MEHMET DEMİRKOL (FANATİK) - Galatasaray’ın 4-6-0’la oynayışı, ön tarafını hem daha hareketli ve kontrol edilmesi zor yaptı hem de hücum yönündeki seçenekleri artırdı. Oğulcan’ın dinamik oyunu Arda’nın üzerindeki yükü aldı. Feghouli’nin sakatlanıp çıkması kalite açısından bir eksiklik yaratsa da Belhanda merkeze geçince çok fazla bir gerileme olmadı... Aynı zamanda, oyun giren Ömer Bayram’la birlikte dayanaklılık açısından seviye de yükseldi. Sıkışık oyunda gollerin oluş şekilleri, yani organizasyon, doğru kararlar ve birbirini anlama/uyum da çok önemli. Gollerin anlattıklarından daha fazlasını çıkabilmekse gelecek açısından önemli. Trabzonspor açısından genel anlamda bir savunma şablonu oturtulduğunu söyleyebiliriz. Fakat yumruk çıkarmaya çalıştığında ya ıska geliyor ya da kontra. Bunu sadece beceriksizlik ya da şanssızlıkla anlatamayız. Mutlaka merkez orta sahanın kalitesinin artması lazım.
UĞUR MELEKE (HÜRRİYET) - Dün 30’da Feghouli sakatlandığında Galatasaray’ın kulübesine baktık hepimiz. Bir kanat oyuncusu olan Sekidika girebilirdi. Bir süredir kanat oynayan Emre Akbaba girebilirdi. Santrfor başlayan Oğulcan sağa kayarak Falcao veya Ali Yavuz girebilirdi. Hocanın değişiklik tercihi Ömer Bayram oldu. O dakikada Ömer sekiz numara rolüne geçerken, Emre Kılınç sağ çizgide görev yapmaya başladı. Hem Emre Kılınç hem de Ömer, maçın kaderine direkt tesir ettiler kalan bir saatte zaten. Bu tabloyu ben şöyle okuyorum: Bu sezon Galatasaray’ın elinde belki süper yıldızlar yok, ama birbirine yakın seviyede çok oyuncu var. Ve Fatih Terim son bir ayda adeta farklı iki takım yaratarak oldukça genişletti rotasyonunu. Dün 44’te Emre Kılınç, Sivasspor’dayken bolca gördüğümüz, adeta onun tescilli koşusu olarak anılabilecek penetreyi yaptı. Yatabare’yle yapmaya alıştığı verkacı Oğulcan’la gerçekleştirip golü yarattı peşinden. 55’te de Ömer’in harika pası, Oğulcan’ın doğru koşusu var. Son dönemde Galatasaray’da kimsenin yedek gibi görünmediği, hemen herkesin as olduğu geniş bir kadro yaratıldı doğrusu.
ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Topuk deyince genellikle aklımıza hep kadınların giydiği “yüksek topuklar“ gelir… Yüksek topukların filmlere, romanlara konu olmuşluğu bile var… Ama ben dün akşamdan sonra “topuk“ deyince, Galatasaray ilk golü öncesinde Oğulcan‘ın topuk pasını hatırlayacağım… Ne pastı öyle… Ne kontroldu öyle… Ne “topuk“tu öyle… Topuk, bu defa filmlerin, romanların değil, maçın konusu ve başlığı oldu… Üstelik bu topuk pası sonucu golün Emre vuruşunun ardından Arda‘dan gelmesi son derece önemli… Bu gollerine süreklilik kazandırabilirse Galatasaray kaptanının kendini buluşu çok daha hızlanır… Galatasaray bu ligin ağır favorilerinden biri… Yeter ki, işler biraz kötü gitti mi, kendilerine “sanal“ düşman yaratmasınlar, motivasyon ve enerjilerini başka yere harcamasınlar, gerçeği ve doğruyu görsünler… Oynayınca kazanıyorsun; tıpkı Trabzonspor maçında olduğu gibi...
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Maçın 53. dakikasında ceza sahası içinde kaleciden seken top, Edgar Ie’nin koluyla buluştu. Trabzonsporlu oyuncunun kolu, vücudundan açılmıştı. MHK, bu tür pozisyonlar için penaltı kararı verilmesini istiyor. Hakem Halil Umut Meler, Galatasaray lehine penaltıyı vermeliydi . Dün akşam oynanan maçta Halil Umut Meler ve ekibinin skor şansı vardı. Maç farklı bir skorla bitse bu maç hakem üzerinden konuşulan karşılaşmalardan birisi olurdu. Mücadelenin 73.dakikasında Galatasaray ceza sahası içinde Donk, Afobe’yi çekerek düşürdü. Hakem Halil Umut Meler, “Devam” dedi. Ancak pozisyon net penaltıydı. Top Afobe’ye gönderildiğinde Afobe ofsayt olabilir ancak VAR çizgisi olmadığı için net bir şey söyleyemiyoruz. Yine de fikrimi sorarsanız bence Afobe ofsayttaydı.
SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Galatasaray son derece rahat bir başlangıçla maça hakimiyetini kurdu. Bir kere Galatasaray, pas oyunu oynadığında Türkiye'de rakibi yok. Kısa ve hızlı pas oyununda Avrupa çapında enstantaneler gösteriyorlar. O zaman bu tip dar alanda kısa ve hızlı pas oyunu oynayabilen takıma yapmanız gereken tek şey onları mümkün olduğunca geri koşturmak. Devrenin sonuna doğru iyiden iyiye alanı daraltan ve 35-40 metreye kadar alanı daraltan Galatasaray, artık iyice ağırlığını koyan Arda ile golü buldu. 2. devrede ise mükemmel bir Galatasaray oyunu izledik. Güvenli-yere sağlam basan ve sürekli yer değiştiren ön alan oyuncuları ile üst düzey bir futbol sergiledi. Pozisyonlar buldular ve Oğulcan'la skoru ikilediler. Oğulcan'ın ön alanda zaman zaman Arda ile değişen santrafor pozisyonunda iyi sinyaller verdi. Son 10 dakikada Afobe ve Djaniny ile bulunan Trabzonspor pozisyonları, Galatasaray'ın geri çekilme tercihi nedeniyleydi. Özetle harika bir liderlik örneği gösteren ve sahaya futbolunu yansıtan Arda Turan ile, zaten iyi kadrosu ile, devre arasında 2 yeni transferi ve Muslera takviyesi ile iyice güçlenecek kadrosu ile elbette Fatih Terim tecrübesi ve ülkemizde başarıyla denenen hızlı/kısa pas oyunuyla Galatasaray şampiyonluğun 1. favorisidir. Dramatik bir eksilme, yönetim-ekonomi krizleri çıkmazsa yakın rakipleri Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın önündeler.
BÜLENT TİMURLENK (SABAH) - Pandemi döneminin gerçeği bu, santrforun bir gün kala karantinaya giriyor ve çok formda Hugo-Ie ikilisi karşısında yerden oynamak zorunda olduğun oyun senin için ideal oyun oluyor. Diagne forma giyse Trabzon stoperleri arasında muhtemelen ezilecek ve karşılanan toplar Avcı'nın geçiş oyununa daha müsait pozisyonlar hazırlayacaktı. İkinci yarıda Galatasaray erken bulacağı bir golle oyunu sahasında kabul edecekti. Bu da oldu. İnce bir pozisyona bayrak kaldıran hakem ve VAR'dan gelen gol kararı Galatasaray adına maçın fişini çektirdi. Cebinde kartı varken de korakor mücadele eden Taylan, her topa koşan ve her pas üçgeninde doğru pozisyon alan Arda, Terim'in takımının kolay kazanmasını sağladı… Trabzon'un bu kadrosunun zirve yarışı veren bütün rakiplere kaybetmesi sürpriz değil elbette. Galatasaray ise X faktör Taylan ile yeni yıla umutlu giriyor ama herkes pandemi sezonuna biri "arıza" biri "sakat" iki santrforla başlamanın kadro mühendisliği adına bir hesap hatası olduğunun farkında…