ALİ ECE (FANATİK) - Maçın kilidini, orta saha hakimiyeti mücadelesi çözecekti; ilk 1 saatte Gedson Fernandes özel kalitesini sergileyerek ‘maçın kilit ismi’ oldu. Gedson’un Babel’in golündeki asisti, ‘oyun vizyonu’ ile ‘teknik becerisi’ni sentezlediği anlardan birisiydi. Ayrıca Gedson top kullanma estetiğinin yanı sıra, Josef ve Atiba gibi ligin ikili mücadele kazanma ustaları karşısında ilk 45’te 10’da 7 gibi çarpıcı bir ikili mücadele kazanma istatistiği de sergiledi. Maçın özeti; Aboubakar, Cenk, Oğuzhan, en son da N’Koudou ve sakatlığının etkisiyle tam kapasite katkı veremeyen Gökhan Töre derken, Beşiktaş’ın mevcut kadro derinliği kalitesi derbi için yetersiz kaldı. Galatasaray’da oyuna sonradan dahil olan Mostafa Mohammed, Kerem Aktürkoğlu, Arda, Emre Kılınç ve Halil Dervişoğlu’ndan herhangi birisi Beşiktaş kadrosunda olsaydı, ileri 3’lü kontenjanından ilk 11’de başlayabilecek kalibrede oyunculardı.
ÖMER ÜRÜNDÜL (SABAH) - Dün geceki derbide tabii ki her türlü netice olabilirdi. Ama herhalde hiç kimse G.Saray'ın bu kadar etkili olacağını, oyunu 90 dakika domine edeceğini tahmin edemezdi. Beşiktaş'ın hem altı puanlık hem de önemli ikili averajı vardı. Ama taktik stratejisi çok yanlıştı. Rakibine göre oyuna daha kontrollü başlaması, takım savunmasına özen göstermesi gerekiyordu. Beşiktaş'ın uygulaması gereken taktiği ilk yarıda Galatasaray başarıyla uyguladı. Riskli oynayan Beşiktaş karşısında ilk yarıda hem pozisyonlar buldular hem de iki gol attılar. İkinci yarıda da üstün olan taraf her yönüyle Galatasaray idi. Dünkü maçın Beşiktaş açısından en beklenmeyen tarafı, 90 dakika boyunca hazırlanmış tek pozisyona dahi giremeyişleriydi. Takım halinde kötü oynadılar. Ciddi bir santrfor sıkıntısı bu maçta açık bir şekilde gözüktü. Çünkü Gökhan Töre hiçbir varlık gösteremedi. Galatasaray hak ederek, çok iyi oynayarak önemli bir galibiyet aldı. Bilhassa Ghezzal'a alanın tedbirler ve uygulamalar üst düzey başarılı oldu... Sahanın yıldızı müthiş bir performans gösteren Taylan'dı.. Ondan sonra Saracchi geliyor. Babel de yorulana kadar bilhassa ilk yarıda çok etkiliydi. Cüneyt Çakır deneyimiyle iyi maç yönetti. Biri VAR uyarısıyla verilen iki penaltı da doğruydu.
BÜLENT TİMURLENK (SABAH) - Gedson- Taylan ve onlara eşlik eden Babel ile Emre Akbaba, Josef-Atiba ikilisine sezonun en nefes aldırmayan anlarını yaşattılar. Atiba'nın yaptığı penaltı bir kez daha tabelayı değiştirirken, ikinci yarıda Sergen Yalçın elindeki tüm opsiyonları kullanmaya çalıştı. Dorukhan'ı sol açık yapacak kadar kadro derinliğini yitirmişseniz eliniz kolunuz bağlanır. G.Saray, beklentilerin ötesinde müthiş konsantrasyon ile oynadı derbiyi. İkinci yarıda da Beşiktaş'ın hücumlarını çok fazla zorlanmadan eritirken yorgun düşen Sergen Yalçın'ın takımının karşısında 2 farkı buldular. Şimdi elbette geriye dönüp yaptıkları puan kayıplarına yanacak çok kimse vardır ama Terim'in tecrübesi hep önüne bakmayı gerektiriyor. Beşiktaş'ın mağlubiyetin travmasını atlatabilmesi için sadece 3 günü var. Galatasaray ise sahada ve dışında çalkantılarla geçen bir sezonun mayıs ayında taraftarına sezonun ikinci derbi galibiyetini tattırdı. Kalan iki haftada ne olur derseniz her şey olur.
GÜNTEKİN ONAY (HÜRRİYET) - İki takım da birbirlerinin istediği oyunu sergilemesine izin vermezken Beşiktaş, Aboubakar ve N’koudou’yu fazlasıyla aradı. Galatasaray 2 kez öne geçmenin avantajıyla kendi yarı sahasında alan vermeyen bir kurguyla oynadı. Beşiktaş ise topu rakip ceza alanına etkin bir şekilde getirmekte zorlandı. Dolayısıyla kale önü zenginliğinden uzaktı siyah beyazlılar. Galatasaray, derbide kazanıp şampiyonluk şansını son 2 maça taşıdı. Sarı kırmızılılar akılcı bir taktik öne geçmenin avantajını iyi kullandı ve kadro zenginliği avantajıyla ezeli rakibini mağlup etti. Dün sahanın en iyisi Galatasaraylı Gedson Fernandes idi. Beşiktaş’ta ise Josef dışında bekleneni veren oyuncu yoktu. Derbide Beşiktaş kaybetmesine rağmen ipler hala siyah beyazlıların elinde.
ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET) - Fatih Hoca, son galibiyetlerin gözde gençlerine, “Bu maç sizin boyunuzu aşar, gelin yanıma oturun” dedi, Kerem‘i, Halil‘i, Mustafa‘yı kulübeye çekip, final maçlarını “yemiş-yutmuş”, iliklerine-kemiklerine kadar bu maçları yaşamış üç tecrübeyi Babel, Falcao, Onyekuru’yu ilk on birde sahaya sürdü. Usta‘dan, ustaları oyuna sürdüğü radikal bir hamleydi. Eee, skoru 2-1‘e taşıyan goller Babel ile Falcao‘dan geldiğine göre hocanın hamlesi “tam isabet” yaptı.Galatasaray bu sezonun en disiplinli, en kusursuz Galatasaray’ı, Beşiktaş bu sezonun en kötü Beşiktaş‘ı olarak maçı tamamladı. Sergen Yalçın‘ın sınır tanımayan öz güveni, bu maçta Beşiktaşlı futbolcuların yanından bile geçmedi. Bu sezonun en formda Fatih Terim‘i olunca, bu sezonun en iyi Galatasaray‘ı ortaya çıktı. Beşiktaş çok eksikti, kabul ama, o eksik kadro o kadar büyük işler yaptı ki, Galatasaray karşısındaki bu ürkek oyun açıkcası herkesi şaşırttı. Beşiktaş yatıp kalkıp dua etsin, dördüncü golü yemedi ve ikili averajı da kaybetmedi. İkili averaj eşitlendi ama hiç olmazsa genel averajda Beşiktaş önde... Umarım Galatasaray‘ın disiplinli ve bu gözde futbolu hakem kararlarının gölgesinde kalmaz. Bu galibiyet, hakem kararlarından bağımsız, Galatasaray‘ın çok hak ettiği bir maç oldu. Sahada Aslan gibi bir Galatasaray vardı.
ALİ GÜLTİKEN (SABAH) - Adına yakışır bir derbi oldu. İki takımın da bu maçı kazanma adına gösterdikleri gayret karşılaşmayı derbi kalitesine yakışır bir hale getirdi. İki takımın kadro derinliklerine baktığımızda maç öncesinde Galatasaray'ın daha avantajlı olduğu açıktı. 'Oyuna sonradan etki edebilecek kulübe gücü ile maçı değiştirim' mesajını Beşiktaş'a oranla daha güçlü veriyordu. Maçın içerisinde de bu durumun skora yansıdığını gördük. Beşiktaş, kadro olarak çok fazla alternatifi bulunmadığı için daha fazla yoruldu. Kulübeden de istediği katkıyı alamadı. Kulübenin etkisizliği doğal olarak skora da yansıdı. Beşiktaş'ta mücadele eden Atiba, Josef gibi oyuncular sınıfı geçse de işin diğer bölümündeki Ljajic, Larin gibi futbolcuların oyuna katkısı biraz daha sınıfta kaldı. Bu tür maçları oyuna katılamayan bir iki oyuncuyla uzun süre götürmeye kalktığınızda avantaj rakibe geçer. Galatasaray da bu avantajı iyi kullandı. Taylan, Gedson, Babel, Emre Akbaba gibi futbolcular dönem dönem Falcao'nun da katılımıyla Beşiktaş'a karşı oyun etkisi yarattı. Buna Saracchi ve Yedlin'in de katıldığı bölümlerde Galatasaray istediği hücum zenginliğine ulaştı. Galatasaray adına bu kadar iyi giden akşamın içerisinde eksi görünen tek şey Onyekuru'nun oyundaki etkisizliğiydi. Ama tekrar lige dönme adına galibiyetten başka alternatifi olmayan Galatasaray'ın 3 puanı alıp yoluna devam etmesi yarışa yeniden başka bir heyecan getirdi.
SERDAR ALİ ÇELİKLER (HABERTÜRK) - Fatih Terim'i iyi tanımak lazım. Hoca, geçen hafta "Beşiktaş'ı yenemezsek geçer kenara alkışlarız" demecini verdi. Herkes bunun centilmen davranış olduğunu biliyordu zaten. Ama aynı zamanda büyük bir meydan okumaydı. "Yenebiliyorlarsa alkışlarız" demekti o demeç. O günden itibaren Terim'in değişik bir taktik ile maça çıkacağına emindim. Programlarımda da bunu belirttim. Hocaya ve takımına sadece galibiyet değil 2 fark da lazımdı. Bu minvalde sahaya 2 merkez orta saha (Taylan-Gedson) bir 9.5 ve 10 numara gibi oynayacak Emre Akbaba ve 3 de net forvet (Onyekuru - Babel - Falcao) ile çıktı. Orta sahada Beşiktaşla mücadeleye girip kazanabilen kimse yok. O da bunu bildiğinden kendi ceza alanı önünde savunma yapıp kapılan toplarla doğrudan ve direkt oyunla topu Beşiktaş ceza sahasının oralara atmayı denediler. Seken ya da rakip savunmanın karşıladığı toplara da Gedson ve Taylan hemen basacaktı. Plan buydu ve muazzam futbol oynayan Gedson bu görevi fazlasıyla yaptı. Galatasaray şampiyon olabilir mi bilmiyorum. Küme düşen Denizli ve artık düşme hattından iyice uzaklaşan Malatya'yı farklı yenip genel averajda da Beşiktaş'ı geçebilirler. Beşiktaş'ın 1 kez daha yenilmesi lazım. Önlerindeki Fenerbahçe'nin de bir kez puan kaybetmesi. 2.'lik ihtimali kuvvetli bir şekilde sürüyor. Lakin şampiyonluk yarışı ne olursa olsun bu maçı kazanmayı çok isteyen ve rakibe ciddi bir oyun üstünlüğü kuran Fatih Terim'i; belki de son kez G.Saray kulübesinde bir final resitali verirken gördük. Sergen Yalçın ise elindeki imkanlarla yapabileceği kadarını yaptı. Bence Ahmet Nur Çebi'nin "Terim tabi ki alkışlayacak" açıklaması da Fatih Hoca'yı ekstra hırslandırmıştır.
CEM DİZDAR (FANATİK) - Beşiktaş uzatma bölümü hariç ilk devre boyunca daha olgun paslar yapıp topu ayaklarında tutmuş da olsa, Galatasaray bu durumdan tedirgin görünmedi. Aksine, sükûnetle beklerken geriden pas yapıp Beşiktaş’ın arka alanında fırsat alanları yarattılar. Öyle ki, Beşiktaş’ı baskıya davet için Muslera ile birkaç uzun top tuzağına bile başvurdular! Nihayet Babel golünü ise pasla çıkarak attılar. Fatih Terim son haftaların gözdeleri Kerem ile Halil’i kenarda tutarken; Sergen Yalçın çaresizce varını yoğunu sahaya sürmüştü. Acaba bu sınırlılık içerisinde Gökhan Töre veya Ljajic’ten bir ya da ikisi bizdeki tabirle ‘hamle oyuncusu’ olarak düşünülebilir miydi? Yani Necip ya da Dorukhan’lı veya ikisiyle başlangıç, ilk devre ortaya çıkan tablonun bana düşündürttüğü şeyler oldu. Elbette bunları hafta içi antrenmanlarını ihmal ederek yazıyorum. Kuşkusuz ki Beşiktaş teknik heyeti durumu ince eleyip sık dokumuştur! Oyunu değiştirmek için Beşiktaş bence başta yapması gerekeni sonra yaptı ama sonucu Terim’in oyuncu değişiklikleri belirledi. Bu skora rağmen şampiyon olmak için derbi kazanmanın zorunlu olmadığını, Mustafa Denizli tecrübesinden iyi bilir Beşiktaş. Hâlâ en güçlü aday onlar. Büyük hatalar yapmazlarsa elbette... Çünkü rakipleri hâlâ onların kaybetmesini beklemek zorunda. Kaybetmezler olur biter ama bunun için sakin ve güvenli olmak öncelikleri olmalı...
DENİZ ÇOBAN (FANATİK) - Ligin kader maçlarından olan Galatasaray-Beşiktaş derbisinde hakemler açısından çok zor pozisyonlar yaşandı. Çakır’ın sarı kartlarda ve faul değerlendirmelerinde bazı hataları olsa da maçın en kritik kararları olan iki penaltı kararında da yanılmadığı fikrindeyim. 39. dakikada Donk-Atiba mücadelesinde Çakır devam demişti. VAR devreye girince penaltı kararı çıktı. Donk’un çok net bir şekilde Atiba’nın, bileğine bastığı görüntülere yansıdı. Bu VAR için çok net bir kanıttı. Doğru bir VAR müdahalesi sonucu, doğru bir penaltı kararı verilmiş oldu. Penaltı öncesinde Atiba’nın, Donk’u ittiği söylenebilir ancak o sırada henüz top oyuna girmediği için teknik bir yaptırım söz konusu olamaz. 43. dakikada N’Sakala’nın, Emre Akbaba’yı çekerek düşürdüğü pozisyonda Beşiktaşlı oyuncuya sarı kart çıktı. Bu karar tartışmaya açıktı. Tam faul sırasında görüntüyü durdurduğunuzda Emre’nin gol için çok avantajlı durumda olduğunu görürsünüz. Bununla birlikte hafif çaprazda ve henüz topa hakim olmadığı da görünüyor. Bu şartlarda 'Bariz gol şansı' değerlendirmesinde hakem kararına saygı duyarım ancak ben televizyondan izleme şansı olan birisi olarak, kırmızı kartın gösterilmesini daha doğru bulurum. 44. dakikada bu kez Çakır Galatasaray lehine penaltı düdüğü çaldı. Ceza sahasına gelen ortada Atiba, Falcao’nun arkasında kalınca; hem sağ eliyle hem de sol eliyle rakibine sarıldı. Ben bu pozisyonda penaltı kararının doğru olduğunu düşünüyorum.