Serdar Ali Çelikler - Habertürk | 2022 Dünya Kupası elemelerine müthiş başlamıştık. Hollanda ve Norveç'i yenmiştik. Letonya'yı tarihimizde ilk kez yenebilsek gerçek olamayacak kadar iyi bir başlangıç olacaktı. Lakin Letonya yine bize ters geldi. Aslında Letonya bize mi ters Şenol Güneş'e mi onu da tartışalım. Bir kere iyi kapanan bir takıma karşı maça 1-0 önde başlamak harika bir şeydi. 1-0'dan sonra futbol falan oynamadık ama maçın hakimiydik. Şenol Güneş'in anlamsız ve bence takımdan ayrı kendi başına bir futbol oynayan (Fenerbahçe'de de öyle) Caner Erkin ısrarı ile Umut Meraş'ın yerine giren bu sol bek ve Kaan yerine Ozan Kabak dışında değişikliğimiz yoktu Norveç maçındaki 11'den. Ama oyunumuz yoktu. Konsantre sorunumuz vardı belli ki.
Yine de Hakan Çalhanoğlu ile 2'yi bulduk. Maç başladı golü attık, top oynamadan ikinciyi bulduk. Allah'ın lütfu. Normal bir takım ve hoca, top çevirmeyi, pas yapıp topa sahip olmayı düşünür. Ama biz topu Letonya'ya bıraktık. Onlar da gol attı. Golde arka direkte Caner adamını unutmuştu. 2. yarıya Letonya hücum girişimleri ile başladı. Yine top falan oynamıyorken Mert Müldür kendi kendine bir şeyler yapıp penaltı kazandırdı. 3-1 yaptık al sana bir Allah'ın lütfu daha. Caner yine takımla alakası olmayan, kendi başına oynayan bir oyuncu olduğunu kanıtlarcasına ofsaytı bozdu ve skor 3-2'ye geldi.
Ondan sonra devreye bir kez daha Şenol Hoca girdi. Caner'i çıkarmamak için Umut'u alırken Hakan'ı çıkardı. Caner'i sol öne attı. Umut sol bek Caner sol ön tam 3 maçtır deneniyor. Ne manası var? Hollanda'ya uygulanan bir şey Letonya'ya neden uygulanır? Ezber değişiklik çünkü. Yine Enes'in oyuna alınması gibi bir başka Ezber daha. Bu oyuncu milli takım oyuncusu değil. Cebelitarık'a gol atabilir mi emin değilim. Ama o maç da dahil en fazla hücum faul yapan santrafor olabilir.
Ali Gültiken - SABAH | BU kadar pozisyon bulup 3 gol attığın bir maçı elinden kaçırmak olacak iş değil. Hollanda ve Norveç maçlarındaki savunma anlayışımızın çok gerisinde kaldık. Rakibi ciddiye alıp önemsediğimizde ve savunma anlayışımızı bu şekilde yaptığımızda iyi sonuçlar aldık. Ama biraz rahatladığımızda çok basit pozisyonlarla dün akşam goller yedik. Olayın iki tarafı var; takım savunması mantığıyla oynadığımızda iyiyiz ama kendi evimizde oynadığımız, öne çıktığımız maçlarda savunma arkasında verdiğimiz pozisyonlarda henüz istediğimiz seviyede değiliz. Birinci golü böyle yedik. İkinci sorun ise yüksek toplarda ve ölü vuruşlarda yaşadığımız ikinci top kayıpları. Yediğimiz ikinci ve üçüncü gol de bu şekilde geldi. Yani öne doğru çıkışlarımızda pozisyon hataları konusunda hâlâ almamız gereken mesafeler var. Anlattıklarımız işin taktik, teknik ve hikâye yönü. Ama asıl önemli olan bu kadar ciddi bir organizasyonu oynarken bu kadar büyük bir avantajı kaybetmenin yaratacağı hasar. İnşallah kaybettiğimiz yalnızca iki puanla sınırlı kalır. Çünkü çok üzülürüz. Gerçekten Hollanda ve Norveç maçlarında yakaladığımız o coşkuyu Letonya karşısında kaybettiğimiz puanlarla yitirmek çok üzücü.
Aslında konunun başka bir tarafı da Letonya karşısında yaşanan tekrarlarla alakalı. Herhalde Letonya'ya karşı birileri bize kara büyü yaptı! Hep aynı filmi izliyoruz. 2004 Avrupa Şampiyonası elemesinde de maç 2-0'dan 2-2'ye gelmişti. Son hazırlık maçı da 3-1'den 3-3'e geldi. Tıpkı dünkü karşılaşma gibi. Şanssızlık mı yoksa kara büyü mü bilmiyoruz ama bunları yaşamak hiç de arzu etmediğimiz bir şeydi. Böyle bir maçtan sonra teselli için 'En azından bir puan aldık' cümlesini kurmayı isterdim ama ben 2 puan kaybıyla yaşanan üzüntü tarafındayım.
Gürcan Bilgiç - SABAH | En kolay görünen aslında en zorudur. Letonya maçı öncesinde bu duygularda olmalıydık ve Şenol Güneş de bunun altını sık çizdi. Normal şartlarda oynasak daha rahat olacaktık. Üst üste iki rakibimizi birden devirince, birçok ilkin önüne geldik bu maçta. Bizim Çocuklar'a sadece kazanmanın dışında da yükler verdik ama ikinci dakikada onlar konuyu bitirdiler. Letonya gibi karakteristliği iyi kapanıp, hızlı hücumlarla saldırmak olan bir ekolün, tüm taktik planları sadece iki dakika sürdü. "Şimdi onlar düşünsün" diye arkamıza yaslandık ama "nasıl olsa kazandık" duygusunun takımı saracağını hesaplayamadık. İkinci golü atıp, maçı cebe koyduğumuzu zannettiğimizde golü yedik. Mert Müldür'ün tek kişilik şovuyla penaltıyı kazandık. Burak farkı iki yaptı ama rakibin dersini bizden daha iyi çalıştığını anladık yediğimiz ikinci golde...
Duran topu en iyi yükselenlerine kullandılar. En uzunlarımızın üstünden gol pası verdiler. En tecrübelimiz Caner ofsaytı bozdu ve ceza kesildi. Tüm takım yerleşmişken, herkes alanlarını kapatmışken beraberliği yakaladı Letonya. Herkesin bir kâbusu var, bizimki de Letonya galiba. Adamlar maç boyu "görünmez adam" gibi sadece sahada oldukları sanılan, ancak planlarından vazgeçmeyen androidler gibiler. "Bu da bize bir ders olsun" diyeceğiz ama yakıştıramıyorum bu takıma. Kapanacak rakibi açmak için erken gol lazımdı, bulduk. Umutlarını bitirmek için farkı ikiye çıkarmak gerekiyordu; yaptık. Yetiştiler bize ama üçüncüyü de attık. Avrupa Şampiyonası öncesinde aslında en acı dersi aldık. Çoktan öğrenmiş olmaları gereken, geçmişte onlardan öncekilerin çokça yaptığı, "Biz bitti demeden bitmez" faktörünü Letonya öğretti onlara.
Şanşal Büyüka - Milliyet | Korktuğumuz başımıza geldi. Okyanusları aştık, boyumuzu aşmayan derede boğulduk. Nedir bu Letonya‘dan çektiğimiz? Hollanda‘ya, Norveç‘e puanı keybetsek canım yanmayacak. Üstelik daha başlangıçta attığımız golle, Letonya‘nın duvar örme hazırlığını yerle bir ettik. Sonrasında golü atan Kenan’la, Yusuf‘la, Burak‘la, Hakan’la kaçırdık da kaçırdık... Bunların hiç olmazsa birini-ikisini daha gol yapmalıydık. Sonrası kabus... Golü erken yiyen Letonya çareyi hücumda buldu. O kadar rahat geldiler ki, orta sahayı o kadar rahat geçtiler ki, hiç müdahale edemedik, engelleyemedik, bozamadık, rakip oyunculara hep uzak kaldık. Daha üç gün önce Norveç karşısında “sıradağlar” gibi dizilen ve süper golcü Haaland ile Sörloth‘a şut atma fırsatı bile vermeyen savunma anlayışımız, ne oldu da Letonya önünde “yaylalar” gibi geniş alanlar bıraktı.
İlk yarı bitene kadar özellikle hava toplarında çok sıkıntı çektik. Her hava topunu aldılar, bir kafa golü de attılar. Allah’tan hakem “faul” diye imdadımıza yetişti. İkinci yarının başlangıcında Mert Müldür‘ün tek başına yarattığı penaltı ve sonrasında gelen golün dışında Letonya kalesine bile yaklaşamadık. Atak yapmaya, kafa toplarını almaya devam ettiler. Attıkları goller de kafayla aşırdıkları toplar sonrasında geldi.Açıkçası, bir maç öncesinin süper adamı Kaan Ayhan‘ı aradım. Umut Meraş niye kesildi anlamadım. Taylan Antalyalı ile Umut Meraş‘ın girişi, rakibi durdurmak adına akıllı bir hamleydi. Ama takımın tek iyi ve yaratıcı adamı Yusuf Yazıcı ile savunmaya ciddi anlamda katkı sağlayan Kenan‘ın çıkışı doğru muydu acaba? Bir lafım da Enes’e... Hocan sana bu kadar şans veriyor, bir kımıldasan artık... Grup maçlarına başlarken, “3 maçta 7 puana razı mısınız?” deseler zil çalar oynardık. Ama Hollanda, Norveç gibi grup liderliğinde iddialı iki takımı toplam 7 gol atıp yendikten sonra, ilk turu kendi sahamızda beraberlikle bitirmek bir “burukluk” yarattı. Bu kadar umut bağladığımız Milli Takım, ne kadar etkisiz olursa olsun 3-1 öne geçtiği maçı 3-3‘e getirmemeliydi...3 maçtaki 7 puana, atılan 10 gole ve yenilmezliğe rağmen canım sıkkın... Okyanusları aşıp, derede boğulduğumuz için...
Ali Ece - FANATİK | Hollanda, Norveç ve Letonya ile oynayacağımız 3 maçta 7 puan alacağız deseler büyük çoğunluğumuz, “Şahane olur” derdi. Ancak hepimiz 7 puan almamıza rağmen mutsuzuz, çünkü yine Letonya’yı yenemedik. Maçlar başlamadan önce Hollanda, Norveç ve Letonya ile oynayacağımız 3 maçta 7 puan alacağız deseler büyük çoğunluğumuz, “Şahane olur” derdi. Lakin ben bu satırları yazarken siz de okurken hepimiz 7 puan almamıza rağmen mutsuzuz, çünkü yine Letonya’yı yenemedik! En az 5 resmi maç oynayıp yenemediğimiz 4 ülkeden 3’ü Dünya Kupası veya Avrupa Şampiyonası şampiyonu olmuş 3 dev ekip İtalya, Portekiz ve İngiltere; dördüncüsü de bize karşı bizim hatalarımızdan faydalanıp devleşen futbol cücesi Letonya!
Tıpkı 2003 Kasım ayındaki Play-Off maçındaki gibi çok iyi başladık: İlk atağımız sonrası iki korner kazandık, Kenan’la golü bulduk. 1-0 sonrası çok iyi pres yaptık, kalecileri panikleyip topu taca atmak zorunda kaldı. 33’te yine korner sonrası bu kez Hakan Çalhanoğlu Avrupa’nın en kudretli ceza alanı dışı şutörlerinden birisi olduğunu bir kez daha gösterdi. Ama hemen golü kalemizde gördük. Kalan sürede yorgunluğun da etkisiyle çok üretemedik ama yine de maçı 5 gol atarak tamamlayabileceğimiz kadar pozisyon bulduk. Zorları attık, kolayları kaçırdık. Hollanda ve Norveç gibi zorları yendik, kolay gözükeni yani Letonya’ya karşı yine çok zorlandık.
İki golü ofsayda senkronize çıkmayı başaramadığımız için yedik! Şenol hoca 65’te Yusuf ve Hakan yerine Umut ve Taylan’ı alarak total kontrol oyununa geçmek istedi ama bir süre sonra tamamen kontrolü kaybettik. Yusuf da Hakan da yoruldular kabul etmek zorundayım ama ikisinden en az birisi sahada kalmalı yoksa onların usta işi top yönlendiricilikleri olmayınca takımın kalanı daha çok yoruluyor! Letonya aslında güzel ülke, fırsat bulan gitsin ama maça son bir kere gidelim, orada artık Letonya’yı yenip dün geceyi telafi edelim: Mümkünse Letonya ile son maçımız olsun!