Fiziksel düşüşün faturası - Engin Kehale |
Galatasaray’ın Trabzonspor deplasmanına gittiği gün Kadıköy’de saat 16:00’da Samsunspor ile oynamak, kâğıt üzerinde Fenerbahçe için mükemmel bir fırsattı. Sarı lacivertliler, bu şansın farkında bir şekilde maça başlamasına rağmen 90 dakikanın devamında sezon başından beri ilk kez sahada bu kadar yorgun gözüküp evinde çok önemli iki puan bıraktı.
Markus Gisdol hem önde pres yapıp hem de savunmadan uzun toplarla çıkarak aslında oyunu orta saha ve ilerisinde oynamayı planlamıştı. Birçok eksiğine rağmen öğrencilerinin bunu iyi uyguladıkları da bir gerçek ancak iki takım arasındaki teknik ve kalite farkı ciddi şekilde hissediliyordu. Ta ki Fenerbahçe fiziksel olarak oyundan düşmeye başlayana kadar.
İsmail Kartal’ın önündeki verilerde benzer bir fiziksel performans azalması gözüküyor olacak ki 70. dakikada ön üçlüyü, 80’de Szymanski ile dörtlüyü değiştirdi. Daha zinde bir ön hücum hattı sahada olsa da bu anları oynamak konusunda saha kenarına gelen isimleri aradı Fenerbahçe. Yarı panik, yarı baskıyla geçen bir son bölüm, sezonun kritik puan kayıplarından biriyle sonlandı. (HÜRRİYET)
Kaçan goller romanı - Ercan Güven |
Fenerbahçe Samsunspor karşılaşması “atılamayan goller” dramı veya “kaçan goller romanıdır”. Ortaya çıkan eserin telif hakkı ise sadece İsmail Kartal’a değil, takımdaki futbol ustalarına da aittir ki, kötü gününde olmak onların da hakkıdır. Daha doğrusu “şanssız gününde olmak”…
“Topun canı var” derler… Onu bilemem ama “kaprisi” olduğu kesin.Bir de oyun disiplininden asla uzaklaşmayan, önde basarken bile bir anda savunmada sekiz kişi olan, merkezi kepenk indirmiş dükkan gibi kapatan Samsunspor’un emekleri var tabi.
Fenerbahçe Kadıköy’deki Samsunspor beraberliği ile sadece iki puan kaybetti; sayfayı çevirirse geride kalır. Tersi yapılır, Tadic, Dzeko gibi futbol ustaları ile Hoca’nın performansı masaya yatırılır didiklenirse, çok daha büyük olur kayıp! (MİLLİYET)
Kader galibiyeti yakıştırmadı! - Gürcan Bilgiç |
Başlama düdüğü çalmıştı ama Fenerbahçe için maç çoktan kazanılmıştı sanki. İrfan Can'ın golü, kalite kokuyordu ve kontrolü de ellerine geçirmelerini sağladı. Fakat karşılarında çok iyi organize olmuş, koşmaktan da, baskı yapmaktan da vazgeçmeyen bir Samsunspor buldular. Ama tek farklı galibiyetin bıçak sırtında devam etmesine izin verdiler.
Baskıdan doğru çıkamıyorlar, son pasları kullanamıyor, ikinci yarıda oyunu rakibe bırakıyorlardı. İşte; davetiye çıktı, "kaşıntı" başladı. Ne olursa olsun, kendi karakterinden vazgeçersen bir "kaşıyan" da çıkacak elbette. Antep'te Livakovic son saniyede kurtardı, üç puanı. Bu kez Livakovic'e rağmen mükemmel bir frikik golü geldi. Emre Kılınç kariyerinin ilk frikik golünü attı, hem de bu maçta. Yani; kader, galibiyeti yakıştırmadı bu maçta Fenerbahçe'ye… (SABAH)
Ummadık taş - Faik Çetiner |
Fenerbahçe ilk 15 dakika dolmadan İrfan Can ile golü bulunca, ister istemez bizi yine farka gidilecek bir maç bekliyor dedik. Samsunspor erken yediği golle şaşkına dönmüştü. Sadece defansı düşünüyor, geçiş oyununu beceremiyor, hücumda çoğalamıyordu. Fenerbahçe 2. golü bulsa maç farka gidecekti. Ancak ne yaptı Fenerbahçe? “Nasıl olsa bu maç çantada keklik” deyip başladı ‘lay lay lom’ oynamaya.
Emre Kılınç’ın serbest vuruştan attığı gol Kadıköy’de ‘soğuk duş’ etkisi yapınca Kartal’ın aklına hamleler yapmak geliyordu. Hamleler beklenildiği gibi ama gecikmişti. Cengiz Ünder oyuna girecek diye İrfan Can oyundan çıkmazdı. Gönderilmesi düşünülen King ile kupa golcüsü Batshuayi de sahaya dahil oldu. Değişikliklere rağmen takımın oyun planı olmayınca, Fenerbahçe hiç hesapta olmayan 2 puan kaybetti. Ne demişler: Ummadık taş baş yarar... (FANATİk)