"Bu oyun Berkan-Taylan'la oynanmaz" | 20 dakika bir kişi eksik oynayan Alanya tüm istatistiklerde Galatasaray'dan iyiydi. Eğer Pep Guardiola, dün Alanya’da sahaya çıkan iki Guardiolasever hocanın oyununu izleseydi, Atatürk’ün şu vecizesini mırıldanırdı herhalde içinden: "Beni görmek demek, muhakkak yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız bu kâfidir." Dün sahadaki iki takımdan Pep Guardiola oyununa daha çok benzeyen taraf Alanya’ydı zira.
Alanya’da sahaya çıkan iki teknik adamın benzer bir oyun felsefeleri var: Kaleciden başlayarak pasla oyun kurmak istiyorlar. Rakiplerini üstlerine çekmeyi, savunmada bir dengesizlik yaratmayı deniyorlar. Ve rakipleri topa sahipken de üçüncü bölgede pres yapıyorlar. Tabii ki bu oyunu oynamak için ona uygun futbolcularınız olmalı. Dün Alanya’nın savunma göbeğinde Milunovic, Mevlja ya da Awaziem değil 2000’li Furkan’ın seçilmesinin bir sebebi var mesela. Ya da merkezde Novais’le Efkan’ın oynamasının. (Uğur Meleke - Hürriyet)
"Osasuna değil Galatasaray!" | Önceki gün Galatasaray'a 27, Fenerbahçe'ye 17 puan fark atmış Trabzonspor, yeni transferi Visca ile öne geçtiğinde iki kulübün de başkanı Divan'da üyelere neden başarısız olduklarını değil, nasıl iyi Fenerbahçeli ve Galatasaraylı olduklarını anlatıyorlardı. Sorun iyi taraftar olmak değildi ki... İyi yönetemiyor ve bunu kabul etmiyorlardı. Fenerbahçe kaybetti, dün de Galatasaray'ın kazanması zordu. 10 kişi kalmış rakibi karşısında bir puana şükretti.
Averajla şampiyonluğu kaybetmiş takımı toptan gençleştirmek adına Terim'in 3 yıllık projesi yanlıştır. İkinci kaleciyi kiralık göndermek, 'Size kupalar vadetmedik geldiğimizde' deyip projenin mimarı hocayla yolları ayırıp, kartvizitini ancak "Guardiola'nın yardımcısı" diye okuyabildiğiniz bir teknik adama takımı emanet etmek daha büyük yanlıştır. Federasyon, kulüp üyeleri, taraftarlar, medya… Galatasaray Başkanı'na göre herkes ama herkes kendisine karşı ama bir tek o haklı, bir tek o mağdur… Osasuna değil, Galatasaray Başkanı olduğunuzu hatırladığınızda gerçeklerle yüzleşirsiniz. (Bülent Timurlenk - Sabah)
"Değişiklik var" | Aynı oyunu oynamak isteyen 2 takım. Oyun olgunluğu açısından ev sahibi lise son, konuk ilkokul seviyesinde. Doğa olarak. Yıllardır bunu sindirmiş bir takımla yeni yola çıkmış bir takımı… Sadece kırmızı kart sonrası topu geri kazanma sürelerinde bile aradaki fark anlaşılıyor. Fatih ve Furkan’la bu oyunu oynayacağım deseniz büyük kulüplerde o an kapıya koyarlar sizi. Ama iki genç olağanüstü bir olgunlukla 10 kişiyken Galatasaray’a karşı rakip alanda baskı yapıyor.
Tabii Marafona’nın Taylan’dan daha iyi ön libero oynayabileceğini söylemek lazım. Hem bu güvenle, hem de öndekilerin dinamizm ve pozisyon sadakatiyle oynadıklarını bilerek… Farioli’nin Davidson’u yedekte bırakan temel planı golden sonraki 10 dakika dışında çok iyi uygulandı. Efecan’ın maksimumunda olmayışı dışında bir sorun yaşamadılar. Tabii Galatasaray savunmasının pozisyon kaybetmeyişi de rakibi 1.35 xG’de tuttu. Son iç saha maçında 5.66 xG bulmuşlardı. Dolayısıyla bu maçtan alınan 1 puan her anlamda Galatasaray için olumlu. Torrent’in temel planı oyuncularına geçmiş. Ama sindirmek çok zaman alacak. (Mehmet Demirkol - Fanatik)
"45 dakikalık işkence" | Galatasaray, savunmasının sağına-soluna iki sol beki yerleştirip, ikide bir Van Annholt ile Ömer’in yerini değiştirmesini anlamadım. Bunun futbolda nasıl bir açılımı var bilmiyorum. Ama şunu gördüm, Galatasaray’da bekler sağa-sola savrulurken, savunma toptan sağını-solunu şaşırdı. Bu başlangıç dakikalarında sağ kanattan Efecan ne kadar çok geldi.
Sadece Efecan değil, Alanya orta alanı en ufak bir direçle karşılaşmadan, Galatasaray savunmasının üstüne "kabus" gibi çöktü. Bu dakikalarda Galatasaray’ın defansif iki orta saha adamı Berkan ile Taylan sanki maç değil “gölge oyunu” oynadılar. Alanya golünde Juanfran’ın ortasında, iki stoper Wilson’u aralarına o kadar kolay nasıl sokuyor, o kafa vuruşunu nasıl yaptırıyor? Hadi iki stoper auta çıktı, kademelerinde Van Aanholt nerede? (Şansal Büyüka - Milliyet)
"Kerem'in büyüsü günü kurtardı" | Domenec Torrent'in ilk 2 maçı kadronun zaafiyeti üzerinden açıklandı. 3. maçında takımı gerçekten iyi oynadı ama 2 bireysel hatadan 2 gol yiyip kaybettiler. Lakin bu ara sonrası artık "Fatih Terim enkaz bıraktı" edebiyatı geçerli olmazdı.
Burak Elmas'a yönelik tepkilerin dozu iyice artmışken, takım cidden küme düşme hattına yakınken 'estek oldu köstek oldu' diye anlatılabilecek dönem bitmişti. Bu şartlar altında ligin en zor deplasmanlarından birinde, Alanya'da sahaya çıkmaz çok zordu. Kalede yeni transfer Pena vardı. Babel santrafordu geri kalan kadro aynıydı. Sağ bek Boey eksikliğinde Ömer ya da Aanholt değişerek bek oynadılar.
Alanya, daha doğrusu Farioli'nin takımları ligde yenmesi en zor takımlar. Topu aldılar mı vermiyorlar. Rakiplerini çok yoruyorlar. Ligimizde, bilhassa eski tip Türk hangi hoca olursa olsun, son 25 dakika 10 kişi kalsa geri çekilir; 1-1'i savunmaya çalışır, kontra arardı. Farioli'nin takımı pas yaparak 10 kişiliğini hiç hissettirmedi. İşte bu takıma karşı Torrent ne yapacaktı? En başta pragmatist düşündü ve topu Alanya'ya bırakma konusunda kompleks yapmadı.
Daha defansif kalıp kontra arama fikrindeydi. Lakin Novais'in nefis ortasında geriye düşülünce felaket oluşabilecek bir ortama gelindi. Kerem, çok kısa sürede cevap vermese Alanya galibiyeti çok muhtemeldi. Bu gol de hazırlanmış bir ürün değil; Harry Potter lakaplı oyuncunun adeta büyüsüydü. (Serdar Ali Çelikler - HaberTürk)