Bence ikinci yarıdaki taktik savaşı değil. Futbolda belki abartılı olacak ama bazı teknik direktörlerin farklı karakterleri vardır. Yeni ve farklı bir farklı bir teknik direktörle tanışıyoruz. Çılgın Jesus mu, nasıl bir Jesus? Biz hep çılgın Jesus'u gördük. Ama bu maçta futbolun rakibe göre oynandığını da bilen bir Jesus gördük.
Fenerbahçeli arkadaşları gördüğümde '4-1 yener miyiz?' diyorlardı. Jesus da buna alıştırdı. Ancak Jesus 1-0'a oynadı. Öncelikle rakibe saygıyla başlar. Başakşehir'i izliyor. Zaaflarına, avantajlarına bakıyor. Hocanın Başakşehir üzerinden zaaflarından çok artılarından gitmiş. Alışılagelmişin dışında Fenerbahçe'nin çok koşan orta saha oyuncularından üçünü de oynattı. İsmail, Crespo, İrfan'ı da orta saha oynattı.
"Zorlu bir maç, iyi de gidiyorum, fakat dolduruşa gelmem. Eğer ben Başakşehir'e çok oynama imkanı verirsem emniyetli olmaz" dedi. Herkesin beklentisi Başakşehir'in pasla çıkması. Aslında ilk yarıda kafa kafaya giden zamanda Traore bunu yaptı. Doğru oyun, doğru strateji 1-0'dı. Jesus'un maçı dakika dakika yaşadığını gördüm. Dizilişler geldi. "Hoca 1-0'a oynuyor" dedim. Şundan dolayı dedim. Futbolda artık 1-0'a oynamak var. Bunu da Jesus getirdi.
Fenerbahçe'yi biz 3-4-3 görüyoruz. Normalde İsmail ile Crespo yan yana oynar. Önlerinde İrfan oyanr. Ama "Ben orta sahayı beşleyeceğim" dedi. Alışılagelmiş gol rekoruna giden Fenerbahçe'den farklı bir oyun. Hakikaten çok zeki bir teknik adam. Bu maçın kora kor olacağını biliyor. Kendine güveni olan bir takıma karşı oynuyor. Hoca da bunu biliyor. "Eğer rakibe orta sahayı verirsem oyun inisiyatifi Başakşehir'e geçer" diye düşünmüş. "Bu riski olacağım. Ama pozisyon vermeden" diye düşünmüş.
Hoca ne yaptı? Aslında iki hoca da başarısız değildi. Hep satranç oynar gibi oynadılar ama Jesus'un hamlesine karşılık vermeye çalışan bir Emre Belözoğlu vardı. Oyunun sonlarında 0-0'a oynayan bir Emre Belözoğlu vardı. Emre Belözoğlu 'Okaka, Deniz'le topu tutayım' dedi. Hamle yaptı. Çünkü 'Buradan Kadıköy'den bir puanla döneyim' diye düşündü. Yoksa oyun şartları mahkum oynarken son bölümde dört forvetle oynayan rakibe karşı orta sahaya Aleksic'i aldı. Maçın gittiğini gördü. Belki Aleksic'i daha erken alabilirdi. Böylece orta saha direncini artırmak istedi.
İlk yarıda Fenerbahçe direkt 3-5-2 oynadı. Ama hep ne diyorum, saygı. Jesus dedi ki 'Ben uzun süre götüreyim. Ben yorulacağıma o yorulsun' dedi. Orta saha dirençsiz kalırsa, İsmail sakatlandı Crespo da çok koştu. Rotasyona gitti.
Beşiktaş maçında da hemen hemen 75 dakika pozisyon vermedi. Şimdi haftaya İstanbulspor ve sonra evinde iki maç oynayacak. Fenerbahçe çok büyük ihtimalle Dünya Kupası arasına lider girecektir. 'Yavaş yavaş ligin favorisiyiz' diyor.
Bugün Fenerbahçe'hnin hakemle uzaktan yakından ilgisi olmadan bir maç oynadı. Taraftar Trabzon maçından dolayı hakeme önce 'haaaaaaa' yaptı. Ancak Başakşehir deplasman takımı muamelesi görmedi.
Emre Belözoğlu dersini çalışırken kesinlikle bu 3-5-2'yi beklemiyordu. Aslında Fenerbahçe'nin 11'i avantaj olsa da ikinci bölgeden itibaren Fenerbahçeli oyuncuların kaybettiği toplarla Başakşehir pozisyon buldu.
Alt ligde bir takım gördüm Pendikspor. Zor gol yiyor, ama oyun kontrolü bende olsun diyor. Başakşehir'in başka bir tarzı. Türkiye'nin en hızlı oynayan iki takımı Fenerbahçe ve Beşiktaş. İki maç da kısır geçti. İki maç da 1-0 bitti. Birini Başakşehir birini Fenerbahçe kazandı. Gol atan kazanır düşüncesiyle oynandı.
Jesus'un maç öncesi planlarını dakika dakika uyguladığını gördüm. Emre Belizoğlu orta saha değişikliğiyle bunu değiştirmeye çalıştı. Bu bir taktik savaşıydı.