Aziz Yıldırım "Hiçbirimizin aklının ucundan geçmezdi hapis yatacağımız! Şike ve teşvikten yatacağımız hiç tahmin etmezdik. Böyle bir kanun çıktığından haberimiz bile yok. Bizi Ergenekon'a bağlamışlar: Bizi dinlemeleriyle bir kanun yapmışlar. Beyninizde oluşmuş bir şeyi teşübbüs diye içeri atıyorlar. Biz bunları yaşayınca üzüldük. Hapiste bir spor salonunda buluştuk. 'Bizim burada yatmamız önemli değil' dedim. 'Buradan en son ben çıkacağım, Bu operasyon benim üzerime. Dik duracağız' dedim. 'Var mı yaptığınız bir şey; bilmediğim bir şey varsa konuşalım' dedim. Yazılan çizilenler dışında bir şey var mı? Yok. Avukatlar da polisten veya savcılıktan alamıyorlar. Internetten hepimiz hakkında yapılan fezlekeyi sızdırmışlar onları getiriyorlar. Söz de yasak. 'Onlara dik duracağız' dedim. 'Belki zor günler geçireceğiz' dedim. 'Ama 'dik durup doğruları söylersek onurlu insanlar olacağız' dedik. Bunun mücadelesini verdik. 60 kişiye yakındık, sonradan 35 kişiye düştük. Hepsine teşekkür ediyorum. Kendilerini savundular. Avukatlar gönderdiler; Emniyet'ten, insanları birbirine düşürmek için. Bunların hepsini önledik. Hapishanedeydik, konuşma yapacağız, avukattan bir tanesi dedi ki 'araç getirdiler, ortam dinlemek istiyorlar.' Onun üzerine toplantıyı iptal ettik. Arkadaşları hapse götürürken, başlarını eğmeler, arabaya sokmalar. Bana da yapmaya çalıştılar. Ben birisine, 'Tokatlarım, haberin olsun' dedim. Bizim arkadaşlarımızı baskı altına almak istediler. 'Ring arabasıyla götüreceğiz' dediler, 'Gitmem' dedim. 'Ambulansla geldim, ambulansla giderim' dedim. 'Gücünüz yetiyorsa götürün' dedim" ifadesini kullandı.
Şekip Mosturoğlu ise "Cezaevlerine giderken, inanılmaz baskı yapıldı. TRT spikerlerine seslendirme yaparak iddianame oluşturdular. 4 gün arka arkaya sabahın köründe kalkıp ring aracıyla Çağlayan'a geldik. Bence bilinçli yapıldı. Bizi orada çocuklarımızla, ailelerimizle çok sınadılar. Onlara kavuşma umutlarını sınadılar. Hakim Sevgililer Günü'nü kutladı. Bütün arkadaşlar, Tamer Bey ve İlhan Bey'in psikolojisi çok bozuldu. Başkan çok dik durdu. Ben psikolojisi en bozuk olan insanlardan bir tanesiydim. İlaç tedavisi gördüm. Bazıları yorum yapıp, UEFA'ya faks çekip eğlenirken, bazıları Fenerbahçe'ye 1 lira 'himmet' gönderip eğlenirken çok acı çektik. Karar açıklanmadan önce tertibat alan yetkili, tankın içinde yakalandı. İnanılmaz tertibatlar yapıldı. 12 Mayıs'ta taraftarımız inanılmaz işkence gördü. Polis hazırlıklı geldi. Muazzam tertibatlı geldi. Bir taraftarı kollarından götürüyorlardı, gece görüşü olan helikopter orada uçuyordu. Öyle bir müdaheleyi Gezi olaylarında görmüşsünüzdür. Dayak yemeyen taraftar yoktu. Taraftara gözdağı verildi. Siz bu olayın ardında durursanız, dayak yersiniz diye ciddi gözdağı verildi. Bu ülkede Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk, Cübbeli Ahmet, Oda TV Davası... O bölümde bütün insanlar onurlu durdular. O insanlar bu ülkenin namuslu ve şerefli insanlarıydı. O insanların üzerinde her türlü oyunlar oynandı. Askeri öcü gibi gösterdiler. Hükümetin geldikten sonra o korkuyu hep hissetmesindendi. Bunlardan dolayı bu problemler yaşandı. Ali Tatar'ı anıyoruz. Kafanıza silah sıkmak için çok onurlu olmak lazım. Çok mücadele edildi. Hep algı operasyonları yapıldı. Doğrular yazılsaydı, o süreci geçebilirdik. Hükümet içerisinde bir hükemet daha yaşadık. Belki de hükümeti idare edenler bunların yanlış olduğunu gördüler ama söz geçiremediler. O insanların hepsini saygıyla anıyoruz, onlara teşükkür ediyoruz. İçeridekiler kadar dışarıdakiler de acı çekti. Cemalettin Mutlu benim savunmama geldi. Kumpas Davası'nda hakkında yakalama kararı var. Bane net olarak 'Aziz Yıldırım'ı ver ve git'' dedi. Bu Tamer Yelkovan'a da söylendi. 'Aziz Yıldırım dönemi sona erdi. Onu kimse kurtaramaz, onu ver ve git' denildi. Böyle sıkıntılar oldu. İfadelerimiz zabıtlara doğru geçirilmedi. Düzeltme beyanı dosyanın içinde kaldı. Bir sürü şey yaşadık. Dezenformasyon var. 'Şekip Mosturoğlu'nun cemaatçi avukatı, cemaat üyesi olmaktan tutuklandı mı' deniyor. Bu şahıs benim hiçbir zaman avukatım olmadı" dedi.
MEHMET BERK VE ZEKERİYA ÖZ NASIL ÜYE YAPILDI?
Mosturoğlu "8 Mart 2010 günü, Başkan'ın Beşiktaş Adliyesi'nde vermesi gereken bir ifadesi vardı. Bize yardımcı olan başka avukatlarla adliyeye gittik. Başkan savcıya şikayetçi olmadığını söyledi. Bir polis 'Zekeriya Öz'ün korumasıyım, başkanla tanışmak istiyor' dedi. Odasına gittik. Fikret Seçen'le oturuyordu. Mehmet Berk misafir olarak geldi. Dediler ki 'Diğer kulüplerde de oluyor, biz de Fenerbahçeliyiz, bizi de üye yapın' dediler. Başkan da 'Başvurun' dedi. Onlar da 17 gün sonra başvurdular. Rahmetli Serkan Acar'ın, benim imzam var. Dereağzında maç vardı. Kalabalık bir grupla oraya gittik. Bu olaylar olurken ne Fenerbahçe'nin ne benim bu insanlarla tanışıklığımız var. Bunlar o tarihte üye oldular. 1 Haziran 2016'da bunların üyelikten çıkarılması için dilekçe verildi. 7 kişi de imza verdi. Biz bunları üye yaptığımızda bunlar Türkiye Cumhuriyeti'nin savcılarıydı. Bunlar üye yapıldı, bunları kutsayanlar 'Hukukun Maradona'sı bu kararları verdi' diyorlar. Bunların durumu ne olacak. Bir televizyon kanalında birisi isim vererek 'Mehmet Berk ve Zekeriya Öz'ün heykeli dikilmeli. Bunlar hukukun Maradona'sı deniliyor' dedi" şeklinde konuştu.
Aziz Yıldırım da aynı konuyla ilgili olarak "Mart 2011'da Galatasaray ile deplasmanda karşılaştık. Devreye 1-0 mağlup girdik. Zekeriya Öz yanımıza geldi. Dinleniyoruz ve dinleme kararının altında Zekeriya Öz'ün imzası var. Ama o maçı 2-1 yendik. Bilinçli yaptılar. Zaten kime yanaştıysalar, aynı yöntemi uyguladılar" dedi.
Aziz Yıldırım "1 yıl sonunda ne oldu? Neden tahliye edildiniz?" sorusuna "Mehmet Berk, Ertuğrul Özkök'e diyor ki 'Biz bunun Balyoz ve Ergenekon gibi 1-2 ayda sonuçlanacağını düşündük' dedi. Amiralimiz Semih Paşa 'FETÖ sarı-lacivert bir duvara çarptı" diyor. Biz içeri alındık. Hastaneye geldiler. Metris'e gittim, Metris'e geldiler. Topuk Yaylası'na gittiler. Geldiler oradan Bağdat Caddesi'ne gittiler. Boğaz Köprüsü'ne gittiler. Fenerbahçe'ye ceza verdiler. Bütün kadınlara ve çocuklara tribünleri açtılar. 50 bin kişi geldi, çok kişi dışarıda kaldı. Diğer maçlarda da aynı şeyler oldu. Silivri ve Metris'te taraftarlar coplandı, gazlar yedi. Her şeyi rağmen davaya inandılar. Buradan herkese teşekkür ediyoruz. Biz direndik, onlar bize güç verdiler. 15 Temmuz'da insanlar sokağa çıktıysa, Fenerbahçe taraftarından direnişin ne olduğunu görmelerinin etkisi var. İnsanlar Fenerbahçe taraftarı gibi direndiler. Bu da bir Kurtuluş Savaşı'dır. Fenerbahçe taraftarı bundan dolayı gururlanmalılar" şeklinde konuştu.