyen taktik zekasında,
- Joao Saldanha'nın 1970 Meksika öncesinde Emilio Medici diktasına karşı sergilediği korkusuz tavırda,
- Ronaldo'nun hızında, Kaka'nın akıcılığında, Lucio'nun kararlılığında, Maicon'un enerjisinde, sambanın ritminde, pelada'nın adanmışlığında, eu sou brasileiro ile birleşen düşman tribünlerin coşkusunda saklı.
- Sarı yeşil formanın üzerinde uçsuz bucaksız plajlardan süzülen ölü yaprak vuruşunun, yoksul favelaların daracık sokaklarında atılan paradinha ile yeşeren umudun , Amazon eteklerinde yaşanan ginga'nın izleri var.
- Brezilya'da milli takım maç yaparken yarım gün resmi tatil.
- Brezilya'nın her köşesinde futbol, futbolun her saniyesinde Brezilya var.
Yenilikçi Brezilya
Brezilya'nın kazandığı 5 Dünya Kupası şampiyonluğunun 2 ortak noktası var. Futbolun birbirinden farklı anlayışlarla oynandığı yıllarda kazanılması ve her şampiyonluğun karşısına Brezilya'nın içsel ya da Dünya çapında trend olmuş büyük taktik yenilikler koymuş olması.
1950'li yıllarda Dünya 3'lü savunmayı temel alan WM, WW veya türevlerini oynarken, Brezilya 4-2-4 dizilişini benimseyerek blok halinde hücum eden ve savunma yapabilen, dengeli ve akıcı bir oyun ile 1958'i kazanır.
1962'de 4-2-4 moda olmuşken, Brezilya 4-2-4'ün açıklarından birini ortasahadaki iki santrhafın yanına çekerek 4-3-3 ile Şili'de şampiyon olur. 1970'deZagallo, futbolculuğundaki 4-2-4'ü revize edip 4'lü savunmanın kanat beklerini hücuma çıkararak, dizilişe taktiksel bir açılım getirir ve delicesine hücum eden Brezilya finalde catenaccio ustası İtalya'ya 4 atarak şampiyon olur.
Zagallo'nun Carlos Alberto Parreira ile birlikte 1994'te şampiyon olurken yaptığı yenilik ise 3-5-2'nin liberosunu öne kaydırarak günümüzdeki çağdaş dizilişlerin temel direği olan önliberoyu yaratmasıdır. 2002'de de Scolari mevcut kadrosuna öldü denilen 3'lü savunmayı adapte edip, klasik dizilişteki 3 santrfordan 1'ini ortasahaya serbest oyuncu olarak yaklaştırarak kupaya uzanmıştı.
Futbol artık taktik olarak zirveye yaklaşmış durumda, yapılacak hamleler sınırlı ama Dunga'nın yaratıcılığını zorlaması şart.
1998'ten 2010'a 4-2-2-2
Brezilya'da şu an ki gelenek Luxemburgo'nun 4-2-4'ü evirerek ortaya çıkardığı simetrik bir 4-2-2-2. Dunga da bu dizilişi tutuyor. 1998'de bu diziliş ile finale kadar ilerlemişler ancak Fransa'nın duran toplarına engel olamamışlardı. Dunga oyuncu olarak son Dünya Kupası'nda yapamadığını, bu kez aynı diziliş ile ilk teknik direktörlük deneyiminde yapmak istiyor.
Bu dizilişte bildiğimiz türden kenar yahut açık oyuncuları yok. Bütün bir kulvar tıpkı 3'lü dizilişlerde olduğu gibi kanat beklerine ait. 2 kanat oyuncusundan yapılan tasarruf ise gerektiğinde ortasahayı gerektiğinde forveti 4'leyebilecek 2 ön ortasahadan yana kullanılıyor. 2 santrfor, 2 ön ortasaha ve hücumcu kanat bekleriyle dizilişin yaşayacağı defansif soruna karşı geliştirilen 2 taktik var. Bekler dönüşümlü olarak hücuma çıkarılıyor ve önliberonun görev tanımı değiştiriliyor. 4-2-2-2'nin önliberoları, çağdaşlarından farklı olarak işin hücum kısmına pek bulaşmıyorlar ve çabuk bir şekilde topu ya beklere ya da önlerindeki 2 ön ortasahaya taşıyorlar. Hatasız yapmaları gereken şey, yakınındaki kanat beki hücuma çıktığı zaman yakınındaki stoper ile aralarında kalan sınırlı bölgede iyi yer tutarak, rakiplerin olası kontralarına set olarak kazandıkları topu çabucak oyuna sokmak. Diğer önlibero da bu sırada öndeki 2 ön ortasahaya yaklaşıyor. Dizilişteki bu kaymalar, üçlü blok kullanılmadığı halde sahanın her yerinde üçgen oluşturulmasına da imkan veriyor.
Bu dizilişi kusursuz oynamanın olmazsa olmazı Cafu tarzı iki kanat bekine sahip olmak. Diğer kilit nokta ise hücumu yapacak ileri 4'lünün hareketli, tempolu, alan ve taktik bilgisi üst düzey oyunculardan oluşması.
Kadrodaki yetenekleri kısıtlı, defansif ve tecrübeli ortasaha rotasyonunun sebebi önliberoların bu dizilişteki görev tanımları. Hücum silahları Kaka, Luis Fabiano, Robinho, Nilmar, Grafite ve Elano kulüplerinde geçen sezon pek istikrarlı ve ümit veren bir grafik çizmediler ama bu onların yeteneklerinden ve manevra kabiliyetlerinden götürmüş değil. Milli takım çatısı altındaki uzun birliktelikleri ve motivasyonları sayesinde formlarının beklenenin üstüne çıkması olası. Kısa vadede halledemeyecekler tek sorunları tempo olacak.
Dunga'nın Kumarı
Brezilya'nın yumuşak karnı ise sol bek. Dunga göreve geldiğinden bu yana en çok denemeyi sol bekte yaptı. Andre Santos, Kleber, Fabio Aurelio, Filipe, Marcelo, ama aradığını bulamadı. Son çare olarak Lyon'un sol açığı Michel Bastos'u çağırdı ve Güney Afrika için son kararı da bu oldu. Bastos'un alternatifi ise 33 yaşındaki Gilberto. Gençliğinde Tottenham ve Hertha Berlin'de sol bek olarak kariyer yapan Gilberto'nun, ülkesindeki Cruzeiro forması ile son 1 senedir 10 numara gibi oynadığını da belirtelim.
Gruptaki rakipler Portekiz ve Fildişi Sahili'nin sağ açık rotasyonları düşünüldüğünde, Brezilya'nın işinin hayli zor olduğunu belirtmek gerek.
Dunga'nın bu zaafı değerlendirebilecek kudrete sahip rakiplere karşı geliştirdiği çözüm; santrforlarının birinden feragat edip, ortasahasını 3'lemesi. İşe yarayıp yaramayacağını görmek için fazla beklememize gerek kalmayacak.
İkinci Adam Portresi
Manoel ve Anisia Sisenando çiftinin 1981 yılında doğan ikizlerinin genç olanı Maicon. 1981 yılında ağabeyi Marlon'dan 5 dakika sonra Novo Hamburgo'da doğuyor. İsimleri ünlü aktörler Michael Douglas ve Marlon Brando'dan esinlenme. Baba Manoel ikizler doğar doğmaz göbek kordonlarını alıp, Novo Hamburgo Stadı'nın zeminine gömerek oğullarından bir tanesinin çok iyi bir futbolcu olması dileğinde bulunuyor.
Marlon bu konuda sivrilemiyor ama Maicon 13 yaşındayken Gremio'nun altyapısına yazılıyor. Gremio o zamanlar ortasaha oyuncusu olarak oynayan Maicon'u beğenmiyor. Maicon'un umudu kırılsa da, babasının bağlantıları sayesinde Criciuma'da bir kez daha şansını deniyor. Bu kez ortasaha olarak değil, sağ bek olarak. Ona bu aklı topla çok çabuk olduğu ve ileri çıkmayı çok sevdiği için babası veriyor. İyi ki de veriyor.
Maicon kısa zamanda Criciuma'nun vazgeçilmezlerinden oluyor ve Cruzeiro'nun dikkatini çekiyor. 20 yaşındayken 1,8 milyon Brezilya reali karşılığında Cruzeiro'ya gidiyor. Başlangıçta Maurinho'nun arkasında yedek bekliyor ancak 13 numaralı formasıyla sahaya çıkar çıkmaz şansını iyi değerlendiriyor. Bundan sonra da uğur yaparak 13 numarayı hiç bırakmıyor. Brezilya U23 takımıyla Paraguay'a attığı nefis golün ardından, 2004 yılında kendisini uzun süredir izleyen Fransa'nın Monaco takımına transfer oluyor. Sonrası bildik hikaye.
Maicon bu sezon Avrupa liglerinin en formda oyuncularının başında. Inter formasını büyük bir istikrar ve başarıyla taşıyarak 3 kupa birden kazandı ve takımının hem savunmada hem de hücumdaki en önemli sac ayaklarından biri oldu. Brezilya forvetini sürükleyen Kaka, Luis Fabiano ve Robinho'nun sezon süresince kulüpleriyle olan ilişkileri, yaşadıkları sakatlıklar ve buna bağlı form istikrarsızlıkları düşünüldüğünde, Maicon'un katkısı Brezilya hücumlarının kalitesinde çok belirleyici olacaktır. 28 yaşındaki oyuncu bir sağ bekten çok daha fazlası olduğunu sezon boyunca ziyadesiyle gösterdi.
Kariyerindeki ilk Dünya Kupası'nda kazanacağı şampiyonluk şüphesiz unutulmaz olacaktır.
Bunları Biliyor musunuz?
- Brezilya bugüne dek düzenlenmiş tüm Dünya Kupalarına katılan tek ülkedir.
- Brezilya katıldığı 18 Dünya Kupası'nda oynadığı 92 maç ile kupa tarihinde Almanya ile birlikte en fazla maç oynayan ülkedir. Brezilya'nın bu maçlarda aldığı 64 galibiyet, attığı 201 gol ve kazandığı 5 şampiyonluk Dünya Kupası tarihinde rekordur.
- Brezilyalı Ronaldo, attığı 15 gol ile Dünya Kupası tarihinin gelmiş geçmiş en çok gol atan futbolcusudur.
- Pele sadece 17 yıl ve 239 günlükken, 1958 İsveç'te Galler'e attığı golle turnuva tarihinin en genç yaşta gol atan oyuncusu olmuştur. Pele aynı zamanda 4 Dünya Kupası'nda gol atabilen 2 oyuncudan biridir. Diğeri Alman Uwe Seeler'dir.
- Brezilya'nın bugün giydiği yeşil süslemeli sarı forma, mavi şort ve beyaz konçlardan oluşan üniforması, Maracana'da Uruguay'a kaybedilen 1950 finali sonrasındaki beyaz formanın uğursuz ilan edilmesine üzerine giyilmeye başlanmıştır. Tasarımı 19 yaşındaki Aldyr Garcia Schlee'ye aittir.
- Bugüne kadar, Brezilya doğumlu tam 85 futbolcu 35 farklı ülkenin milli takımı adına oynamışlardır. Güney Afrika'da da Portekiz'den Pepe, Liedson ve Deco, Almanya'dan Cacau, Amerika Birleşik Devletleri'nden Benny Feilhaber Brezilya doğumlu olup da başka ülkeler için ter dökecek futbolcular arasında yer alacak.
Teknik Direktöre Mesaj
Dunga'nın Brezilya basını ve kamuoyunda en sert eleştirildiği nokta kadro seçimleri. Neymar, Ganso, Hernanes, Sandro gibi genç yetenekleri görmezden gelmesi; davet alan meslektaşlarına nazaran çok daha yüksek potansiyel taşıyan Ronaldinho, Pato, Anderson, Alex Costa, Hernanes gibi oyunculara kapıları kapatması; kadro seçiminde iç – dış dengesini gözetmeyerek Avrupa'da oynayan oyunculara sarılması ve ‘dokunulmazlar' adı verilen 18 kişilik bir grubu form durumları ne olursa olsun kadroya davet etmesi bu eleştirilerin odağındaki detaylar.
Durum o kadar vahim bir hal almıştı ki; Brezilya'da Chico Maia'nın başını çektiği bir grup aktivist, ülke genelinde kiraladıkları billboardlar aracılığı ile Dunga'ya defalarca mesaj gönderdiler. Tribünlerde onlarca pankart Dunga'yı hedef aldı ama nafile. Ben de nefesimi boşuna tüketmeyeceğim.
Mesele Dunga'ya mesaj vermek değil yeğen, mesele Dunga'nın verdiği mesajı alabilmek.
Takımın Abisi & Çaylağı: Gilberto Silva - Ramires
Gilberto Silva 8 yıldır taşıdığı 8 numaralı Brezilya formasını ilk kez 2002 Kore & Japonya'da giymişti. Daha önce Dunga'nın ıslattığı o formanın ağırlığı altında ezilmek bir yana, kupada Brezilya'nın en dikkat çeken oyuncularından biri olarak mutlu sona ulaşmış ve Avrupa'nın sayılı kulüplerinden Arsenal'e transfer olmuştu.
Devir teslim saati bu kez Gilberto Silva için işliyor. 33 yaşına geldi ve bu onun son büyük turnuvası. 8 numaralı forma, 2010 sonrasında Cruzeiro ve Benfica'da 8 numarayı başarıyla terleten 23 yaşındaki Ramires'in olacak.
Rakiplere Mesaj
2014'te, kendi evimizde ünvanımızı koruyacağız.
İyi Senaryo
2006'da elde edilen çeyrek finalin başarısız sayıldığı bir ortamda, Brezilya için oynanacak yarı final görece iyi senaryodur. Velakin 5 kez Dünya Kupası kazanan bir ülke için mutabık olunacak yegane iyi senaryo şampiyonluktur. Hele de 2014'te, kendi evinde ünvanını koruma şansın varsa.
Kötü Senaryo
Brezilya, turnuvanın ölüm grubunda Portekiz, Fildişi Sahili ve Kuzey Kore ile mücadele edecek. 1966'da çeyrek final sürprizi yapan Kuzey Kore'den bu tür bir sürprizi bekleyenler sadece hayalperestler; ama kadrolarında birçok uluslararası yıldızı barındıran Fildişi Sahili ve Portekiz'in grupta Brezilya kadar şansı olduğu - Brezilya'nın kendi standartlarında vasat gözüken kadrosu da düşünüldüğünde- da bir gerçek. Küçük kanaryalar için en kötü senaryo kuşkusuz gruptan çıkamamak. Drogba'nın sakatlığının ardından tek dişi kalmış canavar kıvamındaki Fildişi Sahili'nin iddiası azaldı ama Brezilya için tehlike geçmiş değil. Brezilya eğer grubu Portekiz'in arkasında 2. bitirirse, büyük ihtimalle diğer gruptan lider çıkacak olan İspanya ile eşleşecek. Erken final oynamak da gönüllerin şampiyonu olmak kadar yalan bu futbolda.
Kuvvetli Mevkii: Defans
Brezilya usulü futbol; hiç futbol kitabı karıştırmamış, dizilişlerden bihaber, blok dendiğinde aklına betonarme siteleri getiren sıradan bir futbol izleyicisinin dahi zihninde kolayca ve net olarak canlandırabildiği bir ekol. Seyircisini bunlarla yormayan, gücünü hücumdan ve kadife ayaklı yıldızlarının sahnelediği doğaçlamadan alan bir tarz. Güney Afrika'da boy gösterecek Brezilya içinse durum biraz daha farklı. Teknik direktör Dunga göreve geldiğinden bu yana gücünü savunmasından alan ve doğaçlamadan ziyade taktik disiplini öne çıkaran bir takım yaratmaya çalıştı. Kaptanlığını yaptığı 1994 Brezilya'sının hocası Carlos Alberto Parreira'dan etkilendiği de bir gerçek.
O kupada kaleci Taffarel, stoperler Aldair ve Marcio Santos ile önlibero Mauro Silva'nın oluşturduğu savunma hunisinde rakiplerini kuşatarak çok zor gol yiyen bir Brezilya vardı. Romario'nun bitiriciliğiyle birlikte en güçlü yanları savunmaydı. Dunga'nın 2010 model takımı da benzer karaktere sahip. Tamamı İtalya Serie A'da oynayan Julio Cesar – Lucio – Juan – Felipe Melo dörtlüsünün oluşturduğu savunma hattı takımı ayakta tutuyor. Bu sayede Güney Amerika elemelerinde oynadıkları 18 maçın 10'unda hiç gol yemediler. Toplamda yedikleri 11 gol ile de, Güney Amerika elemelerin en az gol yiyen takımı oldular. Eskiye oranka kısıtlı ve istikrarsız bir sezon geçiren hücum rotasyonuna sahip oldukları da hesaba katıldığında, Brezilya için kupanın anahtarı bu kez savunma olacak.
Kişisel 11
- Julio Cesar: Şu an Dünya'nın en formda kalecisi. Kusursuz refleksleri, yer tutuşu ve ayak tekniğiyle mevkiinde rakipsiz.
- Maicon: Bir sağ bekten çok daha fazlası.
- Lucio – Juan: Tango ve Cash'in futbol karşılığı, ayrılmaz ortaklar. 8 senedir Brezilya tandemini oluşturuyorlar.
- Michel Bastos: Dunga'nın kumarı.
- Felipe Melo: İtalya'da teneke bidon, Brezilya'da altın güğüm.
- Gilberto Silva: Yıllandıkça kalitesi artanlardan.
- Ramires: Brezilya kadrosunda hem hücum edebilen, hem savunma yapabilen, hem de hızıyla hamle üstünlüğü kazanabilen yegane modern ortasaha oyuncusu. .
- Kaka: Seyir zevki. Futbol şairi.
- Luis Fabiano: Takımdaki en iyi bitirici.
- Robinho: Kambersiz düğün olmaz.