Tıpkı Türkiye gibi, tıpkı Nijerya gibi... Euro 96 vizesi almamızla yakından tanık olduğumuz bu yürüyüşe 94 Dünya Kupası'nda başlayan ve oynadıkları hücum futboluyla Türkiye futbol tarihinin en fazla sempati toplayan milli takımlarından biri olan Nijerya'nın o altın jenerasyonu belki emekliye ayrıldı. Fakat aynı felsefeyi sekiz sene aradan sonra bu kez farklı isimler Yaşlı Kıta'da sahneye koymaya çalışacak.
94 Amerika'da ilk kez Dünya Kupası arenasına çıkan Kartallar, aslında bu ilk deneyimin arkasının geleceğini ve uluslararası organizasyonlarda isminden düzenli söz ettiren ilk Afrika ülkelerinden biri olacağını genç milli takımlarından belli etmişti. Pek bilinmese de Nijerya, 17 yaş kategorisinde 1985 ve 1993 yıllarında dünya şampiyonluğu, 1987'de ise dünya ikinciliği yaşamış bir ülke. Bu aralıkta yetişen oyuncular da 1994'ten 2002'ye kadar uzanan Dünya Kupası serisini ve bur turnuvalarda gelen iki ‘son 16' derecesinin temelini oluşturur. Kanu'dan Okocha'ya, Amokachi'ye, Uche'ye kadar birçok üst düzey yeteneği barındıran bu ülkenin dünya futbolunda daha büyük izler bırakabilmesi için bazı eksikleri vardı ve hâlâ bunlar aşılabilmiş değil. Disiplinli oyunu ve bir taktik kurguyu tam anlamıyla benimseyemeyen, bir bütünün parçası olamayan oyuncular. İşte bu yüzden 96'da kazanılan olimpiyat altını hariç dünya futboluna damga vurma potansiyeli olan ilk Afrika ekiplerinden 90'ların Nijeryası Dünya Kupalarında çeyrek final dahi göremeden ölendi. Heyecan veren, kupaya farklı bir renk katan, sempatik takım kimliğinden öteye gitmelilerdi oysa...
Türkiye izleri taşıyorlar... Hücum futboluna yatkınlar ama savunma ve taktik düzenden eser yok...
Afrika'nın zincirlerini kıran ekiplerden oldular. 96 Atlanta Olimpiyatları'nda Brezilya ve Arjantin'i devirerek altın madalya uzanmaları Afrika futbolunun hâlâ en büyük zaferi...
Anılar: Uche'nin sakızı, Amokachi'nin hırçınlığı, Okocha'nın kırmızı pabuçları...
Adının telaffuzunun bile keyif vermesi... Nijerya, Nijerya, Nijerya!
Mr. Eko / Lost: "A small boy once asked me if I was a bad man. If I could answer him now, I would tell him that I once killed a man to save my brother's life.
İsveç Milli Takımı'nı 10 yıl yönettikten sonra kupa için Nijerya'nın başına geçen İskandinav hocanın takım hakkındaki tespitleri açık. Takımda uluslararası tecrübesi olan oyuncu sayısı fazla olsa da bu oyuncular bir bütün oluşturmuyorlar, taktik düzeni sağlamakta zorlanıyorlar ve disipline ihtiyaçları var. Lars Lagerback, gelir gelmez teşhisi koydu ama tedavi için fazla süresi yoktu. Son iki yılda üç hoca değiştirmiş bir milli takıma kısa vadede pansuman yapmaktan başka çaresi yok.
Yıllardır ofansif bir 4-3-3 varyasyonu kullanan bir ekip Nijerya, Lagerback ise bu düzen üzerinde ufak revizyonlar yaparak savunma zaafiyetine önlemler almaya çalıştı. Orta üçlüyü defansif görevleri ağırlıkta oyunculardan seçip ileri üçlüden bir oyuncuyu da bir adım geriye aldı. Böylece yarı 4-4-2, yarı 4-3-3 asimetrik bir düzen alternatifi de oluşturdu. Bu denemeyi yaptığı maç Kolombiya maçıydı ve bu maç hazırlık kampı esnasında oynanmışların en verimlisi olarak kayda geçti.
Lagerback'ın takım savunmasıyla paralel giden bir savunma hattı problemi de var. Hepsi Fransa, İngiltere, Rusya gibi liglerde görev alan oyuncular olabilirler ama mevcut rotasyondan iş gören bir dörtlü çıkarmayı başarabilen bir Nijerya teknik patronu uzun süredir görülmedi. Tek tek iyi rol oyuncuları ama takımlarında diğer adam rolünü üstlenen oyuncuları Nijerya'da bulamıyorlar. Enerjisiyle Taiwo sol beke hemen yazılıyor, Yobo da stoper rotasyonunun en tecrübesi olarak yerini garanti altına alıyor ama geriye kalan boşluklar doldurulduğunda ortaya çıkan sonuç pek tatmin edici olmuyor. Fransa 98'de Arjantinli bir yorumcu Nijerya için “Hepsi duvarcı ustası gibi, hiçbiri düşünmek için kafasını kullanmıyor” demiş, bugünkü Nijerya savunması için de farklı bir şeyler söylemek zor. Defansın IQ'sunu yükseltecek bir ya da iki oyuncuya ihtiyacı var takımın ama mevcut havuzda bu ihtiyacı görebilecek oyuncular da görünürde yok. Bolton'ın Kayserispor'a satmak için dört döndüğü Shittu, Yobo'nun görünürdeki partneri, gerisini siz düşünün.
İsveçli hoca, 30 kişilik kadrosunu 23'e indirirken dışarıda kalan oyunculardan ikisi Uche Ikechukwu ve Victor Anichebe oldu. İki forvetin birden dışarıda kalması Lagerback'ın forvet rotasyonundan memnun olduğu ve bu bölgeden ekstra bir oyuncuyu orta saha ve savunmada denemek istemesi olarak yorumlanmalı. Özellikle Uche'nin dışarıda kalması çok tartışıldı ama onun da çok uzun süren bir sakatlıktan yeni çıktığını unutmamak lazım. Avrupalı hocanın tercihi Nijerya'nın ne planladığının da bir göstergesi bana göre.
Nijerya'nın has adamları denince kağıt üstüne ilk yazılan son hazırlık maçında sakatlanan John Obi Mikel ile Everton'da forma giyen Yakubu olur herhalde. Bu ikilinin ardından milli takımdaki rolünü en başarılı icra eden oyuncuların başında gelen Peter Odemwingie'yi anmamak ise büyük bir haksızlıktır.
Uluslararası sahneye biraz geç çıkan Peter, Rus bir annenin ve Nijeryalı bir babanın evladı. Özbekistan'da doğan Odemwingie'nin Belçika stajından kurtulup kapağı Lille'e attığında yaşı 24'tü ve onun daha fazla zaman kaybetmeye niyeti yoktu. Lille'in en parlak döneminde Şampiyonlar Ligi ve Fransa Ligi'ni sallayan adamlardan biri olan Odemwingie, beklenen sıçramayı yaptı ama sıçradığı yer biraz da yaşının ‘gelecek vaadeden' etiketini kaldırmaması nedeniyle Rusya oldu. Annesinin memleketine kallavi bir bonservis karşılığı transfer olan Peter, hâlâ Lokomotif Moskova forması giymekte.
Peter Odemwingie'yi özel kılan ilginç arkaplanı kadar Nijerya'yla ortaya koyduğu performans. 29 yaşındaki oyuncu, elemelerde ortaya koyduklarıyla Nijerya'nın kupaya katılabiliyor olmasında büyük pay sahiplerinden biri. Son maçlara kupa biletini kestirebilen Kartallar'ın en önemli gol silahı haline gelmiş olan yardımcı forvet, kupada da ön plandaki oyuncuların hemen arkasında Nijerya'nın kilit oyuncularından biri olacak.
Laf-ı Güzaf: Lagerback, adam değilsin (!)
Bir kere ben kişisel olarak yabancı hocaya karşıyım. Nijerya takımına hakim, oyuncuların huyunu suyunu bilen, bu işi götürebilecek birçok yerli hoca varken turnuvaya giderayak bu İsveçli tercihi nereden çıktı, anlayabilmiş değilim. Yabancı hoca takımı çok büyük yerlere getirmeyecekse yerliye güvenmek lazım. Yerli, yerli, yerli! Elin İsveçlisi Nijerya'yı nasıl tanıyacak bunca zamanda! Üçlü forveti bile gelir gelmez bozdu, defansif bir oyuna döndü. Birisi Lagerback'a hangi takımı yönettiğini hatırlatmalı. Ben olsam Obasi'den de faydalanmayı düşünürdüm, koy Obasi'yi, çek Odemwingie'yi orta sahaya! Bu kadar zor bir iş değil, teknik direktörlük falan. Anlayana...
Yalnız şaka bir yana, sakat makat Uche Ikechuckwu gibi adam şu takımda olmalıydı der, arkama bakmadan kaçarım...
Nijerya, oldukça dengeli bir jenerasyonla kupaya katılıyor. Tecrübeli/çaylak ayrımı özellikle ideal kadroda o kadar keskin değil. Rotasyonda yer alan en yaşlısı 80 doğumlu Joseph Yobo, en genci ise takımın belki de en tecrübelilerinden biri olan fakat talihsiz bir sakatlık kurbanı olup kadrodan çıkarılan 23 yaşındaki John Obi Mikel. Şu takımın abisi, çaylağı kim dersek havada kalacak belki ama takımın liderliğini Yakubu ile birlikte Yobo'nun üstleneceğini, kenardan gelmeye çalışan 86'lı Obasi'nin ise takımın çaylağı etiketine en yakışan adam olduğunu söyleyebiliriz biraz zorlamayla...
Aslında bunun kötü bir şey olduğundan emin olmamak gerek. Homojen ve futbollarının en verimli dönemlerini geçiren bu kadro, Nijerya'yı Afrika'nın en büyük ümidi haline getirebilir...
Dengesiz bir ekip olduğu aşikâr olan Nijerya'nın bu zayıflığı onları aynı zamanda farklılaştırıyor. Afrika ekibi, açılış maçında Arjantin'den sürpriz bir puan alabilirlerse son iki maça 4 puan hedefiyle çıkabilirler. Bence grubun en zayıf halkası Yunanistan'ı ayın 17'sinde mağlup edebilirlerse Güney Kore karşısına ikincilik için avantajlı çıkan takım olacaklardır. İkinci olmaları halinde seribaşının Fransa olduğu grupla eşleşecekler ki bu gruptaki ekiplerden birini geçip tarihlerinde ilk kez çeyrek finale yürüyebilirler.
Mikel'in sakatlığıyla Nijerya'nın zaten pek tekin olmayan saha düzeni büyük bir darbe aldı. Rakiplerin de kolay olduğunu söylemek zor. Turnuvanın en iyi forvet hattına sahip olan Arjantin, organize savunma yapabilen Yunanistan ve Asya'nın yükselen yıldızı Güney Kore... Açılış maçında rakiplerinin gerisine düşmesi olası olan Nijerya, Yunanistan ve Güney Kore karşısına bir adım geride çıkacaklar. Yunanistan maçında yaşanacak bir problem Güney Kore maçını iddiasız bir maç haline getirebilir, 2002'de yaşanan hayal kırıklığını Nijeryalılara ve Afrika sempatizanlarına tekrar yaşatabilir...
Oyunun savunma yönünü kotarmakta ne kadar güçlük çeken bir ekip olurlarsa olsunlar, sorun yaşamadıkları tek konu belki de kale önünde oynayacak yetenekte ve fizikte oyuncular. Yakubu Ayegbeni, Obafemi Martins, Ogbuke Obasi, Peter Odemwingie... 23 kişilik kadronun hemen dışında kalan Uche Ikechuckwu, Victor Anichebe gibi isimleri de hatırlamak gerek. En iyi iki oyuncusu sakatlansa bile rahatlıkla durumu kotarabilecek bir forvet rotasyonu varken Nijerya'yı ihtimaller dışında bırakmak o kadar kolay değil. Pozisyon üretmekte sıkıntı çekilmezse takımı ikinci tura taşıyacak son vuruş becerisini fazlasıyla sahip Nijerya. Hücum futboluyla yaşayan bir ekibin sahip olması gereken yetilerden biri de bu olmalı zaten...