Uğur Meleke (Hürriyet/Spor Arena) - Son 13 resmi maçta dörtlü savunmayla mücadele etmiş bir takımın hocasının, yılın en önemli müsabakasında üçlü defansla başlaması riskli karar. Bakınız, mesele üçlünün dörtlüden ya da dörtlünün üçlüden daha iyi olması değil. Mesele alışkanlık. Mesele ritim. Fernando Santos, orta sahada yetenekli Moutinho-Bruno Fernandes-Bernardo Silva üçlüsünü tercih etti ve topu ayaklarına aldıklarında organize hücumlar geliştirdiler beklendiği gibi. Biz bu yetenekli oyuncu grubunu ilk 45 dakikada ikinci bölgede karşılayamadık, çünkü orta sahada bir adam eksik kaldık. Alanı doğru paylaşamadık. Çünkü 3-4-3’le alan parsellemeye alışık değiliz. Dün sahada oyuncu gruplarının kalitesinin altında iki teknik adam vardı bence.
Ali Ece (Fanatik) - Portekiz eleme grubunda İrlanda ve Sırbistan’ın 3’lü savunmalarını çözemediği için bizimle Play-Off oynamak zorunda kaldı. Ancak o maçlarda misal Sırbistan’ın sol kanadında Kostiç oynuyordu, Avrupa’nın son zamanlardaki en iyi sol kanat beklerinden birisi. Biz 3-4-3’ün sol kanat bekinde Berkan ile başladık, tüm sezon merkez orta saha oynayan Berkan ile. İrlanda’nın sağ kanat beki misal Tottenham’lı Doherty idi, 3’lü savunmanın sağ stoperi ise aslen sağ bek olan Coleman. Yani biz 3-4-3 oynayacaksak Zeki kanat beki değil sağ stoper olabilirdi, o da tabii bu formsuz halindeki Zeki değil! Yakaladığımız momentum ile skoru penaltıdan 2-2’ye getirebilirdik, penaltıyı Enes ve Çalhanoğlu gibi daha iyi iki penaltıcımız varken neden Burak kullandı? İşte benim Kuntz hocadan beklediğim bu anlarda Almanlığı'nı konuşturması, bu tip tek maçlık durumlarda ince detayları önceden belirlemesi.
Ömer Üründül (Sabah) - Bazı teknik direktörler durduk yerde şapkadan tavşan çıkarırlar...Dün gece Kuntz da bu hayalcilere katıldı... Sistemi oturmamış, kadro istikrarı sağlayamamış bir takımız. Böyle kritik bir tabloda nerden çıktı üçlü defans? Üstelik 3-4-3 sisteminde orta dörtlü de çok büyük bir hataydı... Göbekte savunma yönleri yetersiz Hakan ve Orkun! Kuntz'a güveniyordum. Ancak dünkü felaket takım tertibi ve bir de bunun üstüne son 8 dakikada günümüz futboluna hiç uymayan üç nokta santrforla oynamasını da görünce ilerisi için ümidimi kaybettim. Kuntz'un büyük hataları ile bu maçı kaybettik. Üstelik de sahada varlığı yokluğu belli olmayan Ronaldo'ya rağmen...
Şansal Büyüka (Milliyet) - Aslında maçı ilk yarıda kaybettik… Portekiz’in iki kenar adamı; sağda Otavio, solda Jota’yı tutamadık… Çok kaçırdık… Hadi Berkan sol savunmaya alışkın oyuncu değil, Otavio‘yu çok kaçırdı, yıllardır Avrupa’da oynayan Zeki, her seferinde Jota‘yı bu kadar çok nasıl kaçırdı inanılır gibi değil… İlk yarıyı iki farklı yenik kapatınca, ikinci yarıya belki de doğaçlama “ne çıkarsa bahtına“ diye oynamaya başladık… Portekiz’e yine pozisyonlar verdik ama hiç olmazsa golü de düşünmeye başladık… “Ah“ diyoruz, “vah“ diyoruz, “canınız sağolsun“ diyoruz, her elenişe, her dışlanmışlığı bir teselli, bir kılıf buluyoruz… Sonuçta Avrupa ve dünya futbolundan biraz daha uzaklaşıyoruz… Türk futbolunun her alanda radikal değişimlere ihtiyacı var… Bunları yapmaya başlamadan daha çok Avrupa kupalarını, dünya şampiyonalarını ıskalarız… İşte o ıskalara bir yenisini ekledik… Katar; yatar...
Serdar Ali Çelikler (HT) - Portekiz'e karşı 15-35 arası 20 dakikada 4 pozisyondan fazla bulamazsın zaten. Ama bizim 3 şutumuz auta gitti. Birini kaleci çeldi. Portekiz hiç oynamadığı anlarda; devreye 1-0 girip 2. yarı için güzel planlar yapacakken bu sene yılın oyuncusu olması muhtemel Uğurcan çok kötü bir gol yedi. Jota ne kadar iyi vurursa vursun aşağı yukarı 11-12 metre uzaktaydı kaleden. O gol olmasa 2. yarıya daha iddialı çıkabilirdik. 84'te Enes'e yapılan penaltı kader anımızdı. Portekiz'in hocası tüm forvetlerini çıkarıp defansif oyuncularını sahaya sürdüğü anlarda bundan daha iyi şans elde edemezdik. Ama sonuçta önemli olan penaltıyı kaçırmamızdı. Bir duvar yazısında söylendiği gibi, hikaye kötüyse kahraman ne yapsın? Terimist ve Güneşist isimler Kuntz'u hedef tahtasına oturtacaklardır. Ama senin kalecin 11 metreden kafa golü yerse golcün penaltı kaçırırsa hoca da bir yere kadar. Portekiz bu haliyle Dünya Kupası'nda da pek bir varlık gösteremez.
Bülent Timurlenk (Sabah) - Başka bir diziliş ve 11 ile de çıksak bu maçın favorisi ev sahibi Portekiz'di ama biz "başka" bir diziliş ve "başka" bir 11 ile çıktık. Bütün yanlışlara rağmen 2-0'dan 2-2'yi bulup finalin de finalini oynayabilirdik... Üçlü defans tercihi 11'e Ozan ve Berkan'ı eklemiş, orta sahayı bir eksiltmişti. Sırbistan böyle kazanmıştı diye taktik kurgulanmaz. Milli Takım'ın elbette ki Galatasaray'dan daha iyi bir kadrosu var. O oyun anlayışını benzer yapıdaki Portekiz'e karşı ortaya koysa Kuntz kaybederken telafisi olmayan maçta macera arayan teknik adam olmazdı. Bir Dünya Kupası hayalimiz daha "başka" bahara kaldı.. Kaç bahar geçti 2002'den bugüne... Kaç bahar!...
Cem Dizdar (Fanatik) - İlk devre boyunca oyunda öncelikle tek yönlü olabilmek yani savunmada varlık göstermek önemliydi, olmadı! Takım koptu. Ön alan ortaya, orta alan da savunmaya yapışamayınca açılan alanları kullanmakta zorlanmadı Portekiz. Örneğin, ilk hücumlarında Ronaldo tribüne vururken bizim defolar da kendini ele vermeye başlamıştı. Oysa hücum da edemiyorduk! Bizim “bize göre süratli” ön oyuncularımızın koşabileceği neredeyse tek alan bırakmadı Portekiz. Çünkü Çalhanoğlu’nu görünmez kılmayı bildiler. Haliyle tüm ağırlık da üç stopere bindi. Şaşkınlık... Çaresizlik... Ne yapacağını bilememe hali... 65. dakikaya kadar böyle sürüp gitti çaresizlik. şimdi kaybettik ya, “O neden yok bu neden var?” gibi anlamsız soruların peşine düşülecektir. Önce Kuntz dolayısıyla Hamit Altıntop tartışmaya açılacaktır. Ancak emin olun ki hem oyuncu hem idareci düzeyinde birinin yerinde öteki olsa da sonuç değişmezdi. Çünkü bu oyuncu (öğrenci) değil bir ekol (okul) sorunudur. Kendiyle didişmekten düşünmeye ve değişmeye fırsat bulamayan futbol iklimimizin çoraklaşmasının sonucudur gelinen nokta. Bu defteri de kapattık ya şimdi rahat rahat kendi kendimizi yiyebilir, birbirimizi kandırabiliriz; “İyi uykular Türkiye”