Süper Lig ekibi Kayserispor'daki görevinden ayrılan teknik direktör Bayram Bektaş, süreçle ilgili Demirören Haber Ajansı'na konuştu.
Tecrübeli teknik adam, "6 maç, 6 puan, 2 galibiyet. Ayrılma sebebimin kısa bir özetini geçeyim. İlk başta konuştuğumuzda tabii teklif geldiğinde ki 6-7 kulüpten teklif varken, Berna Başkanımla oturduğumda, sağlıklı ve sadece kendi işimle ilgilenebileceğim bir kulüp olduğunu ve benim de gelecekle alakalı, futbolla alakalı bir basamak daha çıkabileceğim bir kulüp olduğunu düşündüğüm için anlaştık. Ancak tabii şunu bilmiyordum ve Başkanımız da bu konuda şaşırdığını ifade etti bana, bir grubun beni orada kabul etmediğini, yani eski yönetimdir, yönetime girmek isteyendir, onu bilmiyorum ama sürekli bir eleştiri. Kazansak da kaybetsek de. Bu takım ilk maçta transfer açılmadığı halde, genç çocuklarla Giresunspor'a kiralık verdiğimiz bir oyuncuyu maç gecesi otobüsle getirip, 90 dakika oynattığımız bir maçta ki Başkanımız kendi parasını vererek sabahlara kadar transfer yasaklarını kaldırmak için uğraşmasına rağmen, ödemesine rağmen, geç oluştuğu için son ödeme oynatamadık yeni transferleri. Ama biz o çocuklarla kazanmayı bildik Kasımpaşa maçını. Çok zorluklar yaşadık ilk başlarda. Daha sonra Kovid pozitif çıkan bir sürü oyuncumuz, iki kanat oyuncumuzun 4-5 hafta sakat olması vs. Bizi başka bir Futbol oynatmaya mecbur etti. Biz bu esnada, bu süreçte 2 galibiyet aldık. Rize maçında maçtan önce de söylediğim gibi ilk defa kendi oyunumuzu, kendi sistemimizi sahaya yansıtma şansımız var ve bugün onun yansımasını göreceksiniz, demiştim ve öyle de oldu. İlk 30 dakika 3 net pozisyon. Tamamında 6-7 net pozisyon. Kaçırdık kaçırdık, rakip geldi attı ve 1-0 mağlup olduk ama bu çok iyi bir yolda olduğumuzu gösteriyordu. Hem kadro olarak hem de güç kuvvet olarak. Biz 90 dakika çok rahat maçı çıkardık ama mağlubiyetten sonra maalesef ülkemizde biraz daha skora dayalı olduğu için başarı ve başarısızlık, yani o sürecin ileriye dönük göstergesi çok bir şey ifade etmiyor yani. Onun da çok örneği var. Maalesef Rize maçından sonra da Başkanımız da bu süreçte çok yıprandı, kazansak da kaybetsek de sürekli eleştiren, sallayan bir kesim olduğu için ben de ayrılmaya karar verdim, Başkanımızla konuşarak. Hem takımın önü açılsın hem siz rahatlayın, dedim. Ben bırakırım hiç önemli değil, dedim. Ben teşekkür ediyorum bu süreçte güzel günler de geçirdim, üzüntülü günler de geçirdim. O camianın kapısını bana açan Başkanımıza, yönetimimize, herkese teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
"KAYSERİSPOR'DA BU KADAR BEKLENTİ OLMASININ BAŞKA AMACI VAR, AMAÇLARI FARKLI"
"Yeni bir kadro oluşturulacak ve o kadrodaki yeni gelen oyuncular, adaptasyon süreci, sistemin oturması, oyun stratejinizin her geçen gün pekiştirilmesi, onun bir zamana ihtiyacı var" diye sözlerini sürdüren Bektaş, şunları kaydetti:
"Bir de buna, sağlıklı bir kamp dönemi geçirirseniz 6-7 hafta ki genelde öyledir; süreç hızlanır, oyuncuların hazır olur, o süreçte bunu oturtursunuz. Hem transfer geç açılıyor hem pandemi giriyor hem sakat oyuncularınız var hem de hazırlık döneminiz 4-5 haftayı geçmiyor. Belki hızlandırılmış bir şekilde, yani bunu direkt olarak hemen o sağlıklı, istediğiniz ortamı oluşturmak çok zor bu faktörlerle. 2-3 hafta sonra zaten herkes görecek oynanan oyunu, takımın hazır olmasını. Hala bizim sağ kanat oyuncumuz sakat, onun da bir 10 günü var. Milli ara girdiği için o da hazır olacak. O zaman kadro bütünlüğü sağlanmış olacak Kayserispor'da. O yüzden biraz kısa oldu. Bu kadar hızlı ve bu kadar kısa sürede, bu kadar çok beklentiye girmelerinin başka bir amacı var orada. Onların hedefi, amacı farklı. Ben hiç kimseyle polemiğe girmem, sadece işime bakarım."
"KAYSERİ'DEKİ YIPRATMA POLİTİKASI ÇOK CAHİLCE, ÇOK AMATÖRCE ŞEYLER"
Takımı hazırlama ve maçları kazanma dışında bir amacının olmadığını vurgulayan Bektaş, röportaja şöyle devam etti:
"Geriye kalan zaten çok fazla dış faktörler bizi yıpratmaya başladığı zaman, o zaman hocanın da enerjisi düşüyor. O yüzden ben o safhaya gelmeden önce onu hissettim, gördüm ve ayrılma kararı verdim. Kayserispor'a gittiğimden dolayı üzgün değilim, sadece bilmediğim nedenlerden hata yaptığımı düşünüyorum. Bilseydim, o zaman düşünürdüm gideyim mi gitmeyeyim mi diye. O zaman Başkanımız da bilmiyordu böyle olacağını. 1 sene önce böyle bir tepki yoktu, o da bilmiyordu. Dolayısıyla pişman değilim, sadece yaşanan süreçte böyle olmaması gerekiyordu. Daha sağlıklı biraz daha sabırlı bir süreç yaşayabilirdik. Pişman değilim yaptığımdan. Milli takımla alakası ise Kayserispor'da olduğum süreçte benim adıma 'fake' hesaplar açılmış; ben sosyal medya kullanmıyorum. Önemli olan paylaşımları zaten ekibim var ve sadece bu işle, basın tarafıyla ilgilenen bir yardımcı hocam olduğu için zaten bana bilgileri veriyor. Benim paylaşımları da yapıyor. Dolayısıyla benim kendi şahsım adına yok. Benim adıma açılan hesaplarla paylaşımlar yapılmıştı. O kadar komik ki ama trajikomik. Çok şükür Türkiye'de çok ünlü ve kendimi ağırdan satan bir insan değilim. Futbol oynadık, Beşiktaşlı beni bilir. Türkiye'de futbolla ilgilenenler beni tanır. Beni herkes tanımak zorunda da değil ama beni bilen insan, benim öyle bir yorum yapmayacağımı çok iyi bilir ve güler. Hangi aptal yapmış bunu Bayram hocanın yerine, der. Bilmeyen de yanlış tanır bu sefer, ben buna üzülüyorum. Beni kimse yanlış tanımasın. Oradaki paylaşımlar, 'Ben ayrıldıktan sonra milli takımın galibiyeti yok', 'Şenol hoca da çuvalladı' gibi saçma sapan şeyler. İnsan yediği kaba pisler mi? Bu paylaşımlar işte o Kayseri'de oluyor bunlar. Kayseri'de, oradaki yıpratma politikası çok cahilce, çok amatörce şeyler. Başka birinin ağzından yorum yapamazsın, böyle bir hakkın yok bir kere. Kendi yorumunu yap, kendi düşünceni paylaş, insanların takdirine bırak, seviyeli bir şekilde ama başkasının ağzından bir paylaşım yaptığın zaman onun hakkına girersin. Bunları da yaşadık. Burada da milli takımda da çok başarılıydık, çok güzel bir süreç geçirdik ama tekrarlıyorum; Şenol hocamla Euro 2020 elemelerini garantiledikten sonra Avrupa Şampiyonası'nı yapıp ayrılmayı düşündüm. Çünkü ben 1 yıl anlaşmıştım. Pandemi girince, ertelenince de turnuva ben de o enerjimi Süper Lig'de harcamak istedim. Her hafta oynama heyecanını yaşamak için kendini geliştirmek adına o yolu tercih edeceğimi söylemiştim. Şenol hocam da saygı duydu. Eğer içinde gerçekten bu varsa dedi, içinde kalmasın dedi ve düşündüğünü yap, dedi bana sağ olsun. Öyle ayrıldım, yoksa ben milli takımla çok mutluydum. Şenol hocanın yanında çalışmak bile bir mutluluk yani."
"ŞENOL HOCAMIZ VE FATİH HOCAMIZ ÇOK BAŞARILILAR"
A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş hakkında ise Bayram Bektaş, "Kariyerli, donanımlı. Türkiye'de kaç tane teknik direktör var başarı geçirmiş; 2 tane. Şenol hocamız dünya üçüncülüğü, Fatih hocamız da UEFA Kupası. Kime nasip olur; çok başarılılar. Ben örnek olduklarını düşünüyorum. 2000 yılındaki Türkiye'de futbol bu kadar rakamlara ulaşmamışken, Fatih hocamız Galatasaray ile bu ülkeye UEFA Kupası'nı geçirmiş. 2002'de Şenol hocamız dünya üçüncülüğünü getiriyor ve ne yazık ki hala tartışılabiliyorlar yani" dedi.
"BU MAÇLARI BAZ ALARAK MİLLİ TAKIMI ELEŞTİRMEYE HAKKIMIZ YOK"
A Milli Takım'ın performansını da değerlendiren Bektaş, şunları söyledi:
"Milli takım gayet iyi oynuyor. İki maçta da çok iyi oynadı. Bu maçları baz alarak eğer hocayı eleştirirsek, buna hakkımız yok bence. Çünkü bu maçlarda zaten Şenol hocamız Avrupa Şampiyonası'na veya Dünya Kupası elemeleri sürecinde, kafasındaki oyun planı, oyuncu planı, sistem, strateji, bir şeyler görmesi lazım ki belki daha iyi bir fırsat olamaz. İstediğiniz zaman hazırlık maçı da yapamıyorsunuz. UEFA takvimi içerisine koymanız lazım. Görmek istediği oyuncular var. Yedek olarak veya yeni katacaklar var takıma. Avrupa kupaları elemelerindeki oyun belki yansımayabilir, insanlar oradan kıyaslıyor, halbuki yeni jenerasyon çok iyi, takımdaki uyum çok iyi. Ahenk var şu an takımda. Burak'ı tartışıyorlar hala. Burak Lille'de her hafta gol atıyor. Olsun arkasında 3 forvet yerini alacak, zaten Şenol hoca bilmez mi alıp, getirip, çağırmayı. Bir sol bek arıyorsunuz Süper Lig'de, normalde 5, 6, 7 tane Süper Lig'den sol bekin olması lazım ki içindeki en iyisini seçmen lazım. Umut Meraş'ı aldık. İkinci ligde oynuyor Fransa'da ama çocuk işini yaptı. Defansif anlamda işini yaptı çocuk. Hoca da ona o güveni verdi. Milli takım böyle bir yer. En iyisi o maça göre tercih edilir, seçilir, oynatılır. O yüzden hocam da bu maçlarda muhtemelen düşündüğü alternatif rotasyonda, elemede, şampiyonada bir şeyler görmek istediği için oluyor. Geçmişteki fotoğraf çıkmamış olabilir oyunsal anlamda. Ama eleştirmemek lazım. Başarılmış bir süreç var. O süreci yok sayarsanız, hem oyuncular üzülür hem de milli takıma daha fazla sempati besleyen herkesin şevkini kırmış olursunuz."
"AVRUPA'DA BİR ÜST TURA ÇIKACAĞIZ"
Ay-yıldızlıların Avrupa Şampiyonası'ndaki şansı için ise Bektaş, "Çok şanslı görüyorum bu şampiyonada A Milli Takım'ı. Pandemiden önce bütün hazırlıklarımızı yapmıştık Roma için Bakü için. İlk maçta Roma'da kesinlikle milli takımımız sürpriz olmayacaktı oynayacağı oyunla. Biz Fransa'ya da sürpriz yapmadık. Bu sürpriz değil. Bu çalışmanın, isteğin, arzunun sonucudur. İnancın sonucudur. Hiçbir şey sürpriz olmaz futbolda. Dolayısıyla o turnuvada bir üst tura çıkacaklarına kesinlikle inancım sonsuzdur, bunu da bekliyorum" diye konuştu.
"TÜRK OYUNCULARA YÖNELMEK İÇİN BU KURAL YAPILMAK ZORUNDA"
Türkiye'de kulüplerin yaşadığı mali sıkıntılar ve yabancı oyuncu kuralı hakkındaki görüşlerini de aktaran Bektaş, şunları dedi:
"Kulüplerin daha sağlıklı gelişebilmesi adına, maddi olarak daha güçlü durmaları adına kriter getirmezseniz, yasa getirmezseniz, önünü kesemezsiniz. Her teknik direktör başarılı olmak ister. Her teknik direktör istediği oyuncuyu alıp, oynatmak ister. Ama bir taraftan da kulübü düşünmek lazım. Kulüp istediği kadar hoca değiştirebiliyor ama ben 2 takımda çalışabiliyorum sezonda. Dolayısıyla bizim çok fazla bir önemimiz yok. Ben onu görüyorum Türkiye'de. Avrupa'da biraz daha sabrediyorlar kulüpler. Bizde hemen kesip atarlar. Avrupa'da 3-5 sene atıyorsanız, bilirsiniz ki size inandığı için oraya getiriyor kulüp. 6 maçta kaybettiğiniz için sizin biletinizi kesmez ama Türkiye'de işte bir taraftan taraftar, bir taraftan yönetim, bir taraftan sonuç, hepsi birbirine karıştığı için en kolay bizi göndermekle çareyi buluyorlar. Ama şu var; yeni gelen hoca da bu sefer benim aldığım oyuncuları gönderiyor, o kendi istediklerini alıyor. Bu maliyet. Bu konuda takımlara bir kriter koymak gerekiyor. Yabancı sayısını bugüne kadar savunuyordum ben. 8 yabancı oyuncu; 5-6 senedir söylüyorum ben bunu, neden; mecburiyetten. Mecburuz yani. Para kalmadı çünkü. Paralar çarçur ediliyor. Başka bir kavram kullanmak istemiyorum. Maalesef bu karar kulüplerin biraz daha stabil harcamaları düşsün diye yapılmak zorunda. Türk oyuncularına yönelmek için yapılmak zorunda. Ne zaman tekrar bütün kulüpler şeffaf, tertemiz, güçlü olurlar, o zaman istediğini yap ama orada da maddi olarak kriter koy. Tekrar aynı şey olabilir ileride. Bu konjonktürde ne kadar az alınırsa, ne kadar az yabancı transfer olursa ki yabancıya karşı değilim, kulüplerin durumundan dolayı bunu söylüyorum. Her kulüp 14-15 yabancı almak zorunda değil. Alıp alıp, doldurup gönderiliyor. Kulüplerimiz böyle zor duruma düşüyor."
"SERGEN HOCA DA BENİM YAŞADIĞIMI YAŞIYOR, ZAMAN TANINMASI LAZIM"
Beşiktaş'ta birlikte forma giydiği Sergen Yalçın'ın siyah-beyazlı kulüpteki teknik direktörlük kariyeri için ise Bektaş, "Sergen benim kardeşim gibi. Aynı takımda oynadık. 100'üncü yıl şampiyonluğu yaşadık ama o da bir nevi benim yaşadığımın bir kopyasını yaşıyor. Sezon başı transferler geç geldi, takım adaptasyonu, Kovid'ler vs. Aynı şeyi yaşıyor. Biraz daha süre tanınması lazım Sergen hocaya. O camiayı bilen bir hoca. Taraftar sever. O zaman onu pozitif hale getirmek lazım. Ona hem yönetim olarak hem de taraftar olarak biraz sabredilirse ki son iki maçı da kazandı, bu çok güzel bir şey. O takım biraz daha kendi kendine alıştığı zaman, yerine oturduğu zaman Sergen hocanın yapmak istedikleri, bence her zaman bu ligin favori takımlarından. Yukarıları zorlayacak bir sürü takım olduğu zaman ligin kalitesi ve anlamı oluyor. O yüzden Beşiktaş her zaman ismiyle, geçmişiyle bu ligin favori takımlarındandır. Bunu da Sergen hocanın başaracak gücü var. İnşallah istediği gibi kısa sürede adaptasyon sağlanır. İyi bir çıkış yakaladı. Başarılar diliyorum" diye konuştu.
"RESMİ OLARAK HİÇBİR TAKIMDAN TEKLİF GELMEDİ"
Bayram Bektaş son olarak kendisine bir teklif gelip gelmediği yönündeki soruya "Gelmedi. İstenmek, tercih edilmek güzel bir şey. Bana resmi olarak hiçbir takımdan teklif gelmedi. Şu an bekliyorum, dinleniyorum. Gelirse de değerlendiririm. Ben çünkü çalışmayı seven bir hocayım. Takımlardan ayrılan teknik direktörler var. Ararlar, konuşuruz. Şu an hiçbir görüşme olmadı. Bana bir teklif de gelmedi resmi olarak" yanıtını verdi.