ALİ GÜLTİKEN - SABAH | Sergen hoca, Ghezzal'ın, Pjanic'in, Larin'in ilk 11'de olmadığı bir kadroyu açıklasa bunların yokluğunda Beşiktaş taraftarının bir bölümü stada maçı izlemeye gitmezdi. Futbol bir gösteri sanatı. İcraatı yapanlar yetenek seviyesi yüksek oyunculardır. Bunların olmadığı yerde işler sıradanlaşır. Dün akşam Antalyaspor karşısında da ilk yarıda yaşananlar bu sıradanlaşmanın neticesi oldu. Üstüne bir de sakatlıklar eklenince maçın bir bölümünde Beşiktaş açısından iş çığırından çıktı.İkinci yarı başrol sahipleri sahada görev almaya başlayınca oyun da skor da beklendiği gibi değişti. İlk golle oyunu ateşleyen Rıdvan geçen maçta da mükemmel işler yapmıştı. Bu karşılaşmada da oyuna girdiği andan itibaren bıraktığı yerden devam etti. Ghezzal'ın, Pjanic'in inisiyatifi eline almalarından sonra Batshuayi de gerçek kimliğine büründü, Atiba ve Josef de oyuna döndüler.Hepsi beraber elini taşın altına sokunca sistem de tıkır tıkır işlemeye başladı. Ve sonuç atılan harika 3 golle Beşiktaş'ın istediği noktaya geldi. Güzel olan Beşiktaş'ın teslim olmaması, reaksiyon göstermesi ve var olan potansiyelini anında sahaya yansıtmayı başarması.Hangi Beşiktaş sorusunun cevabı çok açık. İkinci yarı sahada sonucu getiren takım Beşiktaş'ın sezon boyu yürüyeceği ekip gibi görünüyor. Fazla maceraya gerek yok. Rotasyon elbette maç sıklığında her zaman yapılmalı ama fazla da abartmamak lazım. Bu kadro maçlara göre değişiklik gösterse de oyun liderlerini mutlaka sahada tutmalı... Çünkü oynayan ile oynatan bir arada olduğu zaman Beşiktaş kendini üzmeden yoluna devam eder.
ALİ ECE - FANATİK | Josef için eski takım arkadaşı Volkan Demirel, “Fenerbahçe’de Beşiktaş’taki kadar da iyi oynamıyordu” demişti. Kısmen haklıydı çünkü Josef, Türkiye Ligi ölçeğinde tek çapa rolünde çok etkili bir oyuncu, Fenerbahçe’deki Mehmet Topal gibi bir başka başarılı çapa ile beraber sağ iç-sol iç bile oynatsanız verimi tek çapa oynadığı zamanki kadar da yüksek olmuyor. Tabii ki Sergen Yalçın, Antalya’da halihazırdaki 6 eksik oyuncu üzerine ilk yarıda iki sakatlık daha yaşanmasıyla, tercihen değil mecburen Josef’i stopere çekti. 43 ve 45+1’de Beşiktaş’ın yediği gollerde Josef’in iyi bir stoper olmamasının yanı sıra çapa rolündeki Josef olmayınca Beşiktaş’ın bünyesinin nasıl bozulduğu çok net gözüktü!Yetenek enjeksiyonu yapıldıMert karşı karşıya Wright’ı durdurmasa Beşiktaş için kâbustan beter bir ilk yarı olacaktı. Devre arasında Sergen Yalçın, Josef’i asıl yeri çapaya döndürüp Beşiktaş’ın adeta Marvel yapımı gerçek olamayacak kadar olağanüstü karakteri Atiba’yı stopere çekerek kâbusun karabasana dönüşmesini engelledi. İlk 45’te Töre kötü, Kenan silikti; yerlerine iki yetenek enjeksiyonu yapıldı ve Larin-Ghezzal ikilisinin girişiyle Beşiktaş takım bünyesi anında düzeldi, Sergen Yalçın model Beşiktaş fabrika ayarlarına geri döndü.Batshuayi servisi atlanmamalıDevre başlar başlamaz Beşiktaş onca eksiğine rağmen son derece akılcı, sabırlı, bilgece bir oyunla maçı çevirmeyi başardı. Larin sadece gol yollarında değil, savunmaya yardım konusunda da büyük katkı sağladı. Larin ve Ghezzal’ın ortasındaki Batshuayi tam anlamıyla coştu ve coşturdu. Presçilik-takipçilik becerilerini sentezlediği bir pozisyonda daha skor katkısını da yaptı. Ghezzal’ın usta işi galibiyet golü o kadar estetik bir vuruşla geldi ki insanlar o pozisyonda Batshuayi’nin sırtı dönük ne kadar kaliteli bir servis yaptığını atlayabilirler, atlamamalılar!
GÜNTEKİN ONAY - HÜRRİYET | Beşiktaş, bazıları zorunluluktan bazıları da teknik direktör Sergen Yalçın’ın tercihleriyle bambaşka bir 11 ile sahaya çıktı. Farklı savunma kurgusu, maç içinde gelen sakatlıklar ile stoper ve sağ bek pozisyonlarındaki değişiklikler yüzünden savunmada ciddi sorunlar yaşayan siyah beyazlılar, özellikle Josef’in stopere geçtiği bölümde orta alanda çok aksadı. İlk 11’de sahaya çıkan Gökhan Töre ve Kenan Karaman bu şansı iyi kullanamazken, Sergen Yalçın ilk yarıyı 2-0 mağlup kapatan takıma daha fazla tahammül etmeyip Rachid Ghezzal ile Cyle Larin’i sahaya sürdü ve Josef’i tekrar orta alana çekip taşları tekrar yerine oturttu. Ghezzal, Miralem Pjanic ve Larin girdikten sonra Batshuayi’nin performansı da ikinci yarıda yukarıya çıktı. İlk devrede sahaya çıkan Beşiktaş takımı son derece etkisiz, silik ve yetersizdi. İkinci yarıdaki dokunuşlar ve kaliteli ayakların oyuna girmesiyle Antalyaspor deplasmanında 2-0’dan maçı 3-2’ye getirmek Beşiktaş’a sadece kritik bir 3 puan değil, büyük bir özgüven de katacaktır.
ÖMER ÜRÜNDÜL - SABAH | Maç öncesi Beşiktaş'ın sakatları var. Rosier de hastalanmıştı. Sergen Yalçın bu sorunların yanında büyük bir hataya düşerek Ghezzal, Pjanic, Larin'i dinlendireyim deyince sahaya çok abartılı rotasyonlu bir kadro çıktı. Bilhassa 4'lü defans teşkili futbolda çok önemlidir. Dün geceki defans bloğunun başarılı olması çok zordu. Bir de arka arkaya Necip ve Mehmet Topal'ın sakatlıkları eklendi. Maçın ilk 11'inde ve sonrasında Beşiktaş'ta Montero'nun yanındaki stoper üç kere değişti. Önce Mehmet sonra Josef ve en son Atiba... Üstelik üçü de çakma stoper. Aslında ilk yarıda defans bloğundaki bu arızaları en aza indirmek için hiçbir formül üretilmedi. Çünkü hiçbir şey yapmayan iki kanat forveti, Gökhan Töre ve Kenan ile takım bir de 9 kişi oynuyordu. Bu tabloda Antalyaspor devre sonunda iki üst üste gol buldu, son saniyelerde de üçüncüyü kaçırdı. Sergen Yalçın ilk yarıdaki Pjanic değişikliğinden sonra ikinci yarıya da Ghezzal ve Larin ile başladı. Rıdvan'ın erken golü takımı ateşledi, sonra da verilen reaksiyon ile iki farklı skor dezavantajından geri dönüşle maç kazanıldı. İlk yarıyı izlediğimizde altın değerinde üç puan oldu. Eğer işler ikinci yarıda tamamen değişmese Sergen Yalçın çok ağır eleştirilerin hedefi olurdu. İlk 11, Gökhan Töre ile Kenan'ın devre sonuna kadar oyunda kalması ve maçın kontrolü rakipte iken sakatlıktan sonra karşı atakları kesen en önemli isim Josef'in stopere çekilmesi büyük hatalardı. Sonuçta Beşiktaşlı futbolcuların ikinci yarıdaki hırslı başlangıcı kadar büyük hatalarla rakibe ilk iki golü hediye eden Antalya, Sergen Yalçın için büyük bir şans oldu. Daha sezon başında bir tane Şampiyonlar Ligi karşılaşması oynadım diye yorulduk deniyorsa bu günümüz futboluna hiç de uyan bir düşünce değil.
CEM DİZDAR - FANATİK | Futbolun onca tanımından biri de; ‘’alışkanlık, tekrar ve dayanıklılık oyunu’’dur. Dortmund maçının ağırlığı Sergen Yalçın’a kadroyu değiştirmeye zorlamış olmalı ki, ilk devre sahada Ersun Yanal’ın dahi tahmin edemeyeceği kadar karmaşık bir Beşiktaş vardı. Neredeyse sahada kimse kimseyi tanımıyor bu nedenle de kimse kimseyi bulamıyordu. Hal böyle olunca kendi kale çevresinde top görmeyen Antalya orta saha ve Beşiktaş ceza sahası önünde cirit atıp durdu. Bu bölümde iki gol atıp biri nete yakın bir iki de kaçırdı. Denecek ki, ‘’Beşiktaş çok sakatlık yaşadı’’. Peki oyun sakatlıklar olmadan farklı mı ilerliyordu? Hayır...İkinci devreye Rıdvan’ın golüyle başlayan Beşiktaş daha güvenli ve tehditkar oynamaya başladı. Durum esasen şuydu Beşiktaş ilk devre neler yaşadıysa ikinci devreye iki farklı önde giren Antalya da benzerini yaşıyordu. Peki ama neden? Sonuçta Beşiktaş maçı kazandı. Peki, problem var mıydı oyununda? Şüphesiz vardı ancak maçı çevirme arzu ve iradesi de aynı oranda önemliydi...