NTVSPOR.NET'te Pazar sabahları bir başka keyifli artık. Spor dünyasının ünlü isimleri, arka plandaki emekçiler, manşetin gölgesindekiler… Keyifli sohbetler ve farklı araştırmalar her Pazar sabahı, Ahmet Sivaslı ile NTVSPOR.NET'te…
HAZIRLAYAN: AHMET SİVASLI – Ahmet.sivasli@ntv.com.tr
twitter.com/Ahmet_sivasli
Fotoğraf arşiv: Coşkun ÇELİK
Müzikte Sezen Aksu'su, gazetede Yılmaz Özdil'i, televizyon dünyasında güzel kızları, futbol dünyasında da Büyük Mustafa'sı vardır İzmir'in... İzmir'i anlatmak Mustafa Denizli'yi anlatmak gibidir aslında. Paranın arkasına saklanıp eğitimi bir kenara bırakan Türk Futbolu'nun en entelektüel kişilerinin başında gelir Büyük Mustafa. Bir teknik direktörün Kafka hayranı (Tolunay Kafkas) olması bile dillere pelesenk edilecek şekilde garip karşılanır ülkemizde. Alex, uçak yolcuklarını kitap okuyarak geçirdiği için bile entel (!) yaftasını alır. İşte böyle bir dünyada, sosyal çevrede Mustafa Denizli bilgisi, kültürü, yaşam biçimi ve doğal olarak sohbetiyle Türk Futbolu'ndaki sıradan kişiliklerden ayrılır. Fatih Terim'i Fatih Terim yapan nasıl kendine has özellikleri varsa Büyük Mustafa da futbol bilgisinin dışında bu özellikleriyle dikkat çeker.
İzmir'in havasını soluyanlar, gibidir o... Dönüp dolaşacağı yer mutlaka orası olacaktır. Her boşlukta soluğu memleketi İzmir'de alır, Çeşme'de yaptırdığı oteline uğrar, bir kendine gelir, etrafına bakar ve kısa bir süre sonra üzülerekten kendini güzel hengamenin içine bırakır, İstanbul'a gelir. Mustafa Denizli sosyal çevresi, bağımlı olduğu mekanları, entelektüel yapısıyla farklı bir kişiliktir aramızda.
Şimdi onun kornerden attığı golleri (18), Galatasaray ile kazandığı başarıları, Derwall'i, Fenerbahçe, Beşiktaş ve milli takım yıllarını sözünde bir yere bırakıyoruz ve özüne gidiyoruz. Mustafa Denizli'nin bambaşka hallerine bakacağız, hayatından kesitlerle "Nasıl Büyük Mustafa olunur?" sorusuna cevap arayacağız.
ÇEŞME'NİN TÜTÜN TARLALARI
Giritli Mehmet Ali, lakabıyla Zaimoğlu, onun futbol oynamasını istemezdi, Selanikli annesi Pembe de aynı şekilde... Dönem itibarıyla pek gözde bir meslek olmayan futbolculuk, betondan hallice sahalarda sakatlık demekti. Zaimoğlu Mehmet Ali üzerine titrer, ailenin en küçük bireyi, 10 Kasım 1949'da doğan ikinci oğulları Mustafa'nın futbolcu olmasını istemezdi. Atatürk hayranı Zaimoğlu, 10 Kasım'da doğan oğluna Mustafa Işık adını vermişti. Kahveci Mehmet Ali, Mustafa Denizli'nin babasıydı. Çeşme'nin Çeşme olduğu yıllarda, o sessiz kasabanın merkezindeki 3 kahve de Mustafa Denizli'nin babasına aitti. Ne zaman babası kahvelerden vazgeçip kendisini zeytin, tütün ve anasona verdi, Mustafa Denizli de tarlalarda çalışmaya başladı. Ama gözü dayısının tarlasındaydı. Orada çocuklara daha hoş gelecek karpuz, kavun gibi meyveler yetişiyordu. Hayatında ayağına top değmemiş Mehmet Ali Baba'nın görevini dayısı üstlendi ve Mustafa Denizli'ye sünnetinde bir top (plastik) hediye ederek onu mahalle arasında yapılan hummalı top yapma icatlarından kurtardı. Bu top onun mahalledeki forsunu daha da artırdı ve futbolun ilk kıvılcımları bu top sayesinde Çeşme'ye dağıldı.
AKARETLER'DE BİR TERZİ EMİN
Beşiktaş aşkını ise Terzi Emin aşıladı Denizli'ye... Şimdilerin gözde bölgesi Akaretler'de, ufak bir terzi olarak yıllarca yaşayan Terzi Emin, Çeşme'ye, hemen Denizlilerin iki sokak üstüne taşınmıştı. Günün en çok sevdiği bölümü ise mahallenin gençlerine Baba Hakkı'nın, Baba Recep'in hikayelerini anlattığı anlardı...Çocuklar Beşiktaş'ın maçlarını ilk kez bu terzi dükkanında radyodan dinliyorlardı. Çocukluğu babasından yediği ilk ve son dayakla son buluyordu. Göztepe-Beşiktaş maçı için İzmir'e kaçmış, ailesini merakta bırakmıştı...Altay'da en şaşalı günlerini yaşadı Mustafa Denizli. Belki de rekor sayılabilecek bir sayıda, 18 korner golüne imza attı siyah beyazlı formayla…
ERKEKLER YÜRÜYÜŞÜNE KIZLAR GÖZLERİNE…
Popülerliği İzmir'in dışına taşan Büyük Mustafa'nın yürüyüş stili gençler tarafından taklit edilir olmuş, renkli gözleri İzmirli kızların rüyalarını süslemiş, Altay taraftarları bugüne kadar gelen bir alışkanlıkla tribünlerin soluna oturur olmuştu. Sadece diğer Mustafalardan yaşça büyük olduğu için denmemiştir ona Büyük Mustafa. Karakteri,ağırbaşlılığı, liderlik vasıfları yaşının önüne geçmiştir bir anda…
TOPLANTI ODASINI BASTI,YÖNETİM İSTİFA ETTİ
İzmir'de kahraman olarak görüldüğü yıllar… Altay yönetimi çok ciddi ve tehlikeli bir karar alarak bazı sebeplerden dolayı Mustafa Denizli'yi kadro dışı bırakır ve o Denizli, bu karara karşı çıkarak yönetimin toplantı yaptığı odayı basar. Yönetime der ki: “Beni kadro dışı bırakamazsınız. Ben de sizi bu kararınızdan dolayı istifaya davet ediyorum” der. Ve hemen 1 gün sonra Mazhar Zorlu başkanlığındaki Altay yönetimi istifa eder.Mustafa Denizli'nin küskünlüğü Mazhar Zorlu hastalanana kadar devam edecektir.
JULYET ARUH İÇİN, AŞK İÇİN BİR GECE VAKTİ İSRAİL'E UÇTU
İstanbul'da gözlerini bir kadınla açtı Mustafa Denizli. Hayatının ilk aşkını İstanbul'da yaşadı. Adı Julyet'ti. Bir İsrailli, Musevi… Bu ilişkiyi öğrenen ailesi Julyet'i zorlukla İsrail'e götürür. O gece kaldığı otel odasının duvarları beynine daha da yaklaşan Denizli, kimseye haber vermeden bir anda İsrail'e uçar. Aile güçlükle ikna edilir ve Julyet İstanbul'a döner. Güzel günlerine Selin bebek ayrı bir güzellik katarken yavaş yavaş başlayan çatırdamalar Julyet ve Mustafa Denizli'nin ayrılığıyla sonuç verir.
ÇİĞDEME ÇEKİRDEK, ASFALYAYA SİGORTA, GEVREĞE SİMİT
Ve asıl İstanbul günleri başlar Mustafa Denizli için. Artık sadece İzmir'de simite gevrek, çekirdeğe çiğdem, sigortaya asfalya diyecektir. İstanbul'a ilk ayak bastığında daha farklı bir ortam karşılaşayacaktır onu. Yaşça en küçük olduğu yeni arkadaş ortamında bir holding patronu, bir genel müdür,bir bankacı ve onların yakınları vardır. İdmanlar biter, Büyük Mustafa onların yanına koşar, tecrübeleri dinler, İstanbul'u gözleri kapalı dinler, başarılarından ders çıkartır. Bu isimlerin arasına daha sonra gazeteci Hıncal Uluç eklenir. Ve yıllar geçer, gün gelir Hıncal Uluç-Mustafa Denizli arasında bir polemik başlar. Çok konuşulacak o cümle, günümüze kadar gelen ‘İçimizdeki İrlandalılar' olur.
İÇİMİZDEKİ İRLANDALILAR
Ve bugüne kadar gelen, spordan çıkıp her alana yayılıp bir deyim niteliğini alan “İçimizdeki İrlandalılar” literatüre Mustafa Denizli'nin eklediği bir sözdür. İrlanda Cumhuriyeti ile oynanan maçtan sonra Mustafa Denizli mikrofonlara “Aramızda İrlandalılar var” diyerek bir şok etkisi yaratmış ve dostu spor yazarı Hıncal Uluç'un bu lafı kendi üzerine alınmasıyla büyük tartışma konusu yaratmıştır. Dönemin Kanal D Genel Yayın Yönetmeni Uğur Dündar'ın Arena adlı programında buluşturulan ikili birbirlerini yanlış anladıklarını belirterek el sıkışıp kolkola ayrılmışlardır kameralar önünden…
AMİGO ORHAN VE MUSTAFA DENİZLİ
Kritik bir Belçika maçı sonrası milli takımımız Fransa 98 Dünya Kupası'na katılma hakkını elde edemeyince bir olay çıkar soyunma odasının hemen girişinde… Amigo Orhan alkolün verdiği bilinçsizlik ve kontrolsüzlükle Mustafa Denizli'ye kafa atar. Büyük Mustafa ise ağırbaşlılığı ve sakinliğiyle bu olayı hemen orada örtbas eder ve olayların büyümesini erdemliğiyle önler. Bu olay aylarca konuşulacak, yurtdışı basını tarafından da büyütülecektir.
BİR TAHRAN'A DÖNMEK İSTEDİM BİR DE ÇEŞME'YE
Bize Bir o kadar yakın bir o kadar da uzak olan Tahran'ın duvarları Mustafa Denizli'nin anlatımlarıyla kırılmıştır gözlerimizde. Nasıl Beyrut bir anda dünya gece hayatının merkezi olarak lanse edilmeye başlandıysa bu günlerde, o dönemde de kulağımız Beyrut'ta değil, Mustafa Denizli'nin yaşadığı Tahran'daydı. Mustafa Denizli ise Tahran hakkında kısa ve net bir şekilde şöyle der: “Hayatımda sadece iki yeri özledim.Biri Çeşme diğeri de Tahran…” ve ekler: Orada bulunduğum sure içinde de kendimi fevkalade iyi hissettim. Düşünebiliyor musun; ben sosyal hayatı çok seven bir insanım, Tahran'dan geldiğim günlerde iznimi doldurmadan dönüyordum Tahran'a. Ben hayatımda iki yere dönmeyi istedim. İstanbul için hiç öyle bir düşüncem olmadı. Bir Çeşme'ye dönmek istedim bir de Tahran'a… Benim hayat standardım, sosyal yaşantım fevkalade iyiydi. Ben tek pencereden bakamam hayata. Benim için çalıştığım yerlerdeki kültür de çok önemli.
HAYATINDAKİ KADINLAR
Kadınların hep ilgi odağında olmuştur Mustafa Denizli. Gerek beyefendiliği gerek karizması ve sohbeti, bilgi birikimiyle girdiği her ortamda sivrilen Denizli'nin hayatına çok önemli kadınlar girmiştir. Uğruna İsrail'e gittiği ve daha sonra Musevi aileyi ikna ederek Julyet ile evlenen Mustafa Denizli'nin Selin adında da bir bebeği dünyaya gelmiştir. Selin Denizli, geçtiğimiz sene içerisinde evlendi. Mustafa Denizli'nin diğer kızı olan Lal, magazin basınında da sıkça karşılaştığımız Çiğdem Kayalı ile olan evliliğindendir… Lal,eğitimini yurt dışında sürdürmektedir. Mustafa Denizli, evlilik dışı bir çocuğunun dünyaya geldiğini ise basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere anlatacaktır.
Başından iki evlilik geçen Mustafa Denizli son olarak kalbini Evin Elçi'ye kaptırmıştır. Geçtiğimiz yıl Evin Elçi ile evlenen Denizli mutlu bir evlilik sürdürmektedir. Evin Elçi, eski Bayındırlık Bakanlarından Şerafettin Elçi'nin kızı, bir akademisyen. Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunu Evin Elçi, Amerika Columbia Üniversitesi'nde yüksek lisans yapmış. Kürtçe bilen Evin Elçi, Kuzey Irak'ta savaş mağdurları için yürütülen organizasyonlarda çalışmış.
EKŞİSÖZLÜK NOTLARI
- Vestel Manisaspor'u çalıştırdığında İzmir'deki evine dönerken yolda Celal Bayar Üniversitesi'nde okuyan otostop çeken öğrencileri otomobiline misafir etmekten kaçınmayan teknik direktör, iyi insan…
- ‘Netçede' der sürekli, ‘hadise' der bir de…
- mustafa denizli gibi konuşmak için, konuşurken şu kelimeleri kullanın: gayet, doğal, asgari, normal, telafi
- Hıncal uluç'un kendisi için "her cebinden bi Frank Rijkaard çıkaracak kapasitede bir futbol dehası" dediği teknik adam
- Bir zamanlar fenerlist forumuna üyeyken annesi vefat ettiğinde foruma başsağlığı mesajı yollayan herkese mail atarak ne kadar ince bir insan olduğunu kanıtlamış kişi.
- Zamanında ATV spor haberlerini de sunan futbol adamı. iki lafı bir araya getirmede ciddi zorluklar yaşadıysa da, ekranda samimi gülümseyen bir yüz görmek güzeldi.
MUSTAFA DENİZLİ VE İLKLERİ
Bir Türk takımı ile Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale çıkan ilk ve tek teknik direktör.
-Fenerbahçe'yi şampiyon yapan ilk Türk teknik direktör
-Beşiktaş'a Türkiye kupasını ve şampiyonluğu kazandıran ilk Türk teknik direktör
-Üç büyük takım olan; Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'da şampiyonluk yaşayan tek teknik direktördür.
-Milli takımı ulusal bir turnuvada çeyrek finale çıkaran ilk teknik direktör.