ALİ ECE (FANATİK) - Samatta Fenerbahçe’de, Ljajiç ise Beşiktaş’ta ilk yarıda adeta yokları oynadılar. Fenerbahçe, Osayi ile NSakala birebir kaldığında pozisyonlarda ilk 45’te tehlikeli oldu. Bunların birinde Ersin çok kritik bir kurtarışa imza attı. Beşiktaş ise ilk yarıda Aboubakar topla her buluştuğunda tehlikeliydi. Ancak hem kaleci Altay iki kritik kurtarış yaptı hem de Beşiktaş ilk 35 dakikada aylardır yapmadığı cinsten pas hataları yapınca kendisini liderliğe taşıyan oyun kalitesini sadece ilk yarının sonlarında sergileyip baskı kurabildi. İlk yarıda Halil Umut Meler de standardının altında kaldı, özellikle faullerde standardı tutturamadı! Kartal'ın ikinci golü bulamaması Altay’ın kalecilik kalitesi kadar kendi hatalı tercihlerinin de sonucu. Son bölümde Fenerbahçe A planında sahaya sürdü; Osayi ve Valencia çıktıktan sonra çok daha etkili oldu. Bunda şüphesiz Beşiktaş’ın geçtiğimiz salı gecesi kupada oynadığı ekstra 120 dakikanın yorgunluğu da belirleyici oldu. Sergen Yalçın hoca bazı yıpranmış isimleri daha önce oyundan alabilirdi. Tabii oyuna alınabilecek oyuncular ne durumdaydı, bunu da irdelemek gerek. Altay’ın özellikle Aboubakar karşısındaki kurtarışları çok etkileyiciydi, Ersin de Sosa’nın frikiğini çok iyi çıkardı. Lakin Beşiktaşlı oyuncular 80’den sonra üç net pozisyonda kaçırdıklarında daha iyi vuruşlar yapabilirlerdi.
FAİK ÇETİNER (FANATİK) - Kadroları görünce iki tarafta kazanmaya çıkmış dedik. Maç başlayınca bu defa iki tarafında kontrollü oynadığını gördük. Mutlak kazanmak durumunda olan Fenerbahçe’nin bu maçı yaşamış ustaları (Sosa, Ozan, Gökhan) kulübedeydi. Son yarım saatte defans tedbirlerini ikinci plana iten Fenerbahçe oyunu rakip alana yıktı ve “Ben bu maçı bırakmam” mesajı verdi. Beşiktaş, rakibinin çok adamla üzerine gelmesiyle birlikte çok şans pozisyonları buldu. 2. golü atsa işi bitirecekti. Ama başta Aboubakar olmak üzere Ghezzal, Mensah, Larin kale önünde adeta eğlendiler. Bu arada kaleci Altay’ın hakkını da yememek lazım, öyle kurtarışlar yaptı ki maçı son dakikaya kadar tuttu. Sergen Yalçın’ın kupa yorgunu takımına el atmayışı (neden gereken zamanlarda oyuncu değiştirmedi), Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü. Maçı kazandığını zanneden Siyah-Beyazlılar, Ozan Tufan’ın son dakika füzesi ile yıkıldı.
SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Beşiktaş bu sezon ilk defa darmadağın bir oyun oynadığı derbiye stresli ve gergin çıkmıştı. Beşiktaşlı dostlarım da en çok bu maçtan çekindiklerini söylüyorlardı. Oysa F.Bahçe; Emre Belözoğlu müdahaleli kadrosu ile maça çıkmıştı. İrfan ve özür dilemeyen ama affedilen (!) Caner'in ve Samatta'nın 11'de olması Belözoğlu'nun kararlarıydı. Erol Bulut, Trabzonspor maçından bu yana 'yardımcı eleman.' F.Bahçe devekuşu gibi deve mi kuş mu belli olmayan bir 11 ile sahadaydı, pasçılar ve pasla alakası olmayan koşucular. Sergen Yalçın'ın geç kalmasına rağmen gol, Ozan'ın bireysel becerisiyle geldi. Aynı Ozan, ikiyi de atıyordu. Bu çocuk, Emre Abi'sinin adamı olan Mert Hakan'a ya da yeni transfer İrfan'a kurban edilemez. Beşiktaş'a 3. golü. G.Saray'a da golü attı VAR ofsayt uydurdu. Bundan sonra denenir mi bilmem ama Ozan'ı santrafor oynatırdım ben olsam. Samatta - Cisse'den kesin iyidir. Bu sonuç, F.Bahçe'yi mutlu etmez. Erol Bulut'a bir süre kazandırır. Golcüsü ve gol atma planı olmayan bir takım olan F.Bahçe daha da fazla ilerleyemez zaten. Beşiktaş ise "ŞAMPİ..." derdi eğer kazansaydı. Sergen Yalçın'ın 60'lardan itibaren gerileyen takımına müdahalesindeki eksiklik, 75 itibariyle Caner'den başka planı olmayan F.Bahçe'yi engelleyecek tek bir değişikliği yapamaması sadece Fatih Terim'e ve Galatasaray'a yaradı. Altay skoru tuttu, Sergen Yalçın uyudu, en çok sevinen Terim oldu.
ERMAN ÖZGÜR (FANATİK) - Fenerbahçe’nin kontrollü oyun tarzı ve Beşiktaş’ın pas trafiğinde yapacağı hataları değerlendirerek kaleye gitme tercihi ilk yarıda tuttu. Fakat bu tercih hücumda final paslarının kötülüğü üzerinden boşa gitti. Beraberlik kime yaradı ? 2’li averaj ve puan farkını koruyan taraf olarak puan Beşiktaş için daha iyi gözükürken, Fenerbahçe oynadığı oyunun karşılığı olarak günü kurtarmış oldu. Altay bir kaleci ne kadar iyi oynayabilirse o kadar iyi oynadı. Takımının hem maçta hem de lig yarışında kalmasını sağladı. Karşı karşıya 5-6 pozisyon kurtararak maçın yıldızı oldu. Aboubakar’ın maçın kaderini belirleyen en az 3-4 pozisyonu özellikle de harika bir sezon geçirirken kaçırması iyi performansına rağmen maçın kaderini belirlemesi gecenin olayıydı. Ozan Tufan oynadığı her derbide Fenerbahçe’nin en iyi oyuncusu olurken neden hazır olmayan İrfan Can ile başlandı anlamak zor.
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Dün akşam oynanan maçta, hakemler açısından hiçbir kritik an, tartışmalı bir ceza sahası pozisyonu olmadı. Sarı mı, kırmızı mı diye tartışılacak bir pozisyon yaşanmadı. Bırakın bunları benim hatırladığım, ceza sahası dışında ya da içinde olsun, elle oynama bile olmadı. Bütün bunlar hakem ekibinin işini kolaylaştıran unsurlardı. Tüm bu yukarıda yazdıklarıma rağmen bu bir derbi maçıydı ve çalınacak bir hatalı düdüğün, kalkacak bir hatalı bayrağın nelere mal olacağına daha önce fazlasıyla şahit olmuştuk. Dolayısıyla maç kontrolünü sürekli elinde bulunduran, maç konsantrasyonunu 90. dakikaya kadar kaybetmeyen, maç planını maç öncesi çok doğru hazırlamış olan Halil Umut Meler, dün yüzünün akıyla son düdüğü çaldı. Oyunun 24. dakikasında Ghezzal’in Caner’e, 68. dakikada Rosier’in topsuz alanda Valencia’ya yaptığı faullere sarı kart çıkarmadı. 68. dakikada Beşiktaş’ın önemli bir atağında avantajı kesti. Tüm bunlara rağmen son yılların en temiz derbilerinden birini yönetti.
ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Beşiktaş, milli maç arasına kayıp puan hesabına göre Galatasaray‘dan 6, Fenerbahçe‘den 8 puan önde giriyor. Bu sonuçla şampiyonluk masasından kalkan olmadı. Ama jokerler Beşiktaş‘ın elinde... Bu unutulmasın. Ozan Tufan golünün hakkını verelim, mükemmel vurdu. Fenerbahçe‘de santrforların yattığı maçlarda golleri atmak gene orta saha adamlarına kalıyor. Eee, o da çok kolay olmuyor.Beşiktaş, bu beraberlikle şampiyonluğunu erken ilan edeceği bir fırsatı kaçırdı. Buna rağmen yarışı riske atmadı. Sadece uzattı. Jokerler ellerinde ve gene çok avantajlılar. Fenerbahçe yarıştan kopmadı ama ekmek kırıntısı kadar olan umudu yeşerir mi; bana göre yeşermez. Haftalar azaldı, puan farkı azalmadı. Aslında büyük balığı Galatasaray yakaladı, yeniden hayata döndü.
GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH) - Sezonun final maçını, "yenilmeyelim" aklıyla oynarsanız, ne geçen maçlara yakacak ağıtınız kalır ne de zirve hesabında "inanılır" olduğunuzu gösterecek kanıtınız olur. Fenerbahçe ne maçı yaşadı ne de rakibini tedirgin edecek kadar agresiflik gösterdi. Sekizinci günde üçüncü maçını oynayan Beşiktaş takımı değildi. Bu baskıyı kaldıracak karakteri gösteren oyuncusu da yoktu. Koca maç Aboubakar ile kaleci Altay arasında oynandı. Fenerbahçe takım olarak Kamerunlu oyuncunun seyircisi idi. Son beş dakikaya Fenerbahçe tüm maçın pozisyonlarını sığdırdı. Altay'ın kurtarışlarına sığındıkları maçın kazananı olmalarına ramak kalmıştı. Aboubakar–Altay maçı berabere bitti. Fenerbahçe nefesini tekrar aldı, Beşiktaş avantajını korudu. Sezonun devamını hafta hafta yoruma alacağız. Tahmin edilemez maçlar ligi oynuyoruz çünkü. Fenerbahçe'nin kalbi atıyor hâlâ. Yaralarını sarıp, yeniden akıl yoracakları iki haftaları da önlerinde. Ama kaderleri kendi ellerinde değil. Hepimiz bekleyeceğiz.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Ljajic çıkarken oyuna Necip'i almalıydı. Sonra da N'Koudou'yu Ghezzal veya Larin ile daha erken değiştirmeliydi. Bunlar yapılmayınca F.Bahçe, Ozan'ın mükemmel golüyle beraberliği yakaladığı gibi son dakikalarda maçı da kazanabilirdi. Sahanın yıldızı Altay, son dakikalarda yine muhteşem bir kurtarış yapmasa F.Bahçe mağlup da bitirebilirdi. Erol Bulut sezon başından beri devam eden hatalarına dün bir yenisini daha ekledi. İlk 11'de Mert Hakan veya Ozan olmalıydı. Samatta ile Valencia'nın ayakta duracak halleri yok. Zaten ligimizdeki en kötü santrforlar F.Bahçe'de… İddia ediyorum bugüne kadar hiç oynamamış olsa da Ozan'ı santrfor koy, hiç olmazsa adam geçer, pres yapar. F.Bahçe'de Altay'ın dışında en çok Caner'i beğendim…
ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET) - Voleybolda beraberlik yok. Basketbolda da yıllar önce kaldırıldı. Ama futbolda beraberlik var. Dünkü beraberlik, ne işe yaradı, derseniz… Bakışınıza göre değişir. Beşiktaş için beraberliğin olumlu yanı, rakibiyle aradaki mesafeyi koruması, puan farkında statüsünü devam ettirmesiydi. Ama bu sonuç aynı zamanda takipçisi Galatasaray’a da “iki puanlık yaklaşma” şansı doğurdu. Fenerbahçe açısından, öncelikle kendine dönme, takım kimliğini yeniden kazanma ve iddiasını sürdürme anlamında önemli bir skor… Bitime 10 hafta kala ümitleri yeşertecek bir sonuç. Kadıköy’de kimsenin yakınmaya zamanı yok. Fenerbahçe kalecisi Altay’ı da ayrıca kutlamak gerekiyor. Beşiktaş’ın öncelikleri ve puan tablosundaki üstünlükleri Fenerbahçe’yi daha dikkatli, daha atak, daha agresif oynamaya yöneltmişti. Beklenebilir bir durum… Kaldı ki Fenerbahçe’nin kredisi de yoktu artık. Bir maç daha kaybederse, şampiyonluk yarışına ancak pamuk ipliğiyle bağlanacaktı. O nedenle önceki deplasman oyunlarına uygun biçimde oynadılar. Sangare, Samuel ve Samatta gol fırsatları yakaladılar, Ersin’i ve savunmayı aşamadılar.
ALİ GÜLTİKEN (SABAH) - Oyunun geneli Beşiktaş'ın hakimiyetinde geçti. Fenerbahçe'nin Osayi- Samatta ve Valencia üzerinden kontra düşüncesi karşılaşmanın ilk dakikaları dışında çok fazla karşılık bulmadı. Ozan ile Sosa oyuna girene kadar ve sonrasında da en önemli hücum gücü Caner'di... Takımını o bölgeden yaptığı uzun asistler ve ortalarla maçın içinde tuttu. Tabii ki Ozan'ın da oyuna girdikten sonraki etkinliği ve golü Fenerbahçe'yi en azından hâlâ lig yarışının içinde bıraktı. Beşiktaş tarafında ise hikâye çok üzücü... Vida ile golü bulduktan sonra oyun tamamen kendi istediği noktaya geldi. Fenerbahçe'nin arka alanlarında kullanabileceği boşluklar buldu. Aboubakar, Ghezzal, Larin, Ljajic, Mensah ve N'Kodou ile de pozisyonlara girdi ancak istediği sonuçları çıkaramadı. Özellikle Aboubakar'ın karşı karşıya kaçırdığı pozisyon maçın fişini tamemen çekebilirdi. F.Bahçe'de işler iyi gitmediği zamanlarda ayakta kalan Altay, hem Beşiktaş'ın farkı açmasına müsade etmedi hem de takımını son saniyeye kadar maçın içinde tuttu.