Türkiye Futbol Federasyonu Statüsü'nün 38'inci maddesinin ilk cümlesi “Genel Kurulda Başkan adayı olmak isteyen kişi, ilgili Genel Kurul toplantısından en geç yedi (7) gün önce TFF Genel Sekreterliği'ne yazılı olarak başvurmak zorundadır” şeklinde. Genel Kurul 25 Haziran'da toplanacağına göre 18 Haziran'a kadar adaylık mümkün. O zaman Kulüpler Birliği Vakfı'nın ve dünkü toplantıya katılan kulüp temsilcilerinin acelesi ne? Belki başka adaylar çıkacak, belki camianızı temsil eden bir isim TFF Başkanı olmak için yarışa girecek.
Olmaz ya; varsayalım Aziz Yıldırım TFF Başkanlığı'na aday oldu; Fenerbahçe'nin dünkü “Yıldırım Demirören'i destekliyorum” imzası ne olacak?
Ya da Levent Kızıl seçime girmeye karar verdi. Bursaspor ne yapacak?
Süper Lig kulüpleri renklerini belirleyince 1.Lig kulüpleri de boş durmamış. Haberlere göre Demirören'i destekleyenler arasında Karşıyaka da var. Basketbol takımına ciddi destek veren Erdal Acar seçime girmeye karar verse Karşıyaka ne yapacak?
Burada isimler önemli değil. Önemli olan; adaylık süreci tamamlanmamışken Kulüpler Birliği Vakfı'nın takındığı tavır. Bir adayı destekleyebilirler. Elbette; alınan bu karar delegeleri ne kadar bağlar, o da ayrı bir tartışma konusu. Ama bütün adaylar ortaya çıktıktan, adaylık süresi dolduktan sonra bunu yapmaları daha şık olmaz mıydı? Bu kararın altında imzası olanlar, sadece mevcut adayları değil, futbol dünyasının içindeki herkesi - kendi camiaları da dahil – katarak “Türkiye Futbol Federasyonu'nu Yıldırım Demirören'den daha iyi kimse yönetemez” demişlerdir.