Olcay Çakır - FANATİK | Akşam üzeriydi. Abdullah Avcı sosyal medya hesabından bir mektup yayınladı. Sıra dışı bu gelişme herkes gibi bizleri de heyecanlandırdı. Mektubun satırlarını okurken ‘yine yakmış yar mektubun ucunu’ şarkısı aklıma geldi. Hoca, Kasım ayını işaret ediyordu. Daha önce de işaret ettiği gibi, ben sözümdeyim, siz de bize inanın diyordu. Haftanın başlangıcında duygusal gitgeller yaşanması; Monaco maçını ‘anlamlının da anlamlısı’ haline getirmeye yetmişti. Dün gece ‘Türkiye Ligi’nin şampiyonu olarak buradayım’ mesajı verilirken, gruptan çıkma adına müthiş bir skor elde edilmiş oldu. Gövde gösterisiydi adeta...
Oyuncu tercihlerine, tercih sürelerine, değişikliklerin niteliklerine kadar konuşulacak dev bir gece yaşattı Abdullah Avcı ve ekibi. Uğurcan Çakır ‘geri döndüm’ dedi, oyunu tuttu, sonrası çorap söküğü gibi geldi... Müthiş gece teknik adamın mektubunun son paragrafında maçtan 3 saat önce özetlenmiş gibiydi: “Unutmayın. Biz ılık bir bahar rüzgarı olmak için gelmedik. Fırtına olup esmek için geldik. Bu takıma, bu toprağın çocuklarına, ailemizin her yeni evladına, anlık sonuçlara yenilmeden, bir bütün olarak güvenin, eskisinden daha çok inanın ve bunu onlara hissettirin.
Reha Kapsal - FOTOMAÇ | Trabzonspor'un Avrupa Ligi'ndeki iddiasını sürdürmesi açısından Monaco maçında alacağı galibiyet; gruptan ilk ikide çıkma şansını artıracağı gibi ligde de pazar günü oynayacağı Beşiktaş derbisi öncesi kazanacağı moral ve güven açısından çok önemliydi. Abdullah Avcı'nın çıkardığı ilk 11'de bazı pozisyonlarda rotasyona gitmesi gayet doğaldı. Özellikle orta sahada Gbamin sahanın en iyisi olduğu gibi Trabzonspor'un oynadığı oyuna yön vererek sezon başından beri eksik olan köprü görevini hep ofansif hem de defansif anlamda çok başarılı bir şekilde uyguladı. Uğurcan'ın maçın ilk devresinde takımını tutma adına gösterdiği performans çok başarılıydı. Hüseyin'in de savunmanın sağ kenarında uzun süre sonra sakatlanıncaya kadar gösterdiği performans çok iyiydi. Hugo, geçen sene şampiyonluğa giden yolda attığı duran top kafa gollerinden birine daha imzasını attı.
Eren'in iştahı, Denswil'in dengeli oyunu, Hamsik ve Bakasetas'ın katkıları, Gbamin'le beraber özellikle ikinci yarıda oyunun kalitesini üst seviyelere çekti bordo-mavililer adına. Umut'un çalışkanlığı ve 90 dakika oyunun içinde olması, Bardhi'nin becerisi, sonradan oyuna giren Trezeguet'nin de attığı golle gecenin skoru belirlemesi; Trabzonspor adına yüksek konsantrasyon, istek, coşkuyla sezon başından beri fazla gösterilmeyen kazanma tutkusuyla hak edip alınan bu galibiyet, üç puandan da fazlasıydı.
Aksal Yavuz - MİLLİYET | Sarr ve Nübel, Trabzon’dan çıkışın, farklı skordan kaçışın, kurtuluşun olmayacağını tahminetmiş olacaklar ki, gol sağanağını başlatmak onlara nasip oldu! Trabzonsporlular adına şansın kapıyı kırması böyle bir şey olsa gerek! Futbol özgüvenle oynanan bir oyun. Ne olduysa rakibin kendi kalesine attığı golden sonra oldu; bordo-mavili oyuncular rahatlayarak derin bir ‘oh’ çektiler…
İkinci yarı Siopis ve Hugo hamlesi aklını başından aldı genç Monacoluların! Topun ve sahanın hakimi Trabzonspor’du artık; harika oyunda başrollerde bir kişi değildi, takım olarak günümüz çağdaş futbolundan kesitler sundular. Hal böyle olunca ortaya kusursuz bir fırtına çıkmış oldu, estiler, gürlediler, çaktılar!
Engin Kehale - HÜRRİYET | Bill Shankly şöyle der: “Futbolun büyük bir kısmı zihindedir. En iyi olduğuna inanmalı, sonra da öyle olduğundan emin olman gerekir.” Trabzonspor sezon başından beri günlerini neden iyi olmadığını düşünerek geçirdi, Monaco maçının 30. dakikasından sonra ise aslında iyi olabileceğinin farkına vardı. İlk yarım saatin tartışmasız yıldızı Uğurcan Çakır. Soldan Golovin, merkezden Ben Yedder ve Embolo ile Fransız temsilcisi bu bölümde sıklıkla kalemizi yokladı. Marek Hamsik-Gbamin ikilisinin en büyük handikapı tempolu oyunda arkalarına adam kaçırabilme riskleriydi ki zaman zaman bu risk tehlikeye dönüştü. Monaco yakaladığı her fırsatta karşısında Uğurcan’ı buldu ve maçın içinde kaldık.
Kolay değil. Avrupa’nın eylül ayı başından beri en formda birkaç takımından bir tanesi karşınızda. Bu dönemde ligde 5’te 5, Avrupa Ligi’nde 3’te 2 yapmışlar. Kalelerinde bir maçta en fazla tek gol görmüşler. İkinci 45 dakika hiç kolay geçecek gibi gözükmüyordu. Soyunma odasından dönerken sahaya adım atan Vitor Hugo’nun ise kimseden korkacağı yoktu. Daha ikinci devre yeni başlamıştı ki Bakasetas’ın ortasına kule gibi çıkıp skoru 2-0 yaptı. Bu dakikadan sonra da ne o ne de bordo mavililer arkasına baktı. Artık hem taraftarın hem takımın hem de Abdullah Avcı’nın referans alabileceği bir 60 dakika var Trabzonspor’un elinde. Bunun üzerine bir oyun ve performans inşa edilebilirse mutlu günler yakın. Türkiye’nin Avrupa’daki gurur gecesinde bordo mavililer yıllar boyunca unutulmayacak bir galibiyet aldı.
Cemal Ersen - MİLLİYET |“Ya hep ya hiç” dediğimiz maçlar vardır. Trabzonspor’un dün geceki Monaco sınavı da böyle bir mücadeleydi. Kazanırsa yoluna devam edecek, puan kaybederse başka bir mecraya savrulacaktı. Abdullah Avcı’nın dediği gibi bu maçta cebine koyacağımız bir galibiyet olmalıydı. İşler kötü gitmeye görsün; o psikolojiden çıkmak kolay değil. Hem fiziksel, hem mental olarak yaşadığınız yıpranmanın altından kalkmak için olağanüstü bir çaba gerekir. Trabzonspor öyle bir silkindi ki, hem üzerindeki ölü toprağını attı, hem “her kulvarda varım” dedi. Futbol şansı da yanınızda olunca, yüzünüz güler elbette. Karadeniz ekibi olağanüstü bir oyun ve skor elde ederken, tribünlerden yükselen ıslık seslerini de kesmeyi bildi. Trabzonspor taraftarı “sabır” sözcüğünün anlamını öğrenmeli artık.
Zaman zaman eleştiriyorum, lakin Abdullah Avcı bu kez yaptığı oyuncu değişiklikleri ile futbol aklını ve bu kadroyu ne denli tanıdığını kanıtladı. Yaptığı her hamle sonuç verdi. Her dokunuş skora etti. Ne olur karışmayın hocanın işine. Trezeguet de payını kaptı. Attığı gol kadar öncesinde rakibini saf dışı bırakması da alkışı hak etti. Müthiş bir son vuruştu. Monaco’yu Trabzon’a geldiğine pişman etti adeta. Altını çizmem gereken bir konu da, Trabzonspor’un dün gece sergilediği takım savunması. Müthiş bir dayanışma vardı. Herkes görevini eksiksiz yaptı.Bana “takımın yıldızı kim” diye sorsalar; kimseyi ayıramam, hepsi derim. İllaki yıldız istiyorsanız, “başarının mimarı Abdullah Avcı’dır” derim. Bu skor bordo-mavili ekibi ligde de motive edecektir kuşkusuz. Futbolu çok bilenler değil, futbolun hangi koşullarda oynandığını anlayanlara mesajdır dün geceki skor. Az susun, haddinizi bilin.