"Göreve başladığımız günden itibaren zor bir süreç yaşadık. Üçüncü olduğumuza sevindik; sevinmemeliymişiz sonradan öğrendik (!) Keşke sevinmeseydik. Önünüzde plan-program olur, ona göre hazırlık başlangıç süreci yaşarsınız. Biz bunu yaşayamadık. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa ligi maçları olur olmadık zamanda ortaya çıktı. Normal programda olmayan maçlar ortaya çıktı. Bu da sezon başında bize hasar verdi. Çok fazla giden oyuncumuz oldu. Gelen oyuncuların hazır olmaması gibi birçok etken önümüze çıktı. Bu da bizi ciddi şekilde etkiledi; ortaya bir şey çıkarmamızı engelledi oyuncularla beraber. Bizim için ciddi bir problem oldu. Sorunlu bir sezon başlangıcı, sorunlu bir oyun şekli, kaybettiğimiz maçlar camiamızı üzen skorlar çıkardı. Beklentinin biraz uzağında kaldık. Ondan sonra toparlanma sürecine girdik. Takım görüntüsü vermeye ve kazanmaya başladık. Morallerimiz yerine geldi ve bireysel performanslar yukarı çıkmaya başladı. Futbol bir sonuç oyunu. Kötü oynadığınız maçta da kazanmak önemli. Maçtan sonra 'Beşiktaş bugün bir şey oynamadı' diyorlar. Evet çok iyi oynamadık ama kazandık. 40 maçı da herkesi tatmin ederek oynayamazssın. İşler normalleşti. Normal pozisyonumuza geldik. Yarışmacı takım kimliğimizi koruyoruz. Motivasyonumuz iyi"
"Hiçbir takım bütün sezon boyunca iyi gidemez. Buna Barcelona, Juventus ve Manchester City de dahil. Biz de bu süreci yaşadık. Son oynadığımız Sivasspor maçı, iyi bir maç oldu. Sabırlı oynadık. Ama oyunun tamamını bir tane taca bağlamak çok yanlış. Penaltı yok, kırmızı kart yok; bir tane taç. Ne önemliymiş ya bir taç! Geçen hafta Larin'in attığı gol konuşulmadı. West Bromwich'in 85. dakikada Liverpool'a attığı golü bir görün. Faulün babası; hakem golü verdi. Bizim attığımız gol, o pozisyonun yüzde 10'u. Bizim atılan oyuncularımız oldu. Kaç tane kırmızı kart gördük. VAR'dan penaltılar yedik. Hiç onlarda böyle sansasyon olmadı; bu kadar konuşmadınız. Bir tane taç. Ve taç olup olmadığı da belli değil. Biri 'dışarıda' diyor, biri 'izdüşümü' diyor. Tamam dışarıda gibi görünüyor ama resimde öyle görünebilir. Topun izdüşümü var yani. Ne kadar meraklıymış millet ya bir tane tacı konuşmaya! Bize olanları böyle konuşan kime görmedim daha. O top orta yaptı, gol oldu. Gol olması konuşacak mıydınız? Nedir yeni bu: çıksa ne olur, çıkmasa ne olur. Aleyhimize verilenlerle ilgili de böyle dik çıkıp konuşun. Bir tane taç bu kadar konuşulmaz. Penaltı kazanmadık, kırmızı kart kazanmadık."
"Sürekli ilerleyen bir dünya futbolu var. Taktikler, sistemler ve antrenman programları sürekli değişiyor. Bana soracak olursanız ben takip etmiyorum ama yardımcılarım her şeyi takip ediyor. Buna ayak uydurmaya çalışıyoruz. Alanya'da, Malatya'da, Konya'da başka bir şey oynuyorduk, Beşiktaş'ta başka bir şey oynuyoruz. Bu durumun oyuncularla da alakası var."
"Avrupa farklı bir konu. Avrupa ile aramızdaki makas çok açıldı. Bu makası şu an kapatamayız. Şampiyonlar Ligi'nde bir Türk takımının son 8'e kalması çok zor. Kupayı kazanmaktan bahsetmiyorum bile. Bu sezon Avrupa'da iyi değildik. Fakat merak etmeyin. Bir gün oraya da sıra gelecek. Fakat bugün, o gün değil. Kulüplerin en az 5 yıl kendi içlerine kapanıp maliyetleri en aza düşürmeleri gerekiyor. Normalleştikten sonra yatırımlardan bahsedebiliriz. Biz göremeyiz büyük ihtimalle. Türkiye'de 3 maç sonrası kimse için belli değil. Hiç kimse rahat değil."
"Anadolu'da çalışırken bir gün bana 'Bu takım şampiyonluğa oynar' dediler. 'Şaka mı yapıyorsunuz?' dedim. Ben şimdi Mike Tyson ile boks maçı yapsam, Tyson'ı yeneceğim desem inanacak mısınız? Ben inanıyorum mesela. Fakat inanıyor olmam onu yeneceğim anlamına gelmiyor. Ben nasıl indireyim onu ringte. Hayalcilik başka, gerçekler başka"
"İşin ofansif kısmı oyuncudadır; defansif kısmı bizdedir. Bu oyun doğal bir oyun. Bir şeyi deneyemezsin. Birçok farklı oyunu denersin. Mesela takımın savunmada nasıl duracağını biz belirleriz. Fakat hucüm varyasyonlarını veremezsin. Oyuncuların artık kendi yeteneği devreye girer. Kararı oyuncu verir."
"Bana diyorlar ki 'Genç oyuncu yetiştir.' Benim burada ne kadar kalacağım belli mi? Ben hangi genç oyuncuyu yetiştireyim. Kimin yeri garanti?"
"Benim Beşiktaş'a gelmemin en büyük nedeni taraftar. Ben taraftarın beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum. İmza töreninde taraftar bana aldığım sorumluluğu gösterdi. Birçok şampiyonluk maçı oynadım. Bu kadar heyecanlandığımı hiç hatırlamıyorum."