Erman Toroğlu - SABAH: Onyekuru'nun çabukluğu yine sahneye çıktı. Düşünün, Onyekuru aylardır top oynamayan bir oyuncu Türkiye'ye geliyor, iki maçı da kurtarıyor. Bu futbolumuzun ne halde olduğunu gösterir.
Galatasaray'da Saracchi iyi futbol oynadı, Donk ve Marcao iyiydi. Marcao'nun rakibine yaptığı harekette hakemin verdiği penaltı bana ağır geldi. Bu elin, kolun surata yüze gelmesini hakemler daha dikkatli incelemeliler. Aynen ayağa basmalarda olduğu gibi. Nitekim ayağa basmalar konusunda UEFA açıklama yaptı. Bu penaltıyı veren hakem, maçın sonunda Galatasaray'ın lehine Onyekuru'nun kendini atmasıyla bir penaltı çaldı ki evlere şenlik. Bu penaltıları veriyorsun, ceza alanı içinde Donk, Demba Ba'yı resmen iterek aşağı indirdi. Ama herhalde hakemin o sırada gözüne perde inmişti.
Yani bakıyorum da bunlar acemilikten mi bu işi yapıyorlar, yoksa kafalarında bir şeytan mı var? Bana bu işler bir tuhaf gelmeye başladı. Onyekuru zaten Galatasaray ile bütünleşmiş bir oyuncu. Çok da faydalı. Arkadaşları da seviyorlar. Galatasaray'da Onyekuru bir tarafta, Feghouli diğer tarafta sahaya çıkarsa Galatasaray rakiplerine karşı daha etkili olur. Öyle gözüküyor.
Ali Ece - FANATİK: Donk, ilk olarak havadan Beckhamvari bir kavisle arka direkte gol pususuna yatan Onyekuru’ya yaptığı asistle klasını konuşturdu. Tecrübeli futbolcu, 2. yarıda da acil çıkış çekici misali devreye girdi ve usta işi kafa gollerinden birine imza atarak 3 puanı takımının cebine koydu.
Galatasaray, ilk yarıda yüzde 74 oranda topa sahip olsa da oyun temposunu yeteri kadar yükseltemediği için gol beklentisi 0.44’te kaldı. Etebo için kötü oyuncu diyemem ama şu ana kadar 11’de başladığı maçların neredeyse hiçbirinde Galatasaray’ın oyun kalitesini yükselten seviyede bir performans da sergileyemedi. Onyekuru’nun gelmesiyle sol önden sol içe kaydırılan Arda da ilk 45’te daha önceki maçlarda sol önde olduğunun yarısı kadar etkili olamadı. Galatasaray, tıpkı Gaziantep’teki gibi önce Muslera ile durdurdu sonra Onyekuru ile golü buldu.
Giuliano’nun o penaltı feyki ile değil Muslera’yı alelade bir kaleciyi bile aldatması imkânsıza yakındı. Başakşehir topla oynama oranına nazaran daha çok pozisyona girmiş gözükse de kaçırdıkları penaltı dahil çektikleri şutların hiçbiri Muslera’yı zorlayabilecek cinsten değildi. İlk 45’te iki takım da paslaşarak rakip kaleye gidemeyince çok ama etkisiz ortalar izledik. Misal Galatasaray ilk yarıda 12 orta yapsa da sadece 3’ü isabetliydi. Lakin bunlardan birisi alelade bir ortadan çok Donk’un havadan Beckhamvari bir kavisle bakarak, görerek arka direkte gol pususuna yatan Onyekuru’ya yaptığı asistti.
Fatih Terim de Arda ve Etebo’nun ilk yarı performanslarını ve kolektif oyun seviyesinden memnun kalmamış olacak ki 2. yarıya hem oyuncu hem de oyunu değiştirerek başladı. Belki Galatasaray’ın ofansif açıdan daha üretken oynadığı maçlar var ama hafta sonu derbiyi de düşünerek Galatasaray’ın 2. yarıdaki gibi daha sağlam bir oyun oynaması gerekiyordu, bunu başardı. Donk 2. yarıda da acil çıkış çekici misali devreye girdi ve Süper Lig’de sıkça attığı usta işi kafa gollerinden birine imza atarak 3 puanı takımının cebine koydu.
Ömer Üründül - SABAH: Başakşehir çok formsuz ve moralsizdi. Üstelik çok önemli eksikleri vardı. Ancak işe yeni başlasa da Aykut Kocaman'ın iyi yerleşimli, alan daraltan savunma kurgusu ve kontrollü futbol uygulatan bir teknik adam olmasını gözardı etmemek gerekirdi. Öyle de oldu. Galatasaray 45 dakika oyunu domine eden taraftı ama bilhassa kendi sahasında ilk devrelerdeki alışılmış pozisyon üretkenliği hiç yoktu. Çünkü rakip, geride boşluk bırakmıyor, topla çıkarken de hücum prese pas hataları ile takılmıyordu.
Oyun Galatasaray için çok zor gidiyordu. Devre sonuna kadar tek pozisyon bulamadılar. Ama penaltıyı Muslera kurtarıp devre biterken de atılan gol kara bulutları dağıttı. İkinci devre karşılıklı ataklarla geçti. Yine de iş kolay gözükmüyordu ama kornerden fark ikiye çıkınca maçın da sonucu belli oldu. Galatasaray çok kritik derbi deplasmanına kayıpsız gitmiş oldu. Dün gecenin yıldızı Donk'tu...Defansta da oynasa ön liberoda da oynasa çok kritik anlardaki asistleri ve golleri ile takımına hayat veriyor. Dün zor geçen oyunda mükemmel bir orta ile ilk golün asistini yaptı. İkinci yarıda da mükemmel bir kafa vuruşu ile maça noktayı koydu.
Onyekuru Monaco'dan gelir gelmez iki maçta da önemli katkılar verdi. Mostafa Mohamed için yorum yapmak erken. Güçlü bir fizik yapısı var. Ama yeni bir ülkeye gelen ve arkadaşlarını tanımayan bir oyuncunun bir an önce uyum sağlaması için en zor görev yeri santrfordur. Aykut Kocaman zor durumdaki takımına daha ilk maçta birkaç önemli dokunuş yapmış ama oyuncu değişikliklerini ikinci golden yapmalıydı. Hakem Arda Kardeşler genelde iyi yönetti maçı. Ama Donk'un Demba Ba'ya yaptığı çok net penaltıyı çalmadı. VAR da 'Aman ikinci kere çağırıp da başıma iş almayayım' dedi.
Şansal Büyüka - MİLLİYET: Galatasaray iyi takım.... İyi oynar, kötü oynar, bu gerçeği değiştirmez: Galatasaray iyi takım... Kadrosu iyi, hocası daha iyi, şampiyonluk yarışındaki tecrübesi iyiden de iyi...Galatasaray, daha üstün göründüğü maçta, Başakşehir kalesine “Donk... Donk” diye iki çivi çaktı. Ya da balyoz gönderdi, ya da füze fırlattı.Bu gollerin yakıştırmasını nasıl yaparsanız yapın. Çok darbeli, çok net, sertliğinden “Donk” diye ses çıkartan iki gol... Önce Onyekuru’dan, sonra Donk’tan...Donk’un ilk goldeki olağanüstü asisti, belki de Onyekuru’nun golünden çok daha marifetliydi. İlk golün asistini yapan Donk, ikinci golde de “Donk” diye topu ağlara yapıştırdı.Bu Donk bir başka adam... Orta saha oynar, sıkışırsın santrfor oynar, şimdi de kaç maçtır stoper oynuyor. Hem de süper oynuyor.
Elbette havada karada Onyekuru... Geçen hafta iki golde ayaklarını çalıştırmıştı, bu defa kafasını çalıştırdı. Eee, bir de penaltı kazandırdı. Sanki iki maçtır fazla mesai yapıyor Onyekuru...Saracchi hücumda çok hareketli, çok becerikli... Onyekuru ile birlikte sol kanatta “sürat” denemeleri yapıyorlar, hız limitini aşıyorlar. Buna rağmen radara yakalanmadılar.Başakşehir, oyun golsüz giderken kazandığı penatıyı atabilse, belki bir şans yakalayabilirdi. Ancak Giuliano’nun tıngır-mıngır ve göstere göstere vuruşu artık tarihe karıştı. Böyle penaltı atışı mı kaldı?Penaltı demişken, elli defa yazdım; ben bu el-yüz temaslarına temelden karşıyım. Dirsek varsa, maksat varsa, şiddetli temas varsa, tamam; faulü ver, kartını çıkart... Ama el ile yüzün teması var mı yok mu belli bile değil, “cart” penaltı... Belki kitaba uyuyordur ama benim aklıma uymuyor.Galatasaray’ın yeni transferi Mustafa Muhammed iş yapar. Stoperlerin üstünden yükselip auta gönderdiği kafa vuruşunda bile yükselişi, kafa vuruşunun darbesi etkili bir oyuncu olduğunu gösterdi. Penaltıyı Mustafa’ya attırmak akılcı bir hareketti.