UĞUR MELEKE (HÜRRİYET) - Dün Ali Sami Yen’deki ilk yarının ardından ortaya çıkan istatistikler, uzun zamandır görmediğimiz cinstendi: Galatasaray tek bir devrede 19 şut atmış, 3,20 şut beklentisi yaratmış, rakip ceza alanında tam 43 kez topla buluşmuştu. Bu atak sürekliliğinin/yoğunluğun sonucu olarak da 3-0’la gitti zaten soyunma odasına. İkinci devrede zaman zaman vitesi küçültseler de maçın öyküsü değişmedi. Galatasaray topa hep sahip olurken, Hatayspor tamamen hızlı çıkış fırsatları kolladı. Dolayısıyla da oyun Galatasaray için tamamen bir “atak tamamlama sporu”na dönüştü. Tabii ki bir parantezi de dün başarıyla tamamlanan atakların başrolündeki Icardi’ye açmak gerekiyor. İcardi’nin sakinliği, telaşsızlığı ona dün de birçok pozisyonda avantaj sağladı; o da bunların her birinde arkadaşlarına fırsatlar yarattı. Kerem’le gelen birinci golde havayı karıştıran oydu. Mata’nın ilk golünde sola oyunu açtı, ikinci goldeki şut ondandı. Dün adeta bir profesör gibi okudu oyunu. Ve o belirledi aslında tabelayı.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Galatasaray seyir zevki yüksek bir futbolla farklı skora ulaştı. Bir de madalyonun öbür yüzü var. Bana göre Okan Buruk sahaya riskli bir takım tertibiyle çıktı. Fizik olarak hazır olmayan İcardi ve Mata birlikte oynuyorlardı. Torreira'nın da biraz kondisyon eksikliği vardı. Üstelik Galatasaray sahasında oyunu karşı alana yıkıp önde basarak ve risk alarak oynuyor ama ligde kötü giden Hatayspor'un Galatasaray'a ceza kesecek bir gücü yoktu. Buna rağmen zaman zaman olumlu sonlandıramadıkları birçok tehlikeli girişimlerin olmasını herhalde Okan hoca dikkate alacaktır.
ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Galatasaray haklı olarak havalı - civalı - fiyakalı bir başlangıç yaptı… Üstelik zirve yapmış özgüveni ile… Galatasaray‘da tribünlerden başlayarak sahaya kadar yayılan “Fenerbahçe morali“ her dakika, her saniye çok ciddi anlamda hissedildi… Galatasaray sıkıntılı geçen başlangıç haftalarından sonra özellikle son iki maçtır “üst düzey“ futbol oynadı… Tazı gibi çabuk adamları, bir dokunuşuyla skoru değiştirecek ustalarıyla lige ve zirveye ciddi anlamda ağırlığını koydu… Biri Fenerbahçe son iki maçta atılan 7 gol, toplanan 6 puan, yakalanan özgüven, iyice ortaya çıkan “hız ve kalite“ farkı ile Galatasaray’ı tutmak ve yakalamak çok kolay olmayacak...
BÜLENT TİMURLENK (SABAH) - Eylül 1996'ydı. 23 yaşındaki Okan Buruk 46'da oyuna girdiğinde derbide Fenerbahçe deplasmanda 3-0 öndeydi. 4-0'lık yenilginin ardından ertesi hafta onu ve Terim'in öğrencilerini İnönü Stadı'nda Sarıyer deplasmanında 40 bin Galatasaraylı bekliyordu. O maç Galatasaray tarihini değiştirdi... Hayatta zorun cefası da kolayın sefası da var. 27 yıl sonra hikâyenin başı güzeldi, dün Nef Stadı'nda gelen 43 bin Galatasaray taraftarı, 49 yaşındaki Okan Buruk yönetimindeki takımlarına derbi zaferi sonrasında şükranlarını sunarak başladılar maça. Oyuncular da bu coşkuya aynı karşılığı verince ilk yarıda rakip ceza sahasında 41 kez buluşan bir takım izledik. Mertens yokken Mata'yı, İcardi sahadayken yanında Gomis'i kullanabildiğiniz bir kadronuz varsa her şey mümkün bu oyunda. "Aksayan" Mata iki dakikada iki golle devre bitmeden rakibinin fişini çekti. İcardi'nin üç golde de yüzlerce olasılığı saliselerle belirlediği futbolculuğu da cabası... 4 değişiklikle gevşeyen oyun. Gomis'in golü... Galatasaray, puan farkını 7'ye çıkartıp takipçilerini, liderlik koltuğunda ayaklarını uzatıp izleyecek hale geldiyse peşindekilerin telaşı büyük olur.
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Maçın hakemi Kadir Sağlam açısından rahat bir maç oldu. Maçın hemen başında, skoru eline alan ev sahibi takımın, maç boyu üstün oyunu, dikkatleri hakemin üzerinden aldı. Hakem, maçı kart göstermeden tamamladı. Ama maçta gösterilmesi gereken en az 5 sarı kart vardı. Hakem 3 kez kornere çıkan topa, aut kararı verdi. Skor bu kadarrahat olmasa ve maç sıkışmış olsa, problemi çözebilecek yeterlilikte görünmedi. Uzatma dakikalarıyla ilgili, Dünya Kupası sonrası MHK tutum değiştireceklerini duyurmuştu. Tekrar eskiye dönüş başladı. 10 oyuncunun değiştiği maç, sadece 4 dakika uzatıldı.
ENGİN KEHALE (HÜRRİYET) - Pep Guardiola’ya seneler boyunca başarısının sırrı sorulduğunda anlatabileceği belki yüzlerce neden vardı. O ise hep bir tanesine odaklandı: “Tek nedeni oyuncularımızın kalitesi. Hem iyi hem akıllı oldukları için bazı fikirleri anında uygulayabiliyorlar. Başarının başka bir sırrı yok.” Galatasaray, 2022-23 sezonuna adeta bu sözleri tesisin kapısına asarak başladı. Kaliteye yatırım yaptı ve başarının böyle geleceğine inandı. Kaliteyi dengeleyebilecek ve yönetebilecek bir teknik adamı takımın başına getirdi. 18. hafta sonunda ise bu stratejinin meyvelerini düzenli olarak toplamaya başladı.