Mehmet Demirkol | FANATİK | Şenol Güneş’in ‘set savunmasında beni geçemezler’ fikri Deschamp’ı Ben Yedder’le başlayıp ince işlere yönelmeye itti. Matuidi ve Sissokko’yla hücumu genişlettiler. Coman ve Griezmann ise hücum dinamiğini sağlayan hareketli oyuncular oldu. Çıkamadık. Tolisso arkadan oyunu iyi organize etti.
Varane ve Lenglet 20’den sonra bizim yarı sahaya rahatlıkla geçecek ve orada pas yapacak kadar oyuna hakim oldular. Okay, Mahmut, İrfan ve Ozan’ın görev tanımlarını anlamak zordu. 2 çok iyi stoperimizin önünde 4 stoper daha vardı sanki. İyi daralttık ama iyi açılamadık. Açılamayınca da doğal olarak pozisyonlar verdik.
Mert güvenilirdi. Merih ve Çağlar da sağlam durdular. 2. yarıda Hakan oyunu değiştirdi. Burak gününde olsa hem onu hem kendisini kahraman yapabilirdi. Fransa risk aldıkça alanlar açıldı ancak pek yararlanamadık. Ama geri düşmüşken yeniden dengeyi sağlamak gerçekten büyük iş oldu.
Ali Ece | Fanatik: Fransa’yı yendiğimiz ilk maçtaki gibi baskılı alan savunmasıyla başlamamız gerekiyordu. Ya da 4. dakikada Çağlar isimli Türk stoperlik harikasının yaptığı gibi baskı altında driplingle çıkabilme yeteneği ve cesaretini daha fazla tekrarlamamız gerekiyordu.
Eksik oyuncularımızın da etkisi ile ilk 45’te bunları fazla yapamadık lakin kalede ahtapot-insan karışımı bir performans sergileyen Süper Mert vardı neyse ki...
30’da aşırı baskı yiyince Şenol hocanın yaptığı kanatları değiştirme hamlesinden sonra 2. yarıya bir defansif orta saha çıkartıp ekstra ofansif oyuncu Hakan Çalhanoğlu ile başlamamız daha çok çıkmamızı sağladı.
Tabii ilk 45’e göre en önemli artımız artık alan savunmamızı (örnek seviyede İrfan Can’ın yaptığı gibi) baskılı yapmaya başlamamız oldu. Topun arkasına taktiksel açıdan daha bilinçli geçtik.
Ofsayt taktiğimiz Merih-Çağlar ikilisinin liderliğinde daha etkili oldu. En azından ilk yarının aksine Fransa’nın oyunu sürekli domine etmesini engelledik. Çalhanoğlu’nun altın dokunuşu ile net pozisyon bile bulduk. Sonrası bir duran top düellosu ve sonunda muhteşem değerli 1 puan daha...
Cem Dizdar | FANATİK : Bir puanın iki takıma yettiği maça savunma güvenliğini öne koyarak çıktı Şenol Güneş. Başlarda işler iyi gidiyor gibi görünse de 20’den sonra top elden gitti! Çünkü topu elde tutacak, tutulan topu efektif dağıtacak biri yoktu sahada. Kimdi acaba?
Fransa o andan sonra Okay, Mahmut, Ozan’ı görünmez kılan bir düzene geçince maçın bizim için ağırlık merkezi kaleci Mert ile önündeki Merih/Çağlar ikilisine dönüştü. Topu öne ulaştıramayınca oyun boyu aleyhimize kısaldıkça kısaldı.
Ablukanın dağılıp topun Fransa alanına geçmesi için memleketin kaç gündür topa tuttuğu Çalhanoğlu’na ihtiyaç vardı, o girdi ve işler değişti. Hakan etkisiyle ilk devre bir iki kişi ile yapılmaya çalışılan hücumlar 6-7 kişilik ekiplerin işi oldu! Gol yedik gol attık. Dahasını da atabilirdik. Sonunda ise... Dünya Kupası sahibini bir yenip bir berabere kaldık. Artık kendimize bir şey yapmaz isek Avrupa Şampiyonası’ndayız...
Erman Toroğlu | FOTOMAÇ : Evet, Fransa ile berabere kaldık. 2020 Avrupa Şampiyonası'na katılma yolunda büyük avantaj bir sağladık. Ama ey Şenol Güneş, kulüp takımında Burak'a sahip çıkabilirsin.Ama senin A Milli Takım'da Burak Yımaz'a bu tarz ve bu şekilde 90 dakika tahammül ederek benim sinirimi bozmaya hakkın yok..
Ayıptır ya! Manevi çocuğunsa başka yerde kullan! Bizim takımda dün gece maalesef, futbolcular üzerindeki yük eşit dağılmadı. Bir tarafta Çağlar Söyüncü'ye, Merih Demiral'a ve İrfan Can'a bakıyorum... Diğer tarafta Ozan Tufan ile Burak Yılmaz'a bakıyorum. Ayıptır arkadaşlar!.
Kendini yere atıyor, hakeme dönüp yalvarıyor. Türkiye'de bu işler oluyor ama Avrupa'da hakemler yemiyor. Allah var Alman hakem 80 dakika bizim aleyhimize hiç düdük çalmadı. Ama sonra adamı sinirlendirdik üst üste sarı kartlarla hakemi de aleyhimize çevirdik başarıyla….
Uğur Meleke | Hürriyet: FRANSA, 1 milyar Euro’luk bir milli takım. İngiltere’yle birlikte ‘milyar Euro’luk iki kadrodan biri. Son Dünya şampiyonu ve FIFA sıralamasının ikincisi. Ancak Fransa kadrosunu tarif etmek için bu bilgiler yetersiz kalır bence. Zira bu kadronun özelliği, olağanüstü derinliği.
Dün sahaya çıkan ilk 11 değil, kenarda oturanlar değil, ulusal takıma dahil edilmeyenlerden bir 11 yapsanız, onlar dahi EURO 2020’de şampiyonluğa oynayabilecek kapasitedeler: Lacazette, Fekir, Rabiot, Dembele, Kurzawa, Mendy, Aouar, Konate, Haller ve daha fazlası, kadroda bile değiller şu anda Fransa’da. Bu derinliğe sahip bir milli takım hocası, diğer meslektaşlarının elde etmek için çok çabaladığı bir şeyi otomatik kazanıyor: Rekabeti...
Deschamps, muhtemelen oyuncularını motive etmek için ekstra çaba sarf etmek zorunda kalmıyor. Çünkü bu takımda eksik koşarsanız, 50-60 milyonluk alternatifleriniz arkada bekliyor. Dün de, aynen İzlanda’da olduğu gibi eksiksiz mücadele eden bir Fransa izledik.
Milli takımımızın bu jenerasyonu, süper bir savunma takımı. Grupta 8 maçın 6’sında gol yemedik, 3’ünde kalemizde isabetli şut görmedik. Dünkü gibi pozisyon verdiğimiz maçlarda da sahneye Avrupa’nın en iyi kalecilerinden biri çıktı: Mert Günok... Güneş ilk devrede 9’lu blokla geride bekleyen, ikinci devrede Hakan’ın girişi ve 4-2-3-1’e dönüşle kazandığı toplarla çıkabilen iki ayrı mantalite tercih etti. İlk yarıyı şutlarda 12-0 geride kapadık.
İkinci devrede 11-5’ti durum. Yani bence hak etmiştik bu beraberliği. Dünkü muhteşem sonuçla artık EURO 2020’de birinci torba hesabı yapabiliriz sanırım. Grupları lider bitiren takımlardan ilk 6’sı turnuvada ilk torbada olacaklar. Halen B, D, E ve G gruplarındaki duruma bakarsak, turnuvada ilk torba hayal değil sanki.