DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Dün akşam oynanan maçın son dakikasına kadar hakemi zorlayacak ve kritik karar vermesini gerektirecek bir pozisyon yaşanmadı. 90+6’da Gaziantepspor’un penaltı kazandığı pozisyonda hakem yanılmadı. Kararı doğruydu. Kalkavan, tecrübesini de kullanınca kendi adına sorunsuz bir maç tamamladı. Olumsuzluk olarak 66’da Emre’nin Maxim’in ayağına basmasına ve Marcao’nun Djilobodji’ye faulünde çıkmayan sarı kartları söyleyebiliriz. Kalkavan’ın yardımcıları ise maçta fazla mesai yaptılar. Galatasaray’ın 4 golü ofsayt bayrağına takıldı, yardımcı hakemlerin bayrakları doğruydu. Onyekuru’nun ilk golünde kalkan ofsayt bayrağına rağmen, VAR yardımıyla gol kararı çıkması çok kritikti. İnsan gözünün çözemeyeceği bu pozisyon için teknoloji “gol” dedi.
ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Çok affedersiniz, bu ifade mi hoşgörü ile karşılayın; adam “Pire” gibi... Hızlı, çabuk, becerikli, ele-avuca sığmıyor. Onyekuru oyuna girdi, ayağının tozuyla, belki de buluştuğu ilk topta golü attı. İkinci golündeki çabukluğu, Gaziantep savunması bile anlamadı. Galatasaray Yönetimi’ne Onyekuru konusunda kızıyorum. Yararı bu kadar belliyken, her sezon çok önemli işler yaparken, neden sezon başında almaya çalışmaz da hep devre arasına bırakırsınız? Sakın “para yok” demeyin. İsteyince Falcao’ya bulduğunuz parayı, maliyeti daha da ucuz olan Onyekuru için neden bulamazsınız? Şu işi sezon başı bitirseniz de, her sezonun ilk yarılarında bu kadar sıkıntı yaşamasanız kötü mü olur? Elbette Muslera... “Temiz yüzlü, ahtapot kollu adam” ne büyük kaleci... İlk yarıda uzayarak çıkarttığı iki Maxim şutu büyük olasılıkla maçın gidişini ve sonucunu değiştirdi. Eee, “tutanın” bu kadar kalite, “atanın” böylesine çabuk olursa, çok iyi oynamana da gerek kalmıyor. Kazanıp geliyorsun. Tıpkı Gaziantep deplasmanında olduğu gibi... Galatasaray ligin ilk yarısının son maçını Malatya’da oynadı, kazandı. İkinci yarının ilk maçını Gaziantep’te oynadı, gene kazandı. Ligin leblebi-çekirdeği değil, iki güçlü takımı Malatya ve Gaziantep önünde alınan iki deplasman galibiyeti ve tam 6 puan... Galatasaray sezon sonunda şampiyonluğunu ilan edebilirse, bilin ki bu şampiyonluğun temelleri iki Güneydoğu seferinde atılmıştır.
LEVENT TÜZEMEN (SABAH) - Yürüyen G.Saray'ın kalesinde Muslera olmasaydı Antep ilk yarıyı önde kapatırdı. Devre arası Terim neşteri doğru vurdu ve Belhanda-Akbaba ikilisini çıkarıp gözdesi Onyekuru ile genç yetenek Kerem'i oyuna alarak G.Saray'da rekabeti ateşledi. Onyekuru ve Kerem hücuma çabukluk ve hız kazandırdı. Özellikle Onyekuru'nun attığı iki gol zekasının, çabukluğunun ve vuruş kalitesinin gösterisiydi. G.Saray'ın kanatlarını Onyekuru uçurunca Antep savunmasının dengesi ile uyumu bozuldu. Antep'in evindeki yenilmezliğini bitiren Onyekuru, golleriyle farkını ve ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Emre Kılınç ile Arda'nın yerine giren Ömer-Etebo orta alana enerji getirdi. Ancak Ömer'in yaptığı penaltı sorumsuzluk örneğiydi. Muslera ile Saracchi'nin sarı kartları ise saçmaydı.
UĞUR MELEKE (HÜRRİYET) - Dün Gaziantep’te oynanan maçı Onyekuru’suz ve Onyekuru’lu olarak iki ayrı perdede değerlendirmek lazım. Nijeryalı kanat oyuncusunun olmadığı bölümde Galatasaray topa genel olarak sahip gözükmesine rağmen öyle yavaş oynuyordu ki, kumandada bir ‘fast forward (ileri sarma)’ tuşu aradığımı fark ettim bir ara(!) Evet, zaman zaman topu çok dolaştırdıkları için sanki Manchester City’ye öykünüyor gibiler, ama İngiliz ekibinin 3 kat yavaşlatılmışı gibi oyunları... Ancak Henry Onyekuru, sahaya adım attığı andan itibaren değiştirdi maçın hikayesini. Hızlı düşünüp, hızlı hareket ederek tek başına çekti maçın fişini.
MEHMET DEMİRKOL (FANATİK) - Ligin yüksek IQ’lu oyuncularından Jefferson ve Maxim’in oyunları Muslera’yı kahraman yapacak kadar şans yaratmalarına yetti. Ona bir parantez açmak lazım. Kaleciliğiyle takıma verdiği güveni ya da rakiplere yaşattığı ‘bu adam gol yemez’ güvensizliği sabit... Mütevazılığıyla zenginleştirdiği güçlü liderliği de... Ama böyle bir sakatlıktan, bu yaşta, 10. yılında bu mental sağlamlıkla dönmenin üzerinde durulmalı. Milli Eğitim’in bu adamdan yaralanması, çocuklara ‘sporculuk dersi’ vermesi için bir program hazırlaması lazım. Zaten online değil mi öğretim! 2. yarının başındaki Onyekuru ve Kerem (çok iyiydi) hamlesi, Arda ve Kılınç’ı hücumda çift 10 numara olarak kullanma ve Babel paradoksundan 2 hızlı yedekle çıkma prensibine dayanıyordu. Nijeryalı’nın futbolu özlediğini gösteren bir golle de hemen sonuç verdi. Bundan sonra Antep Jefferson ve Maxim’le bu kez çok adamla hücuma çıktı. Pozisyonlar buldular ama Galatasaray da artık kontra yapabiliyordu. İlk 11’e bu baskıyı kurmak belki onlar için daha doğruydu.
BÜLENT TİMURLENK (SABAH) - Rakibi sıfırda tutmak istiyorsanız ve kalenizde Muslera varsa ilk 45 dakikayı da çöpe atabilirsiniz hatta... Hafta boyunca transferle boğuşan ve 'Cuma akşamı da Gaziantep deplasmanım var' havasında Galatasaray için bu deplasman zor maçtı. Feghouli sakatlanmış, Oğulcan yok ve iki Emre beklenenden çok uzakken oyun yine ilk yarıda iki adamın üzerine yıkıldı: Belhanda ve Arda... Kötü zeminli Malatya deplasmanının bir dejavu'su... Aradaki fark Muslera'nın uzadığı iki pozisyondu... Terim, her şans verdiğinde kötü oynayan Emre Akbaba ile yine 11'de başlayıp hanesine eksi bir yazdırdıysa, ikinci yarıdaki değişikliklerle de iki artıyı buldu. İki hızlı adam Onyekuru ve Kerem oyuna girerken iki yetenekli adam Arda ve Emre Kılınç orta sahayı tuttular. Yorulduklarında da enerjileri yüksek Etebo ve Ömer'e yerlerine bıraktılar... Onyekuru tabelayı yazarken, Muslera 3 pozisyonda 'Buradayım' dedi. Saracchi de iyi savunmasını çizgiden çıkardığı bir topla süsledi. Zirveden 5 puan uzaktaki Galatasaray için transfer gürültüsünün kafaları şişirdiği bir haftanın açılış karşılaşmasında 3 puan, 3 puandan fazlası... Terim şimdi rakipleri santra noktasına yürürken, Florya'da puzzle'ın eksik parçalarını, idmanlarda yeni transferlerle tamamlayabilir.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Muslera'nın iki önemli kurtarışı ve de direkten dönen bir top, muhtemel skor dezavantajına düşmeyi engelledi. Aslında Gaziantep Teknik Direktörü Pinto, takımına çağ dışı ofsayt taktiği uygulatacak Galatasaray'a çok elverişli ortam hazırlamıştı. Ama bu zamanlamalı pas ve koşu yanlışları yüzünden değerlendirilemedi. İkinci devreye Fatih Terim, iki değişiklik yaparak çıktı. Kerem ve Onyekuru'yu aldı. İlk yarıda 3 düşük performanslı isim vardı. Emre Akbaba, Emre Kılınç ve Belhanda... Fatih Terim, Belhanda ve Emre Akbaba'yı tercih etti. Sonra Galatasaray ikinci yarıda Onyekuru ile erken bir gol buldu. Dün geceye Muslera'dan sonra tabii ki Onyekuru damga vurdu. Muslera klasik kurtarışlarını yaparken, Onyekuru da iki güzel gole imza attı. Aslında bu iki oyuncunun takım için kazançları bundan sonrasında daha iyi anlaşılacak.